confessions

forzaquila

2. nesil Yazar - - Yazar -

  1. toplam entry 5232
  2. takipçi 0
  3. puan 74061

fatih terim

forzaquila
20 şubat 2013 galatasaray schalke 04 maçının ardından düzenlediği basın toplantısında kısaca mırmırmır bir şeyler anlatmış ardından soru olup olmadığını sormuştur, her basın toplantısında enseye şaplak göte parmak olmaktan zevk alan türk skor basınının güzide neferleri imparator fatih hazretlerinin keyfinin kaçık olduğunu görüp 'lan corro bize patlamasın şimdi' şeklinde düşünüp kendisine soru sormamıştır. e tabi 'onu çekme bunu çek' diyen adam böyle bir maçtan sonra 'ben aynısını anana bacına yapsam hoş mu?' falan diyebilir, imparatoru kızdırmamak lazım.

sivasspor maçından sonra samet aybaba'ya gönüllerince soru sorup alttan alttan laf sokmaya çalışabilirler. 'ziya doğan size şöyle böyle diyor', 'menemen yok mu bu sefer, hocam menemenin tarifini unuttunuz ehehe' şeklinde istedikleri gibi yardırabilirler. çünkü türk futbolunda tek bir imparator var.

reha kapsal

forzaquila
bir dönem manisaspor'u çalıştırırken oldukça başarılı olmuş ve takımı süper lig'e taşımış hocadır. bir dönem four four two'da da yazmıştır. şu sıralar radyospor'da program yapmakta, dsmart için maç yorumlamaktadır ama kendisini maalesef tanıyamıyorum. ya da biraz dikkat edince tanıyabildim ve pişman oldum.

radyospor'da kendisini dinlediğim 5-10 dakika içinde sürekli sistemlerden rakamlardan dogmalardan bahsedip durdu. örneğin; 'galatasaray 4-2-3-1 oynamalı, selçuk ve melo biraz geride olup amrabat ve emre çolak içeri kat etmeli, ama burak kanatta olmalı, elmander'in yanına gitmemeli.' veya 'köksal iyi bir kanat oyuncusu ama içte aynı verimi vermez, neden? çünkü kanat oyuncusu' gibi... neden? çünkü oyuncular kağıt üzerinde belirtilen yerleri asla terketmemeliler kendisine göre. kendisi ekseriyetle rakamlardan sistemlerden konuşuyor ve futbolun basitliğini ıskalıyor. eğer rinus michels bu kadar dogmalara bağlı kalsaydı ajax bir total futbol efsanesi olabilir miydi? bugünün barcelonası var olabilir miydi? futbolda farkı yaratıcılık getirir, çivi gibi yerine çakılı görev adamları değil.

ha bir de muhammet demirci'yi formasını dışarı çıkarıp içine beyaz tişört giydiği için uyarmayı ihmal etmedi kendisi. özellikle maç yorumlarken şaşırıyorum, bu reha kapsal, manisaspor'u süper lig'e çıkaran reha kapsal mı diye ama maalesef durum bu..

hoca rakamlara, kağıt üstü dizilişlere bu kadar takılma. futbol dogmasının başarı getirebilecek tek sistemi catenacciodur ve onu da el birliğiyle gömdük zaten.

harlem shake

forzaquila
boğaziçi üniversitesi'ne de sirayet etmiş sonunda;
http://www.youtube.com/watch?feature=player_embedded&v=BMsZqTaT5KA

sözlükte üniversiteye henüz adım atmamış genç dimağlar varsa dikkatlice izlesinler, vay efendim boğaziçiymiş eğitimin kalesiymiş falan geçiniz, atın kapağı burslu bir şekilde özel okula, rahatınıza bakın.

bu okulda sürekli reina ve türevi kulüplerde çılgın ve bir o kadar saçma partiler düzenleyip böyle dandik videolar çekip eğlenen bir güruh var. anasını satayım ben neden derslerden posa şeklinde çıkıp akşam trafiğinde otobüste camış gibi uyuyakalıyorum, bacaklarım yandaki türbanlılara değmesin de recmedilmeyeyim diye üç buçuk atıyorum? adalet bu mu? he?

türk telekom arena

forzaquila
zeminiyle uefa şampiyonlar ligi organizasyonunun marka değerini baltalarken türk tarımının geleceği adına olumlu sinyaller veren spor kompleksi. tam da her şeyi ithal ettiğimiz bir dönemde tt arena türk işçisinin yüzünü güldürür.

20 şubat 2013 galatasaray schalke 04 maçı

forzaquila
her şeyden önce bombok bir zeminde oynanan maçtır. şampiyonlar ligi lan bu, grup maçı falan da değil, ikinci tur maçında şu sahaya bakın hele. ki bu da yenilenmiş hali. birçok pozisyonda hem galatasaraylılara ama daha çok schalkelilere zorluk çıkardı zemin. tabi real madrid enayi olduğu için ingiltere'den zemin mühendisi transfer ediyor, biz siirt'ten ziraat mühendisi getirir çözeriz.

maça gelince, savunmadaki ideal 3 ismi sahada olmayan schalke,[ybkz]swh[/ybkz] savunmada başlarda sallandı, hatta joel matip rezalet oynadı. burak'ın cristiano'ya verdiği gözdağı falan derken galatasaray rahatladı. ama ilk yarıda schalke sağda farfan solda bastos, ya da tam tersi, ile resmen futbol bienali sundu. biraz şanslı olsalar ilk yarıda 3 gol bulabilirlerdi, tabi hamit'in direkten dönen şutu da var önemli tehlike olarak.

galatasaray'ın yediği gol tam derslik. sen 1-0 öndesin, dakika 45, ama senin stoperin orta saha çizgisine çıkıp bir de top kaptırıyor. sadece bu maç özelinde değil, türk futbolunun kronik hastalıklarından biri işte.

ikinci yarı, ilk yarı kadar zevkli geçmedi, dar rotasyonlu schalke de karşılık veremedi rakibine. julian draxler maalesef bir lewis holtby değil, olamayacak gibi hatta. keller çok daha önceden barnetta'yı oyuna alsa işler değişebilirdi. huntelaar hem gününde değildi hem de formsuzdu.

sonuç olarak savunmada fuchs-papa-höwedes-uchida, ileride afellay, formda bir huntelaar olsa schalke galatasaray'ı paramparça edebileceğini gösterdi. eğer bu form grafiğini sürdürürlerse veltins'de zafer gelir. almanlar kupaya damga vurur bayern ve dortmund'u da düşünürsek. ich bin ich bin.

20 şubat 2013 milan barcelona maçı

forzaquila
milan'ın iki ganalı boateng ve muntari'nin golleriyle 2-0 kazandığı maç. barça'ya neredeyse pozisyon vermediler, ileride el shaarawy, boateng, pazzini, niang,muntari ile rakibi çok zorladılar.çok büyük bir avantaj sağladılar, 'barça bitmiş' cümlesini malum olaydan sonra bir daha kurmak istemiyorum ama bu görüntüyle işleri zor. şu ana kadar şampiyonlar ligi'nde en etkili takım bayern münchen.

20 şubat 2013 galatasaray schalke 04 maçı

forzaquila
iki takımın kadrolarının şöyle olduğu maç;

galatasaray ; muslera, sabri, dany, semih, riera, hamit, melo, selçuk, sneijder, burak, drogba
beklenen kadro, zayıf halkalar riera ve hamit.

schalke 04 ; hildebrand, hoger, höwedes, matip, fuchs, farfan, jones, neustadter, draxler, bastos, huntelaar

sakatlıkları düşününce çıkarılabilecek en iyi kadro. savunmada uchida ve papadopoulos'un olmaması dezavantaj. jones ve neustadter orta sahada savunmaya yardım edip oyunu tutmaya çalışacak, genç yetenek draxler, holtby'nin rolüne soyunacak ki, aslında çok yetenekli bir oyuncu ama bu maçın baskısını kaldırabilir mi bilemiyoruz.
kanatlar çok çılgın; bir taraftan son derece formda bastos, diğer taraftan deli çoban farfan, riera bu maçı kırmızı kart görmeden ve büyük bir hata yapmadan tamamlarsa büyük başarı olur.

ve haftalardır durumu yılan hikayesine dönen huntelaar. bakalım sevdiği pozisyonları bulabilecek mi, kaleyi görebilecek mi, gözünün durumu ne halde.


edit: oha lan sabri diyormuş görmemişim. fatih terim 'sabri formayı çalışarak aldı' falan demişti ama eboue'yi keseceğine ihtimal vermiyordum açıkçası. güzel kanat organizasyonları izleyebiliriz hazır olun.

edit2: haydaa..dsmart'ta kolasinac diye bi isim geçiyor. fuchs yok mu lan? o da mı sakat? schalke savunması perişan halde, benedikt reyiz toparladı toparladı, yoksa drogba parmak atar schalke'ye.

acun ılıcalı

forzaquila
zeki ve kafası para pul işlerine basan adam. tabi zeki derken, bu kadar başarılı olmak biraz da 'çakal' olmak şart. mesela ben 36 dil bilsem yine de sanki paris'e gitmişim de yanımda brezilyalı taraftarlar varmış gibi 'ooo biireziiiil' diye milleti bağırtıp koskoca ülkeyi kafalayamam. ya da dünyanın öte ucunda program yaparken elimde tıraş kremiyle türlü latina ablalardan öpücük alamam, hatta uyuşturucu kartellerinden dayak yerim 'bacımıza mı köpük sıkıyon lan deyyus' diye.

sonra ne bileyim, abd'de avrupada tutmuş formatları büyük bir özgüvenle masaya koyup birkaç yıl içinde bir kanalın bel kemiği olamam. kesin sesim yükselip alçalarak bir de titreyerek 'bi de şö-şöyle bi program var..amerik..kada çok tuttu bence bi şşans tanıyabiliriz' falan deyip kanal binasından siktir edilirim.

ha, tüm önemli futbolcularla kanka olup halı saha maçı çeviremem zaten onu geç. olsa bile beni kaleye sokarlar, adam paso forvet oynuyor lan, yanındaki değişiyor bir tek. bi sergen bi rıdvan bazen emre belözoğlu geçiyor. ben hakan ünsal'ın olduğu takımda yedek olurum.

dolayısıyla bir acun ılıcalı olmak çok basit görünse de aslında zordur. doğru düzgün bir yayın organında futbol ve kültürel şeyler üzerine bir şeyler karalayıp yine freestyle bir radyo programı yapsam yeter bana, ne acunu allasen.

20 şubat 2013 galatasaray schalke 04 maçı

forzaquila
sakatlıklar yüzünden beli bükülmüş schalke'ye tarafsız biri olarak sempati beslediğim karşılaşma. bir de sevdiğim bir alman dostum fanatik schalkelidir, arkadaş sevinsin zaten yaban ellerde.

şu takım tam kadro çıksa deli maç izleyecektik lan. total futbol izleyecektik. gerçi belli olmaz, adamlar alman, o formanın hakkını verirler belki de. jones-neustadter önlerinde affellay-holtby-farfan ileride huntelaar oynayacakken adamların ne maricası ne obasisi ne holtbysi ne afellayı kaldı, yazıktır. sol bek uchida bile yok. sanırım huntelaar gözündeki sorundan dolayı ilk 11 çıkamayacak.

son zamanlarda takımın içine eden jens keller'in de son şansı bu eşleşme. o yüzden maç sonunda 'almanlıktan aldığım tadı hiçbir şeyden almadım' şeklindeki yorumlara rastlarsanız şaşırmayın.

yıllaaar önce aldığım arkasında ebbe sand'ın ismi bulunan mavi schalke formamı raftan çıkarıp gözümün önünde bir yere koyarak izleyeceğim maç olacak. iyi oynayan, gerçekten hak eden kazansın bakalım.

dünyanın en güzel kadını

forzaquila
henüz elde edilmemiş kadındır.
bu denklemden yola çıkarsaaaaak[ybkz]swh[/ybkz]...evet, mavi gezegenimizde milyonlarca en güzel kadın bulunmakta.

yasal not: neden milyar değil milyon diyenlere; olm çok şükela olmayanları ve tabi reşit olmayanları otomatik olarak eledi sistem. milyonlarca diyorsak, 50 ila 65 milyon falan.

hocaya içinden küfür ederken sesin dışarı çıkması

forzaquila
aşağı yukarı şöyle bir durumdur;

-arkadaş, bu nasıl sikim sokum bir makale ya. liboşun birine vermişler kağıdı kalemi sıçıp sıvamış, ne sikime okuyoruz biz bunu anlamadım ki
-şışt fışt
-ne?! liboş işte, bak bak cümlelere bak, demagojiye bak.
*arkadaşınız makalenin yazarının ismini gösterir çaktırmadan*
-hassssiktiiir, hoca mı yazmış lan bunu?
-yaa

inşallah duymamıştır lan, çok kırılmıştır kadın. gerçi o da saçma sapan şeyler yazıp sonra matah bir şeymiş gibi sınıfa dağıtmasaydı. bana ne lan. allalla.

olympos

forzaquila
yunan mitolojisinde tanrıların kooperatifinin bulunduğu dağ. kafkas mitolojisindeki oşhamafe[ybkz]swh[/ybkz] ile aynıdır yani.
bu dağda ne kadar abidik gubidik tanrı ve tanrıça varsa toplanır, oldukça insancıl dürtü ve karakter özellikleriyle günlerini gün ederler.insan görünümünde, kıskançlık, öfke, şehvet gibi insancıl dürtüleri, saçma sapan entrikaları ve dünyevi zevkleriyle ölümsüzlüğün tadını çıkarıp arada bir insanlara bulaşır, ölümcül salgın, yıldırım falan yollarlar.

tanrıların reyizi zeus sürekli rahatsız edilir. sürekli 'athena benim saçımı çekti', 'apollon bana parmak attı', 'insanlar beni küçük düşürdü' gibi şikayetlerle zeus'un huzuruna çıkıp ondan bir şeyler isteyen tanrı ve tanrıçalardan çok çekmektedir zeus. kendisinin onaylayıp başını eğdiği istekler gerçekleşmektedir ama zeus'un neyi onaylayıp onaylamayacağı kendine bağlı değildir. koskoca zeus, 'benim hanıma sormam lazım ehm..' falan demektedir.[ybkz]swh[/ybkz] hanım dediği de tanrıça hera. e arkadaş, kılıbıklık yapacaksan olympos'ta ne işin var? kesin kumanda da hera'dadır sürekli saçma sapan dizi izleniyordur zeusların evde.

samuel holmen

forzaquila
sezon sonu sözleşmesi sona erecek oyuncu. isveç milli takımı'nın orta saha oyuncusu, ligin fiyat-performans bazında mevkisinin en iyisi.
bu adam alınamazsa çok ayıp olur. yurt içinde tek rakibimiz trabzonspor olabilir zira galatasaray ve fenerbahçe'nin bu mevkide şişkinliği var, belki kasımpaşa ve bursaspor dahil olabilir bu konuda, ancak yurt dışından talipleri de olabilir. sonuçta euro 2012'de ilk on birde çıkmış bir adamdan bahsediyoruz.

http://tr.eurosport.com/futbol/super-lig/2012-2013/super-lig-samet-aybaba-holmen-ile-ilgileniyoruz_sto3628737/story.shtml

ah bir de samet aybaba dilini biraz tutabilse...
76 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol