kerami pestenkerani

eskiden bazı çocuk dergilerinde yer alan, bin iki yüz on sekiz kişi arasına saklanmış, kırmızı-beyaz enlemesine sivitşört aynı renklerde bere ve kot pantolon kombiniyle rüküşlük kralı gözlüklü bir ergeni bulmaya çalışırken retina dekolmanına yakalanma bulmacası.
özgün adı, "where's wally?"dir.

en son gazete aldığım yıllarda güzin abla köşesinde pamuk helva gibi fotoğrafı yer alsa da yerine kızı yazmaya başlamıştı. on beş yıl önceden bahsediyorum burada.

turfanda yetiştirilen alık genç kızlarımız tarafından pek tutulduğu için güzin ablalık müessesesi envai basın/yayın organı tarafından kullanılmaya başlamış ve sıcakkanlı, geçkin yaşı anımsatacak kadın isimleri(örn: mürüvvet) altında erkek yazarlar tarafından gençlerin dertlerine derman olunmuştur.

ayrıca hakiki güzin ablanın soyadı sayar, kızının adı ise feyza'dır.

arjantin menşeli, pek revaçta online genel kültür oyun uygulaması. klasik mod ve meydan okuma olmak üzere iki türde oynanılabilen oyunda izninizle klasik modu anlatma arzusundayım. öncelikle kişi, umumi ya da arkadaşlarından gözüne kestirdiği ebleh birisini rakip olarak seçip oyuna başlıyor. yarışmacı bir çark marifetiyle rastlantısal usulde karşılarına gelen eğlence, sanat, spor, tarih, bilim ve coğrafya disiplinindeki üç soruya üst üste doğru cevap vererek taç sorusunu cevaplamaya hak kazanıyor. her soruda önümüze dört şık sunuluyor. taç sorusunun disiplinini seçmek yarışmacıya bırakılıyor ki yarışmacı altı farklı disiplinin tacına mazhar olabilmek için ekran karşısında sabahlamasın, okulu, işi aksamasın, telefonunun şarjını bitirmesin, sevgilisini, çocuğunu boşlamasın. altı tacı da ilk takan, kainatın mutlak hakimi sıfatıyla yere serdiği rakibiyle "amma kofmuşsun sen de ha!" demek suretiyle kafa bulma hakkı kazanıyor.

oyundaki soru havuzuna kullanıcılar da soru gönderebildikleri için aynı sorulara neredeyse hiç denk gelmiyoruz. yüz binlerce soru olduğunu tahmin ediyorum. ancak gönderilen soruları onaylayan kurul işini yapmıyor olacak ki gerçekten pestenkerani sorularla da karşılaşabiliyoruz.

oyunda rumuzum: "col.arbuthnot". ulvi kişiliğim ve yüksek entelijansiyam sayesinde suratınıza eldivenimle bir şamar akşetmekten kıvanç duyacağım.
umarım aranızda bir tavuk yoktur. cik cik cik!
https://www.youtube.com/watch?v=ro61YqUZRog

yüksek şahikaların ardına konuşlanmış buzdan şatosunda baysallığın pervasızlığıyla saba melikesi belkıs gibi yan uzanarak tahtına kurulmuş buzlar prensi, atlantis'ten gelen balıkçı yaka kazak. muhteris zevkleri uğruna şatosuna çağırdığı tebaasını asi, gri, keskin bakışıyla süzerek, eğlenmesinde yararı olmayan büyük çoğunluğu başparmağıyla ayağının dibini göstermek suretiyle dondurularak infazlarına sebep olan karlara fısıldayan adam.
kaptanın seyir defterinde ve panama belgelerinde birkir şu cümleyle anılır: "birkir, futbolun seyir zevkini yükseltiyor."

takımı leicester city'nin premier league'de şampiyon olmasında en büyük rolü oynayan futbolcuların başında geliyor. hikayesinde dramatize edilen unsurlar milyonlarca pestenkerani kişiye büyük ancak tekinsiz bir umut pohpohluyor. "azimle siz de vardy gibi olabilirsiniz" deniliyor.

net konuşayim, olamazsınız. milyonlarca vasat kişi yok yere imkansız hayallerinin altında pestil olacak. verdikleri emek ve cefanın sonucunda hiçbir şey elde edemeyince psikolojileri tamir olamayacak şekilde bozulacak. unutmayalım ki milyonda bir vardy gibi bir hikaye çıkıyor. geri kalanlar bu uğurda elindekini de kaybediyor. belki uçuk şeyler yerine mevcut mesleğine devam etse bir kademe daha yükselecekti ancak onu da bırakıyor hayalleri için.

sözlerime burada son verirken vardy gibi olacağına inanmak büyük sakatlık doğurur.

(bkz: direği yalayan top)
(bkz: hakemin futbolcuyu sert bir dille uyarması)
(topa basarak sahip olmak)
"müjdat'tan kontrolsüz bir kayııış.. ooo.. rakibine arkadan çok sert giriyor müjdat"
(bkz: yatarak müdahale)
(bkz: milli olmak)
(bkz: düdüğü üflemek)
(bkz: bayrağı kaldırmak)
(bkz: toplara çok sert vuran isim)
(bkz: frikik)
(bkz: vurdurtmak)
(bkz: takmak)
(bkz: koymak)
(bkz: çakmak)
(bkz: elin topla oynaması)
(bkz: hakemin düdüğü ağzına götürmesi)
(bkz: hakemi aldatmaya yönelik hareket)
(bkz: gol)
(bkz: skor)
(bkz: ağları delmek)
(bkz: fileleri havalandırmak)
(bkz: topa doğru şöyle bir eğilmek)
"... eline alarak arkadaşlarını sakinleştiriyor"
(bkz: arkadan müdahale)
(bkz: dibine girmek)
(bkz: şöyle bir yoklamak)
(bkz: maçın bitmesini beklemeden erkenden boşalan tribün)
(bkz: soyunma odasındaki gergin hava)
(bkz: kutlamalara soyunma odasında başlamak)
(bkz: tribünlerin coşkuyla inlemesi)
(bkz: ateşli taraftar)
(bkz: pozisyonun tekrarı)
(bkz: arkasına sarkmak)
(bkz: içeri almak)
"şükrü anlık bir konsantrasyon eksikliğiyle rakibin önünü boşaltıyor."

dizinin ilk bölümü, mistik şaman şifacılarının yeni çağdan beri tercihi olan kült ayahuasca etrafında dönmüş ve bu tanrısal iksiri, mütevazı ab-ı hayatı gece yarısı inşaatlara sızıp arabesk rap ezgileriyle kova yapan ayak takımına kadar düşürmüştür. diziyi izleyip sansüre rağmen ayahuasca'ya ulaşabilmiş ve bu tinsel serüveni deneyimleme arzusuna kapılan kişilere yardım ederek dedüksiyon marifetiyle hedeflerini güney amerika, amazonlar ve peru'dan tarapoto'ya kadar daraltayim.
ayrıca erdal beşikçioğlu reaksiyon'daki gibi kasıntı bir şekilde pavuryalıyor, beğenmedim.

seçkin kişiler klasmanından bakanlar kurulu vasıtasıyla türk vatandaşlığı verilen küresel dolandırıcı reza zarrab'ı amerika'da derdest eden, paketleyen, adeta veterinere gitmek istemeyen bir kediyi tıktıkları gibi kafese tıkan amerikalı savcı. demokrat olduğunu söylememe gerek yok zaten. cumhuriyetçi olsa satın alınırdı.

türkiye'yle çok sıkı bağlantılar içerisinde olduğunu bildiğimiz reza zarrab'ın işini bitiren bu abinin twitter'dan zamanında "koyunlardan oluşan bir ulus, kurtlardan oluşan bir hükumete yol açar."alıntı tweet'i de mevcuttur. ayrıca dün üç beş kişilik takipçi sayısını bir arttırarak recep tayyip erdoğan'ın da ensesine binercesine onu takibe almıştır.
yeni collina'mız.

muvazzaf en büyük psikanaliz kuramcılarından biri olan volkan'ın google fotolarına baktığımızda yaşıyla rabıtalı kaba bir gözlük taktığını görürüz. psikanaliz ideada bu gözlüğü, eskiye dair içinde yeşerttiği buruk özlemi olarak değerlendiriyorum sıfır psikoloji bilgimle.

mantık yürütmem gerekirse, faktöriyelin ingilizce bir küfür olduğunu düşünüyorum. yazımsal taslağa döküldüğünde insanın nida, inleme ve hırıltılarına konan ünlem işaretinin faktöriyelin sonuna da konması bu teorimi destekleyen somut bulgurlardandır. misal tv'deki filmlerde birbirine "madik atma faktöriyel!" der kızgın ve kolyeli zenciler. ancak türkçeye "lanet gitsin!" diye çevrildiğinden ingilizcemiz istenilen seviyeye bir türlü ulaşamamaktadır.
duyularla algılanabilir faktöriyel ise, yazın tatilcilerin kestane rengi vücutlarında gözlemlenebilir. çünkü onlar güneşin zararlı ışınlarından kaçınmak için otuz faktöriyel koruyucu güneş kremi sürünürler.

iki asır öncesine kadar kumpanyasıyla, gölge oyunuyla, jonglörüyle istanbul ahalisinin eğlence için uğrak yeri olan direklerarası'nın temaşasını bilhassa rakip taraftarlar için yeniden yaşatıyor tolga zengin. ekol bir yadigarı sırtlamanın ağır yükü içerisinde iki direk arasına geçince, çizgiye konmuş, beslenmek amacıyla çimleri kemiren bir tapir kadar güven veriyor. verdiği haklı güvenle rakiplerinin de içten saygısını kazanan vasat file bekçisi, hücuma kalkmış her takımın rakip kalede görmek isteyeceği türden bir oyuncu. ancak hafif bir dalgada bile alabora olabilecek müteaffin bir takaya kaptan olabilecek vasıftaki başarısız kaptan, gerek bir sonraki hamleyi görmede yaşadığı sezgisel yetersizlik, gerekse dokunduğu her topu içeri alan hereke halısı dokumacısı sekiz yaşındaki kız çocuğu hassasiyetindeki narin parmaklarıyla teknik direktörüne[ybkz]swh[/ybkz], "kaleci yok ki." dedirttiriyor. zamanlama konusunda yapılan olumsuz eleştirilere ise katılmamaktayım. çünkü bu eleştirileri yapanlar kova kaleci tolga'nın ünlü görgüsüz zampara dan bilzerian'a ağzının payını vermesindeki atikliğini unutuyorlar. kızgınlık ve kıskançlıkla harmanladığı bu patetik hareketi, yaygın anadolu kültürünün ne yaraktan örf, töre ve anane triosundan oluştuğunu görmemizi sağlıyor.

devrime giden fransa'nın bu dönemdeki kraliçesiydi. mağrur, kumarbaz, zayıf karakterli biri olarak tanımlanmasının yanında yasak ilişkileri olduğu ve oğluna cinsel tacizde bulunduğu söylentileri de mevcuttur. kraliçemizin hayatı cumhuriyetçiler tarafından vatana ihanetten giyotinle idam edilmek suretiyle son buldu.

aristokraside barondan aşağı bir paye.

ingilizlerin şansoneti. kısa, sakil halk türküleri.

yavru kamyon. body building'e martta yazılsa haziranda kamyon olmayı düşleyen cinste tekerlekli ulaşım+yük aracı.

müzik albüm kutusundan çıkan, bize albüme ilişkin tırı vırı bilgiler sunan kuşe kağıt. şarkıcının ebleh stüdyo fotoğrafları ile şarkı sözleri önemli bir yer tutardı kartonetlerde. şayet kasete aitse, katlamasının bir usulü olmakla birlikte, sayfalar arası tırtıklıysa zamanla kurcalamaktan koparlardı.

teoman'ın kendi adını taşıyan beşinci albümünden söz ve müziği kendisine ait bir şarkı.
https://www.youtube.com/watch?v=fX3eOsPTJ_g

sözler:

"saat 03:00 olmuş, resimler buruşmuş,
karlar erirken saçlarımda,
sen hep güzelsin, benimse içtiğim,
her bir damla yaralarıma vurmuş.

koşma yorulduysan, anaforda boğulduysan,
sen de korkuyorsan yalnızlıktan,
bilme istemiyorsan, bir an bile gülmüyorsan,
sen de sıkıldıysan yalanlarımızdan.

saat 03:00 olmuş, soğuktan deniz donmuş,
balıklar kıyılara vurmuş.
küçük bir kar tanesi, onca yolu uçmuş
sonunda tam dilimin ucuna konmuş."

kuzeydeki oğlak, güneydeki de yengeç olmak üzere tropikal kuşağın sınırlarını oluşturan enlem çizgiler.

ayşegül aldinç'in de yorumladığı ve kendi hırçın, vamp, asi kişiliğine oldukça gitmiş rock'n roll'ümsü parça.

eser ve sanatçısının birlikte verildiği için hatalı mamafih efsane başlık.