porto'nun joao moutinho'nun golüyle 1-0 kazandığı maç.
bayern'in 3-1 kazandığı ve rövanş için dev avantaj elde ettiği maç.
arsenal oyunun hakimiyetini ele geçirmiş, bayern savunmada kalırken bayern'in 3-1'i bulduğu maç. lahm'ın pasında sagna ve mandzukic'e çarpan top ağlara gitti.
55. dakikada neuer'in büyük hatasında podolski'nin boş kaleye kafayı vurduğu maç.
2-1, eşleşme yeniden başlıyor.
yalnız, pozisyon autken korner veren norveçli hakeme bir şey demiyorum. şu golü mcgregor yese sahaya girip bıçağı takardı manyağın biri, kesin.
2-1, eşleşme yeniden başlıyor.
yalnız, pozisyon autken korner veren norveçli hakeme bir şey demiyorum. şu golü mcgregor yese sahaya girip bıçağı takardı manyağın biri, kesin.
'beni bitirecekler' şeklinde bir açıklama yapan oyuncu.
http://tr.eurosport.com/futbol/etoo-beni-bitirecekler_sto3618006/story.shtml
iddia çok çılgınca geldi ama yine de aman aman diyoruz.
http://tr.eurosport.com/futbol/etoo-beni-bitirecekler_sto3618006/story.shtml
iddia çok çılgınca geldi ama yine de aman aman diyoruz.
medical park'ın 85-84 kazandığı maç.
40. dakikada gördüğü sarı kartla bastian schweinsteiger'ın rövanşı kaçırdığı maç.
gerçi böyle giderse bastian oynamasa hatta bayern 10 kişi çıksa bile allianz arena'da corroyu verir, o yüzden sıkıntı yok, yerine luiz gustavo falan oynar yani.
gerçi böyle giderse bastian oynamasa hatta bayern 10 kişi çıksa bile allianz arena'da corroyu verir, o yüzden sıkıntı yok, yerine luiz gustavo falan oynar yani.
estadio dragao'da ilk 35 dakikası 0-0 geçilen şampiyonlar ligi maçı.
porto oyunun tek hakimi, fıstık yeşili formasıyla malaga topu kapıp kontradan vurma derdinde.
bu arada stat 'que viva espana' melodisiyle ancak şöyle inliyor;
'que puuuta espanaaa'.
portekizlilerin ispanya kompleksini düşündüğümüzde derbi önemine sahip maç.
porto oyunun tek hakimi, fıstık yeşili formasıyla malaga topu kapıp kontradan vurma derdinde.
bu arada stat 'que viva espana' melodisiyle ancak şöyle inliyor;
'que puuuta espanaaa'.
portekizlilerin ispanya kompleksini düşündüğümüzde derbi önemine sahip maç.
7'de toni kroos ve 21'de thomas müller'in golleriyle bayern'in 2-0 önde götürdüğü maç. dakika 32. zaten bir süredir diplerde sonlarda depresyonlarda gezinen arsenal için sonun başlangıcı olabilir. arsenalli oyuncuların çok sert hareketleri ve gördükleri kartlar var, 11 kişi tamamlamaları zor gözüküyor.
bayern ise sakin ve disiplinli bir şekilde maçı götürüyor, turu londra'da garantileyebilirler. robben ve mario gomez oyunda bile değil.
emirates yanıyor
polis reich'ı arıyor,
arsene suçsuzum diyor
kimse onu takmıyor...
bayern ise sakin ve disiplinli bir şekilde maçı götürüyor, turu londra'da garantileyebilirler. robben ve mario gomez oyunda bile değil.
emirates yanıyor
polis reich'ı arıyor,
arsene suçsuzum diyor
kimse onu takmıyor...
ingiliz basınındaki bazı iddialara göre as roma'nın ilgilendiği menajer. yıllık 4.5 milyon poundluk bir teklif yapacaklarmış sözde.
hiç sanmıyorum. hele kendisinin bir dönem ss lazio'yu çalıştırmışlığı da var ki[ybkz]swh[/ybkz], benden söylemesi; curva sud karışır.
hiç sanmıyorum. hele kendisinin bir dönem ss lazio'yu çalıştırmışlığı da var ki[ybkz]swh[/ybkz], benden söylemesi; curva sud karışır.
yakınlarda dünyaya gelen kızının ismine nasıl karar verdiği sorusuna şöyle cevap vermiştir;
''liverpool&anfield lover''!
büyüksün ne diyeyim.
''liverpool&anfield lover''!
büyüksün ne diyeyim.
gevezeliğe gelemeyen taraftır.
-işte ben de vırvırvırdırdırbırbır
-peki.
-oradan da yengemlere uğrarım,kaancan'ı da görmüş olurum özledim keratayı vırvırvırıvıtırıvırıbır.
-peki.
-geçen de bir ayakkabı gördüm vırvırvır ama indirim bırbırbırbıtırıvıtırıvırı
-peki.
-of peki.
yazık bu taraflara.
-işte ben de vırvırvırdırdırbırbır
-peki.
-oradan da yengemlere uğrarım,kaancan'ı da görmüş olurum özledim keratayı vırvırvırıvıtırıvırıbır.
-peki.
-geçen de bir ayakkabı gördüm vırvırvır ama indirim bırbırbırbıtırıvıtırıvırı
-peki.
-of peki.
yazık bu taraflara.
literatüre 'onopko çocuğu' tanımını sokan iri yarı kelce orta saha oyuncusu.
17 şubat 2013 tarihli, gençlerbirliği'nin mersin iy'nu 3-1 yendiği maçta bir gol atmıştır. böylece ilk maçından sonra başlayan sessizliğine son verdi.
bir sürü yazarın katılımıyla, son derece içten, eğlenceli bir zirve olmuştur. her zirve gibi, yine kartal sözlük'ü sevme sebebidir. böyle zirvelere gelin arkadaşlar, ondan sonra anlayacaksınız sözlüğün farkını, misyonunu, verdiği somut katkıyı.
doğum gününü kutladığımız yazar arkadaşlara tekrar uzun ve sağlıklı, siyah-beyaz yıllar diliyor, ileriki zirveleri dört gözle bekliyoruz.
doğum gününü kutladığımız yazar arkadaşlara tekrar uzun ve sağlıklı, siyah-beyaz yıllar diliyor, ileriki zirveleri dört gözle bekliyoruz.
bu taraftarla ne feda ne dortmund ne ajax ne de polatlı belediye olamayacağımızı gösteren maç.
sahada hatalar yapılabilir, kaleci hatalı çıkış yapabilir, hoca saçma sapan tercihlerle maçı verebilir. bunlara tepki gösterirsin kızarsın, böyle 3-5 maç kaybedersin, bunlar düzeltilemeyecek hatalar değil. yarın bir gün daha iyi bir hoca gelir, hepsi düzelir. ama bir takımın taraftarının yarısı bilinçsiz, köstek olmaya meyilli ise o kulübün burnu boktan kurtulmaz.
karabük maçında ersan'ı ıslıkladı bu cahiller, o adam dün golü atınca kral oldu. şimdi mcgregor'u hedef alıyorlar, o adam sezon sonu bir premier lig takımına gidecek, bu cahil taraftarlar bu sefer şimdi destek oldukları cenk gönen'i asacaklar. ulan atlético maçında sahaya adam girdi cenk'in önüne attı kendini. bir kaleci için bundan kötü ne olabilir?
takım yarım saat 10 kişilik rakibe oyununu kabul ettiremezken pozisyona giremezken tepki yok, atkı şovlar laylaylar tam gaz, ne zamanki takım 90'da gol yiyor herkes ağzından salya saçarak adam asmaya başlıyor. neymiş nasıl oyun kurulamazmış. lan dalyarak, yarım saat boyunca ne yapıyordun? çok yaratıcısınız ya, çok kral taraftarsınız ya, atkı sallayana kadar bağırsaydınız ' söylesene bize hoca takım niye oynamıyor' diye. bunu mağlupken bağırmak değil, galipken yapmaktır önemli olan. taraftar dediğin bu zamanlarda tepkisini verecek. maç 1-0 bitse eve mutlu gidecek adamlar sırf 1-1 bitti diye takım ıslıklıyor. bu kadar mı skor bazlı bir taraftar oldunuz lan? her fırsatta galatasaraylılara skor taraftarı derken ne hale geldiğinizi göremeyecek kadar mı kör oldunuz?
adamın boynundaki atkı sahte, kaleciye, stopere küfür ediyor. neymiş? böyle takım istemiyormuş. ulan pezevenk, git ntvspor'da barcelona'yı izle o zaman. takımda 7 sakat, kasada üç beş milyon dolar...takım şanssızlıktan kırılıyor, pezevenk, adam asmaca oynuyor. neden? çünkü 35 lira verdi. o 35 liranın karşılığını alacak, memnun edilecek. karaköy'e git o zaman be şerefsiz. günlük hayatında patronu tarafından, metrobüslerde otobüslerde onun bunun tarafından, sürekli devleti tarafından ezilen hor görülen adamcıklar, 35 lira verdikleri için cellat olabileceklerini sanıyor. akıllarınca sahadaki adamları linç edip kendilerini iyi hissedecekler. iş mi lan bu?
ha, sen bir fenerbahçe taraftarı kadar ekonomik destek verirsin takımına, o zaman dersin ki 'ulan kombine aldım, formalar aldım, her şeyi yaptım bu kulüp için, bunların karşılığı bu takım mı?' dersen bir şey diyemeyiz, be pezevenk, 35 lira mı sana hak veriyor?
'üzerimde beşiktaş forması varken yalan mı söyleyecektim' diyen güzel insan vedat okyar'dan utanın be, üzerinizde beşiktaş forması varken ikiyüzlülük etmeye nasıl cüret edebiliyorsunuz? sahadaki adamlar beşiktaş forması taşıyor. sen sırf hata yaptı diye onu ıslıklayıp linç edemezsin. koşmazsa, mücadele etmezse , laubalilik ederse istediğini yap. ama sırf kademe hatası yaptı, kaleci yanlış çıktı, beriki taca pas attı diye sen o formayı taşıyanı linç e-de-mez-sin. beşiktaş'ı senin gibi cahillerin oyuncağı haline getiremeyiz.
maçtan çıkıyoruz, dolmabahçe'den çarşı'ya gelene kadar önümüzde arkamızda kendini bilmezce konuşan o kadar çok adam var ki, sinirden elim ayağım titriyor. size kim şampiyonluk sözü verdi ulan? sezon başında 'allah vere de 15. falan olmayalım, 5.lik iyidir hacı' derken takım beklenmedik performans gösterdi diye hemen şampiyonluk beklentisi içine girdiniz. hemen takımı o beklenti altında ezdiniz. hemen başarı talep etmeye başladınız. ama lafa gelince, arabeske gelince sizden kralı yok değil mi? utanmadan eşlik edersiniz 'sevinmek için sevmedik seni' bestesine, utanmadan bin türlü aşk şiiri karalarsınız.
insan aşkına yapar mı lan bunu? insan aşkını otuz sekiz yerinden bıçaklar mı lan?
doğru evet, türkiye'de yaşıyoruz. binlerce aşığın 'karşılık vermediği için' namusunu bıçakla temizlediği bir ülkede dortmund modelinden bahsediyoruz. ama hata bizde, madem sevinmek için sevmeyen, iyi gününde kötü gününde sonuna kadar beşiktaşlı bir taraftarımız var. bu taraftar 4-5 sezon dişini sıkar, altın çağımıza yürürken gerekli desteği verir diye düşünende hata. şu takım 4 maç üst üste kazanamasa stat yarı yarıya boşalacak, bunun farkında mısınız?
işte bu taraftarlık değil. taraftar dediğin adam taraftır. sevdiğini bırakmaz. bu, verdiği 30-35 ya da 50-100 lira karşılığında adam asmaca oynama hakkını kendinde bulan bilinçsiz adam işidir.
saçma sapan konuşup,lafına itibar edilmeyecek pespaye köşe yazarlarını okuyup şartlanacağınıza biraz düşünün. bu iş dünyada nasıl oluyor, yapan nasıl yapıyor. ondan sonra kulübü yönlendirin. 'profesyonel bir sağlık ekibi, kondisyoner, sahalar istiyoruz. her sene en az 2 genç oyuncunun as kadroda yer almasını istiyoruz' de, bunu organize bir şekilde kulübe ulaştır. sosyal medyayı kullan, tribünü kullan. ama o tribünü üzerinde beşiktaş forması olan adamları asmak için kullanma. zamanında adem dursun'u youla'yı küfrederek kovalayan, bir dönem inönü'yü deplasmana çeviren adamların hala yanımızda olduğunu bilmek üzüyor beni.
yönetimin kapalı tribün politikasının da ne kadar doğru olduğunu gördük. yeni stat yapıldığında bilet fiyatları artmalı,öğrenciler için belirli bir indirim belirlenmeli, onun dışında tribünlerde bir kalite yakalanmalı. ha, parayla oynayan zengin biri de değilim, ama bu iş böyle. arabeskle olacak iş değil. taraftar elinden gelecek desteği verecek. maddi gücü elvermeyen de sosyal medyayı iyi kullanacak, fikir üretecek, takıma böyle destek olacak. gerisi boş. bu kadar boş adamla beşiktaş ne dortmund olur ne ajax ne de başka bir şey. her şeyi geçtim, bu kadar yozlaşmış bir tribünle beşiktaş, beşiktaş olamaz. samet gider ahmet gelir, mcgregor gider cenk kaleye geçer, olcay gider kolcay gelir hiçbir şey değişmez. belki günü kurtarır bir şampiyonluk alırız mustafa denizli'nin yaptığı gibi. ama asla sağlam bir ekolümüz olmaz. ve bunların en büyük sorumlusu da bilinçsiz taraftar olur.
evet bu kadar. maçla ilgili teknik bir şeyler yazmayacağım. yazacak bir şey de yok zaten.
sahada hatalar yapılabilir, kaleci hatalı çıkış yapabilir, hoca saçma sapan tercihlerle maçı verebilir. bunlara tepki gösterirsin kızarsın, böyle 3-5 maç kaybedersin, bunlar düzeltilemeyecek hatalar değil. yarın bir gün daha iyi bir hoca gelir, hepsi düzelir. ama bir takımın taraftarının yarısı bilinçsiz, köstek olmaya meyilli ise o kulübün burnu boktan kurtulmaz.
karabük maçında ersan'ı ıslıkladı bu cahiller, o adam dün golü atınca kral oldu. şimdi mcgregor'u hedef alıyorlar, o adam sezon sonu bir premier lig takımına gidecek, bu cahil taraftarlar bu sefer şimdi destek oldukları cenk gönen'i asacaklar. ulan atlético maçında sahaya adam girdi cenk'in önüne attı kendini. bir kaleci için bundan kötü ne olabilir?
takım yarım saat 10 kişilik rakibe oyununu kabul ettiremezken pozisyona giremezken tepki yok, atkı şovlar laylaylar tam gaz, ne zamanki takım 90'da gol yiyor herkes ağzından salya saçarak adam asmaya başlıyor. neymiş nasıl oyun kurulamazmış. lan dalyarak, yarım saat boyunca ne yapıyordun? çok yaratıcısınız ya, çok kral taraftarsınız ya, atkı sallayana kadar bağırsaydınız ' söylesene bize hoca takım niye oynamıyor' diye. bunu mağlupken bağırmak değil, galipken yapmaktır önemli olan. taraftar dediğin bu zamanlarda tepkisini verecek. maç 1-0 bitse eve mutlu gidecek adamlar sırf 1-1 bitti diye takım ıslıklıyor. bu kadar mı skor bazlı bir taraftar oldunuz lan? her fırsatta galatasaraylılara skor taraftarı derken ne hale geldiğinizi göremeyecek kadar mı kör oldunuz?
adamın boynundaki atkı sahte, kaleciye, stopere küfür ediyor. neymiş? böyle takım istemiyormuş. ulan pezevenk, git ntvspor'da barcelona'yı izle o zaman. takımda 7 sakat, kasada üç beş milyon dolar...takım şanssızlıktan kırılıyor, pezevenk, adam asmaca oynuyor. neden? çünkü 35 lira verdi. o 35 liranın karşılığını alacak, memnun edilecek. karaköy'e git o zaman be şerefsiz. günlük hayatında patronu tarafından, metrobüslerde otobüslerde onun bunun tarafından, sürekli devleti tarafından ezilen hor görülen adamcıklar, 35 lira verdikleri için cellat olabileceklerini sanıyor. akıllarınca sahadaki adamları linç edip kendilerini iyi hissedecekler. iş mi lan bu?
ha, sen bir fenerbahçe taraftarı kadar ekonomik destek verirsin takımına, o zaman dersin ki 'ulan kombine aldım, formalar aldım, her şeyi yaptım bu kulüp için, bunların karşılığı bu takım mı?' dersen bir şey diyemeyiz, be pezevenk, 35 lira mı sana hak veriyor?
'üzerimde beşiktaş forması varken yalan mı söyleyecektim' diyen güzel insan vedat okyar'dan utanın be, üzerinizde beşiktaş forması varken ikiyüzlülük etmeye nasıl cüret edebiliyorsunuz? sahadaki adamlar beşiktaş forması taşıyor. sen sırf hata yaptı diye onu ıslıklayıp linç edemezsin. koşmazsa, mücadele etmezse , laubalilik ederse istediğini yap. ama sırf kademe hatası yaptı, kaleci yanlış çıktı, beriki taca pas attı diye sen o formayı taşıyanı linç e-de-mez-sin. beşiktaş'ı senin gibi cahillerin oyuncağı haline getiremeyiz.
maçtan çıkıyoruz, dolmabahçe'den çarşı'ya gelene kadar önümüzde arkamızda kendini bilmezce konuşan o kadar çok adam var ki, sinirden elim ayağım titriyor. size kim şampiyonluk sözü verdi ulan? sezon başında 'allah vere de 15. falan olmayalım, 5.lik iyidir hacı' derken takım beklenmedik performans gösterdi diye hemen şampiyonluk beklentisi içine girdiniz. hemen takımı o beklenti altında ezdiniz. hemen başarı talep etmeye başladınız. ama lafa gelince, arabeske gelince sizden kralı yok değil mi? utanmadan eşlik edersiniz 'sevinmek için sevmedik seni' bestesine, utanmadan bin türlü aşk şiiri karalarsınız.
insan aşkına yapar mı lan bunu? insan aşkını otuz sekiz yerinden bıçaklar mı lan?
doğru evet, türkiye'de yaşıyoruz. binlerce aşığın 'karşılık vermediği için' namusunu bıçakla temizlediği bir ülkede dortmund modelinden bahsediyoruz. ama hata bizde, madem sevinmek için sevmeyen, iyi gününde kötü gününde sonuna kadar beşiktaşlı bir taraftarımız var. bu taraftar 4-5 sezon dişini sıkar, altın çağımıza yürürken gerekli desteği verir diye düşünende hata. şu takım 4 maç üst üste kazanamasa stat yarı yarıya boşalacak, bunun farkında mısınız?
işte bu taraftarlık değil. taraftar dediğin adam taraftır. sevdiğini bırakmaz. bu, verdiği 30-35 ya da 50-100 lira karşılığında adam asmaca oynama hakkını kendinde bulan bilinçsiz adam işidir.
saçma sapan konuşup,lafına itibar edilmeyecek pespaye köşe yazarlarını okuyup şartlanacağınıza biraz düşünün. bu iş dünyada nasıl oluyor, yapan nasıl yapıyor. ondan sonra kulübü yönlendirin. 'profesyonel bir sağlık ekibi, kondisyoner, sahalar istiyoruz. her sene en az 2 genç oyuncunun as kadroda yer almasını istiyoruz' de, bunu organize bir şekilde kulübe ulaştır. sosyal medyayı kullan, tribünü kullan. ama o tribünü üzerinde beşiktaş forması olan adamları asmak için kullanma. zamanında adem dursun'u youla'yı küfrederek kovalayan, bir dönem inönü'yü deplasmana çeviren adamların hala yanımızda olduğunu bilmek üzüyor beni.
yönetimin kapalı tribün politikasının da ne kadar doğru olduğunu gördük. yeni stat yapıldığında bilet fiyatları artmalı,öğrenciler için belirli bir indirim belirlenmeli, onun dışında tribünlerde bir kalite yakalanmalı. ha, parayla oynayan zengin biri de değilim, ama bu iş böyle. arabeskle olacak iş değil. taraftar elinden gelecek desteği verecek. maddi gücü elvermeyen de sosyal medyayı iyi kullanacak, fikir üretecek, takıma böyle destek olacak. gerisi boş. bu kadar boş adamla beşiktaş ne dortmund olur ne ajax ne de başka bir şey. her şeyi geçtim, bu kadar yozlaşmış bir tribünle beşiktaş, beşiktaş olamaz. samet gider ahmet gelir, mcgregor gider cenk kaleye geçer, olcay gider kolcay gelir hiçbir şey değişmez. belki günü kurtarır bir şampiyonluk alırız mustafa denizli'nin yaptığı gibi. ama asla sağlam bir ekolümüz olmaz. ve bunların en büyük sorumlusu da bilinçsiz taraftar olur.
evet bu kadar. maçla ilgili teknik bir şeyler yazmayacağım. yazacak bir şey de yok zaten.
sözlük yazarlarıyla beraber tamamı dolu salonda takımımızı desteklediğimiz maç.
benim için bir ilk oldu bu maç ama takımın azmini, beşiktaşlılık ruhunu gördükten sonra hayran kaldım,bundan sonra imkanım olduğunda her maçlarına gitmek istiyorum.
maalesef maçı sonunda teslim etme huyu bu takıma da sıçramış, 3 periyot muhteşem götürdüğümüz maçı son bölümde kaybettik, canları sağolsun muhteşem bir maç izlettiler bizlere.
maçta olay yoktu her şey temenni edildiği gibiydi ama galatasaray'ın 5 numarası özgür gürbulak yaptığı çirkefliklerle galatasaraylı çirkefliğinin branş ayırt etmediğini gösterdi.
bir oyuncu rakibi basket kaçırdıktan sonra nede onun kulağına eğilip bağırır? buna teknik faul çalınmaz mı? neden attığı basket sonrasında rakibi tahrik edebilecek şekilde sevinir, 'uuu' diye bağırır, neden hakem başka yere bakarken rakibinin tekerlekli sandalyesini itip onu düşürmeye çalışır? bu nasıl bir vicdansızlıktır? zaten maç sonunda oyuncumuz aytaç ercan galatasaraylı bazı oyunculara özgür'ü şikayet ederken 'aga bu nedir ya?' der gibiydi.
galatasaray resmi sitesinden bir şey paylaşacağım şimdi;
--spoiler--
Takımımızda Piotr Luszysnki 27 sayı, Mateusz Filipski 18 sayı, Özgür Gürbulak 14 sayı, Ferit Gümüş 8 sayı, Tristan Knowles 2 sayı, İsmail Ar 2 sayı kaydetti.
Sofyane Mehiaoui ve Matt Scott yabancı kontenjanı sebebiyle kadroya alınmazken Murat Yazıcı ve Umut Ünar ise rotasyona uğradı.
--spoiler--
neymiş? dün galatasaray'ın sahada 3 yabancısı oynamış, ikisi de kontenjan sebebiyle oynayamamış. galatasaray, yabancıları deşifre olmasın diye forma arkasına isim yazdırmamış hepsinin formasında galatasaray yazdırmış. dahiyane.
ben anlayamıyorum bu branşta bu kadar makyavelist olunmasını. burada amaç sürekli kazanmak, kazanmak ve kazanmak mı, yoksa bu bireylerin ötekileştirilmeyip herkese aslında bizden hiçbir farkları olmadıklarını göstererek binlerce tekerlekli sandalye mahkumuna umut aşılaması mı? sanırım bundan ötürü olacak maçtan sonra salon 'engelli basketbol yabancıyla oynanmaz' diye inledi. belki de ben saçmalıyorum, galatasaray'ın yaptığı tamamen doğru, ama ben galatasaray kulübünün kazanmayı her şeyin üstünde tutan bu mantığının spora da dostluğa da zarar verdiğini düşünüyorum.
benim için bir ilk oldu bu maç ama takımın azmini, beşiktaşlılık ruhunu gördükten sonra hayran kaldım,bundan sonra imkanım olduğunda her maçlarına gitmek istiyorum.
maalesef maçı sonunda teslim etme huyu bu takıma da sıçramış, 3 periyot muhteşem götürdüğümüz maçı son bölümde kaybettik, canları sağolsun muhteşem bir maç izlettiler bizlere.
maçta olay yoktu her şey temenni edildiği gibiydi ama galatasaray'ın 5 numarası özgür gürbulak yaptığı çirkefliklerle galatasaraylı çirkefliğinin branş ayırt etmediğini gösterdi.
bir oyuncu rakibi basket kaçırdıktan sonra nede onun kulağına eğilip bağırır? buna teknik faul çalınmaz mı? neden attığı basket sonrasında rakibi tahrik edebilecek şekilde sevinir, 'uuu' diye bağırır, neden hakem başka yere bakarken rakibinin tekerlekli sandalyesini itip onu düşürmeye çalışır? bu nasıl bir vicdansızlıktır? zaten maç sonunda oyuncumuz aytaç ercan galatasaraylı bazı oyunculara özgür'ü şikayet ederken 'aga bu nedir ya?' der gibiydi.
galatasaray resmi sitesinden bir şey paylaşacağım şimdi;
--spoiler--
Takımımızda Piotr Luszysnki 27 sayı, Mateusz Filipski 18 sayı, Özgür Gürbulak 14 sayı, Ferit Gümüş 8 sayı, Tristan Knowles 2 sayı, İsmail Ar 2 sayı kaydetti.
Sofyane Mehiaoui ve Matt Scott yabancı kontenjanı sebebiyle kadroya alınmazken Murat Yazıcı ve Umut Ünar ise rotasyona uğradı.
--spoiler--
neymiş? dün galatasaray'ın sahada 3 yabancısı oynamış, ikisi de kontenjan sebebiyle oynayamamış. galatasaray, yabancıları deşifre olmasın diye forma arkasına isim yazdırmamış hepsinin formasında galatasaray yazdırmış. dahiyane.
ben anlayamıyorum bu branşta bu kadar makyavelist olunmasını. burada amaç sürekli kazanmak, kazanmak ve kazanmak mı, yoksa bu bireylerin ötekileştirilmeyip herkese aslında bizden hiçbir farkları olmadıklarını göstererek binlerce tekerlekli sandalye mahkumuna umut aşılaması mı? sanırım bundan ötürü olacak maçtan sonra salon 'engelli basketbol yabancıyla oynanmaz' diye inledi. belki de ben saçmalıyorum, galatasaray'ın yaptığı tamamen doğru, ama ben galatasaray kulübünün kazanmayı her şeyin üstünde tutan bu mantığının spora da dostluğa da zarar verdiğini düşünüyorum.
madrid derbisidir. madrid'in vallecas semtinde kurulan rayo, bu sezon kendini aşmış durumda. 37 puanla 6. sıradalar ve küme düşmemek bile onlar için iyi bir sonuçken bu sene avrupa bileti kovalıyorlar. kadrolarında en öne çıkan isimler tecrübeli karadağlı forvet delibasic, orta sahada da javi fuego ve roberto trashorras. tabi 20 yaşındaki brezilyalı golcü baptistao'nun 7 golü bulunuyor ve o da tehlikeli bir isim.
iki haftadır kart görmemesi için hakemlerin iltimas geçtiği oyuncu.
hadi tamam, adam aslen savunmacı değil ve kartlık fauller yapabilir, hilbert de aynılarını yapıyor, ama 15 şubat 2013 akhisar belediye galatasaray maçında rakibinin sırtına basmasına ceza gelmemesi nasıl açıklanabilir anlayamıyorum.
https://pbs.twimg.com/media/BDKvAIeCUAAMTXC.jpg:large
bu hareket sonrasında tahkim gereken cezayı vermelidir, tıpkı avrupanın diğer liglerinde olduğu gibi. maçta kart verilmemiş olması bu hareketin cezasız kalacağı anlamına gelemez.
edit: imla.
ek: ayrıca geçen hafta rakibinin aşil tendonuna bastıktan sonra da kart görmemiş, sırıtmıştır üstüne. ne anlatıyorsak...
hadi tamam, adam aslen savunmacı değil ve kartlık fauller yapabilir, hilbert de aynılarını yapıyor, ama 15 şubat 2013 akhisar belediye galatasaray maçında rakibinin sırtına basmasına ceza gelmemesi nasıl açıklanabilir anlayamıyorum.
https://pbs.twimg.com/media/BDKvAIeCUAAMTXC.jpg:large
bu hareket sonrasında tahkim gereken cezayı vermelidir, tıpkı avrupanın diğer liglerinde olduğu gibi. maçta kart verilmemiş olması bu hareketin cezasız kalacağı anlamına gelemez.
edit: imla.
ek: ayrıca geçen hafta rakibinin aşil tendonuna bastıktan sonra da kart görmemiş, sırıtmıştır üstüne. ne anlatıyorsak...
15 şubat 2013 fenerbahçe ülker beşiktaş maçının en kritik yerinde 'ooo aziz yıldırım' diye bağıranları içerisinde bulunduran oluşum. deveye diken, fenerliye aziz sanırım.
bence salondaki 'legend' pankartını 'bellend' şeklinde değiştirmeleri şart.
bence salondaki 'legend' pankartını 'bellend' şeklinde değiştirmeleri şart.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?