kaptan

son açıklamalar ve anlatılanlardan sonra, biz kongre üyelerine satıldığı gibi yapılamayacağını anladığımız tribün projesidir...

bize anlatılan projede, üst kat ile alt kattaki eğim farkının giderilerek, tabandan tavana doğru tek bir tribün olacağı söylenmiş, mimari ve statik projesi hazır denmişti...
şimdi alt kattaki koltukların kaldırılması planlanıyor, üst kat ise hiç ortalarda yok...
bu tam olarak kara duvar değil de, beyaz yalan gibi sanki...

sorun yok, oy vermek de, geri almak da çok zor iş değil...

yapılacak yeni programları için bana ulaşıp sponsorluk isteyen güzelim televizyonumuz...
sonra ne oldu biliyor musunuz...
ben patrona gittim...
dedim arif bey, ben beşiktaş'ı çok seviyorum biliyorsunuz, benden yeni program için kanepe rica ettiler...
adam da sağolsun kırmadı...
yaptık siyah beyaz koltukları, gönderdik, çiçek oldu...
1 hafta sonra, ilk program, geçtim tv karşısına...
izleyeceğim ve sonunda portakal ahşap yazacak, mutlu olacağız...
ananı avradını...
programa 3 tane izmarit çıktı...

DUFÇUF DUFDUFDUÇUFÇUF...
BEŞİKTAŞIN HİKAYESİ BÜYÜK BU SEVDAYDI...
SİYAHLA BEYAZDI BÜYÜK AŞKIN ADI...
OV YEE...
Bİ DE ÇARŞI VARDI ÇILGIN MI ÇILGIN...
BEŞİKTAŞA BÜYÜK BİR AŞK BESLERDİ...
OV YEE...
DEPLASMANA DA GİDERDİ TARAFTAR...
İNÖNÜYE HER MAÇ GİTTİĞ GİBİ...
TARİH YAZMASINI DA BİLİRDİ...
OV YEE...

arkada kimin kanepeler var...
benim...

bu da böyle bir anımızdı...

şimdi o sponsorluklar bitti...
firmam sponsorluğa küstü...
televizyon kapandı...
lavuklar öldü...
üzerlerine bu beste sinen kanepeleri geri dahi almadım...

ama beste hala aklımda...

kireçtaşından bozma plastik alaşım haliyle millete sebze diye yutturulan sebzemsi şey...
kokusu, aroması, serin sulardan kızgın kumlara götürüyor beni...
şakasına yedirmeye çalışan arkadaşımla 3 ay konuşmadım...
3 ay her yediğim şeyden kereviz tadı aldım...

kartal sözlük olarak başladığımız süreçte, 1903 sözlük olarak tam 12 kongre üyesi ile temsil edildiğimiz kuruldur.
tabii arkadaşlarımız o nazik totoşlarını kaldırsalar, bildiğin grup kurabiliriz bile içeride...
12'den de fazla olabilir bu arada...

sinirden deliye döndürür...
stattan eve gelene kadar aralıksız sövdürür...
yeminler edilir o yokuş çıkışlarda...
eve dönüşlerde...
"seneye almıyorum abi kombine, ısrar etmeyin bak" havalarda uçuşur...

ama...
ah işte ama...
şehri terk etmek istesen, edemezsin...
yolun yakınından geçer de uğramadan geçemezsin...
göbek bağın gömülüdür...
ama gönülden bağlanırsın...

ilk kombineyi de sabahın köründe sen alırsın...

ne yapsan ayrılamam senden asla...

23 mayıs 2024 beşiktaş trabzonspor maçı öncesinde dillere dolanan, ve maç esnasında açılan pankart ile damga vuran slogandır...
cuk diye oturmuş, beşiktaşımız da trabzon'a cuk diye oturtmuştur...
aynı tribünde, aynı pankartla, cimbom denen (ne demekse) göteleğe de oturtmamıza tercüman olacak slogandır aynı zamanda...
muçiiiiiyaaaaaa diye şarkı yapılmasaydı iyiydi...

sözlük olarak kalabalık katılım beklediğimiz maç...
gereken tüm emanetleri kuşanıp gideceğiz efendim, gerek plastik çatal, gerek kürdan, gerek tırnak makaslarımızdaki piçaklarımız...
burada gülücük var...

beyoğlu yosmalarının içinden geçeceğimiz maç olacak inşallah...

sözlük için puzzle'ın son parçası olan yazardır…
gadası en çok sevilen…
forzanarchy, kendisi ve ben deniz ile ait olan evin küçük hissedarı…
can dost…

eskiden sözlüğümüzde aktif yazarların göründüğü butona verilen isimdi...
sevgili admin, nasılsın iyi misin...
bu butona el atarsan, sana babamın çalıştığı kilisenin mahzeninden, efsane bir papaz şarabı getiririm...

şariler parkında şu an 8 yazar görünmekte olup, yazanlara da 100 cc kutsal suyumuzdan hediye edeceğim...

haleluya...

semih kılıçsoy ile birlikte gerek altyapının çalışıyor olmasına, gerek forvet hattının dinamik olmasına duyduğumuz inancı arttıran genç oyuncumuz…

olması gerektiği zaman, olması gerektiği yerde, ayak, hava, çevre hakimiyeti yüksek görünüyor…

dilerim üzerine koya koya devam etsin…
sonu batuhan gibi mizahımtrak yorumlar yapan ex bir futbolcuya dönmesin…

uzun zaman sonra, gözünü sözlükle açan veteran yazarın mutluluk hormonlarının beyninden taşarak ellerine yansıması olayını tüm sözlükle paylaşma isteği...
gününüz güzel geçsin...

cenazelerde tabuta konulan atkı…
düğünlerde çekilen ilk üçlü…
doğumlarda asılan ilk bayrak…
kederde gözyaşı akıtılan omuz…
beraber atılan kahkahalar…
acısıyla, tatlısıyla tüm yazarlarının bir hayatı paylaşıyor olması…

15 yıl, dile kolay…

tek bir isabetli şutu dahi olmayan barış alper yılmaz'ın ısrarla oynatılması karşısında, canımız ciğerimiz semih kılıçsoy kardeşimizin yalnızlığa demir atması üzerine her beşiktaşlının takındığı tavırdır…

galatasaray'ı izlemek istesek, deplasmana gideriz gencolar, bize milli takım lazım…

antrenman tesislerinin ve ilk 11 tahtasının üzerinde “önce kadınlar, çocuklar ve galatasaraylılar” yazan takımdır…

yıllardır süre gelen bu yaklaşım yüzünden, benim milli takımım da beşiktaş diyerek tepki koyan ciddi bir tayfa da oluşmuştur…

o tayfa, benim işte…

sezona yeşil türbe diye başlayıp, sezonu estafurullah tövbe diyerek bitirmeleri…

bolca yazmasını dilediğimiz yeni yazar…
gücümüze güç katmıştır…
bence formamızda ter de olacaktır…
barbaros meydanında sevdası dün gibi diye de duyduk…
hoşgelmiş, sefa getirmiş…

dingoc kardeşimiz 2 tane urfa dürüm uğruna sokaklarda turist gibi gezerken, sevgili kardeşim forzanarchy ile birlikte tribün liderleri yarmaşenko reisin anasını rehin aldığımız kulüp…

-16 derecede 6 tane yeyip, şiir gibi evimize dönmemize sebep olan, ama sonrasında intikamımızı aldığımız takım…

hocamıza hamdolsun…
galatasaray varolsun…
löp löp et olsun…
karpuz gibi göt olsun…
100 milyon penaltı olsun…
afiyet olsun…

takipçi sayısı biraz düştüğünde beşiktaş ile alakalı paylaşım yaparak, sazan kartallarını ağına düşüren, belalı sevgili gibi onunla da, onsuz da yapılamayan eski futbolcumuz…

her sezon başında, bu herifi alsak sanki şampiyonluğun düğümünü çözecekmişiz gibi bir hava pompalanıyor ya en çok da o dikkatimi çekiyor…

ama bu herifi alsak, şampiyonluk düğümünü çözeriz bak…

burada da gülücük var…

sevgili adminler, iki nokta üst üste parantez kullanmak istiyorum ulan…

son entry tarihinden bu yana halen devam eden arayıştır…
zaten bu ülkede bir adalet, bir de beşiktaş'a stoper, asla bulunamayan başlıca iki şeydir…

siyasi mesaj severiz…