birinden telefon numarası istemenin farklı bir yoludur.
bir çeşit spor giyim markasıdır.
bi içecek bile ısmarlamayın yani, o derece.
normalde yapmadığım bir şeyi yapıp kendisine twitter aracılığı ile teşekkür ettiğim futbolcu. iyi biriydi vesselam. iyi futbolcuydu da.
aksakallı d.d. ile yerlerden yerlere vurmuş bir 3. sezon tanıtımı vardır.
dengesiz herifin teki. gece gece sözlükte dolaşıyor ona buna sataşıyor. öyle bir yazar işte.
gecenin bu vaktinde sözlükte beni yalnız bırakmayan şairler parkı sakini izmirli.
(bkz: at siki kadar)
coğrafya, nezaket, arjantin tango, tango vals, tango milonga, gitar, piyano gibi branşlarda belirli bir ücret karşılığında verdiğim ders türüdür efendim.
zha'dan öğrendiğimiz kayıptır efendim. ölseydi daha iyiydi dedirten cinsten.http://m.zaytung.com/details.aspx?newsid=188201
---------------alıntı---------------
Türk Metal Camiasının Acı Kaybı: Bir Sepultura Hayranı Daha KPSS'ye Teslim Oldu
1990lı yıllardan bu yana gün geçtikçe eriyen ve etkisini yitiren Türk metal camiasına son darbe Ankaradan geldi. Camianın içerisinde yıllardır uzun saçları, kirli giyimi ve postallarıyla Speed olarak tanınan, Hayvan Evladı isimli fanzinin kurucusu Atıl öztuncay (32) KPSS sonuçlarına göre Tarım Bakanlığına yerleşerek saçlarını kestirip takım elbise giydi. Metal camiası yasta
Bir efsaneydi...
Ankaralı metalseverlerin çok yakından tanıdığı bir isim olan Atıl öztuncay, artık bir devlet memuru... çamaşır suyunda kısmen beyazlatılmış askeri çantası, astsubay tanıdığından aldığı postalları ile bir dönemin simge isimlerinden olan öztuncay, aynı zamanda 13 Haziran 1999 tarihinde yapılan Metallica konserine "grubun artık çok bozduğu" gerekçesi ile gitmeyi reddederek ilk aykırı çıkışını yapmış ve dikkatleri de üzerine çekmişti. Gençlik yıllarında Karanfil Sokak ve Yüksel Caddesi gibi uğrak yerlerde gün boyu hiçbir şey yapmadan oturan ve bu tavrıyla metal camiasında ölümsüzleşerek "Abi Yüksel'e gidelim Speed, Mağara, izmarit falan oturuyor orda" efsanesini de başlatan Atıl öztuncay, bara girmeden önce birkaç bir şey içme fikrini de bir fanzinde okuyup Türkiye'ye uyarlayarak bu anlamda da bir dönemin bütçesine çok ciddi katkılarda bulunmuştu.
"Hayvanlık da bir yere kadar"
Yaşanan bu üzücü gelişme üzerine kamuoyuna bir açıklama yapmak zorunda kalan Atıl öztuncay, sözlerine öncelikle hayal kırıklığına uğrattığı herkesten özür dileyerek başladı. Zamanında Ankara'da ilk kez "Bak şu soloyu bi dinle, bak kopuyo burada Steve abimiz" diyerek yanındakine tek kulaklık uzatan bir metalci olarak gelinen bu noktadan dolayı kendisinin de hicap duyduğunu belirten öztuncay konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
"inanın ben de ne demem gerektiğini, nasıl bu hale geldiğimi çok bilmiyorum. çok uzak değil, daha dün gibi Ankara sokaklarında 'içki alcam da, bi liran var mı moruk?' diye gezdiğimiz günler. Ya da asitçi dostlarımızı kovaladığımız, hırpaladığımız zamanlar... Hepsi benim için çok özel anlardı fakat her güzel şeyin bir sonu var maalesef. Metal benim için bir yaşam felsefesi, bir hayat tarzıydı. Evet, ancak afedersiniz öyle hayvan evladı gibi ortalarda dolaşmak da bir yere kadar. Yaş oldu 32, artık anamın babamın eline bakmak olmaz. Bundan sonra efendi gibi takımları çekip, her sabah çayımla poğaçamla birlikte işimin gücüme bakıcam hayırlısıyla..."
"Metal bir yaşam biçimidir"
Her şeye rağmen, bundan sonraki yaşamında da metalci duruşundan taviz vermeyeceğini de sözlerine ekleyen Atıl öztuncay, "Bu iş gönül işi abicim. Sırf kıyafetle, saçla olmaz." derken, Iphone'una yüklediği playlist'i göstererek yine her yerde Sepultura, Slayer, Megadeth, Manowar gibi efsane isimleri dinlemeye devam edeceğini vurguladı. Hepsi orijinal toplam 65 adet metal albümünü tam 4 defa annesi tam çöpe atmadan evvel kurtardığını da büyük bir gururla ifade eden öztuncay, "Bu albümler çocuklarıma bırakacağım en büyük miras olacak" dedi ve bir zamanlar beraber headbang yaptığı arkadaşlarından bir kez daha özür dileyerek açıklamalarını tamamladı.
Tepkiler sürüyor
Atıl öztuncay'ın da bundan böyle hayatına diğer normal insanlar gibi devam etme kararı almasıyla büyük bir şok yaşayan Türk metal camiasında ise, bu acı haberin yankıları halen devam ediyor. Metalcilerin buluşma noktası olan turkishmetal.org sitesinde bir süredir Atıl'ı bu yola sürükleyen nedenler tartışılırken, forumlardaki bazı yorumlar ise şu şekilde oldu:
Mikail ��şsiz-29): Atıl gerçek bir metal aşığıydı... çok da güzel air drum çalardı, ben air drum'ı ondan öğrendim. Fanzinde yazdığı "Harçlığı kesiyorlarsa da kessinler" başlıklı yazısı da hala aklımda, hala uyguluyorum...
Serhat Peker, (Rock Market programının sunucusu-41): Atıl'ın büyük thrash'ci olduğunu ben bizzat biliyordum. Her hafta yayına yetiştirdiği mektuplar ve mektuplarda istediği şarkılar gerçek bir metalcinin isteyeceği türdendi. Bildiğim kadarıyla Max Cavalera'nın da Sepultura'yı bırakıp Soulfly'ı kurmasını da ilk olarak o kınadı... Artık mektup eline geçtiyse, Max'ın da o mektuptan çıkaracağı dersler mevcuttu...
özgü Arıkök,(Garson-28): Onu ilk olarak Gölge'de çıktığı dönemlerde "ökküz" grubunun vokalisti olarak tanıdım. Buz mavisi loft kotu, kotun üzerindeki Sepultura logosu, çamaşır suyuyla "Allah belanızı versin" yazdığı simsiyah tişörtü ile de görür görmez aşık olmuştum. Olmasaydı sonu keşke böyle...
Coşkun çokbilir, (öğrenci-34): Hayat işte, hepimizi çok ayrı yerlere sürükledi. Gerçi ben ala öğrenciyim ama, yine de bize Nihayet ve Keyif'te geçirdiğimiz o güzel günler ve günde bir ton bira içmekten kalan bu garip göbek kaldı yadigar. Hepimize büyük geçmiş olsun...
---------------alıntı---------------
---------------alıntı---------------
Türk Metal Camiasının Acı Kaybı: Bir Sepultura Hayranı Daha KPSS'ye Teslim Oldu
1990lı yıllardan bu yana gün geçtikçe eriyen ve etkisini yitiren Türk metal camiasına son darbe Ankaradan geldi. Camianın içerisinde yıllardır uzun saçları, kirli giyimi ve postallarıyla Speed olarak tanınan, Hayvan Evladı isimli fanzinin kurucusu Atıl öztuncay (32) KPSS sonuçlarına göre Tarım Bakanlığına yerleşerek saçlarını kestirip takım elbise giydi. Metal camiası yasta
Bir efsaneydi...
Ankaralı metalseverlerin çok yakından tanıdığı bir isim olan Atıl öztuncay, artık bir devlet memuru... çamaşır suyunda kısmen beyazlatılmış askeri çantası, astsubay tanıdığından aldığı postalları ile bir dönemin simge isimlerinden olan öztuncay, aynı zamanda 13 Haziran 1999 tarihinde yapılan Metallica konserine "grubun artık çok bozduğu" gerekçesi ile gitmeyi reddederek ilk aykırı çıkışını yapmış ve dikkatleri de üzerine çekmişti. Gençlik yıllarında Karanfil Sokak ve Yüksel Caddesi gibi uğrak yerlerde gün boyu hiçbir şey yapmadan oturan ve bu tavrıyla metal camiasında ölümsüzleşerek "Abi Yüksel'e gidelim Speed, Mağara, izmarit falan oturuyor orda" efsanesini de başlatan Atıl öztuncay, bara girmeden önce birkaç bir şey içme fikrini de bir fanzinde okuyup Türkiye'ye uyarlayarak bu anlamda da bir dönemin bütçesine çok ciddi katkılarda bulunmuştu.
"Hayvanlık da bir yere kadar"
Yaşanan bu üzücü gelişme üzerine kamuoyuna bir açıklama yapmak zorunda kalan Atıl öztuncay, sözlerine öncelikle hayal kırıklığına uğrattığı herkesten özür dileyerek başladı. Zamanında Ankara'da ilk kez "Bak şu soloyu bi dinle, bak kopuyo burada Steve abimiz" diyerek yanındakine tek kulaklık uzatan bir metalci olarak gelinen bu noktadan dolayı kendisinin de hicap duyduğunu belirten öztuncay konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
"inanın ben de ne demem gerektiğini, nasıl bu hale geldiğimi çok bilmiyorum. çok uzak değil, daha dün gibi Ankara sokaklarında 'içki alcam da, bi liran var mı moruk?' diye gezdiğimiz günler. Ya da asitçi dostlarımızı kovaladığımız, hırpaladığımız zamanlar... Hepsi benim için çok özel anlardı fakat her güzel şeyin bir sonu var maalesef. Metal benim için bir yaşam felsefesi, bir hayat tarzıydı. Evet, ancak afedersiniz öyle hayvan evladı gibi ortalarda dolaşmak da bir yere kadar. Yaş oldu 32, artık anamın babamın eline bakmak olmaz. Bundan sonra efendi gibi takımları çekip, her sabah çayımla poğaçamla birlikte işimin gücüme bakıcam hayırlısıyla..."
"Metal bir yaşam biçimidir"
Her şeye rağmen, bundan sonraki yaşamında da metalci duruşundan taviz vermeyeceğini de sözlerine ekleyen Atıl öztuncay, "Bu iş gönül işi abicim. Sırf kıyafetle, saçla olmaz." derken, Iphone'una yüklediği playlist'i göstererek yine her yerde Sepultura, Slayer, Megadeth, Manowar gibi efsane isimleri dinlemeye devam edeceğini vurguladı. Hepsi orijinal toplam 65 adet metal albümünü tam 4 defa annesi tam çöpe atmadan evvel kurtardığını da büyük bir gururla ifade eden öztuncay, "Bu albümler çocuklarıma bırakacağım en büyük miras olacak" dedi ve bir zamanlar beraber headbang yaptığı arkadaşlarından bir kez daha özür dileyerek açıklamalarını tamamladı.
Tepkiler sürüyor
Atıl öztuncay'ın da bundan böyle hayatına diğer normal insanlar gibi devam etme kararı almasıyla büyük bir şok yaşayan Türk metal camiasında ise, bu acı haberin yankıları halen devam ediyor. Metalcilerin buluşma noktası olan turkishmetal.org sitesinde bir süredir Atıl'ı bu yola sürükleyen nedenler tartışılırken, forumlardaki bazı yorumlar ise şu şekilde oldu:
Mikail ��şsiz-29): Atıl gerçek bir metal aşığıydı... çok da güzel air drum çalardı, ben air drum'ı ondan öğrendim. Fanzinde yazdığı "Harçlığı kesiyorlarsa da kessinler" başlıklı yazısı da hala aklımda, hala uyguluyorum...
Serhat Peker, (Rock Market programının sunucusu-41): Atıl'ın büyük thrash'ci olduğunu ben bizzat biliyordum. Her hafta yayına yetiştirdiği mektuplar ve mektuplarda istediği şarkılar gerçek bir metalcinin isteyeceği türdendi. Bildiğim kadarıyla Max Cavalera'nın da Sepultura'yı bırakıp Soulfly'ı kurmasını da ilk olarak o kınadı... Artık mektup eline geçtiyse, Max'ın da o mektuptan çıkaracağı dersler mevcuttu...
özgü Arıkök,(Garson-28): Onu ilk olarak Gölge'de çıktığı dönemlerde "ökküz" grubunun vokalisti olarak tanıdım. Buz mavisi loft kotu, kotun üzerindeki Sepultura logosu, çamaşır suyuyla "Allah belanızı versin" yazdığı simsiyah tişörtü ile de görür görmez aşık olmuştum. Olmasaydı sonu keşke böyle...
Coşkun çokbilir, (öğrenci-34): Hayat işte, hepimizi çok ayrı yerlere sürükledi. Gerçi ben ala öğrenciyim ama, yine de bize Nihayet ve Keyif'te geçirdiğimiz o güzel günler ve günde bir ton bira içmekten kalan bu garip göbek kaldı yadigar. Hepimize büyük geçmiş olsun...
---------------alıntı---------------
bizden iki nesil sonraki yazarlar.
kime göre neye göre bi sormak gereken durum.
tamam eyvallah 25'inde evlenip çoluk çocuğa karışan adama göre evde kalmış olmak mümkündür ama 40'ına gelip bi dikili ağacı olmayanlara göre pek de evde kalınmış sayılmaz.
tamam eyvallah 25'inde evlenip çoluk çocuğa karışan adama göre evde kalmış olmak mümkündür ama 40'ına gelip bi dikili ağacı olmayanlara göre pek de evde kalınmış sayılmaz.
işyerinin yakın olması sebebi ile forzanarchy bi de adam gibi adamdır. abidir. kral adamdır.
(bkz: fuck the milennium)
(bkz: suzuki hayabusa gsx-r 1300)
bir bayan arkadaşa 154'ü aratarak "trafikte beni taciz etti" diye şikayet ettirtebileceğiniz ve akabinde trafiğin akışını tehlikeye düşüren hal ve hareketlerde bulunmak, diğer sürücülerin can ve mal güvenliğini tehlikeye düşüren hal ve hareketlerde bulunmak, kural ihlali yapmak gibi envai çeşit sebepten ceza yemesini üstelik herhangi bir ispata gerek duymaksızın bu cezaları yemesini sağlayabileceğiniz bir plaka.
ufacık tefecik içi dolu turşucuk gibi ülkedir efendim. bildiğim kadarıyla yalnızca sekiz tane lisanslı profesyonel futbolcuları var ve milli maçlara da kasaptır, öğretmendir toplarlayıp çıkıyorlar. ülkelerinde 15 süre geçiren herkese vatandaşlık verdiklerini duymuştum. şu durumda ülkemizde tutunamayan ve milli takıma bile giremeyen futbolcuların buraya yerleşmeleri kariyerleri açısından oldukça güzel olabilir. düşünsene 15 günde ülke milli takımındasın hatta o ülkenin en önemli futbolcusu oluyorsun.
şehri savunan ve zaferin elbet kendilerinin olacağını savunan iki yazardır efendim. italyanca kökenli nicklerinin yanı sıra benzer bir bakış açıları vardır. düşüncelerini de açıkça belli etmektedirler. sözlük zirvelerine biri tamamen siyah gövde renkli kırmızı ve beyaz şeritli bir diğeri de tamamen kırmızı beyaz ve siyah şeritli iki fiat 500 abarth ile gelirler ise hiç şaşırmayın efendim. [ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz]
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?