genlerimde olduğu üzere, türkü katakulli ve bizans oyunlarımı sergileyeceğim...
şaka şaka, bir nevi dost meclisi...
sözlüğün günde ortalama 1000 başlık, 3000 entry (bkz: atma ziya) kasması hedefi ile kurulmuş gruptur...
evli sözlük üyeleri için, altına yorum yapılması tehlike arz eden başlık...
karanlık kuruldu geceye...
bir ümit var yine içimde...
kimsesiz bu puslu gecede...
bırakmam beşiktaşım seni...
bir ümit var yine içimde...
kimsesiz bu puslu gecede...
bırakmam beşiktaşım seni...
pazar satıcılarının "sibel can'da burdan aldı, 3 lira borcu kaldı" naraları arasında satışa sunduğu müstesna parça...
nedense bende liverpool maçında alınabilecek olası bir mağlubiyettekinden daha fazla yara açan maç...
al şu maçı, birdahaki hafta açmışız biraları, yanında tuzlu fıstık, keyifle it dalaşını izleyelim...
yine de inancım tam, bırakmak yok...
(bkz: o sene bu sene)
al şu maçı, birdahaki hafta açmışız biraları, yanında tuzlu fıstık, keyifle it dalaşını izleyelim...
yine de inancım tam, bırakmak yok...
(bkz: o sene bu sene)
play station bağımlılığı...
günümüzde birçok şey bunun altından çıkmaktadır...
hanım giyinip süslenmiştir, parfümler, şaraplar, sen içeride sol kanattan töre ile bindirip, demba ba'nın çapraz koşu yaptığı an üçgen tuşuyla ara pasını göndermeye hazırlanırsın, hanım gelir, "kocacım, hadi gel sana yatak odamızda bir sürprizim var" der, o esna da sen golün etkisiyle "demba baaaaaaaaaaaaaaaa" diye bağırır, evde secdeye kapanırsın, ama genel olarak ofsayta düşmüşsündür, haberin olmaz...
günümüzde birçok şey bunun altından çıkmaktadır...
hanım giyinip süslenmiştir, parfümler, şaraplar, sen içeride sol kanattan töre ile bindirip, demba ba'nın çapraz koşu yaptığı an üçgen tuşuyla ara pasını göndermeye hazırlanırsın, hanım gelir, "kocacım, hadi gel sana yatak odamızda bir sürprizim var" der, o esna da sen golün etkisiyle "demba baaaaaaaaaaaaaaaa" diye bağırır, evde secdeye kapanırsın, ama genel olarak ofsayta düşmüşsündür, haberin olmaz...
cahil ile etme sohbet küstürür, cam kırığıyla silme götünü yırttırır...
her beşiktaşlı babanın hayalini kurduğu olay...
sırf şu anı yaşamak için bile çocuk yapılabilir...
sırf şu anı yaşamak için bile çocuk yapılabilir...
son zamanlarda bilhassa olcay şahan'da sıkça rastladığımız olaydır...
buradan kendisine selam eder, bir an önce hatasız top sürmesini dilerim...
buradan kendisine selam eder, bir an önce hatasız top sürmesini dilerim...
takım sporlarında as takıma yeni oyuncular kazandırmak için gidilen yöntemdir...
alt takımlarda oynayan oyuncular, potansiyellerine göre kullanılmak üzere as takıma yükselirler veya düşük bütçeli diğer takımlara satılabilirler...
alt takımlarda oynayan oyuncular, potansiyellerine göre kullanılmak üzere as takıma yükselirler veya düşük bütçeli diğer takımlara satılabilirler...
tüm olumsuzlukların üst üste geldiği günlere verilen isimdir...
sabah işe gelirsin, tak, bir telefon, falan filan bey, kredi kartı ödemeniz gerçekleşmedi, yasal faizi....
arkadan tak, "abi, kamyonu vurduk, usta camdan fırladı, hastaneye gidiyoruz..."
"ulan" dersin "bu ne böyle" o sırada karın arar, "aşkım kumandayı bozmuş muyum" "ver bakayım anasını .... kumandanın"
o biter, yan taraftan gelirler, "abi arabayı çekmen lazım mal gelecek" inersin, o sırada zift makinesi takımı batırır...
tabi bu kadar şey üst üste gelmez de, bir kısmı geldiği zaman kendine deli misali şöyle dersin, "hacı bugün senin kabul günün"
o hesap...
sabah işe gelirsin, tak, bir telefon, falan filan bey, kredi kartı ödemeniz gerçekleşmedi, yasal faizi....
arkadan tak, "abi, kamyonu vurduk, usta camdan fırladı, hastaneye gidiyoruz..."
"ulan" dersin "bu ne böyle" o sırada karın arar, "aşkım kumandayı bozmuş muyum" "ver bakayım anasını .... kumandanın"
o biter, yan taraftan gelirler, "abi arabayı çekmen lazım mal gelecek" inersin, o sırada zift makinesi takımı batırır...
tabi bu kadar şey üst üste gelmez de, bir kısmı geldiği zaman kendine deli misali şöyle dersin, "hacı bugün senin kabul günün"
o hesap...
beşiktaş'ın eski maçlarını izlediğimde, spikerin ağzından dökülen isimler arasında ilk aklımda kalandır...
bilhassa ilker yasin'in mrkela demesi (a'yı hafif uzatıp, sonunda ton düşürür) hep kulağımda...
bilhassa ilker yasin'in mrkela demesi (a'yı hafif uzatıp, sonunda ton düşürür) hep kulağımda...
son dönemde bilhassa bizim yöneticilerin ağzına sakız olmuş olan düşünce...
arkadaş niye ligi koyalım, gelene gidene koyalım, ligi de koyalım, avrupayı da koyalım...
(bkz: ben de koyucam ha)
arkadaş niye ligi koyalım, gelene gidene koyalım, ligi de koyalım, avrupayı da koyalım...
(bkz: ben de koyucam ha)
adamın içinde ukde bırakandır...
(bkz: yaram içerde)
(bkz: yaram içerde)
stadı, parası, eski taraftar gücü olmayan bir takımın, hacizlerin, kötü yönetimlerin, şikecilerin, teşvikçilerin, yanlı yayıncı kuruluşun, satılmış hakemlerin, bitmeyen deplasman yollarının ve daha nice olmazların arasından "oluuur" diye çıkışının sloganıdır...
ben inanıyorum...
ben inanıyorum...
gün gelip ihtimal olmasa, kalmasa dahi, sonuna kadar vazgeçilmemesi gereken inanç...
(bkz: o sene bu sene)
(bkz: o sene bu sene)
her sene şampiyonluğa oynayan, ama her sene şampiyon olmayan ve bunu sorun etmeyen büyük bir takım olarak, 25 yıl kadar kulübün başında kalmasını dilediğim, yaşanacaksa şampiyonlukların onunla yaşanması gerektiğini düşündüğüm, halk adamı, teknik adam, adam gibi adam, güzel adam...
hayatım boyunca kimsenin beşiktaş'lılığına laf etmeme rağmen, beni bu çizgiden çıkaran, skor tahminli entry...
ben şöyle bir sözlüğü hatırlatayım...
beşiktaş, 1940-1941 sezonuna gençleştirilmiş ve yenilenmiş kadrosuyla girer...
haftalar ilerledikçe puan farkını açan beşiktaş, ligde liderliğini sürdürmektedir...
bitime 5 hafta kala rakip süleymaniye’dir...
19 ocak 1941 pazar günü semih duransoylu’un hakemliğini yaptığı şeref stadı’ndaki maça beşiktaş şu kadro ile çıkar:
Faruk, Yavuz, İbrahim, Rıfat, Halil, Hüseyin, Şakir, Hakkı, Şükrü, Şeref, Eşref...
o sezonun genelinde olduğu gibi, beşiktaş yine başarılı bir oyun ortaya koyar...
maçın ikinci yarısının ortalarıdır...
beşiktaş takımı farklı önde olmasına rağmen rakip kaleye bitmek tükenmek bilmeyen hücumlar gerçekleştirmektedir...
işte o sıralarda beşiktaş’ın akın yönü olan şeref stadı’nın atatürk panosu bulunan tarafındaki tribününden bir ses yükselir: “haydi kara kartallar! hücum edin kara kartallar”...
şeref stadı’nı dolduran binlerce taraftar ve maçı takip eden gazeteciler, çınlayan sesle donup kalmıştır...
son derece isabetli bir benzetmedir o anda yapılan...
o sezon rakiplerini ezip geçen beşiktaşlı futbolcuları “kara kartal”dan, oynadıkları futbolu “kara kartal gibi hücum etmek”ten başka bir şekilde tarif etmek mümkün değildir...
tribünlerden gelen sesin sahibi mehmet galin isimli bir balıkçıdır...
voleci şeref lakabıyla maruf şeref görkey’in voleyle attığı 3 gol ve kaptan hakkı yeten’nın, şakir’in ve şükrü’nün birer golüyle sahadan 6-0 galip ayrılırlar...
bu maçın ardından, beşiktaş’ın sembolü “kara kartallar” olmuştur...
şimdi utanmadan o başlığı açan, her ne sebeple olsun, açılmasına da göz yumanlar, bunu neden yazdığımı merak edecek...
40 ve 50'li yıllarda dünyanın bir çok yerinde futbol, türkiye'deki kadar zor şartlar altında oynanmadı...
o dönem oynayanların isimleri unutulmaz, hala dualarımızın baş köşesinde yerleri vardır...
kartal ismi, öylesine bir sembol değildir anlayacağın sevgili kardeşim...
geçmişinde derin anlamlar, büyük adamlar barındırır...
biz kalkıcaz, sözlüğe bu ismi vericez...
onu geçtim, hayatımızı beşiktaş'a adıycaz...
sen kalkacaksın, utanmadan, sıkılmadan, böyle bir başlık açacaksın...
bu başlık da ne yazık ki, sol tarafta görünecek...
evet, sözlük her dil, din, ırk, görüş, düşünce yapısına açık...
herkes hakaret içeren, rencide edici, veyahut küfürlü birşey yazmadığı sürece dilediğince yazmakta özgür...
ama afedersiniz de, oraya sekiztaş, liverpool 5 beşiktaş 0 yazacak kadar da açık olmamalı...
beşiktaş sözlüğünde, durumun öyle olacağını düşünse, hatta bilse dahi, beşiktaş'ı küçük düşürücü entry'ler HER NE SEBEBPLE OLURSA OLSUN YER ALMAMALI..!
ha yer varsa, sıkıntı da var bence, değerlendirilmeli...
başka sözlük de yok...
beşiktaş da yok..!
ben şöyle bir sözlüğü hatırlatayım...
beşiktaş, 1940-1941 sezonuna gençleştirilmiş ve yenilenmiş kadrosuyla girer...
haftalar ilerledikçe puan farkını açan beşiktaş, ligde liderliğini sürdürmektedir...
bitime 5 hafta kala rakip süleymaniye’dir...
19 ocak 1941 pazar günü semih duransoylu’un hakemliğini yaptığı şeref stadı’ndaki maça beşiktaş şu kadro ile çıkar:
Faruk, Yavuz, İbrahim, Rıfat, Halil, Hüseyin, Şakir, Hakkı, Şükrü, Şeref, Eşref...
o sezonun genelinde olduğu gibi, beşiktaş yine başarılı bir oyun ortaya koyar...
maçın ikinci yarısının ortalarıdır...
beşiktaş takımı farklı önde olmasına rağmen rakip kaleye bitmek tükenmek bilmeyen hücumlar gerçekleştirmektedir...
işte o sıralarda beşiktaş’ın akın yönü olan şeref stadı’nın atatürk panosu bulunan tarafındaki tribününden bir ses yükselir: “haydi kara kartallar! hücum edin kara kartallar”...
şeref stadı’nı dolduran binlerce taraftar ve maçı takip eden gazeteciler, çınlayan sesle donup kalmıştır...
son derece isabetli bir benzetmedir o anda yapılan...
o sezon rakiplerini ezip geçen beşiktaşlı futbolcuları “kara kartal”dan, oynadıkları futbolu “kara kartal gibi hücum etmek”ten başka bir şekilde tarif etmek mümkün değildir...
tribünlerden gelen sesin sahibi mehmet galin isimli bir balıkçıdır...
voleci şeref lakabıyla maruf şeref görkey’in voleyle attığı 3 gol ve kaptan hakkı yeten’nın, şakir’in ve şükrü’nün birer golüyle sahadan 6-0 galip ayrılırlar...
bu maçın ardından, beşiktaş’ın sembolü “kara kartallar” olmuştur...
şimdi utanmadan o başlığı açan, her ne sebeple olsun, açılmasına da göz yumanlar, bunu neden yazdığımı merak edecek...
40 ve 50'li yıllarda dünyanın bir çok yerinde futbol, türkiye'deki kadar zor şartlar altında oynanmadı...
o dönem oynayanların isimleri unutulmaz, hala dualarımızın baş köşesinde yerleri vardır...
kartal ismi, öylesine bir sembol değildir anlayacağın sevgili kardeşim...
geçmişinde derin anlamlar, büyük adamlar barındırır...
biz kalkıcaz, sözlüğe bu ismi vericez...
onu geçtim, hayatımızı beşiktaş'a adıycaz...
sen kalkacaksın, utanmadan, sıkılmadan, böyle bir başlık açacaksın...
bu başlık da ne yazık ki, sol tarafta görünecek...
evet, sözlük her dil, din, ırk, görüş, düşünce yapısına açık...
herkes hakaret içeren, rencide edici, veyahut küfürlü birşey yazmadığı sürece dilediğince yazmakta özgür...
ama afedersiniz de, oraya sekiztaş, liverpool 5 beşiktaş 0 yazacak kadar da açık olmamalı...
beşiktaş sözlüğünde, durumun öyle olacağını düşünse, hatta bilse dahi, beşiktaş'ı küçük düşürücü entry'ler HER NE SEBEBPLE OLURSA OLSUN YER ALMAMALI..!
ha yer varsa, sıkıntı da var bence, değerlendirilmeli...
başka sözlük de yok...
beşiktaş da yok..!
yeni nesi yazarlarla, kelimelerle de olsa tanışma fırsatı bulduğum, bize sözlüğün "evlat" olduğunu da hatırlatan, dj'in "sezenler olmuş" şarkısını çalmasıyla mest olduğum güzel oluşum...
türkçe çevirisi "fakirsin seeennnn..! fakiiir..! fakiiiiiiir..!" olan dattirir...
bunun ispatı için arkasından "abi parasını vereyim ya" cümlesi gelendir aynı zamanda...
bunun ispatı için arkasından "abi parasını vereyim ya" cümlesi gelendir aynı zamanda...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?