george best

gazza
kendisi man utd'ın değil ayrıca futbol tarihinin efsanesidir. pele'ye ciddi bir biçimde sinir olur ve her fırsatta pele ile taşak geçerdi rahmetli. "ben bu kadar yakışıklı olmasaydım pele'nin esamesi okunmazdı." demiş ve yarmış geçirmiştir. george best dünya futbol tarihinin gelmiş geçmiş en yetenekli ve en iyi futbolcusudur. bana göre öyledir ancak birçok futbol yorumcusuna göre de öyledir. zaten bunu pele ve maradona da kabul etmektedir. maradona kendisi için "idolüm" derken pele de "izlediğim en iyi futbolcuydu" demiştir. ki pele yıllarca garrincha'nın ekmeğini yemiştir. garrincha olmayaydı pele de olmazdı, bilenler bilir.

neyse george reyiz'den devam edelim. bu adam çok başka bir adamdı. yakışıklıydı, cooldu, karizmatikti, süper top oynardı. topu sürüşü bile bir başkaydı, akıl almaz goller atardı. fakat sorunluydu. alkolikti, gece hayatına feci bir düşkünlüğü vardı. ingiltere'nin en güzel hatunlarının götürür ve bununla gurur duyardı. yaşadığı dönem itibariyle kendisine the fifth beatle denmekteydi. yani dünyaca ünlü the beatles grubunun 5. üyesiymişcesine tapardı insanlar bu adama.

pele'ye uyuzluğunu 10 numarayı hiç giymeyerek gösteren george best, sırtına 7 numaralı formayı geçirir. dünyada bu formayı ilk ünlü ederek giyen adam kendisidir. zaten ondan sonra manchester united 7 numarayı özelleştirmiş ve sadece hak eden, efsane potansiyeli olan adamlara giydirmiştir; eric cantona, david beckham, cristiano ronaldo bunların en başta gelenleridir. gel gelelim george best'in en bilinen özelliği de çok espritüel bir insan olmasıdır. herkesle taşak geçen george best'in feci aforizmaları vardır. konuk olduğu bir programda kendine şöyle bir soru gelir :

- unutamadığınız üç şeyi söyler misiniz?

cevap olarak :

+miss britania, miss canada ve miss usa

yine kendisine ait şöyle bir felsefik sözü vardır "geçtiğimiz günlerde alkolü ve seks yapmayı bıraktım, hayatımın en kötü 15 dakikasıydı." tabi bu sözler gençlik dönemine aitti. ilerleyen yıllarda george baba yaşlanmış ve full bir şekilde alkole devam etmekteydi. karaciğeri artık biten george best'e bir karaciğer nakli yapıldı. fakat "ohh karaciğeri de yenilettik hadi içelim." diyerek tam gaz alkole devam etmiş ancak maalesef ki mahvolan sadece karaciğeri değildi bütün vücuduydu. george reyiz daha fazla dayanamamış ve 2005 yılında aramızdan ayrılmıştır.

kendisi bugün bir pele veya maradona kadar ünlü değildir evet, bunun sebebi de george best'in kuzey irlandalı olmasıdır. has belfast çocuğu george best milli takımlar bazında büyük bir performans gösterememiştir ne yazık ki. zira takımda tek top oynayabilen adam kendisidir. bu yüzden çok bilinmez. iyi ki de bilinmiyor, yoksa ergenlerin ağzına sakız olurdu. iyi ki geçmiş bu dünyadan bu adam, o kadar büyük bir adamdı ki kelimeler anlatmaya yetmiyor...

(bkz: goodbye to the belfast boy)
eomer
''paramın yüzde doksanını kadınlar, alkol ve spor arabalara harcadım. geri kalanını ise çarçur ettim.'' diyen dünyanın gelmiş geçmiş en yetenekli futbolcularından biri.
forzaquila
''biraz çirkin olsaydım pele'nin adı anılmazdı'' diyerek güldüren,

''benim gibi ölmeyin'' diyerek hüzünlendiren,

yakışıklı,yetenekli,zeki,hızlı ama düzensiz bir yıldız.
hızla yörüngeye giren ve ardından kayan bir yıldız.
glnr1903
manchester united'ın 7 numaralı forma giyen efsanelerinden. mütevazi tarzı ve düzenli hayatıyla tüm yıldızlara örnek olmasını dilediğim futbolcu.

''1969'da içkiyi ve kadinlari biraktim. Hayatimda geçirdigim en berbat 20 dakikaydi" demişliği vardır.
kerami pestenkerani
kadınlar ile ilişkileri her daim sancılı olmuş, tutuk ve abazan şahsiyet. rivayete göre biraya su karıştırıp içermiş. alkolü de kadınlara yaklaşabilmek için kullanmış, bir kadının elini dahi tutamadığı için tutmak amacıyla sürekli içmiş içmiş. bu konuda o kadar başarısız olmuş ki hayatında öpüşmeden alkole boğularak ölmüş.

futbol oyunculuğu ise serdar özkan'dan vasattır.

ayrıca gerizekâlılıkta beni de geçtiniz;
(bkz: yarrağıma ingiliz)

bir de on entirinin sekizi hiç bilinmemesine rağmen (vurgula: "ingiliz futbolcu"), (vurgula: "ingiltere'nin 7 numarası") tandanslı. hahaha.. ulan ben de sallayacağım. bu başlık bana arketip olsun.
smtsvm
bir 9 mayıs gecesi 19 yaşındayken 5. beatle’lığa terfi eden avrupa futbolunun en büyük efsanelerinden george best’in hikayesi…


25 kasım 2005’te aramızdan ayrılan irlandalı futbol mucizesi george best, bir 9 mayıs gecesi 19 yaşındayken 5. beatle’lığa terfi etmişti. o gece sonrasında yetenek ve popülerlikte sadece dönemin diğer futbolcularını değil tüm ünlü yıldızları sollayacaktı… ta ki bir süre sonra fazlasıyla hatalı sollayana kadar…

1966 yılında ilk kez bir uzay aracı dünya dışında başka bir gezegenin yüzeyine indiğinde, 19 yaşındaki george best de yeryüzünün o zamana kadarki en parlak futbol yıldızı olmaya hazırlanıyordu. 4 yıl önce belfast’tan manchester’a ilk gelişinde ilk kez iki taraftaki ekmeği de kızarmış tost yiyen ancak 2 gün sonra kimseye haber vermeden yatakhaneden kaçıp belfast’a dönen best ikinci kez manchester’a ayak bastıktan sonra bir süre tersanelerde çalışacaktı.

bir yandan manchester united altyapısında futbol eğitimine devam ederken diğer yandan tersanelerde çalışmak best’e göre futboluna da çok şey katmıştı. “leeds united o zamanların en sert, en kötü niyetli oynayan futbolcularından kuruluydu. bizim manchester united ise münih uçak kazası’nda ölen oyuncuların yerini doldurmak için benim gibi gençleri takıma adapte etmeye çalışıyordu. zaman zaman çok iyi oynamamıza rağmen leeds gibi sert takımlara karşı tökezleyince işin sonunu getiremiyorduk. tekmelerden yılıyor ya da onların tahriklerine kapılarak kendi takımımıza zarar veriyorduk. ben de takım arkadaşlarım gibi gençtim ama tersanede çalışırken futbol sahasında işime yarayacak çok önemli bir şey öğrenmiştim: karşısındaki seni korkutmaya çalışıyorsa korkma ya da korktuğunu belli etme. korkutmaya çalışanı daha çok korkut ve ayakta kal!”

“ben tersanede pişmiş başka türlü bir adamım”

gerçekten de “o leeds united maçı”, best’in kariyerinde bir milat niteliğinde olacaktı. zamanında manchester united için yeteri kadar iyi bulunmayıp leeds’e satılan johnny giles, best’e her zaman rakiplerine salladığı tekmelerden birini sallayınca best ilk önce gidip tekmelik taktı. daha önce hiç tekmelikle oynamamıştı. ama sanki 40 yıldır tekmelikle oynuyormuşçasına davranmaya başladı. ikinci yarının hemen başlarında hakemin göremeyeceği bir noktada giles’ı giles’ın silahıyla vurdu ve sarstı. sonrasında ise hakemin göreceği noktalarda giles’ı best’in bizzat kendisine özgü silahıyla mat etti. hakemin gördüğü anlarda çalım manyağı olan giles, hakemin görmediği anlarda da best’ten giles tekmelerinin aynılarını yiyince bir anda bağırmaya başladı: “bak ufaklık ben de senin gibi irlandalıyım ama ben leeds’te oynuyorum sen manchester united’da. o yüzden sen de böyle davranmak yerine takım arkadaşın bobby charlton gibi efendi ol ve git hakeme şikâyet et!” karşılığında best, önce giles’a bir çalım daha bastı sonrasında da kulağına “kusura bakma aslanım ben başkayım!” diye fısıldadı.

https://www.youtube.com/watch?v=2NTObP0WON0

chelsea taraftarı onları mat eden best’i ayakta alkışlıyor

kısa süre sonra best ne kadar “başka” olduğunu daha da net göstermeye başlayacaktı. o yıllarda best’in en sevdiği deplasman chelsea’ydi çünkü o dönemde best’in giymeyi sevdiği tüm kıyafetlerin en güzelleri chelsea mahallesinde satılıyordu. ancak best bu kez daha önceki chelsea deplasmanlarından farklı olarak sadece maç sonrasında yeni kıyafetler almadı, saha içinde de bambaşka bir futbol kıyafetine büründü. bu o zamanlarda ada’daki en şık, en yeni “futbol kıyafeti”ydi. ilk kez rakip takım taraftarları da kendilerini mat eden oyuncuyu maç sırasında ve sonrasında ayakta alkışlıyordu. maçın ertesi günü the times gazetesi “ilk kez chelsea yenikken chelsea taraftarlarının topun rakibin en iyi oyuncusunun ayağına gelmesini istediğine şahitlik ettik. ve ilk kez chelsea yenilirken best sayesinde chelsea taraftarları futboldan bu kadar zevk aldılar!” yazacaktı.

ilk günah, ilk kesik ve yeniden doğuş

maç sonrasındaki haftalarda best’in adı saha içi kadar gece hayatı sahalarında da geçmeye başlayınca dönemin alex ferguson’u matt busby, best’in futbol kariyerindeki ikinci kilometre taşını genç yıldızın yoluna döşedi. bir süredir ilk 11’in bankolarından olan best bir dahaki maç ilk 11’de olmayacaktı.

matt busby: “sence nasıl oynuyorsun evladım?”

george best: “iyi oynuyorum hocam”

matt busby: “peki, sence daha iyi oynayabilir misin evladım?”

george best: “kesinlikle daha iyi oynayabilirim hocam”

matt busby: “o zaman kesinlikle daha iyi oynayabileceğin maça kadar seni oynatmıyorum evladım!”

https://www.youtube.com/watch?v=Pp7cTlvHgUQ

busby bir dahaki maçta gerçekten de best’i yedek bıraktı. ama ilk yedek kalışından bir maç sonra best kesinlikle çok daha iyi oynamaya başladı. o sezon 43 maçta forma giyen best, santrfor oynamamasına rağmen 17 gole imza atacak, o dönemde asist istatistiği tutulmadığı için asıl katkısı istatistikten çok “kolektif estetik”te olacaktı. o 1965-66 sezonunda best’in forma giydiği 43 maçtan 42’si bir yana, benfica deplasmanı ise diğer yanaydı. 9 mart 1966 gecesi o dönemin şampiyonlar ligi olan şampiyon kulüpler kupası çeyrek final ikinci maçında george best bir futbol yıldızlığından başlı başına bir futbol galaksisine dönüşecekti!

9 mayıs gecesinde 5 yıldızlı george best

best o geceyi şöyle anlatmaya başlıyor: “ingiltere takımları en başta avrupa kupalarında ingiltere ligindeki futbolun aynısını oynamaya kalktı. santradan itibaren yüksek tempo ile sürekli rakip kaleye hücum ettiler. rakipler ise taktik açıdan daha boyutlu, melez daha akılcı futbol oynadılar. topa daha çok sahip olup bizi yordular ve sürekli yendiler”

bu durumu ilk değiştiren ingiltere ligi temsilcisi manchester united ve teknik direktörü matt busby olacaktı. hem de o 9 mart 1966 gecesinde. 1 yıl sonra bir başka iskoç teknik direktör jock stein yönetiminde celtic şampiyon kulüpler kupası’nı kazanan ilk ada temsilcisi olurken 1 yıl önce bunun nasıl mümkün olabileceğini gösteren ilk teknik adam matt busby’di. busby, yaklaşık 1 ay önce manchester’daki ilk maçı 3-2 kazanmalarından sonra her gün aynı şeyi tekrarlayacaktı: “portekiz’deki rövanşta bambaşka oynamamız gerek. ışık stadı’nda ilk 20 dakikada sadece topun bize kalması için oynamamız gerek. george o ilk 20 dakikada kanada sıkışıp kalmayacaksın, topu ayağına beklemeyeceksin. top neredeyse sen de orada olacaksın. o ilk 20 dakika icabında kaleye tek bir şut dahi atmayın ama top mümkün olduğu kadar bizde ya da bizim kaleden uzakta olacak!”

best’e göre en iyi futbol taktiği…

best, bir aydır bu maçı düşünüyor ve busby’nin taktiğine kendisini hazırlamaya çalışıyordu. sadece antrenmanlarda değil, bir gece eğlenmeye dışarı çıktığında bile yanındaki arkadaşına bu maçtaki taktiklerini anlatmaya başlamıştı: “busby haklı çünkü daha önce birçok takım benfica deplasmanında ilk dakikadan itibaren hücuma geçmiş, portekizliler de rakipleri önce yorup sonra da eusebio silahıyla dize getirmişti.” best yerden göğe kadar haklıydı çünkü 9 mart 1966’ya kadar şampiyon kulüpler kupası’nı iki kez kazanıp iki kez de finalde kaybeden benfica, avrupa kupalarında sahasında oynadığı tek bir maçı bile kaybetmemişti!

https://www.youtube.com/watch?v=O7d7VmQgdnI

maçtan önce best sadece nasıl oynamaları gerektiğini değil nasıl bir atmosferde oynayacaklarını da farkındaydı çünkü manchester united 2 yıl önce lizbon’un diğer takımı sporting’e 5-0 yenilmişti: “portekizli taraftarlar o kadar ateşli ve gürültücü ki karşılaştırınca fa cup finali günkü wembley bile yanında cenaze kadar sessiz kalır!”

dönemin ronaldo’su eusebio'’yu mat etmek!

o gece de dönemin ingiltere statlarıyla karşılaştırınca sanki 500 bin kişi tribünlerdeymişçesine kadar ses çıkartan 75 bin benfica taraftarı, maç öncesinde iyice ateşlendiler. çünkü eusebio, santradan birkaç dakika önce avrupa’da yılın futbolcusu ödülünü aldı. o anda best’in hem heyecanı hem de motivasyonu tavan yapacaktı: “şakası yok, avrupa’nın en iyi futbolcusuna karşı rakip olacaktık. çıkış tünelinden adımımı attığımda tıpkı west bromwich karşısındaki ilk profesyonel maçımdan önce olduğu gibi ensemdeki tüyler dimdik oldu. ama bu sefer hiç korkmadım çünkü hazırdım! hep bu seviyede oynamanın, en iyiye karşı meydan okumanın hayalini kurmuştum. stat, tribünler, taraftarlar, zemin, rakip kısaca her şey mükemmeldi. yani ne kadar iyi olduğumu göstermenin tam zamanıydı!”

https://www.youtube.com/watch?v=dYr0xBzyjqE

manchester united maça matt busby’nin verdiği taktik direktifi harfi harfine uygulayarak başladı. ama sadece ilk 6 dakika için! 6. dakikada ise manchester united kontratağında bobby charlton’a faul yapıldı. duran topların ustası bek oyuncusu dunne topun başına geçti. george best takımın en iyi kafacısı değildi ama maç öncesinde kendini motive ettiği gibi bu gece her şeyi her zamankinden de daha iyi yapmalıydı. busby bu tip duran toplarda best’in sadece altıpasa girip durmasını ve en azından 2 rakibi oyalayıp oyundan düşürmesini hedefliyordu. ama best teorik açıdan akıllıca olan bu planı pratikte dâhiyane bir neticeyle sonuçlandırdı! best’in başındaki 2 benficalı zıplayınca best bir anda topa doğru değil topun gideceği yönü hesaplayarak kaleciye yakın bir yere zıpladı. bunun üzerine benfica kalecisi topu yumruklamak için kalesini terk etti ama topa ilk dokunan best olunca daha 6. dakikada manchester united 1-0 öne geçti ve old trafford’daki 3-2’lik galibiyetinin rövanşında önemli bir avantaj yakaladı.

best’in kafasında ise bambaşka bir avantajı vardı zaten: o gece bir önceki sezonun avrupa’da en iyi futbolcusu seçilen eusebio’ya meydan okumaya kararlıydı: “ilk golü attıktan sonra karşımdaki savunmacıların bana bakışlarının değiştiğini fark ettim. ben onlardan değil onlar benden korkuyordu. 19 yaşındaydım ama çoktan johnny giles’ı bile korkutmayı başarmıştım. o yüzden topu aldım ve…”

best bir anda topla buluşup tek harekette iki benficalı oyuncuyu ekarte etti. yaklaşık 40 yıl sonra manchester united’da 7 numarayı giyen bir başka futbol virtüözü cristiano ronaldo’nun defalarca atacağı golün ikizini benfica filelerine yolladı. maçın kalanında da benfica savunmacıları best’in yüzü ve ayaklarından çok kaba etlerini görmeye devam ettiler. best’in çalım ve dripling resitali 90 dakika kesintisiz devam etti. maç sonunda benfica ilk kez kendi sahasında bir avrupa maçını kaybederken kalesinde 5 gol görecek, bitiş düdüğünden çok daha önce çeyrek finalde elenecekti. best’in 7 dakikada attığı 2 golden sonra benfica savunmacıları biçare 19’luk george’u durdurmaya çalıştılar. bu tam da best ve busby’nin istediği oyundu. best’i marke etmeyi başaramayıp bir de sadece best’e yoğunlaşan benfica savunmasının bıraktığı boş alanlardan sızan bobby charlton, connelly ve crerand united’ın 5-1’lik tarihi zaferine imzalarını attılar. best’e göre busby’nin taktiği hem de 2 kere tutmuştu. çünkü bir keresinde best, busby’e en iyi taktiğin hangisi olduğunu sorduğunda iskoç kurt adam kısaca “evlat, en iyi taktik yetenekli, zeki, birbiriyle iyi anlaşan oyunculardan bir takım kurmaktır” cevabını vermişti.

https://www.youtube.com/watch?v=2FhhhT27KM0

ilk kez gazetelerin ilk sayfasında olmak

9 mayıs 1966 gecesi matt busby’nin takımı george best’in liderliğinde “en iyi taktik”le oynadılar. best, 2 yıl sonra şampiyon kulüpler kupası’nı kazandıklarında bunu o gece başarabileceklerine inanmıştı: “stoperimiz foulkes bile benfica maçlarında kendisi gibi değil de beckenbauer’miş gibi oynadı. pas verdi, çalım attı, oyun kurdu, ilk maçta gol de attı! eusebio’dan çok en gerideki oyuncumuz foulkes daha çok topla buluştu. artık daha önceki yıllardan farklı olarak iyi oyunculardan ibaret değildik, iyi oyunculardan kurulu çok iyi bir takımdık”

the times gazetesinin ünlü spor yazarı green’e göre ise bu 5-1’lik tarihi galibiyetin sırrı daha şairaneydi: “best, topla aşk yaşadı. sonra bu aşkı takımın kalanıyla paylaştı” portekiz’in en çok okunan spor gazetesi bola ise kısaca dönemin en ünlü müzik grubu ve global kültürel fenomeni the beatles’la george best arasında bağlantı kurup “el beatle” manşetini atacaktı.

george best ve takım arkadaşları ertesi gün ingiltere’ye döndüklerinde ise havalimanında göz attıkları tüm gazetelerin ilk sayfasında best’in olduğunu fark ettiler. sezon sonunda avrupa’da yılın en iyi futbolcusu ödülünü bobby charlton alacaktı ama halkın tercihi açık ara best’ti!

best bizzat o sabahı şöyle anlatıyor:“benfica maçı ertesinde ilk kez kendimi bir gazetenin 1. sayfasında gördüm. o sayfayı görene kadar benfica deplasmanında aldığımız 5-1’lik galibiyetin tatlı bir rüya olduğunu hissediyordum. lizbon’da kaldığımız oteli, yediğimiz yemekleri, maça gittiğimiz otobüsü, hiçbir şeyi hatırlamıyordum. cebimden para çıkartıp manşetinde olduğum gazeteyi okumaya başladığım andan itibaren ise her şeyi hatırladım ve hayatımın geri kalanında da asla unutmadım”

“her şey bir anda delirdi!”

o sabah best’in hayatında başlı başına yeni bir milattı. o günden itibaren basın best’in attığı her adımı takip etti. hatta daily express gazetesi hayatını daha fazla anlatması için best’i köşe yazarı bile yaptı. best’e göre “her şey bir anda delirmişti!” best’in artık sadece futbol görüşlerini değil, dinlediği müzikleri, giydiği kıyafetleri kısaca her şeyini herkes bilmek istiyordu: “ben değil ama ülkenin büyük bir kısmı tamamen delirmiş gibiydi. ne giyersem anında moda oluyor, hangi şarkıyı dinlediğimi söylesem anında listelerde yükseliyordu!”

best’e göre bu biraz da dönemin ruhuyla ilgiliydi. 2. dünya savaşı’nın yıkımından sonra gençlerin ilk kez kendilerine has yıldızları, idolleri vardı ve onlarla aynı yaştaydılar! uzun yıllar sonra ilk kez savaşa gitmek zorunda kalmayan, savaş görmeyen bir jenerasyon bizzat kendi düşlerini beatles ve best ile yaşıyordu. best’e göre kendi patlamasının the beatles’a denk gelmesi en büyük şansıydı. portekiz’in bola gazetesinin “el beatle” manşeti, ingiltere gazetelerinde “5. beatle”a dönüştü. artık 4 kişinden kurulu the beatles deyince akla gelen tek george, gitarcı george harrison değildi; george best de vardı. hiçbir müzik enstrümanı çalamayan, şarkı söyleyemeyen ama beatles’ın 5. üyesi muamelesi gören george best. üstelik de o dönemde the beatles’ın ezeli rakibi olan rolling stones’un klibinde grupla beraber bbc’de sahne alan george best.

https://www.youtube.com/watch?v=27ouOE4RvUc

40 kişilik butiğe gelen 4000 kişi

best, benfica maçından çok önce bir butik açmaya karar vermişti. ancak benfica maçından sonra içine aynı anda en fazla 40 kişinin sığacağı butiğin açılışına tam 4000 kişi gelmişti. bunun üzerine takım arkadaşı denis law, george best’in kademesine girdi ve ona kendi menajeri olan ken stanley ile çalışmasını yoksa işin altından kalkamayacağını söyledi. denis law, 21 yaşında manchester city’den italya’nın torino ekibine transfer olurken mecburen bir menajer tutmuştu. ancak best’in durumu bambaşkaydı. benfica maçından sonra avrupa’dan 10 ayrı teklif almıştı ama manchester united’daki teknik direktörü matt busby’i babası kadar sevdiğinden hiç düşünmeden hepsini reddetmişti. ama asıl mesele saha dışında gelen tekliflerdeydi. plak şirketleri best’e müzik albümü kaydetmesi için baskı yapıyor, best her seferinde “imkânsız çünkü şarkı söyleyemiyorum, sesim bir eşeğin sesinden bile kötü” cevabı vermesine rağmen plakçılar “ses kısmını biz hallederiz, sen kapakta gözük yeter!” diye ısrar ediyorlardı. o yüzden en azından saha dışında top artık sadece best’in ayağında olmamalıydı!

forrest gump'’ı hatırlatan menajer ken stanley

“ken stanley ile ilk tanıştığımda bana ‘hayat bir çikolatalı keke benzer. hayatta başarılı olmanın sırrı o keki nasıl bölüp servis ettiğinde yatar. bir dilim kek futbol için, bir dilim kek ticari işler için…’ demişti.” diye anlatmaya başlıyor george best. “yıllar sonra benzer bir lafı forrest gump filminde duyunca o zaman bana çok akıllıca gelen bu sözün içinin ne kadar boş olduğunu fark ettim ama tabii ki çok geç kaldım” diye devam ediyor. o günden sonra best’e kimse bir şey sormayacaktı. üstelik menajerinin yanında bizzat da best’in de olduğu anlarda bile kimse bir şey sormadı: “ben çay içerken, ken’e ‘george çayına kaç şeker ister?’ diye sormaları üzerine sinirden kahkahalarla gülmeye başlamıştım ama ken ‘boşver bir filmde oynuyormuş gibi düşün ve devam et!’ dedi.”

https://www.youtube.com/watch?v=SLUMw2WahY4

best aynen devam etti. önce ailece sosis reklamında oynadılar. george’un soyadının “en iyisi” anlamına gelen “best” olması reklamcıların ekmeğine yağ sürdü: “best ailesinin yediği cookstown sosisleri dünyanın en iyi sosisleridir”

takım arkadaşları ise her antrenmanda reklamla dalga geçip başka sosisler yediler! sonra bir ispanyol portakal şirketi best’le ispanyolca bir reklam çekti. ertesi gün takım arkadaşları ispanyolca konuşmaya başladılar! sonra bir yumurta şirketi best ile anlaştı, ne zaman antrenmanda saha içinde bir oyuncunun bacaklarının arasına top çarpsa o yumurta reklamı hatırlandı! best daha çok the beatles, rolling stones elemanları gibi giyinirken en sıradan giyim firmaları best ile katalog çekimleri yapmak için sıraya girdi. sesi kötü olduğu için duşta bile şarkı söylememesi için ona para teklif eden takım arkadaşlarına rağmen müzik şirketleri “ses kısmını düşünme yeter ki kabul et biz sesinin frank sinatra’nın sesi kadar iyi yaparız” diyerek tekliflere devam ettiler.

iflas eden diz

kısa süre sonra ise manchester united ilk lig maçını kaybetti ve şampiyonluk şansı sona erdi. reklam filmi, katalog çekimi, antrenmanlar yoğun trafiğinde best’in dizi bir fa cup maçında iflas etti. bu yoğun trafikte formunun düşmesinden korkan teknik direktörü matt busby’e durumu çaktırmamak için o maçta sakat sakat oynayınca diz iyice şişti.

şampiyon kulüpler kupası yarı finalinde partizan karşısında sakatlığını atlatamayan best oynayamayınca manchester united elendi ve sezonu kupasız tamamlamak zorunda kaldı. manchester united kulüp doktoru best’i tedavi ederken diğer dizine bakıp “bunda bir şey yok” deyince best soluğu annesinin belfast’taki doktorunda aldı. şimdiki spor hekimliği standartlarına göre fıtıkçı, çıkıkçıdan hallice olan doktor bir şekilde dizi iyileştirdi ya da iyileştirdiğini zannetti.

bir dahaki yıl manchester united, best liderliğinde ligde şampiyon oldu. sonraki yıl ise finalde bir kez daha benfica’ya fark atarak şampiyon kulüpler kupası’nı müzesine götüren ilk ingiltere temsilcisi oldu. ancak best futbolunda zirveye çıktıkça bir süre sonra dağılan the beatles’ı bile popülerlikte, gençlik idollüğünde solladı. ama bir yerden sonra hatalı sollamaya başlayınca işler tersine döndü.

best 27 yaşında takımdan ayrıldıktan sonra manchester united küme düştü, cantona gelene kadar 26 yıl ingiltere şampiyonluğu görmedi. bir dahaki şampiyonlar ligi şampiyonluğu için 31 yıl bekledi. best, 11 yıl manchester united forması giydikten sonra 10 yılda 17 ayrı takımda oynadı. hiçbir yerde kalıcı olamadı; maalesef iflas etti, hapse bile düştü. ama öldüğünde üzerinde resmi olan para bile bastılar. ne de olsa herkese para kazandıracağım diye kendisini kaybetmişti. ne olursa olsun kazanırken de güzel oynadı, kaybederken de güzel oynadı. çünkü o 5. beatle’dı! su gibi girdiği şişenin şeklini aldı ama suyun tadı kendisi hariç herkes için hep çok güzel oldu, güzel kaldı!

https://www.youtube.com/watch?v=-S_EjrlAIBY

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol