confessions

gazza

2. nesil Yazar - uzman yazar - Yazar -

  1. toplam entry 35
  2. takipçi 0
  3. puan 5846

erhan güven

gazza
bırak beşiktaş'ta oynamasını ve büyük takımda futbol oynamasını, mahalle maçı yapsam kadroya almayacağım, adam eksik olsa bile yine de oynatmayacağım türden nev-i şahsına münasır insandır. bu adamı bir de aydın karabulut ile takas yapıp aldılar, adam topa vurmayı bilmiyor, top sürmeyi bilmiyor, kademe anlayışı yok, pas atamıyor. anca tutsun girsin rakiplere. yakışıklı adamdır da yakışıklı diye banko oynayıp bizi kanser etmeye hakkı yok. schuster'de bilincinde tabi ama yokluktan oynatıyor. zamanında trabzonspor ciddi ciddi istemişti, yöneticiler biraz kafayı kullanıp bunu güzel bir ücrete okutsalardı tadından yenmezdi. şimdi bedava versen kimse almaz, öyle bir adam.

zaten bizim sağ kanadımızın hep çirkin bir oyuncuya ihtiyacı vardır. recep çetin, ali eren beşerler vs vs. kimsenin kıymetini bilmiyorlardı da devir değişti iyi ki. şimdi şu kadroda bir markus münch olaydı bunun yerine sağ kanat çok rahat olurdu. ah şu yabancı sınırlamasının gözü kör olsun.

filip holosko

gazza
beşiktaş'ı sever, taraftara aşıktır falan ama maalesef mental ve teknik bakımdan hiçbir şeye derman olmayan vasat futbolcudur. 2008-2009 sezonunda gelen şampiyonlukta payı ve aynı yıl kupayı da kazanmamızdaki payı yadsınamaz fakat kendisi o dönemden sonra geçirdiği sakatlıktan kendisini kurtaramadı. tek artısı ortasahanın her yerinde oynayabilmesi. schuster'in total futbol taktiği gereği sağ veya sol kanattaki gizli forvet vazifesini yerine getirmeye çalışıyor ancak gol atamıyor. top sürüyor ama pas atamıyor. sırf kendini gösterebilmek için her topu alıp gol atma çabası içine girmiş, boş kaleye gol atınca da "hani ben attım ulan" triplerine giriyor mütemadiyen. ocak ayında gönderilirse zerre üzülmem, aksine sevinirim.

fakat işin tuhaf yanı tüm kazma futbolcularımız gibi bu adamı da fm'de süper ötesi yaparlar. fm 2011'de 1 sezon yokluktan oynattım, satacaktım. ben satmaya kalmadan, arsenal 15 milyon avroya almak istedi. he 30 maçta 18 gol atıp, 14 asist yaptı. ortalaması da 7.94'tü. zaten o istatistiği yaptığında gülmekten yıkıldım arsenal'e de direkt sattım. keşke kendisindeki mevcut potansiyeli haybeye harcamasaydı. sakatlıktan sonra "olm ben iyi oynuyorum yeaa" şeklinde hiç çalışmadan bu kadar düşürdü kendisini.

metin tekin

gazza
ali gültiken ve feyyaz uçar içinde en yakışıklı, en başarılı ve en beşiktaşlı olan efsanedir. feyyaz uçar ücret olayı yüzünden süleyman seba ile atışır, ardından beşiktaş ile ilişkisi kesilir ve fenerbahçe'ye gider. gerçek beşiktaşlı feyyaz. profesyonellik hadisesi değildir bu aslında. aynı konumda metin tekin olsaydı muhtemelen kocaelispor'a giderdi. gel gelelim ali gültiken ile de benzer bir noktaları vardır. metin tekin beyin sarsıntısı geçirir ve 1 yıl kadar futboldan uzaklaşır. ali gültiken ise galatasaray'a attığı golden sonra sakatlanır ve o sakatlıktan bir daha kurtulamaz 30 yaşında futbolu bırakmak zorunda kalır.

tabi metin tekin'in bu kadar iyi olmasında kendi yeteneğinin yanı sıra alan walsh isimli bir diğer sarı fırtınanın da payı vardır. adam ne orta yapardı lan. hey gidi. efendiliği ve ciddi anlamdaki duruşuyla, gerçekten beşiktaşlı duruşunu yaşatabilen nadir insanlardandır.

alan walsh

gazza
sergen'in örnek aldığı futbolcudur. kendi de söylerdi bunu imalı olarak. metin-ali-feyyaz döneminin gizli kahramanlarındandı. koşmazdı, çok mücadele etmezdi. ama süper bir futbol zekası vardı. direkt adrese teslim paslar ve müthiş ortalar açardı. wilson ve mc donald ile gordon milne tarafından getirilmişti.

35 yaşında falandı lakin çatır çatır da oynardı. wilson ve donald yalan olurken, walsh yardırmıştı. adamda öyle bir sol ayak vardı ki, ceza sahasının içindeki adamlara çarptırarak goller bile atardı. şifo mehmet ile ian wilson'a attırdığı golleri hatırlıyorum da, adamlar sadece ceza sahasında duruyorlar, walsh öyle bir muz orta açıyordu ki sol kanattan "zınk" bizimkilerin sadece kafasına çarpıyordu top. herhangi bir başka bir hareket yoktu. sonuç, gol. müthiş bir adamdı, keşke guti'deki egoistlik ve "bu dünyayı siklemem ben" tripleri olmayaydı da ikinci bir alan walsh'ımız olaydı diye çokça iç geçirmişimdir.

kendisi skorer de bir abimizdi, beşiktaş'a gelmeden evvel ingiltere'de gol krallığına oynardı. sıfat olarak tipik bir west ham united holiganı görüntüsünde olsa da conrad'ın orda otururdu, güzel bir aile yaşantısı ve efendi bir kişiliği vardı. ilk geldiklerinde ise yaşlarından ötürü "seba'nın askerlik arkadaşları" esprisi yapılmaktaydı. mc donald ve wilson pert olunca bu espri daha da bir katmerlendi lakin walsh, metin-ali-feyyaz ve rıza çalımbay hücum hattında ortalığı darma duman edince o sözlerin sahipleri teker teker sözlerini yemek zorunda kaldılar.

(bkz: özledik reyiz)

olric

gazza
oğuz atay'ın tutunamayanlar isimli kült romanının hayali karakteridir. kendisi de ; küçük iskender, özdemir asaf, can yücel, neyzen tevfik vs gibi birçok ünlü yazarımız gibi facebook ergenleri tarafından piç edilmektedir. bari bu popüler kültür tribine oğuz atay'ı kurban etmeselerdi.

jose del solar

gazza
uzun lüle lüle saçlarına hasta olduğum adamdı. çok iyi frikik kullanır, çok iyi uzun paslar, ara paslar atardı. hakkını yememek gerek o dönem sikko yabancı tufanı olduğu için ülkemizde, del solar pek kıymeti bilinebilmiş bir adam değildi. onun o paslarını gole çevirebilecek adam yürüyen ohen idi. aslında iyi bir kadromuz olsaydı çok daha iyi işler yapabilirdi. beşiktaş'ta oynamış ilk ve son perulu futbolcudur. hatta türkiye'de oynamış ilk ve tek perulu oyuncudur. karizma adamdı, sonra dikiş tutturamadı. lezzet ikizi nartallo'dur.

george best

gazza
kendisi man utd'ın değil ayrıca futbol tarihinin efsanesidir. pele'ye ciddi bir biçimde sinir olur ve her fırsatta pele ile taşak geçerdi rahmetli. "ben bu kadar yakışıklı olmasaydım pele'nin esamesi okunmazdı." demiş ve yarmış geçirmiştir. george best dünya futbol tarihinin gelmiş geçmiş en yetenekli ve en iyi futbolcusudur. bana göre öyledir ancak birçok futbol yorumcusuna göre de öyledir. zaten bunu pele ve maradona da kabul etmektedir. maradona kendisi için "idolüm" derken pele de "izlediğim en iyi futbolcuydu" demiştir. ki pele yıllarca garrincha'nın ekmeğini yemiştir. garrincha olmayaydı pele de olmazdı, bilenler bilir.

neyse george reyiz'den devam edelim. bu adam çok başka bir adamdı. yakışıklıydı, cooldu, karizmatikti, süper top oynardı. topu sürüşü bile bir başkaydı, akıl almaz goller atardı. fakat sorunluydu. alkolikti, gece hayatına feci bir düşkünlüğü vardı. ingiltere'nin en güzel hatunlarının götürür ve bununla gurur duyardı. yaşadığı dönem itibariyle kendisine the fifth beatle denmekteydi. yani dünyaca ünlü the beatles grubunun 5. üyesiymişcesine tapardı insanlar bu adama.

pele'ye uyuzluğunu 10 numarayı hiç giymeyerek gösteren george best, sırtına 7 numaralı formayı geçirir. dünyada bu formayı ilk ünlü ederek giyen adam kendisidir. zaten ondan sonra manchester united 7 numarayı özelleştirmiş ve sadece hak eden, efsane potansiyeli olan adamlara giydirmiştir; eric cantona, david beckham, cristiano ronaldo bunların en başta gelenleridir. gel gelelim george best'in en bilinen özelliği de çok espritüel bir insan olmasıdır. herkesle taşak geçen george best'in feci aforizmaları vardır. konuk olduğu bir programda kendine şöyle bir soru gelir :

- unutamadığınız üç şeyi söyler misiniz?

cevap olarak :

+miss britania, miss canada ve miss usa

yine kendisine ait şöyle bir felsefik sözü vardır "geçtiğimiz günlerde alkolü ve seks yapmayı bıraktım, hayatımın en kötü 15 dakikasıydı." tabi bu sözler gençlik dönemine aitti. ilerleyen yıllarda george baba yaşlanmış ve full bir şekilde alkole devam etmekteydi. karaciğeri artık biten george best'e bir karaciğer nakli yapıldı. fakat "ohh karaciğeri de yenilettik hadi içelim." diyerek tam gaz alkole devam etmiş ancak maalesef ki mahvolan sadece karaciğeri değildi bütün vücuduydu. george reyiz daha fazla dayanamamış ve 2005 yılında aramızdan ayrılmıştır.

kendisi bugün bir pele veya maradona kadar ünlü değildir evet, bunun sebebi de george best'in kuzey irlandalı olmasıdır. has belfast çocuğu george best milli takımlar bazında büyük bir performans gösterememiştir ne yazık ki. zira takımda tek top oynayabilen adam kendisidir. bu yüzden çok bilinmez. iyi ki de bilinmiyor, yoksa ergenlerin ağzına sakız olurdu. iyi ki geçmiş bu dünyadan bu adam, o kadar büyük bir adamdı ki kelimeler anlatmaya yetmiyor...

(bkz: goodbye to the belfast boy)

eric cantona

gazza
akıllarda seyirciye attığı uçan tekmeyle değil de attığı akıl almaz gollerle hatırlanması gereken efsane. sorunlu bir kişiliği fantastik bir karakteri vardır cantona'nın. fransızlığından mıdır nedir diğer futbolcular bar, karı kız, rock müzik takılırken cantona klasik müzik dinleyen, kitap okuyan ve amatör olarak tiyatroyla ilgilenen bir garip adamdı.

kariyerinin en parlak döneminde 30 yaşındayken futbolu bırakma kararı alması da zaten ne kadar tuhaf bir adam olduğunu ispatlar bir olaydır. akıl almaz bir finishing tekniği vardır. zaten bu görebildiğim kadarıyla dünyada sadece iki adamda vardı, ikisi de premier ligte oynardı. biri cantona'dır diğeri ise matthew le tissier'dir.

eric the king lakabıyla alemlere nam salan cantona için george best bile "aynı takımda oynayacaksak içkiyi bırakırım." demiştir, ki bu cidden çok büyük bir lütuftur. keşke biraz daha oynasaydı da daha fazla izleyebilseydik. eskilerin en karizmatik adamıydı, duruşu ve koşuşu, golden sonra hiç bir şey olmamış gibi artist artist kasılışı, formanın yakasını havaya kaldırışı, süper vuruşları falan... bambaşka bir adamdı eric cantona...

http://www.youtube.com/watch?v=8fVckyEwKCE

twitter

gazza
benim de kullandığım güzel bir web sitesidir. 140 karakter olmasa şöyle bir 200 olsa çok daha iyi olacak aslında.

http://twitter.com/#!/notofficiall

robert mcdonald

gazza
beşiktaş tarihinin en kötü yabancı transferlerinden biridir. geldiğinde 1989 sezonu falandı. hakkaten bok gibi oynamış, taraftarı kanser etmişti. halbuki çok kariyerliydi ve gordon milne buna çok güvenirdi. forvet oynardı, boş kaleye taca atardı. guiza bunun yanında george best kalır valla. zaten çok durmadı apar topar geri gitti.

galatasaray taraftarı

gazza
ligin ilk yarısında oynanan maçta şaklabanları eboue'nin tribüne yönelip yaptığı hareket sonrası, yarattığı provkasyon sonucunda aldığı tepkileri "beşiktaş taraftarı ırkçı yeaaa" olarak nitelendirip "türk telekom arenada görüşeceğiz :((" şeklinde cevap veren bir avuç angut taraftarları da olan taraftarlar bütünüdür. angut bir kuştur, küfür ve hakaret değildir.

gel gelelim ; les ferdinand'ın bütün defanslarını ipe çekip madara ettiği, amokachi'nin fuleli çalımları sonrası bilezik gibi attığı golleri, ohen'in yürüyerek gol atarak sinir krizine sokmalarını, pascal nouma'nın tombalasını unutamayıp, senelerin hışmıyla beşiktaş taraftarına ve yönetimine yüklenmeleri zaten onların zekalarını ortaya koymaktadır.

beşiktaş'ın her bir taraftar grubu, ırkçılığa karşıdır. barcelonalı futbolcu samuel eto'o için zaragoza maçında, zaragozalı taraftarların maymun sesi çıkartıp, sahaya muz atmalarından sonra "hepimiz eto'oyuz, hepimiz zenciyiz !" pankartı açmış ve bütün dünya basınında yer bulmuş bir taraftar grubuna "ırkçı yeaa :(" diyerek hakaret etmeye çalışmak hele hele tribün amigosunun ermeni vatandaşı olan bir tribüne uzaktan bok atmaya çalışmak, fransız lobisi sayesinde elde ettikleri paralarla salak kareografiler düzenleyerek yalnızca "saldır cimbom okey let's go" gibi übermensch bestelere imza atabilen bu yaratıcı taraftar grubu, 26 şubat 2012 galatasaray beşiktaş maçı sonrasında "koy-duk-mu?" yorumları yapabilecek kadar sığ, en az fenerbahçe ve bursalılar kadar da acizdirler.

bak güzel kardeşim, 3 kulvarda mücadele ediyoruz. türkiye kupası, lig ve uefa. siz 10 gündür dinleniyorsunuz, tam kadrosunuz. sakatlarınız yok, cezalılarınız yok. çirkef oyuncularınızla tüm anadolu kulüpleri ihya olur, ona hiç girmiyorum lakin 2 gündür dinlenen bir takım, maestrosu olan fernandes cezalı, korkak bir futbol oynatan carvalhal pektemek yerine ısrarla boş kaleye taca atan almeida'yı almış, son saniyede kalecimizin hatasıyla tekrar golü bulup maçı kazanıyorsunuz, bütün maçı deplasmana gelmiş rakibiniz oynuyor ancak tesadüfen galip gelip sanki şampiyonlar ligini kazanmış gibi seviniyorsunuz.

beşiktaş tüpçü'den arınmıştır artık, bundan sonra hepinizin ezeli kabusu geri dönüyor. bugünlerin tadını çıkarın, aldığınız bu saçma sapan haksız galibiyete sevinin durun. bizim de günümüz geliyor, beşiktaş nelerin üstesinden gelmiştir, bugünler de geçer. bizler ne mühendis oktay'ı, ne 8-0'lık ankaragücü maçlarını, ne vahap beyaz-ahmet çakar-haluk ulusoy-mehmet ağar-mesut yılmaz kombinasyonuyla kazandığınız haksız şampiyonlukları unuttuk, ne de yaptığınız bu dangalakça tavırları unutacağız.

tekrar görüşeceğiz elbet. bitmesin dertler, sikime kadar ! beşiktaşlıyız ölene kadar ulan !

hugo almeida

gazza
bayağı bir pişkin forvet. facebook sayfasına yazdığım eleştiriden sonra utanmadan bir de beğenen futbolcu. olm hugo hakkaten tam dayaklık adamsın.

http://twitpic.com/8pvn8j

piç görüntüsüne rağmen kalbi temiz olan çocuk

gazza
öyle olması gereken adamdır. piçliği bir maskedir, yaşadığı acılardan ve yıkımlardan sonra takması artık elzem olmuştur. bu yüzden etrafa piç imajını gayet başarılı yansıtırken, içindeki iyi adamı da kaybetmez. taa ki hak eden biri çıkana kadar saklar onu. hak ettiğini düşündüğü kişiye maskesini çıkardığında da bir bok değişmez, yine ihanete uğrar yine bir şekilde acı çeker.

yakından tanırım kendisini.

kulübün borçları için holosko artı bir miktar para önermek

gazza
başkanlığa aday olursam yapacağım şeydir. tüpçü sağolsun feci bir borç ile beşiktaş'ı uçurumun dibine sürüklemiştir. bir de pişkin pişkin "yeav ben başkanlığı aldığımda tamam 10 milyon dolar borç vardı ama fenerin, galatasarayın da o kadardı. şimdi hepimizin aynı borçları." diyerek savunmuştur. vakt-i zamanında holosko'ya 2 futbolcu artı 5 milyon avro vermiştik, bunlardan biri bugün 15 milyon avro değer biçilen burak yılmaz, diğeri efsanevi kadıköy galibiyetinde 90'da koyan koray'dı. burak'ın maddi, koray'ın ise manevi değeri çok büyüktü. şimdi holosko'nun o vakitler değeri 10 milyon avrodan fazla bir para etmesi gerekiyor.

kolpa basının beşiktaş hakkında sürekli çıkardıkları haberlerde hep "beşiktaş adebayor'un peşine düştü, man city'e holosko artı bir miktar para önerdi." şeklinde haberler çıkıyor. artık öyle bir adam haline geldi ki holosko, onu verip üstüne bir miktar para vermeden asla transfer gerçekleştiremez hale geldi. yaklaşık 400 milyon doları bulan borçlarımız içinse böyle bir teklif daha münasip olur. hem holosko'yu elden çıkartırız, hem de borçları öderiz. keşke hayatı fotomaç tadında yaşayabilseydik amına koyim. "cristiano ronaldo aziz yıldırım'a haber gönderdi 'başkanım beni al !'" diyebilen bir organizmadan bahsediyoruz, gerçek hayat ne yazık ki bu kadar masalsı değil. holosko'yu bedava versek de kimse almıyor lan artık. neyse başkan olursam, evleneceğim kızı istemeye giderken kızın babasına teklif ederim artık ben de. başlık parası bir nevi. "holosko artı bir miktar paraya" kızı alır gelirim.

ayakkabı varsa oynarım aga

gazza
halı saha maçlarının müzmin forveti repliğidir. 6 kişi toplanmıştır o da güç bela, iş 7. kişiyi bulmaya gelmiştir. ancak o 7. kişi bulunmaz, bulunamamaktadır. işte o sırada mahalleden göze ilişilen fakat pek futbol sevdalısı olmayan, oynamaya da yanaşmayan hüzünbaz otuzbirci sıfatlı elemana "akşam 11-12 maç var. oynar mısın hacı?" diye sorulduğunda %100 bak 99 bile değil bu cevabı verir.

bir de halı sahaların kiraladığı ayakkabılar var ki yemin ediyorum her birinin içinde en az 20 farklı virüs vardır, amerika'ya satsan nükleer silah diye alır. o ayakkabıdan elde ettiği materyallerle füze elde edip, iranı vurur amına koyim. aklı olan giymez o halı saha ayakkabısını. bir de para istiyor pezevenkler.

kenan şeranoğlu

gazza
bir döneme ceketi, elinde purosu, yaklaşık bir gezegen uydusu göbeği ve pastasını samuray kılıcıyla kesmesiyle damga vurmuş tombik şahsiyet. kendisi titan saadet zinciriyle birçok vatandaşı dolandırmış, 10 yıl yatıp çıkmıştır. kendisini hatırlayamayanlar şu video ile kesin hatırlayacaktır :

http://tinyurl.com/3me5bvs

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol