confessions

gidiyorum bu

3. nesil Moderatör - - Moderatör -

  1. toplam entry 33936
  2. takipçi 3
  3. puan 661988

julien escude

gidiyorum bu
la liga'da 163 maç oynadıktan sonra beşiktaş'a gelmiş fransız defans oyuncusu. söylenildiği gibi bonservis ödenmeden ve senelik 800 bin euro karşılığında transfer edildiyse kâğıt üzerinde de gayet makûl bir girişim.

taraftarlar genel itibariyle yaşı noktasında bir eleştiri getiriyorlar. ancak buna pek gerek yok gibi. çünkü defans göbeği kalecilikle birlikte belki de en çok tecrübeye ihtiyaç duyulan mevkilerden bir tanesi. ve yaşınız belli bir noktaya gelse bile futbol zekânız ve topu oyuna sokma beceriniz belli bir seviyenin üzerinde ise fiziksel anlamda düşüşünüz sizi en az derecede etkiler. ancak bizde 90'ların ortasından itibaren yalnızca fizik güce dayalı olarak oynayan sırık stoper nesli yetiştirildiği ve bu isimlerin de 30'dan sonra ağırlaşmaya ve istedikleri hareketleri yapamamaya başladığında takasta kullanıldığına şahit olunduğu için 30 üstü stopere pek sıcak bakamıyoruz. alpay özalan, gökhan zan, servet çetin tipi adamlar ilk aklıma gelenler. top teknikleri ortalamanın altında, hava toplarında etkili, göğüs göğüse mücadele eden. e peki top ayağına geldiğinde? kolayı var. ileriye doğru vur gitsin.

escude bana göre beşiktaş defansına yapılmış -yine söylüyorum kâğıt üzerinde- mantıklı bir hamledir. antonio carlos zago'nun uzunca süren seri a kariyerinden sonra kaç yaşında beşiktaş'a transfer edildiğini de unutmayalım. ersan adem gülüm iki çok ağır sakatlık geçirdi. bedenen bu durumu atlatsa bile, psikolojik olarak ne durumda olduğunu bilemiyoruz. escude transferine karşı çıkanların, atınç'ın bu alanda yapması olası hatalar sonrasında bu durumu tolere edebileceklerine ve anlayış göstereceklerine inanmıyorum.

ibrahim toraman'a gelince. gaziantepspor'dan beşiktaş'a transfer edildiğinde özellikleri hakkında ne söyleyebilirdik? çabuk, hırslı ve iyi kesici. 8 yıl sonra ibrahim toraman için ekstradan ne söyleyebiliriz? yani üzerine ne koymuştur? efendim? evet bence de. hiç. yine hırslı ve iyi kesici. ve eski çabukluğu yok. takım içindeki konumuna hiç girmeyeyim. benim için beşiktaş'ın gizli servisidir.

özetle mutlaka saha içi performansı daha belirleyici olmakla birlikte ben julien escude transferine çok da olumsuz bakmayanlardanım. bana göre hamle doğru bir hamledir. sonucunu zaman gösterecektir.

şan ökten

gidiyorum bu
25 yıl olmuş beşiktaş'a kamp yeri bakmaya giderken abant'ta trafik kazası geçirip aramızdan ayrılalı. adıyla şanıyla ökten... delirtmeye veya çıldırtmaya ihtiyaç duymadan siyah-beyaz kartonları kırpıp başına şapka yapan babaları ve çocukları, sessizce hizmet edip gitti. ama ne gidiş... gösterişsiz bir ceket, vakur bir kravat, gülen bir çift göz...

bugün arma aşkında indirime gitmeden nakkaştepe'de temize çekiyoruz tüm sözleşmelerimizi.

leo westermann

gidiyorum bu
fiba erkekler u20 avrupa basketbol şampiyonası vasıtası ile izleme olanağı bulduğum, litvanya ile final oynayan fransa u20 takımının oyun kurucusu. oyun görüşü ve bununla doğru orantılı olarak asist yeteneği etkileyici. şutu fena sayılmaz bu güzel kardeşin.[ybkz]swh[/ybkz] yalnız baskılı savunmada biraz tökezliyor gibi. "beşiktaş'ta düşünülebilir aslında" diye sayıklarken, euroleague'de karşılaşacağımız ilk rakip olan partizan ile sözleşme imzaladığını duyunca gidip soda içtim.

jean christophe prat

gidiyorum bu
önümüzdeki sezon beşiktaş erkek basketbol takımı'nda erman kunter'in yardımcılığını üstlenecek isimlerden bir tanesi. kunter, kendisi için şunları söylemiştir:

---------------alıntı---------------

Geçen yıl Orleans'da birinci yardımcıydı. Aslında Cholet'in başına geçecekti de yeterli deneyimi olmadığı için bu görevi ona vermediler. ismi Jean-Christophe Prat, video kesimleri, maç analizleri ve takımların izlenilmesinde teknik ekibe yardımcı olacak.”

---------------alıntı---------------

fikret orman başkanlığındaki beşiktaş yönetimi

gidiyorum bu
yavaş yavaş beşiktaş'a alternatif gelir kalemleri oluşturma yönünde somut projelerini ortaya koymaya başlaması gerektiğine inandığım yönetimdir. ekonomik olanakları geniş beşiktaş'lı(?) isimlerin destek olmaktan imtina ettikleri bir ortamda beşiktaş kulübü başkanının kısa vadede ihtiyacı olan desteğin hiç değilse bir kısmını kulübün gerçek sahibi olduğunu her fırsatta yüksek sesle dile getiren beşiktaş taraftarı vasıtasıyla aramasından bana göre daha onurlu bir şey olamaz.

ancak kısa vadede diyorum. zira bu vaziyet süreklilik göstermeye başladığında beşiktaş taraftarı da takımına olan sevgisinin suîstimâl edilmeye başlandığını düşünecektir ki, bunda da haksızlık payı olduğunu zannetmiyorum. dolayısıyla fikret orman ve arkadaşlarının artık bir plân ve program dahilinde "beşiktaş'ı içine düştüğü malî dar boğazdan çıkarmak adına şu şu projelerimiz var ve şu tarihlerde hayata geçirmeye başlayacağız" şeklinde açılımlara gitmesi elzem hâle gelmiştir. bu tip hamleler bir şeyler yapılacağını görmek noktasında beşiktaşlıların motivasyonunu üst düzeyde tutacaktır. elbette fiiliyata geçirilmesi koşuluyla. yoksa sadece taraftarın kombine veya forma satın alması üzerinden bu süreci atlatamazsınız.

will solomon

gidiyorum bu
menajeri vasıtasıyla beşiktaş'ta forma giymek istediğini ilettiği haluk yıldırım tarafından açıklanan 34 yaşındaki abd'li oyun kurucu. geçtiğimiz sezonu ukrayna ligi takımlarından (vurgula: cherkassky mavpy)'de geçirmişti. ortalamın üzerinde performanslar sergilediği efes, maccabi ve fenerbahçe dönemlerinden kendisini hatırlıyoruz. iyi konsantre olduğu zaman skora odaklı olarak oldukça önemli işler yapmasının yanında, bu özelliğinin kendisinin hatırı sayılır oranda bencillikle anılmasına yol açtığı bir başka gerçek. disipline edilmesi güç bir oyuncu olmuştur her daim. kocaman egosu sıklıkla oynadığı takımın önüne geçebiliyor. zaten sarı lacivertlilerde oynadığı dönemde fenerbahçe taraftarlarının kendisini "king" sıfatıyla çağırması ağız alışkanlığından değil. ancak solomon'u kabûl edecekseniz potansiyel arızalarıyla birlikte kabûl etmek durumundasınız. bu yüzden imzalanacak kontratın içereceği hükümler oldukça önem arz etmekte. şahsi düşüncem artık ayaklarının da eski çabukluğunda olmadığını da düşünürsek; tecrübesi bir yana will solomon beşiktaş için zar atmaktan ibarettir. düşeş mi gelir yek mi tasası da bizlere düşecek sanırım.

bostjan nachbar

gidiyorum bu
orjin olarak ideal bir üç numara iken anadolu efes forması giydiği zaman aralığında ergin ataman tarafından -sanırım boyunun 2.06 olması nedeniyle- ısrarla dört numarada kullanılmak istenmesi sonucu belli bir dönem eski havasından uzak kalmış sloven oyuncu. ha dört numara olur muydu? 3,5'tan 4 diyebilirdik. zira o pozisyonun gereği olan kora kor mücadelede bir miktar zayıf kaldı. ancak motivasyon bir kere yitirilince biraz zor geri geliyor. hâliyle efes organizasyonu içinde "tutmadı" desek yeridir. hoş, son beş yılda mavi beyazlılar bünyesinde kim tuttu dersek idari menajer engin özerhun tuttu galiba. pano natof'tan sonra böylesi görülmedi.

sonrasında bir unics kazan formasıyla bir rusya deneyimi yaşadı. biraz biraz toparlar gibi de oldu. henüz bitmediğini göstermek adına olası beşiktaş tecrübesi kendisi adına biçilmez kaftan. erman kunter onun; o da kunter'in dilinden anlayacaktır. bir formayı giysin de bakalım. gerisi gelir.

sone aluko

gidiyorum bu
transfer edilmesi durumunda ortaya koyacağı performans açısından büyük bir hayal kırıklığı yaşayacağımı zannetmemekle birlikte transfer ediliş şekli açısından şahsımı düşündüren siyahi oyuncu. aslında birkaç aydır bu tip durumlar sezinlemek mümkün beşiktaş'ta. sanki gündemedeki oyuncuların transferinde belli bir noktaya gelindikten sonra sonra beşiktaş orjinli yaygın talep gören internet sitelerine bu isimler sızıdırılıp; taraftar nabzı ölçüldükten sonra transfer edilip edilmeyeceğine karar veriliyor gibi gelmekte bana. bilhassa paul robinson olayı böyle bir kanaat uyandırdı bende.

öte yandan david ospina ismi sayfalara düşüyor. ortamın havası koklanıyor. taraftar çok istiyor, çok övüyor. bu tip olumlu geri dönüşler alındıktan sonra transfer edilmesi için haftalardır sıkı pazarlıklar yürütülüyor. son olarak da sone aluko ismi gündeme gelince benzeri bir durum yaşandı. kişisel olarak düşüncem iskoç ligi maçlarında izlediğim kadarıyla beşiktaş'a faydalı olabilecek bir futbolcu. ama bu tip transfer yöntemlerini alışkanlık hâline getirmenin beşiktaş'a faydadan çok zararı dokunacaktır. dikkât.

muratcan güler

gidiyorum bu
türk basketbolunun mihenk taşlarından necati güler'in oğlu. her ne kadar gençlik dönemlerindeki dinamizminden bana göre çok şey kaybetmiş olsa da transfer edilmesi hâlinde tecrübesiyle rotasyonda önemli sorumluluklar üstlenecektir. zaman ne de çabuk geçiyor. muratcan güler beşiktaş'a gelirse takımın ağabeyi olacak. hey gidi hey.

vedat okyar

gidiyorum bu
--alıntı--

"top oynamanın başlıca sebeplerinden biri kendine güven. ben her zaman şimdi bir futbolcu eskisi olarak beşiktaşlı oyunculara filan seyahatlerde hep onu söylüyorum. beşiktaş'ın büyük taş olduğunu anlamaları lâzım. beşiktaş'ta forma giyen bir oyuncu hiçbir zaman kiracı gibi top oynamayacak. ev sahibi gibi oynayacak. o top beşiktaşlı'nın oyuncağı. o top beşiktaşlı'nın topu. öbür takım lüks. beşiktaşlı oyuncu kaybederse oynayacak karşı takım. ben onun için beşiktaş'ın oyuncusunu hep üst seviyede oyuncu istiyorum. ben kendimden söylüyorum. ukalâlık diye değil. ben hangi ayağımla oynadığımı bilmiyordum. benim nereme gelirse oramla top oynuyordum. sol ayağıma geldi/sağ ayağıma geldi. ben farkında değildim.

benim sülâlemde başka bir takımı tutan insana rastlamadım. belki babacığımın getirdiği bir şey bu. benim bütün sülâlem hasta beşiktaşlı. ben de her yerde bunu söylüyorum. ilk önce müslümanım. sonra elhamdulillah beşiktaşlıyım.

bir kere beşiktaşlı olmak büyük keyif. yani her şeyin üstünde büyük keyif. onuru filan bir tarafa bırakıyorum. beşiktaşlıyım demek benim için zaten onur. o zaman ki futbolcular için de öyleydi. çok zorluklar içindeydik. bu güzel adam bilir zorluklarımızı. hakikaten. bizim genç takımın oyuncularının filan gidip gelecek paraları yoktu. benim maaşımı genç takıma bölüştürürdük.

bilmem ben parayı. tanımam da. zaten karım da vermez bana. çünkü ben on liralık bir şey yediğim zaman yüz liralık bahşiş veriyorum. bana verirse paramız bitecek. hiç alışveriş de yapmam. evden bir şeyler isterlerse getirmem. eve gelmem zaten. bir kere yaptım öyle. bunu artık herkes biliyor. fıkra gibi oldu. ilk evlenirken, tabii bu çok eski senelerde. dedim ki bak asuman 'ben öyle sokakta dolaşan adamlardan değilim. böyle elime ekmek alacağım bilmem ne. bana öyle bir sipariş verirsen almam. eve de gelmem.' o şaka zannetti herhalde. bir gün geldim. akrabaları var asuman'ın. evdeler. tabii telaş içinde. gencecik de bir kız. 'aman limon yok' dedi. 'aşağıdan limon alsan manavdan' dedi. 'tabii' dedim. gittim. 15 gün sonra geldim. yalova'ya gittim. termalde kaldım. limonla geldim eve. 38-39 senedir evliyim daha bir şey istemedi."

"beşiktaş'a gelmiş bir adam beşiktaş'ta futbolu bırakmalı. başka yerden tat alamaz. keyif alamaz. bizdeki samimiyet yok. bizdeki içtenlik yok. yani beşiktaşlı tribünde oturan insan futbolcusunun iç organını biliyordu. bunu hisseden bir futbolcu da ona göre davranmalı. ona göre oynamalı. ben beşiktaş seyircisi ölüyü diriltecek diye düşünüyorum böyle. ölü bile dirilir beşiktaş seyircisiyle."

--alıntı--

aziz behich

gidiyorum bu
fikret orman'ın denenmek üzere cuma günü beşiktaş'ın avusturya kampına katılacağını belirttiği; hem savunmanın hem de orta sahanın solunda oynayabildiği söylenen türk vatandaşlığına sahip 1990 avustralya doğumlu futbolcu. avustralya'nın melbourne heart takımında forma giymekte olup; aynı ülkenin u 23 milli takımında da oynamakta imiş.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol