confessions

gidiyorum bu

3. nesil Moderatör - - Moderatör -

  1. toplam entry 34585
  2. takipçi 3
  3. puan 673868

deron williams

gidiyorum bu
play off serisinde beşiktaş forması giymesi ve güldür güldür coşması hâlinde galatasaray medical park karşısında siyah beyazlıları hem mental hem de teknik açıdan iki adım öne geçirecek oyuncu. takımda hiç kimse gününde değilken 50 sayı atarak avrupa kupası maçı kazandıran bir adamdan bahsediyorsak, oynaması durumunda rotasyon darlığının dezavantajları önemli ölçüde ortadan kalkacaktır.

sütten zehirlenmek

gidiyorum bu
müjdeler olsun, artık okullarımızda dağıtılanlar için kesin çözüm bulunmuştur. bence ilk önce atanamayan öğretmenlerin denemesi gerekir. böylece bakanlık önünde hiç de rastlamak istemediğimiz o nahoş görüntülerden de kurtulmuş oluruz. öğretmenler yeni steril sütler sizlerin eseri olacaktır. yaba daba düüüüü.

http://tinyurl.com/c4mouvb

hikmet karaman

gidiyorum bu
keyfiniz hafiften kaçmışsa, renklilerin daha renkli beyazların daha beyaz çıkmadığı deterjanlar satın almışsanız, eski camel sigarasının artık üretilmediğine durup durup hayıflanıyorsanız, lacivert mavi çubuklu adana demirspor formanızı nereye koyduğunuza dair hiç bir fikrinizin olmaması sizi gerginliğe itiyorsa, cnbc-e dizilerini bıkıp usanmadan adeta bir (vurgula: frankfurt okulu ) anlatıyormuşcasına çenelerine bağ yapmış çalışma arkadaşlarınızın sayısı etrafınızda günden güne artıyorsa,

twitter sayfasına eklediği fotoğraflara bakıp her şeyi unutmanızı sağlayacak teknik adamdır.

kürşad tüzmen

gidiyorum bu
ülkücü camiadan yetişme olup, dsp-mhp-anap koalisyon hükümeti döneminde dış ticaretten sorumlu devlet bakanı (b: tunca toskay)'ın müsteşarlığını yapmıştır. 2002 yılında dönemin politik gidişatını iyi okuyarak, çoğu kişinin mhp'den adaylığını koymasını beklerken akp'den milletvekili adaylığını koymuş ve kabinede bakanlık görevinde de bulunmuştur.

bozcaada

gidiyorum bu
bir zamanların sakinliği ile bilinen, güney ege tatil beldelerinin gölgesinde kalmış olmanın verdiği tarifsiz hazla herkesin birbirini tanıdığı bir yer iken artık bu vasfını yitirmiş ada. türlü reçeller, şarap tadım evleri, ayazma plajı derken artık kapasitesinin çok üstünde insanı misafir etmeye başlamıştır. en büyük avuntu kaynağımız turizm sezonunun kısa olmasıdır. zira meşhur rüzgârı ağustos ayından sonra klasik anlamda tatilcileri pek mutlu etmemektedir.

küçük, şirin bir ada olmasına aldanmayın.konaklama yerleri çok öyle hesaplı değildir. ada halkı, oraya gelen her tatilciyi, adaya gelene kadar yerde gördüğü paraları toplayarak geldiğini düşündüğü için 1'i 5'e satmanın plânlarını yapar. örneğin iki yıl önce adaya gelseydiniz tanesi 5 liradan çiğ börek yiyebilirdiniz. çiğ börekle karın doyurmanın kaliteli şarap içmekten daha pahalı olduğu başka bir yer var mıdır bilmiyorum. gerçekten sukûnet isteyenler için en güzel dönemi eylül dönemidir. hem bağ bozumuna yetişirsiniz. şarap tadım festivalleri renkli geçer. hatta yüksek lisans tezi bile yazabilirsiniz[ybkz]swh[/ybkz] domates reçeli oldukça meşhur olmakla birlikte hemen her reçeli çekinmeden tadabilirsiniz. konakladığınız pansiyonu işleten kadınların hazırladıkları enfestir. (b: ataol), (b: talay), (b: corvus ) gibi şarap markalarına ve satış evlerine rastgeleceksiniz. benim tavsiyem (b: corvus) olacaktır. pişman olmazsınız. kasalarla üzüm satılır. taşıyabilirseniz alın derim. akdeniz'in sıcak deniz suyuna alışkın olanlar burada pek denize girmezse iyi olur. zira ege, hele ki kuzey ege'de deniz buz gibidir. ancak gayet temizdir. annemin deyimiyle bardağa koyup iç.

adaya geldiğinde çok sevip burada yaz-kış kalmayı hayal edenlerin sayısı azımsanmayacak düzeydedir. yalnız kazın ayağı pek öyle değil. yazın gördüğünüz rüzgârın şiddetli fırtınaya dönüşmüş hâli, sert hava şartları sizlere eşlik edecektir. aşırı sessizlik bir noktadan sonra sizi dönüştürebilir. en ufak bir çıtırtıda irkilip sağa sola bakmak durumunda kalabilirsiniz. metropollerde alıştığınız bir takım olanakları orada bulamayacak ya da çoğu zaman teknik yetersizlikler nedeniyle mahrum kalacak oluşunuz bir noktadan sonra sizi sıkabilir. bazen haftalarca dışarıyla ulaşım ve haberleşme bağlantınız kesilebilir. ileri yaşlarda yerleşmeyi düşünüyorsanız. 25-30 yıl sonra nasıl bir bozcaada ile karşılaşacağınızı kestirmek güç olacaktır.

güzeldir ada. feribotla kendisine yaklaştığınızda bozcaada kalesi sizi karşıladığında (b: inönü stadı)'nı görmüşcesine tebessüm edersiniz. (b: vahit'in yeri)'nde de kadehinizi denize doğru kaldırdığınızda, (b: beşiktaş)'a içerseniz olur biter.

11 mayıs 2012 olympiacos barcelona regal maçı

gidiyorum bu
bu akşam saat 21.00'de ntvspor ekranlarından canlı yayınlanacak dörtlü finalin ikinci maçı. ülkelerinde yaşanan ağır ekonomik bunalım nedeniyle sezon başında küçülme kararı alan olimpiakos'un iki çok önemli kozu var. bir tanesi şüphesiz koca kurt koç dusan ivkoviç. bir diğeri ise saha içi organizatörü vassilis spanoulis. boyalı alanda ayağı yere çok sağlam basan ve kolay kolay yıkılmayan bir kyle hines ve sezon ortasında beş numara pozisyonuna katkı vermesi için alınan joey dorsey belli bir standardın altına düşmeyen oyuncular. yine bana göre final four seviyesinde bir adam olmasa da mücadele azmiyle pota altı sertliğini sağlayabilecek bir pero antic var. georgios printezis ve kostas papanikolaou'nun nasıl bir maç çıkaracakları da bu akşam kırmızıların kaderini çizecektir. benim açımdan bir merak konusu da milli takımda dikkat çekici bir performans göstermesine rağmen yunan ekibinde son derece tutuk bir sezon geçiren sırp marko keselj'in patlama yapıp yapmayacağı olacak.

katalan ekibine baktığımızda ise kadro kalitesi açısından olimpiakos'un kesinlikle önündeler. orkestra şefleri brezilyalı oyun kurucu marcelinho huertas liderliğinde, juan carlos navarro ve bana göre şu anda avrupa'nın en iyi dört numarası erazem lorbek ile maçı domine edeceklerdir. yine geçen sene maccabi forması ile harikalar yaratan chuck eidson barca'nın en önemli şut tehditlerinden birisi olacaktır. boyalı alanda da boniface ndong, kosta perovic ve fran vasquez ile kırmızılara karşı üstün oldukları aşikâr. ancak koçları xavier pascual, buralar için henüz çok toy. adamın zaten dün koçlar tarafından düzenlenen yapılan basın toplantısında heyecandan eli ayağı titriyordu. e kolay değil. adam şöyle kafasını sağa çevirip bir bakıyor jonas kazlauskas, zeljko obradovic, dusan ivkovic.

barcelona kazanacak gibi duruyor ancak dusan ivkovic'in olduğu yerde her zaman bir acaba olmalı. hemen ekleyelim ergin ataman hoca, barcelona'nın finalde cska'yı yenerek euroleague şampiyonu olacağını düşünüyor.

11 mayıs 2012 panathinaikos cska moskova maçı

gidiyorum bu
bu akşam saat 18.00'de ntvspor tarafından canlı yayınlanacak maç olup, istanbul'da düzenlenen dörtlü finalin ilk ayağına sahne olacaktır. final four maçları hakkında konuşurken alışılagelmiş bir "denk güçlerin mücadelesi" kalıbını bu karşılaşma özelinde kullanmak güç. zira kadro kalitesi açısından dengenin rus ekibi lehine ciddi şekilde bozuk olduğunu söylemek gerekir. önemli paralar harcayarak oldukça kalbur üstü oyucular transfer ettiler ve bunun karşılığını bu aşamaya kadar biri galatasaray medical park olmak üzere sadece iki kez mağlup olarak kısmen aldılar. elbette gelinen nokta harcanan paranın tam karşılığı değil ve şampiyonluk beklentisi en üst seviyede. miloş teodosic ve nenad krstic gibi sırp basketbolunun birbirini tamamlayan en önemli ikilisini bünyesinde barındırmanın yanı sıra, ramunas siskauskas gibi keskin bir şutörle 20'li yaşlarının ortasına gelen ve artık genç oyuncu olarak kabul edemeyeceğimiz alexey shved gibi yetenekleri bilinen bir oyun kurucuya sahipler. ama bundan daha önemli iki unsur var. bir tanesi takımın boyalı alandaki oyun zekasını temsil eden viktor khryapa, diğeri ise rus basketbolu'nun yetiştirdiği en büyük oyuncu olarak kabul edilen - sovyetler dönemini dahil etmiyorum. zira oraya girince işler karışıyor. arvydas sabonis ustaya saygısızlık etmeyelim.- andrei kirilenko. kirilenko'nun lokavtın sona ermesiyle nba organizasyonuna katılmayarak sezonu ülkesinde tamamlayacağını açıklaması bana göre cska moskova'yı bu turnuvanın doğal favorisi hâline getirmiştir. ve son olarak 1999 yılında zalgiris kaunas ile bir basketbol mucizesine imza atarak euroleague şampiyonluğunu elde litvanyalı koç jonas kazlauskas var elbette. yalnız kazlauskas'ın işi o döneme göre bir açıdan daha zor. zira şu anda çalıştırdığı takımın üstünde büyük bir şampiyonluk baskısı var. ve hemen herkes onları favori gösteriyor. bu durum onlarda bir miktar stres yaratacaktır.

işin yeşiller kısmına gelirsek hiç şüphesiz en büyük avantajları başta ateşli seyircileri. bunun dışında usta koç zeljko obradovic ve saha içi lideri dimitris diamantidis açıkçası var güçleriyle cska'ya karşı koymaya çalışacaklar. bu aşamalarda oldukça tecrübeli mike batiste ve sarunas jasikevicius da kendilerine yardımcı olacaklardır. elbette en büyük belirleyicilerden bir tanesi de nick calathes ve stratos perperoglou'nun yapacakları katkı. şurası bir gerçek ki rus ekibinin mevcut kadrosunu atarak yenemezsiniz. obradovic'in mutlaka ama mutlaka savunmada takımını maçın sonuna kadar sert ve diri tutması gerekecektir. neyse tereciye tere satmayalım.[ybkz]swh[/ybkz]

toparlayacak olursak, normal şartlarda cska moskova'nın kazanma şansının çok yüksek olduğu ancak gönlümden panathinaikos'un geçtiği maçtır.

ali emeç

gidiyorum bu
gordon milne'in (b: beşiktaş)'ı çalıştırdığı dönemlerde maç sonrasındaki röportajlarında yanında gördüğümüz iri kıyım tercüman ağabeyimiz ve aynı zamanda beşiktaş kongre üyesi. 12 ocak 2009 tarihinde aramızdan ayrılmıştır. levent camii'nden kalkan cenazesine gordon da çiçek göndermiştir. beşiktaş pek bıraktığın gibi değil ağabey. aslında futbol da bıraktığın gibi değil. aslında hiçbir şey bıraktığın gibi değil. yine de sen pek bakma bu taraflara. huzur içinde yat.

bahattin baydar

gidiyorum bu
1957-1961 yılları arasında beşiktaş forması giymiş sembol futbolcularımızdandır. 1959 - 1960 sezonunda siyah beyazlı forma ile lig şampiyonluğu da yaşamıştır. ama bizim onu gordon milne'in, beşiktaş'ı çalıştırdığı dönemde beyaz saçları ve bıyığıyla kendisinin yardımcılığını üstlenirken görme imkânımız olmuştur. çok kıymetli bir futbol emekçisidir.

yaran diyaloglar

gidiyorum bu
(b: özkan sümer)'in trabzonspor'u çalıştırdığı dönemlerden;

yetenekleri kısıtlı bir futbolcu olan (b: hasan üçüncü) ile bir antreman sabahı aralarında şu diyalog geçer:

---------------alıntı---------------
- günaydın hocam.
- bana "günaydın" deme hasan. "futbolu bıraktım hocam" de.
---------------alıntı---------------

ettore messina

gidiyorum bu
yugoslav ekolünün hâliyle koçlarının ön plâna çıktığı avrupa basketbolunda 1990'ların ortasından sonra adriyatik komşuları italya'dan yükselen 1959 doğumlu sestir. virtus bologna'yı çalıştırdığı dönemlerde lig şampiyonluğundan euroleauge zirvesine kadar tatmadığı başarı kalmaz. 2005 yılında cska moskova'nın yolunu tutar. dört sezon boyunca rus ekibine de tarihinin en parlak zaman aralığını yaşatır. 2009 yazına gelindiğinde ise istikamet, barcelona'nın basketboldaki baskınlığına son vermek isteyen florentino perez başkanlığındaki real madrid olup, eflatun beyazlıları tarifsiz sevinçlere gark etmiştir. ancak madrid'te işler umulduğu gibi gitmez. aslında en büyük sorun real madrid'in o sene bir an evvel hem lig şampiyonluğunu hem de euroleauge'i kazanmak istemesidir. e bunu da messina yapmayacak da kim yapacaktır? ama o işler öyle olmuyor. bir sistem, bir felsefe oturmak patates oturtma yapmaya benzemiyor. işlerin umulduğu gibi gitmediğini söyledik. gerçekten de o sezon euroleauge çeyrek finalinde ezeli rakip barcelona'ya, ispanya ligi play off serisinde ise yarı finalde caja laboral'a elenir real madrid. ve mart ayında başkent ekibinden istifa eder messina. en son los angeles lakers teknik ekibine katıldığı haberleri gelmişti. staples center'da jack nicholson ile elim sende oynamıyordur muhtemelen. unutmadan söyleyelim, ergin ataman 'ın en beğendiği koçtur kendileri.

radikaller

gidiyorum bu
27 mayıs 1960 askeri müdahalesi sonrası müdahalede etkin rol üstlenmiş subayların oluşturduğu milli birlik komitesi içindeki hizipleşmelerin milliyetçi kanadını temsil eden yapılanmadır. alparslan türkeş, dündar taşer, muzaffer özdağ gibi isimlerin öncülüğünde vücut bulmuş olup; müdahale sonrasında yönetimin hemen sivil idareye devredilmesine karşı çıkmışlardır.

temel hareket noktaları 1938 sonrasından demokrat parti iktidarına kadar uzanan dönemde kesintiye uğradığını düşündükleri atatürk devrimleri ve onun uzantısını teşkil edecek reformların siyasi partiler eliyle gerçekleştirilemeyecek olmasına duyulan inançtır. toprak reformu, eğitim reformu, ağır sanayi hamleleri ve nükleer enerjiye geçiş gibi hususlar öncelikli olarak üzerinde durdukları konulardır. tüm bunların hayata geçirmek için hiç değilse 4-5 yıl kadar yönetimi elinde tutabilecek bir askeri idareye ihtiyaç vardır.

başta belirttiğimiz üzere radikaller hiziplerden yalnızca bir tanesidir. karşılarında ise komite başkanı orgeneral cemal gürsel'in de dolaylı olarak desteklediği ve komite üyelerinden tümgeneral cemal madanoğlu'nun öncülüğünü yaptığı başka bir klik bulunmaktadır. bu grubun görüşü ise mümkün olan en kısa sürede seçimlere giderek idareyi sivil iktidara bırakmak noktasında temellenmiştir. 27 mayıs sonrası faaliyette olan tek olmasa bile en güçlü partinin cumhuriyet halk partisi oluşu, bir anlamda iktidarın ismet inönü'ye devredilmesi anlamına gelecektir. bunun farkında olan radikaller söz konusu düşünceye şiddetle itiraz ederler. tabii bu noktada türkeş ve arkadaşları ile madanoğlu ve ekibinin inönü'ye bakış açısındaki belirgin farklılıkları önemli bir nüanstır.

neyse hanımlar beyler. mücadeleyi madanoğlu ve arkadaşları kazanır. önce alparslan türkeş kilit bir mevki olan başbakanlık müsteşarlığından alınır. hemen sonrasında on dört arkadaşı ile birlikte dünyanın çeşitli başkentlerine askeri ateşe olarak görevlendirilme kararı çıkar. bir nevi resmiyete bulanmış "sürgüne gidiyorsunuz" durumu yani. bu hadise on dörtler olayı olarak türk siyasal hayatındaki yerini alır.

ekibin troykasından alparslan türkeş yeni delhi'ye, dündar taşer rabat'a, muzaffer özdağ ise tokyo'ya gönderilir. hatta muzaffer özdağ'ın oğlu prof. dr. ümit özdağ burada dünyaya gelmiştir.

insanlık hali

gidiyorum bu
90'larda trt ekranlarında gösterilen, ali poyrazoğlu ve ekibinin hazırladığı komedi yapımı. peker açıkalın, (b: nilüfer açıkalın), (b: levent kazak), (b: levent tülek), pelinsu pir gibi tiyatronun önemli isimlerini henüz o yıllarda tanıma olanağı yakalamamıza da vesile olmuştur. ayrıca poyrazoğlu'nun "ali uyanık" tiplemesini de es geçmemek gerekir.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol