confessions

gidiyorum bu

3. nesil Moderatör - - Moderatör -

  1. toplam entry 34127
  2. takipçi 3
  3. puan 665318

26 şubat 2012 fenerbahçe ülker beşiktaş milangaz maçı

gidiyorum bu
(b: anadolu efes)'in (b: banvit)'e mağlup olması ile yamulmuyorsam beşiktaş'ın kazanması durumunda liderliğe yükseleceği maç. fenerbahçe taraftarının oluşturacağı baskı ortamı oyuncuları ne derece etkileyecek, daha da önemlisi hakemleri nasıl etkileyecek merak konusu. can akın'ın sezonu kapatması üzerine zaten kısıtlı olan yerli oyuncu rotasyonunun daha da sıkıntıya girmesi her maçta olduğu gibi bu maçta da beşiktaş'ın başını ağrıtacak gibi duruyor. sakatlıktan çıkan zoran erceg ve marcelus kemp'in katkısı, adam morrison'un daha çok inisiyatif alması bizim adımıza belirleyici parametreler olacaktır. carlos arroyo'nun oyun disiplininden uzaklaşmaması, pops mensah bonsu'nun erken faul problemine girmemesi on yüz milyon baloncuk yutup kikirdememize yeter de artar bile.

fenerbahçe cephesine bakacak olursak, (b: neven spajiha ) ile işler bu sezon çok da iyi gitmiyor. takım ile koç arasında bağlar kopmuş durumda. ancak son (b: unics kazan )galibiyeti onların moral motivasyonunu da üst seviyeye çekti. (b: bojan bogdanovic, emir preldzic ) dikkat edilmesi gereken oyuncular. kendi salonunda oynayacak olması, geniş kadrosu fenerbahçenin avantajı.

anlaşıldı merkez, seviyor sizi herkes.

kenneth mccleary

gidiyorum bu
çağatay çırpıcıoğlu ve ihsan bayülken gibi oyunu çok iyi okuyan iki önemli oyun kurucunun varlığını arkasında hissetmesinin vermiş olduğu özgüvenle uçanı kaçanı çemberin içine bırakan iri kıyım abd'li. en iyi anlaştığı oyuncunun ihsan bayülken olduğu konuşulmaktadır. oyunun sıkıştığı anlarda ihsan arkadaşlarına dönüp "mccleary'nin artık devreye girmesi lazım" diyerek takımı ateşlemiştir.

26 şubat 2012 galatasaray beşiktaş maçı

gidiyorum bu
(b: fenerbahçe)'nin (b: eskişehirspor)'a mağlup olmasının her ne kadar bu maç öncesi (b: galatasaray) üzerindeki baskıyı hafifleteceği düşünülse de (beraberlik opsiyonu) (b: fatih terim)'in güçlü egosunun damgasını vuracağı karşılaşma olacaktır. zira fatih terim yönetimindeki galatasaray bizi ne pahasına olursa olsun yenmek isteyip kendisini takip eden iki takımın da bir an önce gardının düşmesini arzu edecektir.

maça dönecek olursak (b: carlos carvalhal)'in kafasında nasıl bir oyun planı kurguladığını kestirmek güç olmasa gerek. defansif tedbirleri en üst seviyede alarak, galatasaray'ın açığını kollayacaktır. ancaaaak;

- bunu yapabilmeniz için soğuk kanlı ve birbirlerinin alacağı nefesi bile ezberlemiş bir defans kurgusuna sahip olmanız gerekir. oysa beşiktaş'ın savunma hattı (b: tomas sivok)'u bir tarafa koyarsak kaleci de dahil olmak bireysel hata potansiyeli oldukça yüksek oyunculardan oluşmaktadır. dolayısıyla defansif futbol anlayışı ile tanınan carvalhal'in bu konuda çok başarılı olduğu söylenemez. bu işin tabir-i caizse duayenlerinden birisi şu anda (b: orduspor)'un başındadır.

- beşiktaş etkili kontra atak geliştirebilme kapasitesine sahip bir takım değildir. topla çıkışları ağır olup, acemice pas hataları yapılmaktadır.

- takım, hücumda çoğalma anlamında sefilleri oynuyor. kanattan hücum geliştiriyorsunuz rakip takım defansının beş kişiden oluştuğu ceza sahasına hareketlenen tek isim (b: hugo almeida). elini kaldırıp top istiyor. gelen ortaya kafayı vurursa ne alâ, vuramazsa mualla.

- beşiktaş'ın gollük ataklarının olgunlaşmasında kilit isim (b: manuel fernandes). organize atak yapılamadığı zaman, duran toplardan bir şekilde golü bulabilen bir takımız. ancak burada da kilit isim yine aynı. ve aynı fernandes bu maçta cezalı.

- soru: (b: manuel fernandes ) yokken beşiktaşı rakip yarı sahaya kim taşıyacak? (b: carlos carvalhal)'in bu tip durumlarda ne gibi bir alternatif hücum planı vardır?

- carvalhal'in gerek fiziken gerek mental olarak bitik bir (b: simao sabrosa)'da ısrar etmesinin gerisinde futbol anlamında felsefi bir derinlik olduğunu hiç zannetmiyorum. bu yersiz inadı simao'nun arkasında oynayan beki de oldukça zor durumda bırakmaktadır, zira beyzade bekine yardıma gitmemektedir. hatırlayalım (b: braga) maç boyunca neredeyse tüm kanat akınlarını kendi sağ kanadından geliştirmiştir.

- peki öteki kanatta trafik çevirmesi mi olmuştur? neden braga oradan çok etkili gelememiştir? sakın (b: necip uysal)'ın o kanatta (b: ibrahim toraman)'a sık sık yardıma gittiği için olmasın?

- soru: bu maçta toramanın önünde (b: ricardo quaresma) mı oynayacaktır? şayet öyleyse galatasaray hücumlarında geriye koşarak bekine yardıma geleceğini düşünen kaleye mum diksin. (avcunu açar)

- her maçın ilk 15-20 dakikası -içeride/dışarıda- oldukça dalgın ve dağınık oynuyoruz. 20-45 arası taşlar yerine otuyor. ilk yirmi dakikalık dilimde amatörce bir gol yemez isek direncimiz artacaktır.

- simao'dan umudum yok. quaresma ve almeida'nın iştahı (b: mustafa pektemek ) ile desteklenirse birşeyler çıkabilir.

- bir başka umudum galatasaray'ın bu maçı kazanıp puan farkını temelli açmak için şuursuzca saldıracak olma ihtimali.

- (b: fıray aydınus ) gereksiz, sıradan faul düdükleriyle oyunun akışını sekteye uğratmayan bir hakem, dolayısıyla savunma bloğunda makul sertlik muhafaza edilmeli.

- en büyük beşiktaş.

virginius praskevicius

gidiyorum bu
1998 yılında zalgiris kaunas takımından beşiktaş'a transfer olan ve 2000 yılına kadar burada formayı terleten litvanyalı dört numara nam-ı diğer buz adam. zalgiris kaunas forması giydiği dönemde efes pilsen'e rakip olmuş, abdi ipekçi tribünlerinde açılan "sarışınsın güzelsin" pankartı üzerine hislenerek kariyerine türkiye'de devam etme kararı almış, koç ahmet kandemir'in davetiyle beşiktaş'a gelmiştir. klasik litvanyalı power forvetler gibi hem içerden hem dışarıdan oynama yeteneğine sahip olmuştur. 2000-2002 yılları arasında belçika'ya dümeni kırmış ve telindus oostende formasını giymiştir. 2002 yılında ülkerspor formasıyla parkelerde arz-ı endam eden praskevicius, sonraki sezon hapoel tel aviv ile israil semalarında gezdikten sonra "dur lan bir daha ülkerspor'da oynayayım" diyerek 2004-2005 sezonunda yeniden türkiye'ye gelmiştir.

2009 yılında ülkesinin bc siauliai takımında aktif basketbol yaşamını noktalamış, bir kızı bir oğlu varmış, kendi hayatına dalmış, yerini eller almış çoktan.

kevin thompson

gidiyorum bu
1997-1999 yılları arasında beşiktaş forması giymiş north carolina mezunu abd'li muhteşem beş numara. beşiktaş'ta oynadığı iki sezon boyunca ribaund kralı olmuş, bu alanda fenerbahçeli dallas comegys'in hakimiyetine son vermiştir. aynı zamanda andre woolridge efendinin lütfedip kendisi üzerinden oynadığı ikili oyunlarda bizleri mahçup etmemiş, "iyi beslerseniz sayı da atarım beyler" mesajını vermiştir.

andre woolridge

gidiyorum bu
1997-2001 yılları arasında beşiktaş forması giymiş iowa üniversitesi mezunu abd'li oyun kurucu. forma giydiği dönemde özellikle kevin thompson iyi bir ikili oluşturmuşlardır. skorer özelliğine duyduğu aşırı güven, en kritik anlarda bencilleşmesine ve saçma sapan hücum tercihlerine neden olarak beşiktaş'a pek çok önemli maçı da kaybettirmiştir. ha bir de beşiktaş'ta oynadığı dönemde forma reklamı radikal gazetesi idi.

erman kunter

gidiyorum bu
mr. motion offense. osmanoğlu hanedanı'nın damatlarından, türk basketbolu'nun fransa sefiri. 1996-1997 sezonuna çetin yılmaz koçluğunda başlayan beşiktaş'ta ard arda gelen olumsuz sonuçlar üzerine, çetin yılmaz istifa eder. yerine erman kunter getirilir. kendi kurmadığı bir takımın yönetimini üstlenerek zaten ciddi risk alan kunter, gary alexander'ı takımdan yollar; can havliyle jo jo english, albert english, william njoku gibi isimleri transfer ederek kötü gidişatı engellemeye çalışır. ne yazık ki beşiktaş o sezon play out oynamak durumunda kalır. dört takımlı turnuvada itü ve yıldırımspor ilk iki sırayı paylaşarak birinci lige çıkarken, beşiktaş küme düşer. yıldırımspor, maddi problemlerden ötürü birinci ligde mücadele edemeyeceğini açıklayınca, onun yerine beşiktaş yeniden birinci lige çağırılır.

tabii aradan 15 yıl geçti. tekrar beşiktaş'ın başına geçerek uzun müddet takımın koçluğunu yapmasını, sonrasında aydın örs'ün fenerbahçe ülker'deki pozisyonuna benzer bir yapılanmanın başına getirilmesini ister bu fakir.

james bryson

gidiyorum bu
1996-1997 sezonunda çetin yılmaz yönetimindeki beşiktaş'a beş numara pozisyonu için transfer edilen abd'li basketbolcu. bileği düzgün, bire birlerde etkili bu arkadaş potaya yakın yerlerde aldığı pasları genel itibariyle basketle sonuçlandırmasıyla tanınmıştır. çetin yılmaz'ın istifasından sonra koçluğa getirilen (b: erman kunter ), (b: gary alexander ) ile yolların ayrılmasına izin verirken kendisinin takımda kalmasını istedikten sonra, sezona devam etmiş; ancak sene başındaki performansından uzaklaşmıştır. kırılgan oyun tarzı, arzulanan pota altı sertliğinin sağlanmasını engellemiştir.

1997 sezonunun sonuna gelindiğinde ise ne (b: beşiktaş) kalmıştır -zira (b: play out ) oynamak durumundadır ve rakiplerine yenilerek küme düşer- (b: ne de james bryson). şu sıralar ne yapıyor bilinmez, ısınamamıştım zaten adama.

gary alexander

gidiyorum bu
1996-1997 sezonunda çetin yılmaz'ın erkek basketbol takımının koçluğuna getirilmesiyle transfer edilmiş dört numara pozisyonunda oynayan abd-eli fişek. dişlikle salona çıkan, gözlerinden ateş çıkartan bu cengaver, topa bombe vermeden düz ve sert şut stiline sahip olduğundan attığı her baskette çemberin dibinden "zınk" diye ses gelirdi. hırslı ve mücadeleci yapısı bilhassa ribaundlarda göze battı. kendisinin beşiktaş taraftarı gözünde nam saldığı maç ise avrupa'da oynanan aris deplasmanı olup, bir ikili mücadele esnasında yunan oyuncuya kafa-göz dalmış; ihsan bayülken, nihat mala, onur aydın, mehmet ali tınay "estek köstek karargah destek" sloganıyla arkadaşlarına yardıma gitmişlerdir. gary, o maçta diskalifiye olsa da (vurgula: "hayatımda ilk defa beyazlar benim için kavga etti") diyerek duygusal bir ortam yaşatmıştır.

sezon bitmeden çetin yılmaz'ın istifasından sonra kendisi ile de yollar ayrılmış; bunun üzerine polonya'da basketbol yaşamına devam etmiştir. aşağıdaki linke tıkladığınızda "vay canına pascal yokken bu adam varmış" demeniz imkan dahilindedir.

http://www.youtube.com/watch?v=-V0kIOoGR0g

adrian autry

gidiyorum bu
1995-1996 sezonunda beşiktaş forması giymiş abd'li basketbolcu. iki ve üç numara pozisyonlarında takımın skor yükünü, ahmet fetgeri spor salonu'nun kahrını, biz tez canlı taraftarların nazını çekmiştir. o dönem yine beşiktaş forması giyen joe wylie ile uyumlu bir ikili oluşturmuş, sessiz sedasız işlerini yapmışlardır. söz konusu sezon beşiktaş kazanması gereken maçları kazanmış, kaybetmesi muhtemel maçları da kaybetmiştir.

ligin sonuna doğru iyice açılan ve formunun zirvesine çıkan autry, yamulmuyorsam bizden sonra italya liginde nice canlar yakmaya devam etmiştir. şimdilerde syracuse üniversitesi'nde yardımcı koçluk yaptığı kulağımıza çalınıyor. şansı bol olsun diyerekten entry'mizi tamamlıyoruz.

chris lawson

gidiyorum bu
1994-1995 sezonunda beşiktaş'ta forma giyen abd'li basketbolcu. kızıl saçlı beyaz tenli bu beyzademiz o sezon pota altında sınırlı yetenekleri ile birşeyler yapmaya çalışmış, zaman zaman fena sayılmayacak işler başarmıştır. fiziği ve oyun sitiliyle, bir dönem (b: galatasaray) forması giymiş, ama asıl olarak (b: limoges csp ) forması ile istanbulda efes'e kök söktürmüş (b: tim kempton)'ı andırsa da vasatın altı bir oyuncu olarak hafızamızda yer etmiştir. yine de haksızlık etmeyelim aynı sezon (b: kenny young ) isimli siyahi bir abd'li transfer etmiştik ki, bırak basketbol oynatmayı, sultanahmet'te saat sattırmazsın. ismet badem'e bile alay konusu olmuştuk, varın siz hesap edin gerisini.

şimdilerde muhtemelen doğduğu kasabanın okul takımını filan çalıştırıyordur, araştırmak lazım ama lawson buna değer mi şüpheliyim.

beşiktaş taraftarı

gidiyorum bu
son on yılda (vurgula: juventus) veya (vurgula: newcastle united) forması giyip "beşiktaşsın sen bizim canımız" diye tezahurat yapan, "lisanslı ürünler alıp takıma destek olalım arkadaşlar" şeklinde kitleyi bilinçlendirmeye çalışan kafası karışık genç arkadaşlarımızı bünyesinde barındıran oluşum.

mutlaka renk aşinalığı duyduğun yabancı takımları tv başında izlerken destekleyebilirsin, ama formasını, eşorfman üstünü giyerek, tuttuğun takımın maçına gidip gücüne güç katmaya geldiğini beyan edersen (vurgula: oksimoron)'un zirvelerinde turlar durursun güzel kardeşim. yok işi yalnızca siyah-beyaz renkleri giyme yeterliliğine indirgeyecekseniz (vurgula: altay) yahut (vurgula: aydınspor) forması giyip geleninize hiç rastlamadım. "biz beşiktaşlıyız" dediğinizi duyar gibiyim. hah işte ben de tam onu diyordum. beşiktaş'ın amblemi, forma rengi bellidir. orjinal ürün almaya durumunuz yetmiyorsa, üstünde hiç bir takımı çağrıştırmayan siyah-beyaz bir kazak, bir atkı, bir polar, bir mont dahi yeterlidir.

siz hiç (vurgula: psv eindhoven) formasıyla maça gelen (vurgula: southampton) taraftarı gördünüz mü? değil mi canım arkadaşım? değil mi güzel abim?

ömer büyükaycan

gidiyorum bu
the dört numara... yazıp yazmama konusunda tereddütlere gark eden, her aklıma geldiğinde -tıpkı basketbolu seven herkes gibi- hayıflandığım, en parlak yıllarını (b: galatasaray) ve (b: fenerbahçe )forması ile geçirmiş, 1998-1999 sezonunda (b: beşiktaş ) forması giyen oyuncu. ne (b: murat konuk ) ne (b: mirsad türkcan ) ne (b: kerem gönlüm)... onun gibi bir dört numara bir daha bu ülkenin basketbol salonlarına gelmeyecektir. kariyeri düşüşte olup da beşiktaşın tutup ayağa kaldıramadığı tek yıldızdır. (gerçi (b: tamer oyguç ) da var ama yıldız değildir pek.)

nba bir yana en azından avrupa'nın üst seviye takımlarını hak eden bir kalite, başka bir hayatı tercih etmiştir. saygı duymak düştü hissemize ancak doymadık ömerciğim büyükaycan... doyamadık...

not: asist için (b: şutmesafesişutpozisyonu)'na teşekkürler.

nihat mala

gidiyorum bu
her ne kadar karşıyaka orjinli ise de hafızalarımızda tofaş yıllarındaki performansı ile iz bırakmış 1996-1998 yılları arasında beşiktaş forması giymiş basketbolcu. tofaş yılları dedik zira -en azından bana göre- fenerbahçe için ibrahim kutluay, efes pilsen için ufuk sarıca, ülkerspor için harun erdenay ne ise, nihat mala da oynadığı dönemde tofaş için benzeri bir önem arzetmiştir.

tofaş sonrası -beşiktaş dahil- forma giydiği takımlarda aynı performansı sergileyemese de tecrübeli skorer kontenjanından arada sırada inisiyatif üstlendiğini söylemek mümkündür. muadilleri - hüsnü çakırgil, serdar susmuş, rüçhan tamsöz vs. - gibi üç sayı çizgisinin gerisini çitlerle çevirerek feodal beyliğini ilan etmiştir. şut atarken topu omuz hizasından çıkarması, panya ile arasının da iyi olmasını beraberinde getirmiştir.

2003 yılında basketbola başladığı yer olan karşıyaka'da oyunculuk yaşamını noktalamıştır. hali hazırda aynı takımda genel menajerlik görevini sürdürmektedir.

rüçhan tamsöz

gidiyorum bu
efsane eczacıbaşı kadrosu içerisinde basketbol dünyasına merhaba diyen ve 1997-2000 yılları arasında beşiktaş forması giymiş olan kadim şutör/ideal iki numara. gününde olursa kendisini savunan kişiye "bir ihtimal daha var o da ölmek mi dersin. söyle canım ne dersin?" isimli veciz eseri rahatlıkla söyletebilme yeteneğine sahipken, havasını yakalayamadığı maçlarda izleyenlerin tırnaklarını yediği vakidir.

2001 yılında mydonose kolejliler formasıyla kariyerini noktalamıştır.

ömer saybir

gidiyorum bu
profesyonel kariyerine 1980-1981 sezonunda beşiktaş formasıyla başlayan, üç sezon beşiktaş'ta oynadıktan sonra sırasıyla efes pilsen, paşabahçe, galatasaray, oyak renault, kayseri meysuspor formalarını terleten, 1995-1996 sezonunda yeniden beşiktaş'a dönen ve en son 1996-1997 sezonunda itü forması ile izlediğim 1961 doğumlu eski basketbolcu, pivot. tek kollu canavar.

hüsnü çakırgil

gidiyorum bu
1994-1995 sezonunda bir fenerbahçe - beşiktaş maçı esnasında tam üçlüğe kalkarken beşiktaş tribününden bir taraftarın "ağabey sendeki bıyık bende olacak bir dakika düşünmem beşiktaş'ta oynarım" demesi üzerine duygulanarak hatalı yürüme yapıp 1995 yılında beşiktaş basketbol takımına transfer olma kararı ile birlikte 1995-1997 yılları arasında (b: ahmet fetgeri spor salonu)'nu rakiplere dar eden selvi boylum.

peki hüsnü üzerinden oynanacak hücum setleri nasıl çizilirdi? arzedeyim sayın abim. top, oyun kurucu eşliğinde rakip yarı alana taşınır, pota altına indirilir, pota altına ikili sıkıştırma geldiği anda beşiktaş'ın o zaman ki beş numarası - isteğe göre (b: joe wylie), (b: james bryson)- topu boş durumdaki hüsnü'ye çıkarır veeeeee perde. hüsnü önce bir topu kavrar, yavaşça kollarını yukarı kaldırıp şut için pozisyon alır, suratını "ya şimdi topu aldık ama atsam mııııı atmasam mıııı, kim uğraşacak şimdi yahu, ne yapsam ki acaba" dercesine mahzunlaştırır, zannedersiniz ki birazdan (b: özdemir asaf)'tan bir dörtlük okuyacak. neyse hücum süremizin dolmasına beş saniye kala şutu atmaya karar verir. top süzülür süzülür süzülür... süre tam dolarken filenin cofff sesi kulaklarımızda ünlenir. (b: ihsan bayülken)'in beşiktaşı çalıştırdığı yıllarda yardımcı koçluk yapmışlığı da vardır.

basketbol sarhoşu olduğumuz her maçının sonunda arkadaşlarımıza "of o son üçlüğünü izlemeyecektim abi yaaa" dememizin tek nedenidir vesselam...

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol