confessions

gidiyorum bu

3. nesil Moderatör - - Moderatör -

  1. toplam entry 34145
  2. takipçi 3
  3. puan 665607

fuat usta

gidiyorum bu
1995-1996 sezonunda beşiktaş forması giymeye gayret etmiş kalıplı gurbetçi orta saha oyuncusu. 1994-1995 sezonunda christoph daum yönetiminde şampiyon olan beşiktaş, şampiyonlar ligine kalma hedefiyle transfer dönemine girer. yamulmuyorsam bu dönem süleyman seba başkanlığında en çok para harcanan sezon olur. ronny johnsen, stefan kuntz, ertuğrul sağlam, orhan kaynak gibi isimler önemli maliyetlerle takıma kazandırılır. bir de hollanda liginde mücadele eden fortuna sittard takımından, o sezon takımının en çok gol atan oyuncusu ünvanı ile bir futbolcu transfer edilir ki işte bu isim de fuat ustadır.

çok geçmeden spor basınında daum'un ağzından bu sezonun en umut vaad eden transferinin fuat usta olduğu yazılır/çizilir. "geleceğin yıldızı" sıfatı ışık hızıyla yapıştırılarak, taraftarda yüksek bir beklenti yaratılır. ilk hazırlık maçında sahadaki diğer on futbolcudan hariç dikkatle takip edilir. pek bir varlık gösteremez ancak uzaktan çektiği mermi gibi bir şut vardır ki -kale direğini az farkla sıyırıp auta çıkmıştır- insanların kafasında "lan acaba mı?" sorusunun belirmesine neden olmuştur. ne var ki haftalar ilerledikçe pek çok beşiktaş'lının kafasında canlandırılan futbolcu prototipiyle uzaktan yakından alakası olmadığı anlaşılır. hatta transfer edildiğinde kendisini yere göğe koyamadığı söylenen daum, fuat usta'ya sadece yedi maçta görev vermiştir.

sezon sonu hollanda 'ya geri dönen fuat usta, burada cambuur, sparta rotterdam, maastricht gibi takımların formasını giydikten sonra futbola başladığı fortuna sittard'ta jübilesini yapmıştır. daha sonra guus hiddink'in a milli takımın başına geçmesiyle birlikte, kendisi de a 2 milli takımının başına hoca olarak getirilir. 2012 yılı itibariyle bu görevin bir başka beşiktaş'lıya devreder. (bkz: gökhan keskin)

biraderi suat usta da benzeri umutlarla bir dönem galatasaray'a transfer edilmişse de akıbeti abisinin durumundan çok farklı olmamıştır denilebilir. evet dostlaaar bir "acaba bu yeni gelen gurbetçi bizde mehmet scholl etkisi yaratır mı lan" isimli programımızın daha sonuna geldik. önümüzdeki programlarda daha başka örneklerle (necat aygün olurrrrr, ersen martin olurrrr, atilla birlik olurrrr) görüşmek dileğiyle. esen kalın. unutmadan bu bölümümüzün ödüllü sorusunu da izleycilerime soralım: bu fuat ve suat usta kardeşlerin türkiye'de oynadıkları süre müddetince iyi ya da kötü futbolcu olduğuna dair kesin bir kanaatiniz var mıdır ? tatmin edici cevabı veren ilk yüz kişiye renkli cicozlarımı paylaştıracağım.

oliver schafer

gidiyorum bu
1999-2000 sezonunda "ferman hans peter briegel'inse tüm almanlar bizimdir" düsturundan hareketle markus münch ve thomas hengen ile birlikte beşiktaş'a gelen sıkılgan stoper. zaten o dönemin beşiktaş'ını, osmanlı devleti'nin askeri teşkilatlanmasının modernizasyon sürecinde (vurgula: prusya) modelini örnek aldığı zaman dilimindeki alman subayların eğitmen olarak görevlendirildiği 18. yüzyıl ile özdeşleştirmek mümkündür. ya da ben kuruntu yapıyorum, bilemedim şimdi. efendime söyleyeyim (ne güzel bir kalıp bu ya) sekiz sezonluk (vurgula: fc kaiserslautern ) kariyeri, siyah beyazlı taraftarları umutlandırsa da sergilediği futbol vasatı aşamamıştır. beşiktaş'ın stoperden sağ bek türetme geleneğinin tarihsel arka planını schafer ile başlatmak mümkündür ki, gerçekten belli bir periyod defansın sağında da görev yapmıştır.

thomas hengen'in, nişanlısının "thomassss hemen yarın eşyalarımızı toplayıp almanya'ya dönüyoruz anladın mı? ben babamın evinden istanbul'un egzoz kokusunu çekmeye gelmedim, yoksa yüzüğü çıkarıp koyayım şifonyerin üstüne bu iş burada bitsin" şeklindeki çıkışı üzerine takımdan erken ayrılmasıyla schafer bir miktar demoralize olsa da markus münch kendisini ikna etmiş; tüm ciddiyetiyle antremanlara asılmasını sağlamıştır. görev aldığı maçlar boyunca elinden geleni ortaya koymuş olmasına rağmen, serdar bilgili'nin başkanlığa seçildiği 2000 yılıyla birlikte yeniden yapılanmaya giden beşiktaş ile yolları ayrılır. (vurgula: hannover 96 ) takımı ile anlaşır. (bu takımın sahibi (vurgula: mustafa yolaşan ) olsaymış harika olurmuş) iki sezon bu takımda forma giydikten sonra (vurgula: fc saarbrücken) ile sözleşme imzalar. son olarak 2007 yılında yuvası olarak kabul edeceğimiz (vurgula: fc kaiserslautern)'de futbolu bırakır.

şimdilerde (vurgula: fc kaiserslautern ) rezerv takımında yardımcı hocalık görevini yürütmekte olup, arta kalan zamanlarında uydu üzerinden (vurgula: trt gap ) kanalındaki (vurgula: bu toprağın sesi ) programını izlemektedir.

murat didin

gidiyorum bu
sabahın bir vakti "lan aubrey reese ne yapıyor acaba hiç gözükmüyor, mersin'de ciğerci mi açtı nedir" diye söylenirken alman ikinci lig takımlarından (vurgula: gloria-giants düsseldorf ) takımının başında olduğunu öğrendiğim koç. aubrey reese ile birlikte, (vurgula: quadre lollis ) ve (vurgula: dennis mims ) gibi tanıdık dostları da ekibe dahil etmiş, iyi de yapmış. eferin.

aubrey reese

gidiyorum bu
2006-2007 sezonunda murat didin yönetimindeki beşiktaş'ta forma giymiş abd asıllı oyun kurucu görünümlü ömür törpüsü. tam adı (vurgula: aubrey lamar reese ) olan bu arkadaş 2003 yılında tekelspor forması ile türkiye macerasına başlamış; mütevazı bütçeli takımların skor gücü olan vasat amerikalı) kontenjanından bayağı bir at oynatmıştır. tekelspor'da forma giydiği ikinci yılın sonunda, o sezon takımdan ayrılıp real madrid'e transfer olan kerem tunçeri'nin yerine point guard olarak getirilmiştir.

artık büyük takıma kapağı atmanın heyecanıyla mıdır nedir kimseler ortalıkta yokken bu arkadaş daha sezonun başlamasına bir buçuk - iki ay varken akatlar'a gelip idman yapmaya başlar. sezon başladıktan sonra görülür ki reese oyun değil de, en fazla sabah idmanına geç kalmamak için evdeki saati kurabilecek yeteneğe sahiptir. saha görüşü varla yok arası, ikili oyun desen hak getire, hücum süresinin üçte ikisinde topu sektirip kalan kısmında potaya atan bir adamcağızdı işte. şutları fena sayılmamakla birlikte kendisi bir basketbol takımı için ideal bir iki numara - o da daha fazla çalışarak- olabilirdi. khalid el amin ve (vurgula: kerem tunçeri)'yi bir numarada izlemiş beşiktaş taraftarının karşısına "yeni oyun kurucumuz" şeklinde çıkartılması hem kendisi açısından hem de seyirci açısından büyük talihsizlik oldu. dokular uyuşmadı, protestolar arttı. 2007 yılında beşiktaş'tan ayrıldı ve istanbul'da otururken bir öğlen tadına bakıp çok beğendiği (vurgula: tantuni)'nin meşhur olduğu yeri arkadaşlarına sorarak öğrendikten sonra (vurgula: mersin büyükşehir belediyesi ) ile anlaştı. bir sene bu takımda potaya şut attıktan sonra, "ben bir izmir yapıp geleceğim bir yere ayrılmayın" dediği takım arkadaşlarını atlatarak 2008-2009 sezonu için (vurgula: aliağa petkim ) ile anlaştı. burası pek açmamış olacak ki 2010 yılında yeniden mersin'e döndü ancak bu seferki mersin turu oldukça kısa sürdü.

sizler için araştırdık, efenim bu (vurgula: bob marley)'in süt kardeşi kılıklı eleman şimdilerde yine murat didin'in başında bulunduğu alman ikinci lig takımlarından (vurgula: gloria-giants düsseldorf ) takımında saç baş yol.. eöhm pardon oynamaktadır.

chuck kornegay

gidiyorum bu
2005-2006 sezonunda murat didin yönetimindeki beşiktaş'ta forma giymiş abd asıllı 4,5'tan 5 numara. tam adı (vurgula: charles macarthur kornegay ) olup, bu isimle demokratların adayı sıfatıyla birleşik devletler başkanı olması beklenirken gitgide uzayan boyuyla kendisini parkelere atarak basketbolcu prototipine uygun (vurgula: chuck) ön adını tercih etmiştir. ancak yemek hazır olduğunda annesinin kendisini "macarthurrrr haydi sofrayaa" diye çağırdığı yakın çevresi tarafından sıkça dillendirilmiştir.

kariyerinin dikkat çekmeye başladığı yıllar ispanya'da oynadığı dönemlere denk gelir. abd'de villanova üniversitesi'nde eğitim gördüğü zamanlarda okuldaki türk öğrencilerle sıkı dostluklar kurmuş; içlerinden birisinin kendisine doğum gününde cd formatında hediye ettiği "(vurgula: turist ömer boğa güreşçisi)" isimli filmi izledikten sonra geleceğinin ispanya'da olduğuna karar vermiştir. (vurgula: caja san fernando), (vurgula: fuenlabrada) ve (vurgula: unicaja malaga )formalarını giydikten sonra 2004 yılında (vurgula: moskova elektrikli terlik giyme makinası üreticileri odası ) tarafından düzenlenen "(vurgula: rus basketbolunun dünü bugünü yarını: alexander volkov'dan andrei kirilenko'ya)" isimli panele konuşmacı olarak davet edilmiş, burada yaptığı ateşli konuşmayla salonda bulunan (vurgula: dinamo moskova)'lı idarecilerin dikkatini çekmiştir.

2005-2006 sezonunda beşiktaş koçluğuna getirilen murat didin'in kadroyu büyük ölçüde oluşturduktan sonra son olarak dönemin basketbol şube sorumlusu (vurgula: şenol demirağ)'dan "şenolcum baktığın anda bir de pota altına kalıplı bir civan mert bulursak dadından yinmez bu takım" şeklinde ricada bulunması üzerine, acil olarak istanbul'a çağrılan kornegay, merhum vedat okyar'ın deyimiyle henüz "et mi balık mı anlamamışken" dokuz maç sonra soluğu yeniden ispanya'da almış; (vurgula: menorca) takımıyla sözleşme imzalamıştır.

şimdilerde "(vurgula: vay canına ispanya, beş kuruşa pandispanya)" isimiyle kaleme aldığı anı/biyografi türü kitabının tanıtım kampanyası için bağış topladığı söylenmektedir.

rick jason apodaca

gidiyorum bu
2007-2008 sezonunda (b: türkiye-porto rico parlamento dostluk grubu)'nun elias larry ayuso vasıtasıyla başlatılan iyi ilişkilerin daha ileriye taşınması amacıyla christian dalmau ile birlikte (b: beşiktaş)'a transfer edilen (b: shooting guard). bu arkadaş belli bir müddet ülkesinde takıldıktan sonra 2003-2004 sezonunda kısa bir (b: orlando magic ) macerası yaşamışsa da umduğunu bulamamıştır. 2006 yılında (b: italya)'nın (b: scafati basket) takımıyla anlaşmış; çok geçmeden küçük takımın büyük oyuncusu sıfatıyla sezonu sayı kralı olarak noktalamıştır. ligin bitimiyle yaz tatili için memleketine giden (b: apodaca), babasının "ben sayı krallığı filan anlamam. koca yaz boş boş oturacağına git bir nba takımının yaz kampına katıl, okul harçlığın çıksın" demesi üzerine 2007 yılında portland trail blazers ile (b: las vegas)'taki yaz liginde mücadele eder. internetten bordrosunu kontrol ettiğinde sigortasının yatırılmadığını öğrenerek apar topar (b: abd)'yi terk eder.

(b: porto rico hükümeti)'nin kendilerine yolladığı yazılı tebligata uyarak christian dalmau ile birlikte (b: istanbul)'un gerdanından öpmeye gelirler. (b: ayuso)'dan talimli olan (b: beşiktaş) taraftarı "sayı kralıymış la, vay canına. attığı basket olur." beklentisi ile salonları doldurur. doldurur doldurmasına ya, (b: apodaca)'dan yüzdeli dış atışlar beklerken o sezon sessiz sedasız (b: benetton treviso)'dan transfer edilen yüzüne bakmadıkları preston shumpert'ın sahne alması karşısında epey bir afallar. hırs ve mücadele açısından herhangi bir eksiği olmamasına rağmen, (b: italya ligi sayı kralı )ünvanının altında ezildiğinden olsa gerek, kendisinden beklenilen skor gücünü bir türlü salona yansıtamamıştır.

(b: beşiktaş)'tan ayrıldıktan sonra önce (b: çin) ligine, oradan da kariyerini parlattığı (b: scafati basket ) takımına gider. 2010 yılında (b: italya)'da bir plakçının önünden geçerken kulağına gelen (b: fairouz)'un sesine vurularak (b: lübnan) liginde oynamaya karar verir. 2011-2012 sezonunda ise (b: yunanistan)'ın (b: marousi) takımında potaya şut atmıştır. şimdilerde yeniden vatanına dönüş yapmış olup, ülkesinin (b: capitanes de arecibo ) ekibinde aruz vezninde şiirler yazmaktadır.

sandro nicevic

gidiyorum bu
2007-2008 sezonunda (vurgula: beşiktaş) forması giymiş sarı yeleli hırvat pivot. her hırvat basketbolcu gibi profesyonel anlamda ortaya çıkışı (vurgula: cibona zagrep)'te gerçekleşmiş; (vurgula: le mans), (vurgula: aek atina), (vurgula: unicaja malaga ) gibi önemli ekiplerde forma giymiştir. 2007 yılında koçluğa ergin ataman'ı getirerek şampiyonluk hedefi ile yola çıkan (vurgula: beşiktaş)'a geldiği sene kendisine bir başka iddialı ekip olan (vurgula: galatasaray) da talip olur. ancak "ayranda sütaş baskette beşiktaş" diyen nicevic, siyah beyazlı kulüple sözleşme imzalar. her ne kadar (vurgula: beşiktaş)lı basketbol severler kimani ffriend, pops mensah bonsu tarzı uçanı kaçanı tutan atletik beş numaraları sevse de bana göre bu vatandaş gerek oyun bilgisi, gerek pivot hareketleri, gerekse vatandaşı (vurgula: nikola prkacin ) kadar öldürücü olmamasına rağmen etkili pas yeteneğiyle takıma gelmiş en iyi beş numaradır. savunma yapmaktan pek hoşlanmayan hafif hantal yapısı ve ribaundlardaki görece etkisizliği sanırım üst düzey avrupa takımlarında boy göstermesinin önüne geçmiştir.

(vurgula: beşiktaş) forması ile o sezon ligde yarı final gören nicevic, ergin ataman'ın takımdan ayrılıp (vurgula: efes pilsen)'in başına geçmesinden sonra ortaya çıkan idari/teknik boşluk sonrası (vurgula: italya)'ya yönelerek (vurgula: benetton treviso ) ile anlaşmış olup üç sezon bu takımın formasını terletmiştir. kendisini en son (vurgula: 2009 avrupa basketbol şampiyonası)'nda (vurgula: hırvatistan) milli takımıyla izleyen bu yazara şimdilerde ne yaptığı konusunda ne bir kart atmış ne de bir mektup (ucunu yakmasa da olurdu) yazmıştır.

unutmadan (vurgula: türkiye)'de forma giydiği dönemde, bence en büyük talihsizliği christian dalmau gibi katıksız iki numara özellikleri olan bir oyuncunun (vurgula: guard)lığını yaptığı bir (vurgula: beşiktaş)'a denk gelmesidir.

21 ağustos 1994 beşiktaş kocaelispor maçı

gidiyorum bu
1994-1995 sezonunun ikinci haftasında (b: beşiktaş)'ın, kendi sahasında çıktığı ilk maçta o dönem mustafa denizli'nin teknik direktörlüğünü üstlendiği (b: kocaelispor)'u 7-1 gibi bir skorla sürkalse ettiği maçtır. gelgelelim bahsi geçen skor, bu fakirin söz konusu maçın başlığını açmasının amacının yanında sıradan bir ayrıntıdır.

1994 yaz mevsimi...(b: beşiktaş)'ın sembolü haline gelmiş, attığı gollerle küçüğünden büyüğüne tüm taraftarları sevince boğan, takımın ileri üçlüsünün uç beyi feyyaz uçar, yenilediği sözleşme sonucu aldığı transfer çekinin karşılığı olan paranın kulubün hesabında gözükmemesi üzerine, -artık kimin dolduruşuna geldiyse- parayı sağlama almak için çekin arkasını yazdırır. bu girişimin "bakın verdiğiniz çek karşılıksız çıktı. paramın üstüne yatmak yok. son kuruşuna kadar alırım haaaa" anlamına geldiğinden kim bilir haberi dahi yoktur. durum süleyman seba'nın hem kulağına hem de ağırına gider. 1984 yılında kulübün kapısına kilit vurulacakken evini ipotek ettirip (b: beşiktaş)'ın başkanlığına geçen seba, kâh zamanında kâh geç hiçbir evladına (b: beşiktaş)'ı borçlu bırakmamıştır. camianın sembol oyuncularından birisinden gelen böyle bir girişimi hazmedemez. derhal sözleşmesini fesheder. siyah beyaz'a gönül veren herkes şok hâlindedir. yıllardır attığı gollerle şampiyonluk kutladıkları, yeni doğan erkek çocuklarını ismini koydukları (b: feyyaz)'ın başka bir takımda oynamasına ihtimal dahi vermemektedirler. (b: feyyaz) yaptığının farkına varsa da artık çok geçtir. araya hatırlı kişiler koyulur. sonuç alınamaz. merhum vedat okyar köşesinden çağrıda bulunur ve "ne olur süleyman ağabey. hayatımda ilk kez senden bir ricada bulunuyorum. bir cahillik etmiş, sen hepimizin büyüğüsün. affet." tarzında birşeyler yazar. o vedat okyar ki beşiktaş'la yaptığı transfer görüşmelerinde para konuşmadan imza atıp çıkan, ne zaman para verirlerse o zaman gidip alan vedat okyar. (buradan 'hiçkimse oynayıp beş kuruş talep etmesin' anlamı çıkmasın lütfen. elbette herkes alın terinin karşılığını sonuna kadar almalıdır.) özetle çabalar fayda etmez. (b: süleyman seba ) için aslolan (b: beşiktaş)tır ve kendisi dahil herkesin üzerindedir.

yalnız taraftar pek aynı fikirde değildir. "feyyazsız beşiktaş yumurtasız menemene benzer", "büyük başkan feyyaz'ı bize bağışla" sloganları eşliğinde bir kampanya yürütülür. (b: beşiktaş) der (b: feyyaz) demez seba. ve (b: fenerbahçe) ile anlaşır (b: feyyaz). aynı zamanda ilk kez (b: süleyman seba)'nın gönderdiği futbolcuyu rakiplerinden birisi transfer etmiştir. gergin başlar 94-95 sezonu. zira alınacak en ufak bir olumsuz sonuçta tribünlerden "feyyaz feyyaz" sloganları yükselecektir. ilk sınav 14 ağustos'taki (b: denizlispor) deplasmanıdır. alınan 3-1'lik galibiyet bile havayı tam olarak yumuşatmaz. ikinci hafta (b: inönü stadı)'nda (b: kocaelispor) ağırlanacaktır. tribünler henüz (b: feyyaz)'ın gidişini kabullenebilmiş değildir. ilk kez o gün bir isim takımın önüne geçmiştir. ancak hesaplar şaşar. yağmur gibi gelir (b: beşiktaş)'ın golleri. yedinci golden sonra tribünlerden toplu halde tek tezahürat yükselir: (b: feyyaz öldü. allah rahmet eylesin). çok değil birkaç ay önce uğruna tuttukları takımı karşılarına alan binlerce kişi, öne geçilen bir (b: fenerbahçe ) maçı esnasında sonradan oyuna giren (b: feyyaz) için "sallasana sallasana mendilini, .... feyyaz kurtarsana fenerini" diye bağıracaktır.

bilhassa 80'li yılların sonu ve 90'lı yıllarda dünyaya gelen (b: beşiktaş)lı dostlar, "şenollar birollar gider yusuflar sanlılar gelir" gelir sözünü içselleştirmeden sizden önceki taraftar profilini ve bu profilin beslendiği geleneği anlayamazsınız. elbette böyle bir mecburiyetiniz de yok. ama yıllar ilerledikçe siz de şahit olacaksınız ki; şenollar, birollar, yusuflar, fikretler, ziyalar, feyyazlar, sergenler hatta ahmet fetgeriler, hakkı yetenler, recep adanırlar, şükrü gülesinler, şeref görkeyler, süleyman sebalar gider -ki pek çoğu artık aramızda değildir- (b: beşiktaş) kalır.

darılmayın ama bu aralar sözlük gündemini işgal eden şudur:(b: beşiktaş mı quaresma'dan çıkar yoksa quaresma mı beşiktaş'tan).

nedim yücel

gidiyorum bu
1997-2006 yılları arasında beşiktaş forması giymiş özkaynak orjinli 1979 doğumlu power forward. henüz 18 yaşında parkelere adım atmış, beşiktaş erkek basketbol takımı'nın tarihine gerek oyuncu gerekse teknik adam olarak damgasını vuran pek çok kişiyle beraber forma giyme olanağı yakalamıştır. bilhassa ribaund konusundaki yeteneği ile dikkat çekmiş, yıllar ilerledikçe belli oranda da olsa hücum kabiliyetini de geliştirmiştir. kimi zaman ilk beş çıkarak önemli görevler üstlense de, genel olarak o sezon takıma transfer edilen yabancı dört numaraların kaliteli bir alternatifi olarak karşımıza çıkmıştır. şimdilerde ankara ekibi türk telekom'da kariyerini sürdürmektedir.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol