türkiye'de 15 temmuz 2016 tarihinde yaşanan askeri darbe girişimi sonrası ilan edilen olağanüstü hal kapsamında 29 ekim'de çıkartılan 675 sayılı khk ile ihraç edilen sınıf öğretmeni. semih özakça adına başlık açmamızın sebebi ise, araştırma görevlisi olarak görev yapmakta iken
benzer bir kararname ile üniversitesinden ihraç edildiği için 9 kasım tarihinde ankara yüksel caddesi’ndeki insan hakları anıtı önünde işimi geri istiyorum diyerek eylem başlatan nuriye gülmen’e 23 kasım’da katılmasıdır. ikilinin eylemleri daha sonra açlık grevine dönüşmüş, khk’ların nedeni fetö/pdy olduğu halde içişleri bakanlığı tarafından dhkp-c mensubiyeti isnadıyla suçlanmış, hatta haklarında kesin hüküm verilmeden masumiyet karinesine aykırı olarak kitapçık çıkartılmıştır.
öncesine kadar adli sicil kayıtları dahi bulunmayan, yukarıda belirttiğim suçlamalarla tutuklanan bu ikiliden semih özakça, kartal sözlük’ün kısa bir aradan sonra yeniden yayın hayatına döndüğünü açıkladığı gün tahliye edilmiştir.
münir özkul'dan aldığı ismail dümbüllü'nün kavuğunu yakın zamanda yakın arkadaşı rasim öztekin'e devretmiş frankofon ekolden gelen türkiye kültür mirası. kendine has üslubu, kulakların pek de aşina olmadığı özgün bir mizah anlayışı vardır. Bazen esprinin sonunda vurguyu titreterek söylediği olur, tiyatroculuğuna yorulur.
barış için akademisyenler, toplumsal olaylara ilişkin bir akademisyenler inisiyatifidir. on yıllardır türkiye cumhuriyetinin azınlık ulus kürtlerle olan şiddetli geçimsizliğini çözme gayesiyle hükümetçe yaratılan çözüm süreci adlı diyalog ortamına politik sebeplerle son verilmişti. buna müteakiben başlayan şiddet olaylarında türk devletinin evrensel hukuka uygun davranmadığı ve tekrar müzakere koşullarının sağlanması gerekliliği iddiasıyla 1128 akademisyen bu suça ortak olmayacağız diyerek bir bildiriye imza attılar.
tartışma yaratan bildirinin sonucunda akademisyenler özellikle politikacılar tarafından hedef gösterilmelerinin ardından oluşan infial dalgasıyla öğrencilerinden dahil yoğun saldırılara maruz kalmışlar, disiplin cezaları almış ve en sonunda da hiçbir kritere, kanuni bir dayanak olmadan keyfi şekilde fişlenerek ohal khk’leriyle okullarından ihraç edilmişlerdir. kamusal özellik taşıyan ve tüzel kişiliğe sahip okulları dahi kanuni dayanaksız kişisel açıklamalarla bildiriyi ve akademisyenleri kınamıştır. bu açıklamalar hukuk çevrelerince, üniversite yönetiminin bir futbol müsabakasında hakemin gösterdiği kırmızı kart hakkında açıklama yapmasının önünde ne gibi engeller olduğu yönünde soruların sorulmasına sebep olmuştur.
bildiri metni:
"bu ülkenin akademisyen ve araştırmacıları olarak bu suça ortak olmayacağız!
türkiye cumhuriyeti; vatandaşlarını sur’da, silvan’da, nusaybin’de, cizre’de, silopi’de ve daha pek çok yerde haftalarca süren sokağa çıkma yasakları altında fiilen açlığa ve susuzluğa mahkûm etmekte, yerleşim yerlerine ancak bir savaşta kullanılacak ağır silahlarla saldırarak, yaşam hakkı, özgürlük ve güvenlik hakkı, işkence ve kötü muamele yasağı başta olmak üzere anayasa ve taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ile koruma altına alınmış olan hemen tüm hak ve özgürlükleri ihlal etmektedir.
bu kasıtlı ve planlı kıyım türkiye’nin kendi hukukunun ve türkiye’nin taraf olduğu uluslararası antlaşmaların, uluslararası teamül hukukunun ve uluslararası hukukun emredici kurallarının da ağır bir ihlali niteliğindedir.
devletin başta kürt halkı olmak üzere tüm bölge halklarına karşı gerçekleştirdiği katliam ve uyguladığı bilinçli sürgün politikasından derhal vazgeçmesini, sokağa çıkma yasaklarının kaldırılmasını, gerçekleşen insan hakları ihlallerinin sorumlularının tespit edilerek cezalandırılmasını, yasağın uygulandığı yerde yaşayan vatandaşların uğradığı maddi ve manevi zararların tespit edilerek tazmin edilmesini, bu amaçla ulusal ve uluslararası bağımsız gözlemcilerin yıkım bölgelerinde giriş, gözlem ve raporlama yapmasına izin verilmesini talep ediyoruz.
müzakere koşullarının hazırlanmasını ve kalıcı bir barış için çözüm yollarının kurulmasını, hükümetin kürt siyasi iradesinin taleplerini içeren bir yol haritasını oluşturmasını talep ediyoruz. müzakere görüşmelerinde toplumun geniş kesimlerinden bağımsız gözlemcilerin bulunmasını talep ediyor ve bu gözlemciler arasında gönüllü olarak yer almak istediğimizi beyan ediyoruz. siyasi iktidarın muhalefeti bastırmaya yönelik tüm yaptırımlarına karşı çıkıyoruz.
devletin vatandaşlarına uyguladığı şiddete hemen şimdi son vermesini talep ediyor, bu ülkenin akademisyen ve araştırmacıları olarak sessiz kalıp bu katliamın suç ortağı olmayacağımızı beyan ediyor, bu talebimiz yerine gelene kadar siyasi partiler, meclis ve uluslararası kamuoyu nezdinde temaslarımızı durmaksızın sürdüreceğimizi taahhüt ediyoruz.”
tartışma yaratan bildirinin sonucunda akademisyenler özellikle politikacılar tarafından hedef gösterilmelerinin ardından oluşan infial dalgasıyla öğrencilerinden dahil yoğun saldırılara maruz kalmışlar, disiplin cezaları almış ve en sonunda da hiçbir kritere, kanuni bir dayanak olmadan keyfi şekilde fişlenerek ohal khk’leriyle okullarından ihraç edilmişlerdir. kamusal özellik taşıyan ve tüzel kişiliğe sahip okulları dahi kanuni dayanaksız kişisel açıklamalarla bildiriyi ve akademisyenleri kınamıştır. bu açıklamalar hukuk çevrelerince, üniversite yönetiminin bir futbol müsabakasında hakemin gösterdiği kırmızı kart hakkında açıklama yapmasının önünde ne gibi engeller olduğu yönünde soruların sorulmasına sebep olmuştur.
bildiri metni:
"bu ülkenin akademisyen ve araştırmacıları olarak bu suça ortak olmayacağız!
türkiye cumhuriyeti; vatandaşlarını sur’da, silvan’da, nusaybin’de, cizre’de, silopi’de ve daha pek çok yerde haftalarca süren sokağa çıkma yasakları altında fiilen açlığa ve susuzluğa mahkûm etmekte, yerleşim yerlerine ancak bir savaşta kullanılacak ağır silahlarla saldırarak, yaşam hakkı, özgürlük ve güvenlik hakkı, işkence ve kötü muamele yasağı başta olmak üzere anayasa ve taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ile koruma altına alınmış olan hemen tüm hak ve özgürlükleri ihlal etmektedir.
bu kasıtlı ve planlı kıyım türkiye’nin kendi hukukunun ve türkiye’nin taraf olduğu uluslararası antlaşmaların, uluslararası teamül hukukunun ve uluslararası hukukun emredici kurallarının da ağır bir ihlali niteliğindedir.
devletin başta kürt halkı olmak üzere tüm bölge halklarına karşı gerçekleştirdiği katliam ve uyguladığı bilinçli sürgün politikasından derhal vazgeçmesini, sokağa çıkma yasaklarının kaldırılmasını, gerçekleşen insan hakları ihlallerinin sorumlularının tespit edilerek cezalandırılmasını, yasağın uygulandığı yerde yaşayan vatandaşların uğradığı maddi ve manevi zararların tespit edilerek tazmin edilmesini, bu amaçla ulusal ve uluslararası bağımsız gözlemcilerin yıkım bölgelerinde giriş, gözlem ve raporlama yapmasına izin verilmesini talep ediyoruz.
müzakere koşullarının hazırlanmasını ve kalıcı bir barış için çözüm yollarının kurulmasını, hükümetin kürt siyasi iradesinin taleplerini içeren bir yol haritasını oluşturmasını talep ediyoruz. müzakere görüşmelerinde toplumun geniş kesimlerinden bağımsız gözlemcilerin bulunmasını talep ediyor ve bu gözlemciler arasında gönüllü olarak yer almak istediğimizi beyan ediyoruz. siyasi iktidarın muhalefeti bastırmaya yönelik tüm yaptırımlarına karşı çıkıyoruz.
devletin vatandaşlarına uyguladığı şiddete hemen şimdi son vermesini talep ediyor, bu ülkenin akademisyen ve araştırmacıları olarak sessiz kalıp bu katliamın suç ortağı olmayacağımızı beyan ediyor, bu talebimiz yerine gelene kadar siyasi partiler, meclis ve uluslararası kamuoyu nezdinde temaslarımızı durmaksızın sürdüreceğimizi taahhüt ediyoruz.”
kanımca bu söz bir paradoksa işaret etmiyor. barış, toplumlar için korunması zorunlu ve bir o kadar da çetin bir kolektif menfaattir. ne yazık ki, bireysel menfaatler, politik güç ve iktidar hırsı gibi sebepler barış ortamını acımasızca delip geçmekte, barış kavramını bir seraba çevirmekte. ilkel toplumlardaki kabile için optimum yaşam şartı olan toplumsal elbirliğinin farkındalığı nihaiydi. bu “yabaniler”in barışçıl olduğunu, topraklarını istila eden yağmacı ve meşhur denizcilerin günlüklerinden de teyit ediyoruz.
insan ve toplum tarihine baktığımızda kazanılmış bütün haklar krallardan, tiranlardan, azmanlardan kanla alındığı görüyoruz.
bu argümanı iki kesim destekler. halkın örgütlenmesi ve direnişi işlerine gelmediği için onları pasifize etmeye çalışan egemenler ve liberal armutlar. kaldı ki, barış için zararlı sırtlan tohumlarına tolerans göstermek, onların üzerinden düşünülmeye ihtiyaç olmadığı ve aidiyete dayandığı için toplum tarafından kolay kabul gören fikirlerinin büyüyerek barış ortamını yok edecektir. bu yüzden barış için tehdit oluşturan her türlü ırkçı ya da din temelli ayrıştırıcı saldırgan fikirlerle savaşmalıyız.
ayrıca savaş, salt toprakları kanla örterek gerçekleşen bir kavram değildir.
insan ve toplum tarihine baktığımızda kazanılmış bütün haklar krallardan, tiranlardan, azmanlardan kanla alındığı görüyoruz.
bu argümanı iki kesim destekler. halkın örgütlenmesi ve direnişi işlerine gelmediği için onları pasifize etmeye çalışan egemenler ve liberal armutlar. kaldı ki, barış için zararlı sırtlan tohumlarına tolerans göstermek, onların üzerinden düşünülmeye ihtiyaç olmadığı ve aidiyete dayandığı için toplum tarafından kolay kabul gören fikirlerinin büyüyerek barış ortamını yok edecektir. bu yüzden barış için tehdit oluşturan her türlü ırkçı ya da din temelli ayrıştırıcı saldırgan fikirlerle savaşmalıyız.
ayrıca savaş, salt toprakları kanla örterek gerçekleşen bir kavram değildir.
7 şubat 2017'de barış için akademisyenlere yönelik yayımlanan 686 sayılı khk ile ankara dtcf'den ihraç edilen akademisyen. aynı zamanda hürriyet gazetesinde spor yazıları yazan çongur'u, ihraç edilmesinin ardından sosyal medyayı aktif şekilde kullanmaya başladığı için buralara çekebileceğimizi, en azından sözlükle ilgili tweet attırabileceğimizi düşünmekteyim.
sezona beklenmedik şekilde fırtına gibi başlayan galatasaray'ın, sonucu taraflı tarafsız tüm sporseverlerde merak uyandıran derbi müsabakası.
schemeichel'ın kulüp ve milli takımda iki yedeği vardı ve ikisiyle de akrandı[ybkz]1963[/ybkz]. biri van der gouw, diğeri krough. nietzsche'nin übermensch tanımına cuk otururcasına lenduha, vücudundan sıhhat fışkıran ve kabiliyetli bu abi, ardındaki iki insana direklerarasını salt antremanlarda göstererek emeksiz para kazandırmıştır.
kanımca tarihin gelmiş geçmiş en büyük kalecisidir. haşmetli cüssesiyle sadece kaleyi kaplamakla kalmıyor, ceza sahasını da egemenliğine dahil ediyordu. bu egemenliği müdafaa etmek amacıyla önde durmak zorunda olduğu için biri boliç’ten olmak suretiyle şandelli goller yediği de olurdu. mamafih yediği bu goller, kuyruğu bacaklarının arasına kıstırdığı namlı forvetlerin yanında devede kulak kalmaktadır.
kulüp ve milli takımlar bazında münferit golleri de bulunan peter schmeichel’ı bu gözler en son discovery channel’da kirli işlere bulaşmışken görmüştür.
kanımca tarihin gelmiş geçmiş en büyük kalecisidir. haşmetli cüssesiyle sadece kaleyi kaplamakla kalmıyor, ceza sahasını da egemenliğine dahil ediyordu. bu egemenliği müdafaa etmek amacıyla önde durmak zorunda olduğu için biri boliç’ten olmak suretiyle şandelli goller yediği de olurdu. mamafih yediği bu goller, kuyruğu bacaklarının arasına kıstırdığı namlı forvetlerin yanında devede kulak kalmaktadır.
kulüp ve milli takımlar bazında münferit golleri de bulunan peter schmeichel’ı bu gözler en son discovery channel’da kirli işlere bulaşmışken görmüştür.
sakatlıktan çıkıp chelsea'de oyuncu-menejer titriyle görev almış çam yarması herif. zamanının en büyük üç, beş topçusundan biriydi gullit. uzun saçlı diye dayak yiyen adamların toprağında rastalı saçları, farklı havası ve kabiliyetli oyunuyla sevgi, saygı kazanmış, adı, kabul gününe giden annelerin bile hafızalarına kazınmıştı. ayrıca dikkatli gözlerden kaçmayacağı üzere kademeli olarak saçlarını kısaltıyor.
sigara bırakmak için sağlık bakanlığının alo 171 sigara bırakma dayanışma hattı bulunsa da extreme durumlar olmadıkça hiçbir zaman böyle bir numarayı tuşlayacağımı düşünmüyorum. hoş, extreme durumlar oluşmuşsa zaten hastanedeyim demektir ve alo 171'e gerek kalmadan tıbbi nasihatler ve konsültasyon neticesinde bırakmaya çalışırım.
sigara içmek size ve yakınlarınıza tarifi imkansız acılar yaşatır. sigara içmek, alkol almanın yarısı, uyuşturucunun onda biridir. tüttüren insan ileri safhalarda başka bir merede bulaşıp musibet ortamlara kayar. çocuğu memeden kesilir, eşi koca yolu gözlemekten erken kocar. böyle vakalarda boşanma nihaidir.
sigara içmek size ve yakınlarınıza tarifi imkansız acılar yaşatır. sigara içmek, alkol almanın yarısı, uyuşturucunun onda biridir. tüttüren insan ileri safhalarda başka bir merede bulaşıp musibet ortamlara kayar. çocuğu memeden kesilir, eşi koca yolu gözlemekten erken kocar. böyle vakalarda boşanma nihaidir.
bir spor deyişi; müsabaka esnasında arkada kalmış tarafın öndeki rakibini engellemeye, bozmaya yönelik müdahalede bulunması. dövüş sporlarında sadece saldırı yönünü belirtirken, koşu sporlarında bu müdahale, failin diskalifiyesi ya da sıralamada geriye düşürme cezasıyla sonuçlanır.
zeki ökten'in ne kadar kuyruğu titretmekte olan kart herif varsa oynattığı hasta kokusu sinmiş milenyum filmi. sinemada izleme gafletinde bulunduğum bu filmde, yaşları toplamı bini bulan beş kafadardan biri kanser belasına yakalanır. kadın yüzü görmemiş bu dinozor, evvel eski küba'da bir kadına platonik aşkla bağlıdır. masal bu ya, kahramanlarımız romatizma, siyatik ve demans engelini aşarlarsa arkadaşlarını küba'ya göndermek için banka soymaya karar verir. 108 dakikalık bu film gençlerle çekilseydi x1.5 hızla 81 dakikaya düşecekti. yaşlılıkla ilgili tüm esprilerimi bitirdiğime göre oyuncu kadrosunu da vereyim: zeki-metin, yıldız kenter, şükran güngör ve eşref kolçak.
eğer bir gün türkiye'de sosyal medya tarihi içerikli bir kitap yazılırsa sözlükler bölümünde kartal sözlük için "çoğunluğun bekar girip çift çıktığı, bu yönüyle çöpçatan sitelerini andıran spor kulübü taraftarlığı sözlüğü" tanımı yapılacak.
gidiyor gönlümün efendisi. :(
gidiyor gönlümün efendisi. :(
partizanlar olarak hakkınızda bir kitap yazılsa adının “metropolde ve ilkel” olmasını gönülden isterdim. bu yönde seyirten davranış biçimleri bana oldukça gülünç gelmesinin yanında ürkütücü bir yanı da vardır. çünkü İnsanın içindeki hayvansı dürtülerin ayyuka çıkması için ufak bir tahrike ihtiyaç duyduğunu hatırlatır. buraya eğlenme ve araştırma için yazıldım. ilk küfürlerin bastırılmasından sonra siz benim, ben sizin mütekabil bir şekilde kibar insanlar olduğumuz kanaatine vardık. bazı kımıl zararlılarına maruz kalsam da rahatlıkla eğlendiğimi söyleyebilirim. durun, evlenmeyin! onu elde edebilmek için ne cadılıklar tasarladın da çocuğun başını yaktın diye tebelleş olduğum kişilerin çocukları oldu. İyi de oldu, gözlerinden öperim.
mahallenin kokoroz orospusuydum ve birçok defa bu yaptıklarımın sözlüğe zarar verip vermediğini düşündüm. bu sıralarda spor dışı konularda bilgi içerikli, olgun entry’ler girdim. bir dönem sonra sözlük duraksadı ve bayır aşağıya yuvarlanmaya başladı. her zamanın ruhu vardır, müteşebbis değilim, bilemem ama teknoloji ve buna bağlı sistemler süratle değişiyor. ekşi’nin bile son dört, beş yılda inci sözlük’e döndüğü , el değiştirdiği ortamda kartal sözlük ne yapabilirdi, emin değilim. ekşi’ye yazdığımın çok daha fazlasını buraya yazdım. iyi birer insansınız. şüphesiz beşiktaşlı karakteri sayesinde başka taraftar sözlüklerinin göstermeyeceği sabrı gösterdiniz. farklı perspektiflerden değerlendirildiğinde bu büyük bir erdem. ümit ederim, insanların eve kapandığı bu karanlık dönemde
internetten güzel işler yapıp, başarıyı yakalarsınız. aklıma türden bağımsız, takımlara yönelik taraftarın %60’inin girdiği bir site gelmiyor, boşluk var gibi.
kartal sözlük’e yazarken, okurken eğlenmemin yanı sıra radyoyla eğlendim, twitter’la eğlendim. istihza yaparken kimseyi kırmamaya azami özen gösterdim. aldığımız hezimetlerde, diğer hassas olaylarda rencide olsanız da bunları bir saldırganlıkla, fenerli içgüdüsüyle değil, laf olsun diye yaptığım için ciddiye almadınız genelde. iyi de yaptınız. sadece kaba bir pestenkeranilikti.
ülkece beli doğrulmak, bir nebze olsun dağ havası almak temennisiyle,
kahrolsun faşizm! ("ne alaka şimdi amına koyayim?” demişti şair)
sevgilerimle.
mahallenin kokoroz orospusuydum ve birçok defa bu yaptıklarımın sözlüğe zarar verip vermediğini düşündüm. bu sıralarda spor dışı konularda bilgi içerikli, olgun entry’ler girdim. bir dönem sonra sözlük duraksadı ve bayır aşağıya yuvarlanmaya başladı. her zamanın ruhu vardır, müteşebbis değilim, bilemem ama teknoloji ve buna bağlı sistemler süratle değişiyor. ekşi’nin bile son dört, beş yılda inci sözlük’e döndüğü , el değiştirdiği ortamda kartal sözlük ne yapabilirdi, emin değilim. ekşi’ye yazdığımın çok daha fazlasını buraya yazdım. iyi birer insansınız. şüphesiz beşiktaşlı karakteri sayesinde başka taraftar sözlüklerinin göstermeyeceği sabrı gösterdiniz. farklı perspektiflerden değerlendirildiğinde bu büyük bir erdem. ümit ederim, insanların eve kapandığı bu karanlık dönemde
internetten güzel işler yapıp, başarıyı yakalarsınız. aklıma türden bağımsız, takımlara yönelik taraftarın %60’inin girdiği bir site gelmiyor, boşluk var gibi.
kartal sözlük’e yazarken, okurken eğlenmemin yanı sıra radyoyla eğlendim, twitter’la eğlendim. istihza yaparken kimseyi kırmamaya azami özen gösterdim. aldığımız hezimetlerde, diğer hassas olaylarda rencide olsanız da bunları bir saldırganlıkla, fenerli içgüdüsüyle değil, laf olsun diye yaptığım için ciddiye almadınız genelde. iyi de yaptınız. sadece kaba bir pestenkeranilikti.
ülkece beli doğrulmak, bir nebze olsun dağ havası almak temennisiyle,
kahrolsun faşizm! ("ne alaka şimdi amına koyayim?” demişti şair)
sevgilerimle.
gülümse albümünde sezen aksu'nun söylediği bir ümit yaşar oğuzcan şiiri.
şiirini bilmiyorum mamafih şarkısının çalma çırpma marifetiyle edindiğim sözleri şöyledir:
Aradım yıllardır seni her yerde
Bir türlü karşıma çıkmadın namus
Nihayet bir yerde rastladım ama
Utançtan yüzüme bakmadın namus
Yaklaşıp yanına dedim nerdesin
Dedin ki yorulma, gelmiyor sesin
Gayretleri boşa gitti herkesin
Kimseyi yanına sokmadın namus
Fazilet dediğin meğer masalmış
Namuslu görünmek kimlere kalmış
Zenginmiş, fakirmiş, halkmış, kralmış
Gördüm ki kimseyi takmadın namus
Hadi yandan
Hadi hadi yandan
Ben senden ne saray, ne ev istedim
Seni sevenleri sen sev istedim
Kıvılcım aradım, alev istedim
Bir tek mumu bile yakmadın namus
Azizken gözümde sudan ekmekten
Yoruldum uslu dur yapma demekten
Yüzyıllardır namussuzluk etmekten
Bir türlü uslanıp bıkmadın namus
Hadi yandan
Hadi hadi yandan
şiirini bilmiyorum mamafih şarkısının çalma çırpma marifetiyle edindiğim sözleri şöyledir:
Aradım yıllardır seni her yerde
Bir türlü karşıma çıkmadın namus
Nihayet bir yerde rastladım ama
Utançtan yüzüme bakmadın namus
Yaklaşıp yanına dedim nerdesin
Dedin ki yorulma, gelmiyor sesin
Gayretleri boşa gitti herkesin
Kimseyi yanına sokmadın namus
Fazilet dediğin meğer masalmış
Namuslu görünmek kimlere kalmış
Zenginmiş, fakirmiş, halkmış, kralmış
Gördüm ki kimseyi takmadın namus
Hadi yandan
Hadi hadi yandan
Ben senden ne saray, ne ev istedim
Seni sevenleri sen sev istedim
Kıvılcım aradım, alev istedim
Bir tek mumu bile yakmadın namus
Azizken gözümde sudan ekmekten
Yoruldum uslu dur yapma demekten
Yüzyıllardır namussuzluk etmekten
Bir türlü uslanıp bıkmadın namus
Hadi yandan
Hadi hadi yandan
jessica lange'den çocuğu olan efsane balet. meslektaşı ve piri nureyev gibi bu da genç yaşta sovyetler'den kaçanzi. belki de soğuk savaş'ın yüzü suyu hürmetine abd'nin "işte dehalarınız imkan bulabilmek için bize kaçıyor." propagandasının bir süjesidir.
venezuela'nın başkenti.
fas'ın ilk başkenti ve önemli bir şehri.
latin amerika'ya özgü, haşhaşa benzeyen, sallandığında ses çıkartan bir müzik aleti. günümüzde marakastan esinlenilmiş bebek oyuncakları oldukça sık bulunmaktadır. sesi ise çalılıklardan size doğru süzülen öfkeli bir çıngıraklı yılanınkiyle aynıdır.
bir anlamı da tatbikat olan manevra, bir taşıtın yön hareketlerine verilen isimdir.
ilk aklıma kuyularda bulunduğu geldi bu bolivyalı aslan yeleli saçlı santrafor ismine benzeyen düzeneğin. makaradaki ipi çekmek için döndürdüğün koldur manivela. ya da gerçekten bir santrafor.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?