la vittoria sara nostra

çok ama çok değer verdiğim, çok ama çok sevdiğim bir kadının bana ismiyle seslendiği zât-ı muhterem. kadın bana şems'im diye seslenmektedir ve emin olun bu kadın ailemden de değildir hani.

şems-i tebrizi'ye gelince; tebriz'in güneşidir o. öyle demişlerdir ona.

saks mavisi'ni seks mavisi okuyup o nasıl bir maviymiş, parlement mavisi gibi mi acaba diye düşünmek.

sözlükte bir champion havası estirmesini beklediğim yazardır. ha champion'un yeri apayrı. hoş gelmiştir

gregory alan isakov diye bir adam varmış, bir yerlerde yaşayan. açıkçası hakkında araştırma gereği duyduğumu söylersem yalan söylemiş olurum ve yalan söylemeyi yakıştırmam kendime.

her neyse, konumuz bu adam değil.

yorucu bir gün geçiriyorsunuzdur. aslında yorucu da değildir, biriktirdiğiniz yorgunlukları üzerinizde hissediyorsunuzdur sadece o an için. söylemek isteyip kendinize yük ettiğiniz sözleriniz vardır belki de. cebinizde kalan son paraya bakıp kredi kartlarına mı, faturaların bir kısmına mı yatırsam diye düşünüyor da olmanız muhtemeldir. "akşam ne pişirsem" sorusu da vardır aklınızı kurcalayan, "ne olacak bu memleketin hali"de.

bir günün; kötü bir gün sayılabilmesi için illa çok kötü olmasına gerek yoktur aslında, monotonluktan sıyrılamamış her gün kötüdür.

uzaklarda olan birini seviyor olabilirsiniz ve bu uzaklık sadece mesafelerle alakalı olmayabilir. kendinize de uzaksınızdır belki biraz.

yapılmayı bekleyen işleriniz, uzatmış olabileceğiniz bir okul, aramayı ihmal ettiğiniz arkadaşlarınız da olabilir, görüşmek istemediğiniz akrabalarınız da. bakmayı istemediğiniz fotoğraflara, zihninizden sildirmek istediğiniz hatıralarınıza hiç değinmeyeceğim bile.

"bu ayı nasıl çıkartacağım" diye içiniz içinizi yerken "yılbaşında naapıyoruz" diye soran arkadaşınıza gülümseyerek "bakarız ya, yaparız bir şeyler" de diyor olabilirsiniz.

açıkçası;

sıradan dertleri olan, sıradan tepkiler veren, sıradanlıktan sıyrılamayan biri olabilirsiniz. ben de böyle biri olabilirim, bilmiyorum o kadarını ama bir umut sevebilme ihtimaliniz olan bir şarkı işte bu the stable song.

herkes işten çıkıp da ofiste tek başınıza kalmışken çalan radyonun armağanı olan şarkılardan işte.

şuradan dinleyebilirsiniz kendisini;http://www.youtube.com/watch?v=h8ljNixuCwc

başta söz ettiğim adam; gregory alan isakov

evet, şimdi konumuz bu adam;

gregory alan isakov

çalanı söyleyeni efendim bu şarkının. kendisi hakkında bir şeyler araştırma ve diğer şarkılarını dinlemeye gerçekten gerek duymadım şimdilik; bu şarkı yeterince bilgi verebiliyor zaten.

teşekkürlerimizi sunuyoruz.

bunun çok acaip ve farklı bir versiyonunu yıllar önce yaşamıştım. normal şartlar altında yanımda davul çalsan uyanmam. böyle bir bünyeye sahibim. kaan isimli bir arkadaşımdan beni sabah 6 da uyartmasını rica etmiş ve uyumuşum. çocuk sabah yanıma gelmiş ve çok ama çok kısık bir sesle

"la vittoria sara nostra arkadaşım[ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz] rica etsem uyanır mısın?" diye seslenmiş.

nasıl bir şeyse tek seferde uyanmıştım.

daha bu sabah evine bir kasa balık aldığı söylentileri kulislere düşen yazar. pazartesi olsa da borsaya bildirseler.

asıl adı abdurrahman olan tirabizonli[ybkz]swh[/ybkz] müzisyen kardeşimdir. yöre müziğine oldukça hakim bir uşaktır. apolas ise arkadaşları tarafından kendisine takılan, bir süre sonra da artık ismi abdurrahmanın yerini almış bir takma isimdir. trabzon ve yunanistan da adı bilinmektedir. hatta ve hatta yunanistan da bizden daha çok bilmektedirler bu uşağun değerini.

murathan mungan tarafından kaleme alınmış, teoman tarafından şarkılaştırılmış güzel şiir

nasip olur da denk getirebilir isem ümit besen'den canlı olarak dinlemek istediğim eserdir efendim. trt müzik kanalında canlı yayında dinlemiş olsam da kumkapı da, araya hiç bir alıcı veya verici girmeden canlı olarak dinlemenin yeri başkadır kanaatimce.

spoiler--

"bu adam kim?" diye soran olursa "eski bir tanıdık" dersin sevgilim

spoiler--

söz vermenin büt vermeye benzemediğini bilmek demektir efendim oyunbozan olmak. orhan gencebay profesyonelliğiyle yaşarken ferdi tayfur samimiyetini, ümit besen beyefendiliğini eksik etmemektir. gereksiz yere sıkılırken gerekli tespitlerde bulunmak, hüzünden mayalanmış bir mizahı başarıyla fırına verebilmektir. sosyal medyada paylaştığı balık fotoğrafının altına geliyorum yazan arkadaşa, rakını al da gel diyebilmektir.

[ybkz]swh[/ybkz]

aldığımız duyumlara göre sözlük yazarlarından dingoc'un kısa zamanda bir zirve düzenlemeyi ve katılan her yazara çay ısmarlamayı planladığı kafe. [ybkz]swh[/ybkz]

(bkz: bahçelievler)

doğum günü kutlu, mutlu olasıca yazar bey kardeşim. toprağım. güzel insan.

(bkz: hep yeni kal kardeşim)

italyan filmlerinde arrivederci denildiği zaman biliniz ki orada veda var [ybkz]swh[/ybkz]

"komutan logar; bir cisim yaklaşıyor efendim" repliğine konu olmuş cisimdir efendim.

içerisinde sigara içmenin yasak olduğu nadir açık hava ortamlarından biridir efendim buralar.

haklarında şöyle bir görsel bulunmaktadır.

https://www.facebook.com/photo.php?fbid=443999409037901&set=a.313167835454393.61796.313165105454666&type=1&ref=nf

aylin aslım'ın zümrüdüanka albümünde yaptığı cover'ı dinledikten sonra daha bir sevdiğim sezen aksu şarkısı. tabi youtube üzerinden dinleyince sağ tarafta öneriler çıkıyor ya hani, işte orada sema'nın aynı isimli şarkısı da çıkıverdi karşıma. ah çıkıverdi çıkmasına da keşke bu kadar sızlatmasa idi yüreğimi. öyle de güzel bir eserdir.

"o gözler bana
eskisinden yabancı
gönlümdeki bu sevda
hiç dinmeyen bir acı

ruhumun kederinden
gözlerim yaşla doldu
ağlıyorum derdimden
bana bilmem ne oldu

en candan arkadaşım
ruhumu saran gece
ben kime bağlanmışım
ağlıyorum gizlice

kimsesiz karanlıklar
derdime şifa verin
kalbimdeki yaralar
daha,çok daha derin" diye süregelir sözleri. her bir harf ayrı birer hançer olur saplanır sol yanınıza. bir de şuradna dinlenir;http://www.youtube.com/watch?v=b8sqxtpCc4M

cem adrian düeti ile boyutların ötesine geçmiş bir aylin aslım parçası. hafiften cem adrian parçalarına ait kırıntılar var ama aylin aslım bütünlüğünden de kopmuyor hani. bir de sanki herkes gider mi'nin devamı olmuş gibi. ikisi arka arkaya dinlenildiği vakit daha bir vurucu oluyor sanki. zümrüdüanka albümünden.

şuradan dinleyebilirsiniz;http://www.youtube.com/watch?v=wb_12VhXk9o

logosunu tasarlayan arkadaşın tam olarak neyi düşündüğünü bilemesem de logoda bulunan beşiktaş logosunun konumunu göz önüne alınca nasıl halkın takımı olduğumuzu, toplumun her kesimine nasıl hitap ettiğimizi, birleştirici güç olduğumuzu düşünmeme sebep olmuştur.