mağrip yöresinden bir eril ad. mısır'ın ikinci ve en ihtiram eylenen cumhurbaşkanının adı.
habenneka bir hitap şekli. kırsal menşeili adamlardan bursa'ya, oradan da ülkeye yayıldığını düşünüyorum.
bana çağrıştırdıkları: köy, otorite ve umursamazlık.
bana çağrıştırdıkları: köy, otorite ve umursamazlık.
duman'ın 99'daki eski köprünün altında albümünden sonra 2002'de çıkardıkları ikinci stüdyo albümleri. bu albüm, türkiye'de ender olarak görülen tüm şarkıları sıkı albümlerden biri olsa da, üniversitede müzikten anlamayan kızların elinde kasetleri dönmeye başlayınca burun kıvırmış ve hiç dinlememişimdir. seveni için iyi bir albüm, benim için ancak bir yerde duyulunca tempo tutturulacak cinsten.
faal talebeliğe haizlik teşkil ettiğim yıllarda, maarif müddetimde bittabi havaî fıtratımdan mütevellit ikmal imtihanlarına kalmışlığım bakidir. mamafih ihtisasımı tamamladığımda vaadedilmiş müdlette mezun olan iki talebeden biriydim. dönem uzatmadan, hatta ikmalsiz.
istiklâl'den halaskargazi istikametine doğru yardırırken, halaskargazi-valikonağı ayrımına gelmeden hemen sağda hilton'un ardındaki bina. habitat zamanında etkinliklerin harbiye'de konuşlanacağından mütevellit yeniden yapılandırılmıştır.
nazım hikmet'in şiirlerine benzetiyorum safinaz'ı. yapıldığı dönemin toplumsal sorununu kendine özgü, müthiş bir şekilde anlatıyor. on sekiz dakikalık koca bir destan. kıraathanede safinaz'ı ağına düşürmesini sokak jargonuyla anlatan jön niyazi'ye bittiğimi ayrıca belirtmek isterim.
jön niyazi, türk sanat tarihinin gizli kalmış en güçlü anti kahramanlarındandır.
jön niyazi, türk sanat tarihinin gizli kalmış en güçlü anti kahramanlarındandır.
potansiyel arz eden revnak genç sporcular için benzer durumlarda hiç sektirmeden sığca kullanılan "ileride adından sıkça söz ettirecek" kalıbını, tercüman-ı hakikat gazetesinin 1908'deki mart sayısında şükrü eşref bey (24) münasebetiyle yazdıkları metnin internetteki replikasından kopyalayıp adrien rabiot'a ithafen buraya yapıştırıyorum.
on sekizinde, taze açılmış, psg'deki bu genç adam beşiktaş'a gelse, erkekler çocuklarına aklını kaçırmışcasına onun adını koyar; kadınlarsa tribünden ona balkonet südyenlerini atarlar. rabiot'sa, onuruna yapılan bunca coşkun ritüeli iplemeyerek, iki seneye kalmadan takımdan bedelsiz olarak ayrılır. havaalanından ayrılırken de kafasını hafifçe kaldırarak, çehresine nakşettiği arsız bir gülüşle: "türkler çok ateşli (gece kulübündeki kadınlar), burada çok güzel anılarım geçti (haftada yirmi seks), çok şey öğrendim (ekstrem orjiler), mutlu ayrılıyorum (gültepe'yi satın alabilecek kadar para)" şeklinde demeç verir.
tanım: 1995 doğumlu fransız orta saha oyuncusu.
nihayetinde pestenkerani ancak soğuk kış günü ellerini ısıttığın kupa benzeyen sıccacık sözlüğümüz için beni rt eden asi genç.
an itibariyle attığı ağdan ali ece çıkan sinsi, adam sendeci, bencil ve kaf dağı'nın şahikasındaki bilge yazar:
https://twitter.com/PesKerami/status/427404183772200960
https://twitter.com/PesKerami/status/427404183772200960
ingiltere millî takımı'nın uluslararası nickname'i. 98'de böyle çok tatlı bir de oyun vardı. fransa'98'deki takımlar ve büyük ülkelerin kendi içinde yetiştirdiği futbolculardan kurulu karmaları ile genel tüm zamanların karmasından oluşan takımlar falan vardı. şut çekildiği zaman bar dolana kadar kale içerisinde oynatılabilen bir hedef tahtası belirirdi de ona verilen yön doğrultusunda top güdümlü bir minvalde kaleye giderdi.
tanrının artık günümüz totaliter rejimlerde sarahaten beliren sureti. her şey, arthur adında bir ingiliz'in roman yazmasıyla netlik kazandı.
beatles'ı içten dinamitleyen astenikli burakumin.
%100 duygusal %0 akılsal denge/dengesizlik temeline dayanan varoluş kavramı seçeneklerinden birinin abstrait objesi.
kanepede yayılan insanı gevrek gevrek güldürürken ishal olduğunu unutturan bir sinema başyapıtı. anneannem bize gelip giderken kaldığı oturma odasında bir kütüphane hazırlamıştı. o kütüphanenin en gösterişli rafına, muhitimdeki hususi cd'cim kız sadullah'tan sabırsızlıkla temin ettiğim son recep ivedik filmini kaplatarak serinin diğer filmleriyle birlikte itinayla yerleştirdim. yalnız önce rafta yer açmam gerekti. bunun için yaşar kemal'in bir ada hikâyesi serisini atmam gerektiyse de kitapların arkasından aynı yazarın bu sefer ince memed serisi bana sürpriz yaptı. açıkçası ince memet'leri 95'te muhitimdeki hususi video kasetçim bıçkın sadullah'tan temin ettiğim emmanuelle serisi için attığımı sanıyordum. atmamışım. artık çılgın dershane serisine kısmetse.
ha onu diyordum abiler; recep ivedik osuruk, geğirme ve kapıya tecavüz sahneleriyle beni götünü halıya sürten köpeğe çevirttiyor. hele "gonuşma laeyn" dediği anda bende film kopuyor, apartmanın asansörünü tekmelerken ayılıyorum. bir recep ivedik, bir de 90'ların başında el kamerasıyla çekilmiş salıncaktan düşen alman çocuk beni gözümden yaş getirte getirte güldürüyor.
ha onu diyordum abiler; recep ivedik osuruk, geğirme ve kapıya tecavüz sahneleriyle beni götünü halıya sürten köpeğe çevirttiyor. hele "gonuşma laeyn" dediği anda bende film kopuyor, apartmanın asansörünü tekmelerken ayılıyorum. bir recep ivedik, bir de 90'ların başında el kamerasıyla çekilmiş salıncaktan düşen alman çocuk beni gözümden yaş getirte getirte güldürüyor.
beşiktaş'ın son dönemde transferdeki acizliğini -başarısızlığı demek kompliman arz eder- sahaya yansıtacağı tuhaf derbi müsabakası. trabzonspor bizimle, dünya üzerinde en çok acıdığım şey olan ağlayan yaşlı palyaçoyla şov dünyasının purolu kalantor yöneticilerinin taşak geçtiği gibi oynayacak saha içerisinde. gözleri kanayan, ağzı dikişli gotik kız resmi gibi depresyona sevk edileceğiz bu akşam. her hafta olduğu gibi. her seneki gibi.
sevgili mehmet erdem'in tekdüze hastane jeneratörü sesiyle tüm duygusunu çekip aldığı hisli parça.
çok etkiliydi. geçen seneye kadar ligin en kuvvetli oyuncusu olduğu, fener'de olsa uefa şampiyonu olacakları söyleniyordu. tüm beşiktaşlılar fernandes'e rasputin'in penisini görmüş çariçe gibi tapıyordu. şimdi ise şarabına zehir atıyorlar bu lenduha seks makinasının. çünkü fernandes de artık bir beşiktaşlı oldu. beşiktaşlı futbolcuların yakın zamandaki karakteri hiç tasvip edilmeyen pestenkeranilikte. o da bu karakteri özümsemiş görünüyor.
artık fernandes de gerçek beşiktaşlı oldu diyebiliriz.
artık fernandes de gerçek beşiktaşlı oldu diyebiliriz.
yanından geçtiklerini rüzgârıyla sarhoş eder sex bomb'lar. böyle antik yunan sütunu gibi bacaklara dönüp dönüp tekrar bakılır. girdiği her yerde yıkıcı bir kimyasal etki yaratarak erkekleri afallatırlar. tablasından bir sigara çıkardığı anda civarı saniyesinde çakmakla kuşatılır. masumiyetten noksan, kadınsı, ihtiraslı ve işvelidir. her biçimli kadın kendisini sex bomb'lara benzetse de böyle bir durum söz konusu değildir. metadırlar ama özeldirler. kayınvalide gözüyle bakan kadına göre ya "tam bizim oğlanlık"tır ya da "iki günde boşar bu bizim oğlanı"lıktır.
tom jones'un da tekrar fırlama yaptığı bir şarkısının adıdır ayrıca.
tom jones'un da tekrar fırlama yaptığı bir şarkısının adıdır ayrıca.
"sarılalım sıkı sıkı" şeklinde olduğunu hatırladığım teletabi martavalı. tweet'lerinden görüldüğü üzere rahatlıkla sözlükte bunun dengi leia'dır diyebilirim.
mustafa sandal'ın "araamızdaee bir toop, aramızdaee bir toop, aramızdaee bir toooop var." sözlerine sahip pestenkerani bir şarkısı.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?