--alıntı--
iki tane güzide kulübümüzün saha içindeki mücadelesini konuşmak isterdim aslında ama o ortamda maçın oynanması bile garip bir olaydır. bundan daha önemlisi bu pınar karşıyaka'nın galatasaray'la ne ilk maçı ne de son maçı bunu düşünerek hareket etmek gerekirdi. izmir'de oynanan maçtan sonra murat özyer'in açıklamaları ortamı fazlasıyla gerdi ve maçın üzerinden 5 ay geçti ama hâlâ kendi camiasını tetiklediğini görmek bizi çok üzüyor. biz soyunma odasında beklerken sayın ergin ataman “şiddetin her türlüsünü kınıyorum” diye bir açıklama yapıyor. ama murat özyer'in taraftarını ve şiddeti haklı göstererek “hayır bizim taraftarımız çıkmayacak” demesini ve bunu desteklemesini ben kınıyorum. gidip kendi aralarında karar versinler acaba doğru mu yaptılar yanlış mı ?
ben çok seviniyorum ki bizim asıl taraftar grubumuz o an dışarıdaydı. orada oturan 15-20 kişilik bayan çocuk taraftar grubumuzun üzerine yüzlerce kişi tarafından saldırı olacak, siz de kalkıp televizyondan “bizim taraftarımız haklıdır” diyeceksiniz. şiddeti haklı gösterirseniz bunun sonu yok.
siz kalkıp diyorsunuz ki “olayların başlangıcı izmir'dir” geriye dönüp bakalım izmir'de ne olmuş ? orada sadece bir pankart var. doğrudur yanlıştır onu tartışmıyorum ama izmir'de ne bir kişinin burnu kanamış, ne de karşıyaka taraftarı rakip takım taraftarlarını darpetmişler. cumartesi günü oraya gelen taraftarlar darp ediliyor. bunları yapanların en ağır şekilde cezalandırılması gerektiğine inanıyorum. pınar karşıyaka camiası olarak bunu yapanların cezalandırılması için takipçi olacağız, camiamız adına bunu sorumluluk olarak görüyoruz. iki maçı karşılaştırın lütfen. izmir'de ne olmuş ? istanbul'da ne olmuş ?
galatasaray cephesi maça “savaşıyoruz” tişörtüyle çıktılar. bu maçı mı buldunuz o tişörtleri giyecek ? o tişört taraftarları tahrik etti. spor müsabakasına “savaşalım” tişörtüyle çıkılmaz. bunu taraftar yapsa anlarım, ama bir basketbol takımı “savaşalım” tişörtüyle çıkıyor altında da küçücük “kanserle” yazıyor.
bence murat özyer yaptığı açıklamalarla çıkmaz sokağa kendisi girmiştir. bunu tartışmanın bile anlamı yok sanırım murat özyer kısa yolla çıkmaz sokağı karıştırıyor.
--alıntı--[ybkz]swh[/ybkz]
--alıntı--
”ilk yarı ve üçüncü periyotta iyi oynamadık ancak mücadeleyi sonuna kadar bırakmadık ve kazandık. fenerbahçe ülker’i yenmek kolay değil. yaptığımız son iki maçı kaybetmemizin ardından çıktığımız bu maçı kazanmak zorundaydık. fenerbahçe ülker önünde karakterli ve saygın bir takım olduğumuzu gösterdik. çok zor bir lig oynuyoruz. her takım, böyle inişli-çıkışlı grafikler çizebilir. bu galibiyetle yeniden ritm ve moral bulduğumuzu düşünüyorum. bu çıkışımızı önümüzdeki maçlarda da sürdüreceğimize inanıyorum.”
--alıntı--[ybkz]swh[/ybkz]
”ilk yarı ve üçüncü periyotta iyi oynamadık ancak mücadeleyi sonuna kadar bırakmadık ve kazandık. fenerbahçe ülker’i yenmek kolay değil. yaptığımız son iki maçı kaybetmemizin ardından çıktığımız bu maçı kazanmak zorundaydık. fenerbahçe ülker önünde karakterli ve saygın bir takım olduğumuzu gösterdik. çok zor bir lig oynuyoruz. her takım, böyle inişli-çıkışlı grafikler çizebilir. bu galibiyetle yeniden ritm ve moral bulduğumuzu düşünüyorum. bu çıkışımızı önümüzdeki maçlarda da sürdüreceğimize inanıyorum.”
--alıntı--[ybkz]swh[/ybkz]
beşiktaş'ın, avrupa kupalarına katılması durumunda uefa'ya maçlarını oyanayacağı yer olarak bildirdiği konuşulan stad.
euroelague top 16 aşaması 13. haftasının en değerli oyuncusu olmuştur.
--alıntı--
"maçın bizim adımıza kötü bitmesini istedikleri için kötü bitti. hakem hataları böyle devam edemez. faul sayısı yarı yarıya. murat biricik'in çaldığı sportmenlikdışı faulün bir örneği daha yok.
bu birinci, ikinci değil ama fenerbahçe buna sessiz kalmayacak. hadlerini aşıyorlar. serkan'ın üçlüğünden önce top serkan'a tekmeyle gitti. maçın sonunda süre açısından kritik atışı uyarmamıza rağmen, seyretmeye tenezzül bile etmediler. orhun ene sahanın içinde dolaşıyor, teknik faulü başka nedenle verebildiler. özellike murat biricik'in artık bırakması gerektiğini düşünüyorum. hakemliği bilmiyor. oğuz'a çaldığı sportmenlikdışı ise bütün fauller sportmenlikdışı olur. murat biricik'in orhun ene'ye veremediği teknik faulü fatih aslanoğlu çaldı. son topta sürenin bitip bitmediğini monitörden izlemedi. ya süre bitmiş olsaydı? hakem atamaları rezalet, ne hakem eğitiliyor, ne hakem yetiştiriliyor. federasyondaki maaşlı memurlar maç yönetiyor. ben rahat olamıyorum, yukarıdan tebligat aldıklarını düşünüyorum. bu maç iki dost kulübün arasında olmasa olay çıkardı. oyuncular ve yöneticilerin arkadaşlığı olay çıkmasını önledi."
--alıntı--[ybkz]swh[/ybkz]
işte bunlar hep rüştü nuran.
"maçın bizim adımıza kötü bitmesini istedikleri için kötü bitti. hakem hataları böyle devam edemez. faul sayısı yarı yarıya. murat biricik'in çaldığı sportmenlikdışı faulün bir örneği daha yok.
bu birinci, ikinci değil ama fenerbahçe buna sessiz kalmayacak. hadlerini aşıyorlar. serkan'ın üçlüğünden önce top serkan'a tekmeyle gitti. maçın sonunda süre açısından kritik atışı uyarmamıza rağmen, seyretmeye tenezzül bile etmediler. orhun ene sahanın içinde dolaşıyor, teknik faulü başka nedenle verebildiler. özellike murat biricik'in artık bırakması gerektiğini düşünüyorum. hakemliği bilmiyor. oğuz'a çaldığı sportmenlikdışı ise bütün fauller sportmenlikdışı olur. murat biricik'in orhun ene'ye veremediği teknik faulü fatih aslanoğlu çaldı. son topta sürenin bitip bitmediğini monitörden izlemedi. ya süre bitmiş olsaydı? hakem atamaları rezalet, ne hakem eğitiliyor, ne hakem yetiştiriliyor. federasyondaki maaşlı memurlar maç yönetiyor. ben rahat olamıyorum, yukarıdan tebligat aldıklarını düşünüyorum. bu maç iki dost kulübün arasında olmasa olay çıkardı. oyuncular ve yöneticilerin arkadaşlığı olay çıkmasını önledi."
--alıntı--[ybkz]swh[/ybkz]
işte bunlar hep rüştü nuran.
demirspor'un da ahretliği beşiktaş'tan geri kalmadığı karşılaşma. bak hele, ben bu sportif arenanın her metrekaresinde delirmeye and mı içtim? üzerinizdeki takımların puan kaybettiği bir hafta, alacağın üç puan seni dört sıra yukarı çıkarıp play off potasına sokacak, tribünler tıklım tıklım herkes havaya girmiş.
başka ne gibi dinamiklerin harekete geçmesi gerekiyor zat-ı âlinizi motive edebilmek adına? kendi saha ve seyircin önünde iki farkla öne geçtiğin bir maçı galip bitirmekten sizi alıkoyan nedir? kabul ediyorum, ptt 1.lig'deki ilk sezonunuzu orta sıralarda bitirebilmek de görece bir başarı olarak kabul edilebilir. ancak ilk altı içerisine girmek adına ayağınıza kadar gelen fırsatları bu kadar hovardaca tepmek sizce de biraz ayıp olmuyor mu?
başka ne gibi dinamiklerin harekete geçmesi gerekiyor zat-ı âlinizi motive edebilmek adına? kendi saha ve seyircin önünde iki farkla öne geçtiğin bir maçı galip bitirmekten sizi alıkoyan nedir? kabul ediyorum, ptt 1.lig'deki ilk sezonunuzu orta sıralarda bitirebilmek de görece bir başarı olarak kabul edilebilir. ancak ilk altı içerisine girmek adına ayağınıza kadar gelen fırsatları bu kadar hovardaca tepmek sizce de biraz ayıp olmuyor mu?
en kaba hâliyle beşiktaş'ın galibiyeti hak edecek bir futbol ortaya koyamadığı karşılaşmadır. sezon başından beri doğru düzgün yazmıyorum beşiktaş futbol takımı hakkında. daha doğrusu yazamıyorum. çünkü sezonun 27. haftası itibariyle ben bu takımın hâlâ ne oynadığını bilmiyorum.
uzun uzadıya burada yazan arkadaşlarıma da imrendiğimi açıkça itiraf ediyorum.
eli yüzü düzgün bir hücum organizasyonumuz yok. adeta doğaçlama akın ediyoruz. defanstan ileriye uzun toplar şişirip ve sonrasını mamadou niang'ın, manuel fernandes'in, oyuna girdikten sonra oğuzhan özyakup'un kişisel becerilerine bırakmış durumdayız. defansta sıkça yerleşim hataları, adam kaçırmalar birbirini kovalıyor. ligin dibine demir atmış takım, beşiktaş'a göre daha ne yaptığını bilen, topla birlikte akıllı çıkan ancak üçüncü bölgede gücünü yetiremiyen bir ekip hüviyetindeydi.
takımda genel bir mutsuzluk havası hâkim. gol sonrası topyekûn kenetlenmelere rastlayamıyoruz. teknik direktörün saha dışı verdiği demeçlerden ortaya çıkan bir olumsuz etkileniş aşikâr.
"organize hücum edemiyoruz" dedim. atılan ilk gole bakın. gol öncesi mamadou niang kendi on sekizine kadar gelip rakip atağı savuşturuyor. devamında tamamen kişisel gayretleriyle topu rakip sahanın ortasına kadar sürüklüyor. devamını manuel fernandes'in özel becerisi getiriyor. ikinci gol yine manuel fernandes'in bildik sert kesmelerinden birisi.
ama yanlış anımsamıyorsam futbol, (vurgula: takım sporları ) kategorisinde değerlendirilen bir branş. oy bu ne yaman çelişki anne..
bir ara topla oynama oranı mersin idman yurdu lehine % 63'e % 37 olarak beliriyor ekranda. işte o zaman beyazlar daha beyaz, renkliler daha renkli oluyor zihinlerde. elbette bu yüzde bir takımı değerlendirmede tek başına kriter olamaz. rakibi yan pasa yahut geri pasa zorlayarak topla oynamasına müsade edebilirsiniz. ancak beşiktaş, bu akşam mersin idman yurdu'nu ileriye doğru pas yapma şansı tanıyarak bu orana ulaştırdı.
daha ileriye gidelim tek bir nduka karşısında beşiktaş defans bloğu başta kanat bekleri olmak üzere ecel terleri döktü.
özetleyelim. bu şekilde olmuyor. bu şekilde yürümüyor.
şefin tavsiyesi:
takımın iki golünde de baş rol manuel fernandes,
takımını en kestirmeden atağa kaldıran manuel fernandes,
beşiktaş ile mersin idman yurdu arasındaki farkı açığa çıkaran manuel fernandes,
"e ama geceleri çok geziyor manuel fernandes"
yahu kâtip benim, ben kâtibin. el ne karışır? kâtibime, verdiği de ayar ne güzel yaraşır..
uzun uzadıya burada yazan arkadaşlarıma da imrendiğimi açıkça itiraf ediyorum.
eli yüzü düzgün bir hücum organizasyonumuz yok. adeta doğaçlama akın ediyoruz. defanstan ileriye uzun toplar şişirip ve sonrasını mamadou niang'ın, manuel fernandes'in, oyuna girdikten sonra oğuzhan özyakup'un kişisel becerilerine bırakmış durumdayız. defansta sıkça yerleşim hataları, adam kaçırmalar birbirini kovalıyor. ligin dibine demir atmış takım, beşiktaş'a göre daha ne yaptığını bilen, topla birlikte akıllı çıkan ancak üçüncü bölgede gücünü yetiremiyen bir ekip hüviyetindeydi.
takımda genel bir mutsuzluk havası hâkim. gol sonrası topyekûn kenetlenmelere rastlayamıyoruz. teknik direktörün saha dışı verdiği demeçlerden ortaya çıkan bir olumsuz etkileniş aşikâr.
"organize hücum edemiyoruz" dedim. atılan ilk gole bakın. gol öncesi mamadou niang kendi on sekizine kadar gelip rakip atağı savuşturuyor. devamında tamamen kişisel gayretleriyle topu rakip sahanın ortasına kadar sürüklüyor. devamını manuel fernandes'in özel becerisi getiriyor. ikinci gol yine manuel fernandes'in bildik sert kesmelerinden birisi.
ama yanlış anımsamıyorsam futbol, (vurgula: takım sporları ) kategorisinde değerlendirilen bir branş. oy bu ne yaman çelişki anne..
bir ara topla oynama oranı mersin idman yurdu lehine % 63'e % 37 olarak beliriyor ekranda. işte o zaman beyazlar daha beyaz, renkliler daha renkli oluyor zihinlerde. elbette bu yüzde bir takımı değerlendirmede tek başına kriter olamaz. rakibi yan pasa yahut geri pasa zorlayarak topla oynamasına müsade edebilirsiniz. ancak beşiktaş, bu akşam mersin idman yurdu'nu ileriye doğru pas yapma şansı tanıyarak bu orana ulaştırdı.
daha ileriye gidelim tek bir nduka karşısında beşiktaş defans bloğu başta kanat bekleri olmak üzere ecel terleri döktü.
özetleyelim. bu şekilde olmuyor. bu şekilde yürümüyor.
şefin tavsiyesi:
takımın iki golünde de baş rol manuel fernandes,
takımını en kestirmeden atağa kaldıran manuel fernandes,
beşiktaş ile mersin idman yurdu arasındaki farkı açığa çıkaran manuel fernandes,
"e ama geceleri çok geziyor manuel fernandes"
yahu kâtip benim, ben kâtibin. el ne karışır? kâtibime, verdiği de ayar ne güzel yaraşır..
erman özgür'ün 11. dk'daki golüne hemen bir dakika sonra yasin ile bucaspor'un karşılık vermesiyle 1-1 devam eden karşılaşma.
iki sezondur maccabi electra tel aviv forması giyen 29 yaşında ve 1.98 boyunda abd'li iki numara. 2008-2009 sezonunda -çok fazla kendini gösteremese de- fenerbahçe ülker'de de oynamıştır. şutör karakterinin yanı sıra, ribaundlarda da etkisini hissettiren smith,; en parlak yıllarını italya liginde geçirdi. david blatt'in koçluğunda israil ekibinde de kaldığı yerden devam ediyor.
euroleague top 16'da mart ayının en değerli oyuncusu oldu.[ybkz]swh[/ybkz]
euroleague top 16'da mart ayının en değerli oyuncusu oldu.[ybkz]swh[/ybkz]
aliağa petkim'in, virtus bologna'dan transfer ettiği abd'li oyun kurucu kenny hasbrouck'un bir ihtimal forma giyeceği karşılaşma.
--alıntı--
"birkaç yıldır dimitris diamantidis’i beğeniyorum ama bu yıl euroleague’de oynadığı için khimki takımındaki zoran planinic’i de takip ettim. bu iki oyuncu da uzun oyun kurucular arasında ve bana faydalı olabilecek özellikleri olduğu için dikkatimi çekiyor. saha görüşleri çok iyi ve uzun olmalarına rağmen iyi dripling yapıyorlar. karşılarında onları savunan kısa oyuncular var ama onlar neredeyse hiç top kaybetmiyor ve bu durumdan hiç rahatsız olmuyorlar. ben ise zaman zaman kısa oyunculara karşı dripling sorunu yaşıyorum. özellikle zoran planinic’i izleyerek bu sorunuma karşı alabileceğim çözümleri öğrenmeye çalışıyorum. tecrübeleriyle karşılarında hiç kimse yokmuş, savunmasız oynuyormuş gibi bir duruş sergiliyorlar. bu iki oyuncu da benim idolüm.
benim şu an için gitmek istediğim herhangi bir takım yok. oyuncu ağabeylerim, “bir takıma gitmeyi çok isterin ve gidersin. ama beklentilerin büyük olduğu için orası sana kötü gelebilir” diyorlar. bu yüzden doğru yer, doğru zaman ve doğru insanlarla çalışmayı istiyorum. benim için şu an önemli olan gelişim. onun için de iyi oynayarak fazla süre almaya çabalıyorum. istanbul’da yetişmiş olsam veya seneye istanbul’a gidecek olsam hangi kulüpte oynardım? bilmiyorum… yakın gelecekteki hedefim euroleauge atmosferini yaşamak olduğu için belki bir sonraki ilk adım yurt dışı olur. zaman kaybetmek istemiyorum ama büyük konuşmamak, yaşayarak görmek lazım. insanın başına neler gelir, belli olmaz."
--alıntı--
"birkaç yıldır dimitris diamantidis’i beğeniyorum ama bu yıl euroleague’de oynadığı için khimki takımındaki zoran planinic’i de takip ettim. bu iki oyuncu da uzun oyun kurucular arasında ve bana faydalı olabilecek özellikleri olduğu için dikkatimi çekiyor. saha görüşleri çok iyi ve uzun olmalarına rağmen iyi dripling yapıyorlar. karşılarında onları savunan kısa oyuncular var ama onlar neredeyse hiç top kaybetmiyor ve bu durumdan hiç rahatsız olmuyorlar. ben ise zaman zaman kısa oyunculara karşı dripling sorunu yaşıyorum. özellikle zoran planinic’i izleyerek bu sorunuma karşı alabileceğim çözümleri öğrenmeye çalışıyorum. tecrübeleriyle karşılarında hiç kimse yokmuş, savunmasız oynuyormuş gibi bir duruş sergiliyorlar. bu iki oyuncu da benim idolüm.
benim şu an için gitmek istediğim herhangi bir takım yok. oyuncu ağabeylerim, “bir takıma gitmeyi çok isterin ve gidersin. ama beklentilerin büyük olduğu için orası sana kötü gelebilir” diyorlar. bu yüzden doğru yer, doğru zaman ve doğru insanlarla çalışmayı istiyorum. benim için şu an önemli olan gelişim. onun için de iyi oynayarak fazla süre almaya çabalıyorum. istanbul’da yetişmiş olsam veya seneye istanbul’a gidecek olsam hangi kulüpte oynardım? bilmiyorum… yakın gelecekteki hedefim euroleauge atmosferini yaşamak olduğu için belki bir sonraki ilk adım yurt dışı olur. zaman kaybetmek istemiyorum ama büyük konuşmamak, yaşayarak görmek lazım. insanın başına neler gelir, belli olmaz."
--alıntı--
--alıntı--
beşiktaş'a gelince... en zor durum onlarda gözüküyor. basketbolumuzun bu yılki en büyük kazancı erman kunter'in ülkemize geri dönüşü oldu. onun yanında da türkiye'nin en iyi menajerlerinden biri olmaya aday haluk yıldırım var ama takım kadrosu çok karışık. oyuncuları iyi ama onları bir araya getirecek gerçek bir lidere sahada ihtiyaçları var. "tutku bu görevi yüklenebilir mi?" diyorsanız hepimiz merakla bunu izliyoruz. tutku sağlıklıyken geçen sezon galatasaray'da beraber oynadığı her oyuncuyu daha iyi oyuncu yapma özelliğine sahipti ama onun bu özelliğini koç oktay mahmuti kullanmadı. oktay mahmuti'nin çok iyi bir koç olduğu tartışılmaz ama onun "her şeyi en iyi ben bilirim" anlayışı yüzünden tutku genç türk oyun kuruculara örnek olamadı. tutku beşiktaş'ta da aynı görevi yapmaya çalışıyor. beşiktaş'ta hücumda hiçbir değişik oyuna ihtiyaç yok. top tutku'nun elindeyken uzun veya forvet, kim olursa olsun, ona perdeye gelip sonra içeri kaçarsa takım oyunu başlıyor. tutku'nun takıma faydalı olup olmadığının ölçüsü onun asist sayıları olacaktır. tutku yaptığı asistten çok sayı atıyorsa, bu yine onun yeteneğinin eksik kullandığının göstergesi olacaktır.
basketbolda faul atışlarına serbest atış denir. bunun nedeni faul çizgisinde kimsenin sizi tutmaması ile sayı atmak için serbest olmanızdır. ama serbest atışlarda en büyük tehlike psikolojiktir. rakip seyircinin bağırışı ile atacağınız şutun girmeyeceği korkusu serbest atışın en güç yanıdır. beşiktaş'ın pivotu vidmar iyi bir oyuncu . eğer vidmar serbest atışları soksa takıma çok daha faydalı olur. serbest atışlardaki bu moral gerilimi antrenmanlara taşıyıp oyuncuları bu gerilime alıştırmak için yenilikler var. rakip seyircilerin faul atışlarındaki korkunç gürültüsünü teybe kaydediyorlar ve gerilimden etkilenen oyuncularına antrenmanlarda faul çalışırken kulaklık takıp o sesi dinlerken atış kullandırıyorlar. böylece oyucuları gerilime alıştırıyorlar. türk basketbolu beko ligi'nde zirve yarışında beşiktaş'ı da bekliyor, özeti bu...
--alıntı--[ybkz]swh[/ybkz]
beşiktaş'a gelince... en zor durum onlarda gözüküyor. basketbolumuzun bu yılki en büyük kazancı erman kunter'in ülkemize geri dönüşü oldu. onun yanında da türkiye'nin en iyi menajerlerinden biri olmaya aday haluk yıldırım var ama takım kadrosu çok karışık. oyuncuları iyi ama onları bir araya getirecek gerçek bir lidere sahada ihtiyaçları var. "tutku bu görevi yüklenebilir mi?" diyorsanız hepimiz merakla bunu izliyoruz. tutku sağlıklıyken geçen sezon galatasaray'da beraber oynadığı her oyuncuyu daha iyi oyuncu yapma özelliğine sahipti ama onun bu özelliğini koç oktay mahmuti kullanmadı. oktay mahmuti'nin çok iyi bir koç olduğu tartışılmaz ama onun "her şeyi en iyi ben bilirim" anlayışı yüzünden tutku genç türk oyun kuruculara örnek olamadı. tutku beşiktaş'ta da aynı görevi yapmaya çalışıyor. beşiktaş'ta hücumda hiçbir değişik oyuna ihtiyaç yok. top tutku'nun elindeyken uzun veya forvet, kim olursa olsun, ona perdeye gelip sonra içeri kaçarsa takım oyunu başlıyor. tutku'nun takıma faydalı olup olmadığının ölçüsü onun asist sayıları olacaktır. tutku yaptığı asistten çok sayı atıyorsa, bu yine onun yeteneğinin eksik kullandığının göstergesi olacaktır.
basketbolda faul atışlarına serbest atış denir. bunun nedeni faul çizgisinde kimsenin sizi tutmaması ile sayı atmak için serbest olmanızdır. ama serbest atışlarda en büyük tehlike psikolojiktir. rakip seyircinin bağırışı ile atacağınız şutun girmeyeceği korkusu serbest atışın en güç yanıdır. beşiktaş'ın pivotu vidmar iyi bir oyuncu . eğer vidmar serbest atışları soksa takıma çok daha faydalı olur. serbest atışlardaki bu moral gerilimi antrenmanlara taşıyıp oyuncuları bu gerilime alıştırmak için yenilikler var. rakip seyircilerin faul atışlarındaki korkunç gürültüsünü teybe kaydediyorlar ve gerilimden etkilenen oyuncularına antrenmanlarda faul çalışırken kulaklık takıp o sesi dinlerken atış kullandırıyorlar. böylece oyucuları gerilime alıştırıyorlar. türk basketbolu beko ligi'nde zirve yarışında beşiktaş'ı da bekliyor, özeti bu...
--alıntı--[ybkz]swh[/ybkz]
demirspor'un, kazanması durumunda dört sıra birden yükselerek beşinciliğe yerleşeceği karşılaşma.
fenerbahçe'nin 2-0 kazandığı karşılaşma.
1-1 sona ermiştir.
86. dk'da tidiane sane'nin golüyle ev sahibi takımın beraberliği yakaladığı karşılaşma.
83. dk'da moussa sow ile fenerbahçe'nin skoru 2-0'a getirdiği karşılaşma.
47. dk'da pierre webo'nun attığı golle fenerbahçe'nin 1-0 öne geçtiği karşılaşma.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?