leia

küçükken özellikle ayakkabı bağlamayı çok geç öğrenenlerin en çok sevdiği ayakkabıdır.[ybkz]swh[/ybkz] tembel olmaları da bir diğer sevme nedenidir.

online olmaya bile üşenebilen hatta pc açmaya hatta telefondan bile bağlanmaya üşenebilecek yazarlardır. bu entry'i mi kuzeni yazmış olabilir.
bir gün ölürsem götü o kadar büyümüştü ki iç organlarını ele geçirdi diye bir sebep ölüm sebebim olabilir.

eski sevgili gibi içip içip tweetler atan biz beşiktaş'lıları hüzne boğan sarışın delikanlı.
attığı son tweet:

--spoiler--

I miss istanbul and my team besiktas.

--spoiler--

acaba çok merak ediyorum içince kulübü arıyıp çok özledim diyor mudur? arkadan emrah açıp ahh ne yapsam ne yapsamm unutabilsem dinletiyor mudur? [ybkz]swh[/ybkz]

pisagor'un karısının adıdır.[ybkz]swh[/ybkz] dik üçgendeki en uzun kenara vermiştir. zaten diğer dik kenarların adının önemi yoktur..

sevmeyenin ağzını yüzünü kırma isteği uyandıran, küfredenin içimden her türlü küfrü savurabileceğim büyük matematikçi filozoftur.

http://tr.wikipedia.org/wiki/Pisagor

mika hakkinen'den devraldığı mercedes sayesinde sevdiğimiz saydığımız 1 numaraya yerleştirdiğimiz formula 1 pilotu.
şu sıralar lotus-renault takımıyla yarışmaktadır.
..ve yine şu aralar iceman lakabıyla ve havasıyla renault megane reklamlarında boy göstermektedir.

http://www.youtube.com/watch?v=I3VemDjU15M

doğrusu ekşi olan fakat dili dönmeyenlerin bu şekilde kullandığı kelimedir.
..hey sen (vurgula: eşki) diyen samimisin bence.

tam 9 sayfa olduğunu gördüğümde saldırdığım ve doldurmaya başladığım eylemdir.

jack white gitarda ve meg white baterideolmak üzere [ybkz]swh[/ybkz]2 kişiden oluşan rock grubudur.
sanılanın aksine kardeş değil sadece boşanmış çifttirler.
en tanıdık ve meşhur oldukları şarkı,2004 yılında grammy ödülü de aldıkları seven nation army'dir.

tüm zamanların en iyi filmleri arasında yer alan bir charles chaplin filmidir.
1936 yılında yapılan filmin yönetmeni,başrol oyuncusu,senaryo yazarı chaplin'dir. film mizah yoluyla yapılan sanayileşme eleştirisidir.

sizi uyutmayan,kanınızı emmeye çalışan o hain düşman sivrisinekleri öldürürken kulaklarınızda çınlayan müziktir. her elinizde ya da duvarda öldürdüğünüz lanet olasıca yaratıkların arkasından pis bir yan gülümsemeyle hasta la vista baby denir.


http://www.youtube.com/watch?v=DhWs3DVk-FU

1990 yılında, bir diğer adı gonna make you sweat olan c+c music factory şarkısıdır.

durup dururken yapıldığında size deli denmesine sebep olacak istektir.aslında size deli denmesinin en kısa yollarından biridir.basit,kolay,zahmet gerektirmeden...
(bkz: aklıma bir şey geldi ona gülüyorum)

breakfast at tiffany's filminde audrey hepburn tarafından seslendirilen şarkıdır.
ayrıca bir çok sanatçı tarafından da söylenmiştir.

audrey hepburn:http://www.youtube.com/watch?v=BOByH_iOn88

frank sinatra:http://www.youtube.com/watch?v=vJgGs9WpGt0

morrissey:http://www.youtube.com/watch?v=Cke_9tMdl4s

isveç'li sinema ve tiyatro oyuncusudur.
29 Ağustos 1915 tarihinde İsveç'in Stokholm şehrinde doğdu. 1934'te sinemaya başladı, Intermezzo (1936) filmiyle ilgiyi çekti. Daha sonra ABD'ye giderek birçok filmde oynadı. Özellikle İngiliz yönetmen Hitchcock'un filmlerindeki rolleriyle unutulmaz oldu.
Işıklar Sönerken ile Oscar kazanan sanatçı, 1950 yılında, İtalyan yönetmen Rosselini'nin çağrısıyla İtalya'ya giderek oraya yerleşti.
1956 yılında, Paris'te Çay ve Sempati oyunuyla tiyatroya döndü. Anastasia'daki rolüyle ikinci Oscar'ını kazandı.
Üçüncü ve son Oscar'ını da Doğu Ekspresinde Cinayet filmindeki rolüyle kazanan Bergman, 1978 yılında ülkesi İsveç'e dönerek anılarını yayımladı. Yine 1978 yılında ünlü İsveçli yönetmen Ingmar Bergman ile uzun zamandır beklediği film yapma projesini gerçekleştirdi.
29 Ağustos 1982 tarihinde İngiltere'nin Londra şehrinde hayata gözlerini yumdu. Bergman'ın cenazesi yakılarak külleri ülkesi İsveç'e götürülmüştür.[ybkz]swh[/ybkz]

casablanca'da humprey bogart ile başrol oynayan sinema tarihinin en güzel sarışınlarından biridir.
..ve film ile meşhur olan o ünlü repliği söyleyen kişidir.
'' play it sam play it as time goes by ''
(bkz: as time goes by)

hesap makinesi ve ışığı da olan genelde yurt dışından özellikle hacıdan gelen büyüklerin hediye ettikleri saattir.

karışmış olduğu düşünülen hayatın bir takım prensipler içine alınmaya çalışılmasıdır.
kişiden kişiye değişebilen dağınıklık durumu yine kişiye bağlı olarak değişik yollarla kontrol altına alınabilir. mesela sırf hayatı düzene girsin diye evlenmek isteyeni bile vardır.

sağlam bir şekilde kaza ve bela başa gelmeden.

bugün ispitlendiğimi görünce yeni fark etmiş bulunduğum butondur.
yalnız ispitleyenin adı da mesaj olarak gönderilmektedir, ona göre ispitleyen arkadaş bunu bilsin isterim...ve eğer mümkünse madem böyle bir buton varmış o zaman bence ispitleyen her kimse nikini görmek zorunda değiliz diye düşünmekteyim.
tişikkirler blackeagle1903..