confessions

forzaquila

2. nesil Yazar - - Yazar -

  1. toplam entry 5232
  2. takipçi 0
  3. puan 74033

sessizlik

forzaquila
şahane bir dt oyunu. 2 saat 10 dakika süren, 2 perdelik...
tabi ki uzun uzadıya analizdi spoilerdı yorumdu falan yapmayacağım;http://www.devtiyatro.gov.tr/programlar-sehirler-istanbul-detay-bolum_oyunekibi-sessizlik.html
kısa kısa geçmek gerekirse;
oyunun konusu ve hikayenin geçtiği dönem harika. viking işgalindeki ingiltere'de, henüz hristiyanlığın tamamen yayılmadığı, paganların da bulunduğu dönemde geçiyor.

bireysel performanslar çok iyi. dekor çok iyi, yaratıcı, müzikler dönemden beklenileceği üzere güzel.

funda eryiğit sahiden ödül adaylığını hak etmiş, erkek çocuğunu muhteşem oynamış. oya okar hakkında yer yer 'çok abartılı oynuyor çok bağırıyor, başımız şişti' yorumları okudum, bence sırıtmadı, tabi bembeyaz teninin hipnotik etkisi de olabilir bu.

--spoiler--
"bir kadının bilgeliği sessizliğidir.[ybkz]swh[/ybkz]
--spoiler--

akhisar belediye gençlik spor

forzaquila
2012-13 sezonunun ikinci yarısında theofanis gekas liderliğinde muhteşem bir savaş veren takım. umarım ligde kalırlar, umarım köfte ve manisa kebaplı bir deplasman destinasyonu daim olur ligde.

20 nisan 2013 akhisar belediyespor beşiktaş maçında taraftarlarının hareketlerine ise zerre kızmadığımı belirteyim. ulan beşiktaş'ın her maçında rakip takım götveren olarak niteleniyor, 19 nisan 2013 beşiktaş olin edirne maçında bile yapıldı ya bu tezahürat, olin lan, edirne lan, ayıp, günah. sonra rakip takım taraftarı koyduk mu deyince aauv, ne auuv? sex on the beach derler adama. ben akhisar taraftarı olacağım da sahamızda bir istanbul takımına 4 atacağız, kendimden geçerim, küfürümü de ederim deşarj olurum, bu böyle.

20 nisan 2013 akhisar belediyespor beşiktaş maçı

forzaquila
izlemediğim maç, izleyemediğim için aklımın bir köşesi hep bu maçtaydı, velhasıl... her neyse.

akhisar'a yenilebilirsin, gerçekten sorun değil. 4-1 de yenilebilirsin. futbolda bu da var. avrupada sıkça görülen bir şey, liverpool'un west bromwich'den, arsenal'in reading'den inter'in atalanta'dan 3 yemesi gibi...olur, futbol işte.

ama isyan ediyorum artık arkadaş, bu takımın başındaki vizyonsuzluk abidesine isyan ediyorum. nefret ettiğim şey birilerinin kellesini istemek, evet istikrar başarının anahtarıdır ama yanlışta ısrarın da alemi yoktur. sadece koskoca beşiktaş'ın değil, ligde kalmaya çabalayan herhangi bir takımın bile başında olmaması gereken[ybkz]swh[/ybkz] samet aybaba teknik direktörlük mesleğine hakarettir. çok merak ediyorum kendisini geliştirme gibi bir gayesi var mı, hiç oldu mu? bugün herkesin hayranlıkla izlediği jürgen klopp şimdiki haline yıllar içinde deneyerek, çabalayarak, kendini geliştirerek, mainz'da geçirdiği sezonlar sonrası gelirken samet aybaba yıllardır üst seviyede takım çalıştırıyor, ve "ben genç oyuncuya önem veririm, genç oyuncu çıkarırım" tartışmalı ününden başka bir özelliği yok. genç oyuncuya önem vermek sezon öncesi kampına 8-10 tane delikanlıyı istifleyip işler ciddiye bindiğinde o çocukları unutmak değildir, olamaz. sözlükteki herkes hemfikir olacaktır; sen sezon başında "ernst bilmemkaç paraya koşuyor, hasan şu paraya, o zaman hasan koşacak" demedin mi? peki hasan neden koşmuyor? bu takıma getirdiğin tek artı nedir? menemen edebiyatından başka, bu takımın oyun planına eklediğin en ufak bir şey var mı?

çok doluyum. evet bu takım çok kaliteli bir kadroya sahip değil, ama bu oyuncular, bu grup ligin en heyecan verici futbolunu oynama kapasitesine sahip. sen bu kadroyu teknik müdahale denilince aklına 35. dakikada sol bek değiştirmek gelen bir adama teslim edersen o oyuncuların da heyecanlarının kaybolmasına neden olursun.

belki de samet aybaba'ya çok yüklendiğimi düşünenler olacaktır, ben beşiktaş'a bucaspor'dan kaleci antrenörü, siirt'den kondisyoner getiren adama yüklenirim. hep bunu söyledim, hep bunu söylemeye devam edeceğim; dünyanın en büyük takımları zemin mühendislerine, yetenek tarama uzmanlarına, ceolara para dökerken sen kendi sporcunun sağlığıyla oynarsan senin burada işin yoktur.

maçla ilgili kısaca konuşmak gerekirse;
-roberto hilbert gibi bir adamı zorla göndereceksiniz, sonra da "ya işte paragöz çıktı pezevenk" algısı yaratmaya çalışacaksınız ya, bunu düşünenler çoluğunun çocuğunun mürüvvetini göremesin, çeyrek altın takamasın.

- fanis gekas, tam bir halı saha golcüsü. hani hiçbir şey yapmadan 8-9 gol atan tipler vardır ya, öyle. tam bir sanatçı. şu görüntü için de mutluyum, ne mutlu;
http://www.ligtv.com.tr/haber/besiktas-taraftarindan-gekasa-alkis

-mustafa pektemek kendini bulacak yavaş yavaş, seneye herkes görecek nasıl bir yetenek olduğunu. sadece bize değil, milli takıma da lazım bir oyuncu.

- mcgregor; git abicim, sezon sonu mutlaka ingiltere'den teklif gelir, sen de kafanı dinle, biz de her puan kaybedilen maç sonrası aynı şeyleri söyleyenlerden kurtulalım. bu işler böyledir, kaleci yalnızdır zaten ama sen de amma şanssız çıktın. sana premier ligde başarılar şimdiden, olduramadık.

- kuddusi müftüoğlu: abicim sen şaka mısın? gökhan süzen gekas'ı dışarıda çekiyor, tamam net kırmızı kart ama penaltıyı nasıl icat edersin? bu kadar zor bir pozisyonsa neden yardımcılarına danışmazsın? onların gözü başka bir şeye mi bakıyor? skandal resmen...

-sahaya giren kedi: ne güzel depar attın lan sen, ağır çekimde izlerken sanki çita koşuyor gibiydi. hınzır şey seni.

mehmet özdilek

forzaquila
büyük ısrar sonucu aykut kocaman'ın fenerbahçe başındaki görevini sürdürerek demirbaş haline gelmesinden sonra beşiktaş'a gelmesi halinde yıllardır türk futbolunda yer alan "türk ferguson" olabilecek teknik direktör. ben en azından mehmet özdilek'in yönettiği futbol takımını izlemekten hoşnut kalacağımı biliyorum. gelsin yıllarca takımın başında kalsın istiyorum. evet.

beşiktaş

forzaquila
yanlış ve doğruya eşit uzaklıktaki takım. fakat samet aybaba ve yönetimdeki küçük hesap adamları kaldığı sürece yanlışa daha çok yaklaşılacak, umutlar kaf dağı ardında kalacak, o yüzden bir şeylerin yapılması şart. revizyon, devrim, ihtimal bazı kafaların kesilmesi... nasıl isterseniz. olay şu; beşiktaş'ın bir sisteminin olması şart. galatasaray ve fenerbahçe maddi güçleri sayesinde buna mecbur değiller, paran olduğu sürece günü kurtarırsın, ama beşiktaş için neden aylardır dortmund modeli diye yırtınıyoruz? çünkü bu modelin uygulanması takımı başarılara taşıyacaktı, en fazla 2 sezonluk bocalama dönemiyle birlikte. ama yok, küçük olsun bizim olsuncular, vizyonsuz ve kendini geliştirmek için en ufak çabası bulunmayan teknik direktör, profesyonellikten uzaklıkla bu kulüp sahip olduğu saygınlığı da kaybedecek, korkum budur.

lig maçlarından önce istiklal marşı okunması

forzaquila
sadece türkiye'de uygulanan bir prosedür değildir. geçtiğimiz haftalarda lig tv ekranlarında yayınlanan bir rusya premier ligi maçı öncesinde rastladım bu duruma. sanırım bir cska maçıydı, oyuncular dizildi, rusya milli marşı okundu hep bir ağızdan. başka nerede var bilmiyorum, kuzey kore'de falan olabilir ama en azından avrupada yoktur diye düşünüyorum.[ybkz]swh[/ybkz] her neyse, ruslar avrupalı değildir zaten. biz de değiliz.

velhasıl ilginç bir durumdur.

19 nisan 2013 beşiktaş olin edirne maçı

forzaquila
çok eğlenceli maç, salonu o kadar özlemişim ki... abdi ipekçi'den sonra evimin salonu gibi, nasıl özen gösteriyorum içim nasıl bir enerjiyle doluyor...hufh

maçla ilgili en ilginç nokta beşiktaş'ın birden çok koça sahip olmasıydı; deli murat zaten malumunuz, şişko amcamız da var, ben ciğerci mustafa'yı bu maçta tanıdım. adam bütün maç ayakta ve bağırarak taktik verdi lan takıma. maçı televizyondan izleyen bir arkadaşım 'ya erman kunter neden sürekli ribaunt diye bağırıyor' demiş önce, sonradan anlamış, olay şöyle gelişiyor;

-patriiiik, ribaount....everybody come on..everybody vidmar...no problem
-yüüğğiing! everybody yüüğğing kam on blok

maçın sonlarına doğru bir de tenorumuz çıktı ortaya, bençte şaşkın bakışlarla izleyen yabancı oyuncuların hali görülmeye değerdi. sonuç olarak bundan sonraki lig maçlarımızı akatlar'da oynamalıyız, mesela ted kolejliler maçı çok zevkli olacaktır. galatasaraylı bir arkadaşım bile 'böyle eğlenceli oluyorsa ben de gelirim abi, ted kolej maçı çok güzel olur' dedi, hiç gereği yok maçı zeytinburnu'nda oynamanın yani, akatlar'ın sıradışı bir enerjisi var bu kesin.

bu arada devre arasında tek elle üçlük atan barış hersek'in tüm hırsına rağmen oynamaması da kötüydü, unutuluyor sanırım ama bu maçlar tam da barış'a göre.

ha bir de olin'in 19 numarası, yunus'un basketboldan para kazanması bir skandal. bu kadarını söyleyeyim.

ekvador

forzaquila
1990'lı yıllara damga vuran ecuador adlı şarkı sayesinde dünya üzerinde bilinirliği yüzde 185 artan güney amerika ülkesi.

sash abimiz bu şarkıyı yapmadan önce ülke bu kadar bilinmiyordu; de ecuador!
http://www.youtube.com/watch?v=44t3xc_XDes

19 nisan 2013 anadolu efes olympiacos maçı

forzaquila
efes'in gerçekleşebilecek tüm mucizelerin gerçekleşmesi sonucu 2 saniye kala kazanabildiği maç.

pero antic ve spanoulis son anlarda yoktu, neden spanoulis son bölümde yok anlayamadık. en kötü ihtimalle faul yaptırır, asist yapar ve bu adam kenarda oturdu.

efes kyle hines ve acie law'dan başka gücü olmayan rakibini bile savunamadı çoğu zaman, sinan güler ve doğuş balbay gibi şans bulamayan kaliteli oyuncuları olduğunu da belirtmek lazım. yani efes madden çok daha güçlü olduğu seride sırf geleneğinden aldığı güçle buralara gelebilen rakibini sidik zoruyla geçebiliyorsa, içeride kazandığı tüm büyük maçlar kaosla geliyorsa bir düşünmek lazım. bir de oktay mahmuti'nin maç sonundaki ona buna laf sokma tavrı ilginç, hoca elindeki kadro barcelona-real-cska'dan sonra avrupanın en iyisi, zar zor kazandığın maçtan sonra neyin derdindesin?

spanoulis etkin rol oynarsa olympiakos turu geçer, ama kadro kalitesinde efes kat be kat üstün tabi ki.

anton pavloviç çehov

forzaquila
en sevdiğim yazar.[ybkz]swh[/ybkz] bir deha... rus edebiyatının en önemli parçalarından.

ilk kez çehov okuduğumda 9 yaşında falandım, seçme öykülerinden oluşan ince kitap resmen hayal gücümü ateşlemişti, sonradan tolstoy'u, dostoyevski'yi, gogol'u, gorki'yi falan da gördük okuduk, rus edebiyatı gönlümüzde bir numaraya oturdu ama asla çehov'un yeri değişmedi. kısa öyküleri muhteşemdir, 3-4 sayfalık hikayelerde rus toplumunun değişik tiplerini renkli bir şekilde tasvir eder, öyle ki hikayelerinden oluşan bir kitabı bitirdiğinizde rus ve türk toplumunun özellikle işgüzarlık ve kraldan çok kralcılık konularında ne kadar benzeştiğini idrak edebilirsiniz.

bir de kendisinin mizahi bir üslubu vardır ki bu yazılarında bıyık altından gülümsetmek şeklinde tezahür eder. öykülerine alıştığınız zaman bazı satırlara kahkahalarla gülebilirsiniz.

dediğim gibi, okuması kolaydır, sıkmaz,yormaz. özellikle akşam saatlerinde otobüs yolculuklarında çok iyi gider. ancak sürekli hikayelerini okuduğunuz zaman ister istemez bir sanal gerçeklik yaratabiliyorsunuz, mesela bendeki gibi;

- azizim ivan petroviç! bana 10 ruble borç verseniz de mariya yegorovna'ma kışlık bir palto diktirsem... yazık, maneçkam[ybkz]swh[/ybkz] delik deşik eski paltosuyla zatülcenp olacak. katyuşa![ybkz]swh[/ybkz] ivan mihalıç'a [ybkz]swh[/ybkz] biraz konyak getir de içi ısınsın.

19 nisan 2013 beşiktaş olin edirne maçı

forzaquila
maslak-4 levent-levent bölgelerini etkisi altına alan mesai sonrası trafiğinden etkilenmemek adına erkenden evden çıkacağım maç, salonda da en şekilli, bençe en yakın yeri alma planlarım var tabi, çünkü erman kunter'e birkaç sözüm var;

"hocam! hocaaam! nolur maçları burada oynayalım ipekçi yollarında heder oluyoruz hocaaam! s'il vous plait!"

tanıyanlar bunu yapacağımı bilir, dur bakalım hoca duysun da şu akatlar işini halledelim bi.[ybkz]swh[/ybkz]

tiago manuel dias bebe

forzaquila
rio ave formasıyla 12 maçta tek gol kaydedebilmiştir, ama hakkını yemeyelim o da 10 gole bedeldir hani.

neyse efendim, kendisi bir röportaj vermiş ve bu röportajda manchester united günlerine dair çok ilginç ifadeler yer alıyor;
http://www.fourfourtwo.com.tr/2013/04/19/bebe-suskunlugunu-bozdu/
48 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol