ensesi kalın kalantor adamın da fiks göbeği olur. o yüzden böyle bir şey olduğunu düşünmüyorum.
sığ bir aristo mantığı bu noktada işime yarıyabilir:
fakirler aç olduğu için zayıftır,
zenginler tok olduğu için şişmandır,
zenginlik ile ahlâksızlık doğru orantılıdır,
o hâlde şişmanlar ahlâksızdır.
dingin gölde sevdiceğiyle kuğulu deniz bisikletinin pedallarını çevirirken karşı yönden gelen kuğulu deniz bisikletindeki kişiye tutulup araçtan atladığı gibi iki kulaçta soluğu komşu kuğulu deniz bisikletinde alan şıpsevdi. ne kendi sevdiceği, ne de taze tutulduğu sevdiceğinin sevdiceği umurunda değildir. hatta taze sevdiceğinin düşüncelerini de iplemeyebilir, onu kazanmak için girişimlerde bulunur.
net söylüyorum ki ben de ağırından orospu ruhlu bir insanım. iki nokta üst üste, kapa parantez.
net söylüyorum ki ben de ağırından orospu ruhlu bir insanım. iki nokta üst üste, kapa parantez.
blanc, gheorghe popescu gibi hem çakı gibi bir savunmacı, hem de iyi yer tutan bir son adamdı. aklı selim bu abimiz gittiği kulüpleri de kendi gibi baş tacı etmiş ve muhtelif kupalar kazandırmıştır.
barcelona'nın 96-97'deki o çok seksi kadrosunda yer alarak kulüple birlikte kupa galipleri kupasıyla barselona sokaklarında tur atmışlığı vardır. tıpkı fransa millî takımının en ihtişamlı yıllarını yaşatarak kupaları Champs-Elysées'de gezdirmesi gibi.
fransa'98'de her müsabaka öncesi fabien barthez'in kelini öperek totem yapardı. gruptan çıktıkları ilk müsabakada paraguay'la eşleşmişler, çok çetin bir mücadelenin sonunda kupa tarihinin ilk altın golü kendisinin ayağından gelmiştir. yazık olmuştur paraguay'a. yarı finalde de hatıralarımızda olduğu üzere hırvatistan'ı ömrü billah kaleye şut çekmemiş lilian thuram'ın iki golüyle 2-1 yenip şampiyonluk için tek noksan faaliyetleri ronaldo'nun yemeğine müshil atmak kalmıştı.
barcelona'nın 96-97'deki o çok seksi kadrosunda yer alarak kulüple birlikte kupa galipleri kupasıyla barselona sokaklarında tur atmışlığı vardır. tıpkı fransa millî takımının en ihtişamlı yıllarını yaşatarak kupaları Champs-Elysées'de gezdirmesi gibi.
fransa'98'de her müsabaka öncesi fabien barthez'in kelini öperek totem yapardı. gruptan çıktıkları ilk müsabakada paraguay'la eşleşmişler, çok çetin bir mücadelenin sonunda kupa tarihinin ilk altın golü kendisinin ayağından gelmiştir. yazık olmuştur paraguay'a. yarı finalde de hatıralarımızda olduğu üzere hırvatistan'ı ömrü billah kaleye şut çekmemiş lilian thuram'ın iki golüyle 2-1 yenip şampiyonluk için tek noksan faaliyetleri ronaldo'nun yemeğine müshil atmak kalmıştı.
stajyer jacques brel. çok büyük olacak bu oğlan, çok. artık chanson'lar yok, teatral vasıflarını geniş kitlelere kliplerde gösterebiliyorsun. stromae de bunu çok iyi yapıyor. davranışları ve şarkıları bildiğin jacques brel. gelecek için heyecanlanıyorum.
küçük kurbağa, küçük kurbağa,
kuyruğun nerede?
kuyruğum yok, kuyruğum yok.
yüzerim derede.
sözleriyle çocukların belki de ilk kurbağayla tanıştıkları şarkı. benim de bu çocuk şarkısını bi on sene kadar önce söylemiştim vardır. twitter'da bu kaydı paylaştım. ilgililer bakabilir.
kuyruğun nerede?
kuyruğum yok, kuyruğum yok.
yüzerim derede.
sözleriyle çocukların belki de ilk kurbağayla tanıştıkları şarkı. benim de bu çocuk şarkısını bi on sene kadar önce söylemiştim vardır. twitter'da bu kaydı paylaştım. ilgililer bakabilir.
anneannemin tercihi.
hanya'yı konya'yı göreceksin biraz sonra mahiyetindeki argüman.
hep ilgi bekler, yarınını düşündükleri için başkalarına karşı yersiz ilgi gösterirler. yalnızlığı sevmeyen insan insiyatiflerinden ziyade konu komşunun lafıyla hareketlerine yön verirler ve genelde sürekli dahil olduğu kümeden ilk tekmeyi yiyen kişiler olurlar. orta ya da düşük zekâlı, yeteneksiz, asalak insan psikolojisidir.
nalları dikmek üzere olduğu yönünde civar köylerde bühtanlar dolaşan pestenkerani aktör. elliyi görürse gelsin beni siksin diyorum.
kırsal kesimdeki erkekler, terhis olduğunun akşamı askeri künyeden boşalan boyunlarına kravat geçirerek görücü statüsüyle annesinin kendilerine bulduğu kızın kapısına dayanırlar. gelişmekte olan, haberin hemen yayıldığı, arkadaş çevresinin genellikle hemcinslerden ya da kuzenlerden oluştuğu kasabalarda da şartların getirdiği bir ağırlık mevcuttur. bu yüzden bu iki kümeyi es geçiyorum. metropolde yaşadığı ya da üniversite mezunu olduğu halde otuzuna kadar sevgili edinememiş bir erkeğin, zihninde, fiziğinde ya da banka hesabında bir sorun vardır. bu tür bir erkekle çıkmaya hayhay diyen kişi saplantılı, sorunlu ama bir o kadar da coşkunca bir aşka yelken açmış demektir. şayet güçlü bir kişiliğiniz olduğunu düşünmüyor ve sevgiliniz olacak adama her şeyinizle kendinizi teslim etmeyi planlıyorsanız bu tür eziklerden uzak durun diyorum.
gürcüler sovyetler birliği'ne devlet adamı ihraç edecek kadar zeki ve maharetli bir millettir. sovyetlerden bağımsızlıklarını kazandıklarında ellerinde güçlü futbolcular geliştirebilecekleri teknoloji harikası buharlı makineler ve hacimli baldırları kalmıştı. onlar bu sancılı dönemde yeni baştan tesis etmeye çalıştıkları zehir gibi memleketlerinde futbola da önemle eğilmiş, tarım ve mafya babası ile birlikte futbolcu da yetiştirmişlerdir. ancak biliyoruz ki avrupa'da sertifika sorunu yaşadıklarından bu zeki ve maharetli futbolcularını yalnız komşu ülkelere taksim etmek zorunda kalmışlardır. bugün bir şota, trabzonspor'u trabzonspor yapmıştır ve türk olmamasına rağmen türkçeyi, trabzonludan türkçeye çeviri yapan bir mütercim fonetiğinde konuşmaktadır. türkten kötü, trabzonludan çok iyi. futbolculuğu ise çok egzotikti ve ikizi arçil ile gürcülerin ne denli sovyetler birliği futbolunu ayakta tutan güç reaktörleri olduklarını göstermişlerdir.
bugün nerede sevşenko diyeni duysam; sen hiç ketsbaya'yı gördün mü diye sorar, batum'a gittin mi? gitmediysen ne duruyorsun diye de eklerim. onlarsa bu haklı ve atik çıkışıma karşı "kuru temizlemeden ceketimi almalıyım, kapanmadan abi." der, hesabı öder ve masadan aceleyle kalkarlar. iddia ediyorum, fifa'nın ön yargısı olmasa her kupa öncesinde gürcistan'ın spor haberlerinde turnuva biletini en erken cebine koyan ekip olarak anonsu geçer.
şu gizemli ve karanlık halleriyle bile beşiktaş'ı inönü'de(ya da her neyse) beş dakikada beşiktaş yapar, rahatlıkla deve kuşu misali kafamızı sahaya gömmemize meserretle aracılık ederler.
bugün nerede sevşenko diyeni duysam; sen hiç ketsbaya'yı gördün mü diye sorar, batum'a gittin mi? gitmediysen ne duruyorsun diye de eklerim. onlarsa bu haklı ve atik çıkışıma karşı "kuru temizlemeden ceketimi almalıyım, kapanmadan abi." der, hesabı öder ve masadan aceleyle kalkarlar. iddia ediyorum, fifa'nın ön yargısı olmasa her kupa öncesinde gürcistan'ın spor haberlerinde turnuva biletini en erken cebine koyan ekip olarak anonsu geçer.
şu gizemli ve karanlık halleriyle bile beşiktaş'ı inönü'de(ya da her neyse) beş dakikada beşiktaş yapar, rahatlıkla deve kuşu misali kafamızı sahaya gömmemize meserretle aracılık ederler.
iftihar ederek sevinme hali. örneğin, çocuğunun mezuniyet törenini izleyen baba fotoğraf çekmenin ve sıkıntının yanında o esnada kıvanç da duymaktadır.
milliyetçiliği ve futbolculararası hiyerarşiyle nam salmış trabzonspor'un eski sosyal demokratı. defansif yönlü solak bir topçuydu. sonraları chp'den bir yerlerin belediye başkan adayı olarak ortaya çıktıydı.
ing. yolcu.
samanlarla dolu odadaki kıza pragmatist yaklaşımla sürekli yardım eden cüce antagonist. masalda rumpelstiltskin, kız için samanları altına dönüştürmesi karşılığında ondan bir şeyler ister. en sonunda bebeğini ister, kız eğer samanı altına çeviremezse idam edilecektir. çaresiz kabul eder ancak çocuğu vermeye yanaşmaz. bunun üzerine rumpelstiltskin, adını bilmesi karşılığında kızın bebeğini almaktan vazgeçeceğini söyler. rumpelstiltskin dans edip şarkı söylerken adının duyulduğu için kız adını söyler ve bebeği vermekten kurtulur. rumpelstiltskin ise bu duruma aşırı hiddetlenir ve kendini ikiye bölerek minimal mefta olur.
bu adam madonna'ya çakıyordu ya bir dönem. muhtemelen hâlâ çağırıp çaktırıyordur madonna buna. dennis rodman kortta tam bir ribaunt canavarıydı. rakibe tebelleş olur, söver sayardı. pis bir stili, renkli bir kişiliği vardı. geçmişinde fukaralık ve kalabalık aile hikâyesi olduğu için bu şekilde kendini ifade etmektedir. görüldüğü zaman kaldırım değiştirilmesi farzdır. pankreas macerası da mevcuttur cv'sinde.
ayrıca nouma buna özenmektedir.
ayrıca nouma buna özenmektedir.
fazla edepli dünyada vahşi bir aşk ilahıydı o.
aktif futbol yaşantısını bırakınca pasif seks yaşantısından da aktif tarafta olmak kadar zevk aldığını açıklayan topçu.
bir haftadır beşiktaş taraftarını frijitli orta yaş kadınına döndürmüş pestenkerani topçu. "gel hadi!", "geldin mi?", "öfff hadisene!", "sıkıldım, uzatma.", "yalvarırım gel!" türevi serzenişlerle twitter ana sayfamı taciz ediyorlar.
mağdurun ekmeğini taştan çıkarmasına vesile olacak sabotaj eylemi.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?