kaptan

içerisinde dinen caiz cümleler, hoşnutluklar, temenniler geçen bestelerdir...

allah allah allah allah saldır beşiktaş..!
küfrettik oruç gitti -yandık- beşiktaş..!

sözlük yazarlarımızın bir grup oluşturabilecek sayıya geldiklerinde, alkolün kendilerine verdiği yetkiye dayanarak veya dayanmayarak söyledikleri, efkarlı, yırtıcı, akıcı, ağza sıçıcı, kendinden yola çıkıcı bir yıldız tilbe şarkısıdır...

çeşitli maddelerden yapılan heykel, vazo vb. zarif, küçük süs eşyası...

özellikle önemli maçlar öncesinde, bağrmayan taraftar ya da taraftar gruplarını silkeleyen bir tür uyarı cümlesidir...

Yan yana ve birbirini kesmeden, birbirine kavuşmadan uzanıp giden şeyler...

Bir cismi iki eşit parçaya bölen çizgi...

Peynir, et, balık, turşu, asma yaprağı vb. yiyeceklerin, bozulmaması için içinde tutuldukları tuzlu su...

Kocaya veya kadına göre birbirlerinin babası, kayınbaba, kayınpeder...

Kocanın erkek kardeşi, kayınbirader...

Lohusa veya yeni doğmuş bebek için kırk günü doldurmak...

özellikle çay demlemekte kullanılan, içinde kömür yakacak ocağı bulunan, elektrikle de çalışabilen, bakır, pirinç vb. metallerden yapılmış musluklu kap...

salihli'de 1927 yılında doğan ali ihsan karayiğit, balıkesir'de futbola başlamış, türkiye şampiyonalarındaki başarılı futboluyla kısa sürede büyük takımların gözdesi haline gelmiştir... ali ihsan karayiğit, 1950 yılında çok sevdiği beşiktaşına transfer olarak, 1950 ile 59 yıları arasında siyah-beyazlı takımda oynamış, 3 istanbul Ligi, 2 federasyon Kupası şampiyonluğu, 1 türkiye birinciliği yaşadıktan sonra 1959'da Adalet'e transfer olmuş, bir yıl sonra da futbol yaşamını noktalamıştır... mükemmel bir tekniğe ve futbol zekâsına sahip olan ve 11 kez a milli formayı giyen, karayiğit, wm sisteminde santrafor olarak görev yapmıştır... futbolu bıraktıktan sonra bir süre spor yazarlığı yapan karayiğit, 1960'ta beşiktaş'a üye olarak uzun yıllar divan kurulunda görev yapmış, bir dönem beşiktaş genç takımını da çalıştırmıştır...

Balık avlamada kullanılan, ucuna çengelli iğne takılı destek...

Beden, köstek ve iğne bölümlerinden meydana gelen, her bir iğneye hindi, horoz, kaz, martı, tavuk, ördek vb. kuşların kanat, kuyruk tüyleri takılan çok iğneli bir tür olta takımı...

1966 yılında dünyaya gelmiştir.1984'ten 1996'ya kadar Beşiktaş'ta oynadığı 336 lig maçında 14 gol kaydetmiş, Gordon Milne döneminde kazanılan şampiyonluklarda büyük pay sahibi olmuştur. 1986 yılında Trabzonspor'a attığı gol, Beşiktaş'ı şampiyonluğa taşımıştır. Saha içindeki centilmen görüntüsü ve istikrarlı futboluyla A Milli Takımın da vazgeçilmez oyuncusu olan Gökhan, 40 kez bu değerli formayı giymeyi başarmıştır.

1996-97 sezonunda istanbulspor'a transfer olan Gökhan Keskin, 2001 yılında futbol yaşamını bu ekipte noktalayarak Aykut Kocaman'ın yardımcısı olarak teknik adamlık kariyerine başlamıştır.

elazığspor'da oynarken karadenizlilerin dikkatini çekerek, trabzonspor'a transfer olmuş, bordo-mavili takımın şampiyon kadrolarında yer alarak, ünlenmiştir.

1978'de çocukluğundan beri gönül verdiği beşiktaş'ına gelmiştir. ağırbaşlı, az konuşan, öz söyleyen karakter yapısı ile takım arkadaşları arasında saygı uyandırmış ve yöneticiler tarafından kaptanlığa getirilmiştir.

defansta ve orta sahada, bilhassa hava toplarındaki üstünlüğü ile beğeni kazanan ekşi, zaman zaman hücuma katılarak, galibiyet getiren gollerin de sahibi olmuş, beşiktaş formasıyla 189 maçta 25 gol kaydetmiştir..

Beşiktaşımıza hem futbolcu hem de teknik adam olarak hizmet veren ender isimlerdendir... 1950 yılında Eskişehir'de doğan ve Eskişehir ışıkspor'da futbola kaleci olarak başlayan Kara, Uşakspor'dan Bursaspor'a transfer olmuştur... Oradan da Milli Takıma kadar yükselmiştir... 1975-76 sezonunda özellikle Sovyetler Birliği Milli maçındaki olağanüstü performansıyla Beşiktaş'ın kalesini devralan Rasim Kara, aralıksız 9 sezon siyah-beyazlı takımın kalesini korumuştur... 1981-82 sezonunda lig şampiyonu olan takımın file bekçisi olan Kara, 1984'te futbola veda ederek teknik adamlık kariyerine başlamış, 1997-1998 yılında da çok sevdiği beşiktaş'ının başına geçmiştir...

1929 ankara doğumludur, futbol hayatındaki hızlı yükselişi sonrası 1950 yılında, çocukluğundan beri hayalini kurduğu siyah beyaz formayı giymiştir...

bu tarihten itibaren türk futbolunda bir “Baba Recep” devri başladı. Emsalsiz futbolculuk yeteneklerine ilaveten, çok iyi bir kaptan olduğu için de Türk Futbolu’nda “Baba” lakabı ile anılan bir kaç futbolcudan biridir O... 10 yıl taşıdığı Beşiktaş forması altında, biri Türkiye Birinciliği, ikisi Federasyon Kupası olmak üzere 3 Türkiye şampiyonluğu ve 3 istanbul Ligi şampiyonluğu yaşadı. Sağiç, santrfor ve solaçık oynayan Recep, derbilerde Beşiktaş formasıyla Galatasaray’a 10, Fenerbahçe’ye de 4 gol kaydetti. 1959-60 sezonunda Kasımpaşa’ya transfer oldu. Daha sonra Galatasaray ve Karagümrük’te oynadı. Yıllar sonra Beşiktaş Dergisi ile yaptığı röportajda, bu ayrılığı gözyaşları ile anlatan Recep Adanır, her zaman “Beşiktaş’ın Baba Recep’i” olarak kaldı. Futbolu bıraktıktan sonra teknik direktörlük yapan Adanır, 1963-64 ve 1977-78 sezonlarında kısa süreyle Beşiktaş’ta görev aldı...

1946 yılında doğan ve beşiktaş'ın gerçek çocuğu olarak yetişmiş, unutulmaz orta saha oyuncumuzdur.

O da Sanlı Sarıalioğlu gibi Beşiktaş alt yapısında yetişti. Baba Hakkı'nın kontrolünde önce Genç Takımda arkasından da Profesyonel Takımda yer aldı. Yalnız Beşiktaş'ta değil, Türk Futbolunda 30-40 yılda bir sahalarda görülebilen süper yıldızlardan biriydi. Eğer şanssız bir trafik kazası geçirmeseydi, Onu Avrupa'nın en ünlü kulüplerinden biri olan Anderlecht'te oynarken tanıyacaktı dünya futbolu... Anderlechtli yöneticilerin dikkatini, 1965 yılında Belçika'da organize edilen Ordulararası Dünya şampiyonası karşılaşmalarında çekmişti. Onu terhis olur olmaz renklerine katmaya karar vermişlerdi. Bu büyük transfere Beşiktaş da razı olmuştu. Taraflar her konuda anlaşmışlardı. Bir akşam Boğaz'da yaptığı trafik kazasından sonra Anderlecht bu transferden vazgeçti. Beşiktaş'ın gelmiş geçmiş en muhteşem kadrosu olan; Hakkılı, şükrülü, çengel Hüseyinli kadrosunda bile ilk on birde kendisine yer bulabilecek çaptaydı. Beşiktaş'ta 2 Türkiye Ligi şampiyonluğu, 1 Cumhurbaşkanlığı Kupası yaşadı. 1962-76 yılları arasında 172 lig maçında 23 gol kaydetti. Yusuf'un, 1971-72'deki 5-1'lik Göztepe maçında kaleci Ali'yi bir hareketle ters köşe yaparak topu ağlara göndermesi, unutulmayan gollerinden biriydi. 6 kez A, 3 kez ümit, 5 kez de Genç olmak üzere toplam 14 kez Milli oldu. Büyük top tekniği, driplingleri, arkadaşlarına attığı milimetrik paslar ve oyun kuruculuktaki zekası ile Avrupa çapında bir oyuncuydu. Futbolu bıraktıktan sonra, uzun bir dönem Beşiktaş alt yapısında görev aldı. 2000 yılında geçirdiği kalp krizi sonucu yaşama çok erken veda etti.

bir erdem ergün şarkısıdır...
yanında bir büyük içsen az gider...
öyle bir meze hesabı...

Sorarlar derdin ne diye...
Derdim sana doymaz doymaz inan...
Bu efkârın bir tarifi yar...
Kitaplara sığmaz sığmaz inan...

Alma alma ahımı...
Yalanım yok yok günahım yok...
Gayrı duy figanımı...
Benim sensiz muradım yok alma...

Yalnız yürüdüm yalnız uyudum...
Yalnız kanadım ve bilmez inan...
Bu efkarın, bir tarifi yar...
Kitaplara sığmaz sığmaz inan...

Alma alma ahımı...
Yalanım yok günahım yok...
Gayrı duy figanımı...
Benim sensiz muradım yok alma...