confessions

forzaquila

2. nesil Yazar - - Yazar -

  1. toplam entry 5232
  2. takipçi 0
  3. puan 74033

19 nisan 2013 beşiktaş olin edirne maçı

forzaquila
sonunda akatlar'a döneceğimiz maç. muhteşem,harikulade, rakibin kim olduğu önemli değil aslında. bineceğim otobüse, tek otobüsle salondayım. minibüs-metrobüs-minibüs-250 metre yürüyüş rutini yok, eve anasının nikahında dönmek yok, ufak ama aile salonumuz var, atmosferi yeter. zaten olin, aliağa, erdemir gibi takımlarla oynanan maçlarda neden akatlar'da değiliz ki? 3.000 kişi olsun tam olsun.

"oh..beni öylesine mesut ettiniz ki...nevet nevet...bin kere nevet!"

morrissey

forzaquila
yarı ingiliz yarı irlandalıdır ancak kendisini "irlandalı kanına, ingiliz yüreğine sahip" gördüğünü söylese de açıkça irlanda'ya bağlıdır, ünlü futbolcu robbie keane'in kuzeni ve hayranıdır.

politik yanı oldukça keskindir; irish blood english heart'ta irlanda'yı kan ağlatmış oliver cromwell ve aslında karşıtı gibi görünse de aynı yolun yolcusu kraliyet ailesinden tiksintiyle söz eder, ingilizlerin aşırı muhafazakar tory partisine oy vermediği, ingiliz bayrağından utanmadığı günleri beklediğinden bahseder;
http://www.youtube.com/watch?v=KKoS5X4SMrY

margaret on the guillotine adlı şarkısı ise açık ve seçiktir; senin gibi insanlar midemi bulandırıyor, neden ölmüyorsun? demektedir thatcher'a, hem de 1988'de !

kral adamdır morrissey, yeşildir sapına kadar.
http://metro.co.uk/2013/03/26/morrissey-joins-cousin-robbie-keane-at-republic-of-ireland-match-in-dublin-3561398/

leighton baines

forzaquila
everton'un cefakar ve sanatçı ruhlu sol beki. kendisi bu sezonun avrupadaki en çok gollük şans üreten oyuncusu. evet, gerrardlar,tottiler,messiler,xaviler,rooneyler...hepsi dahil...

ayrıca kendisi saç modelinden de anlaşılacağı üzere bir beatles hayranı.
http://www.fourfourtwo.com.tr/2013/04/14/the-beatles-ilhamli-sol-bek-leighton-baines/

istanbul büyükşehir belediyespor

forzaquila
futbol filozofu ve yüce milletvekilimiz hakan şükür'e göre devir teslim-hülle işlemleriyle diyarbakırspor ismiyle yoluna devam etmeliymiş. çünkü memlekette maddi sorunlardan dolayı eski günlerini mumla arayan tek takım diyarbakırspormuş anladığım kadarıyla. sarıyer sk, fatih karagümrük sk, [ybkz]swh[/ybkz], [ybkz]swh[/ybkz], [ybkz]swh[/ybkz] ve daha birçok istanbul takımının canı patlıcanmış. akil pivot vekilimiz kırk yılda bir uğradığı ama her ay sektirmeden takır takır maaşını aldığı meclisteki büyüklerine yaranmanın dahiyane bir yolunu bulmuş. hll spr dvm hakan şükür, spor bakanlığı seni bekliyor.

not: diyarbakırspor'a karşı bir tutumum yok, aslında yakın geçmişte süper lig'de oynayan bir takımın bugün bu konumda olmasına üzülüyorum,[ybkz]swh[/ybkz] ancak hülle yoluyla, satın alma yoluyla lig yükselme işine karşıyım. belediye düşsün, yerine başka bir takım gelsin. isteğim bu.

mark schwarzer

forzaquila
tuncaylı aliadiereli yakubulu downingli dönemde middlesbrough kalesini korumuştur.
kendisiyle ilgili ilginç bir nokta ise; 1-2 sene önce fulham'da bodybuilding furyasını başlatmış olmasıdır.

kaptan brede hangeland'ın dediğine göre schwarzer'ın geçkin yaşına rağmen antrenman sonralarında spor salonundan çıkmayıp en nihayetinde baklavalı kaslı bir vücuda sahip olması tüm oyunculara ilham olmuş ve tüm takım gym class hero havasında takılır hale gelmiş.

türkiye'den bu konuya benzer bir anı ise şöyledir; schwarzer'ın milli takımdan arkadaşları, iki avusturyalı kanki harry kewell ve lucas neill galatasaray'daki günlerinde spor salonunda fazladan kalmakta ve vücutlarına özen göstermektedirler, bunun üzerine takım antrenörleri bu iki oyuncuyu uyarır, kas kütlesinin sahada hızlarını düşüreceği gibi über bilimsel bir gerekçeyle ikilinin bodybuilding macerasına nokta koyarlar.

evet kas kütlesi futbolcuya zarar, o yüzden atletico'dayken cılız anime karakteri gibi olan agüero bile premier lig'de güçlendi.

get rich or die tryin'

forzaquila
50 cent mahlaslı curtis jackson'un otobiyografik eseri. yıllar önce april yayınlarından çıkan bu kitabı okumuştum. alınıp okunabilir, tahmin edebileceğiniz üzere kolay bir yaşam değil kendisininki, içinde bulunduğu şartlar nedeniyle hayattaki tek gayesi zengin olmak haline gelmiş bir topluluk anlatılıyor, aslında sosyolojik bakımdan incelenebilir ama bizim fifti "kaltak beni aldattı ben de kıçına tekmeyi bastım, aynasızlara yakalanmamak için torbayı götümüze saklardık adamım"[ybkz]swh[/ybkz] tadında yazdığı için bu pek de mümkün değil. yine de vaktiniz ve merakınız varsa bir göz atın derim.

not: tabi ki fifti'nin edebi bir eser üretme yetkinliği yok, bir gölge yazar ile birlikte ortaya çıkarılmıştır kitap, adamın ismini hatırlayamadım, internette de bulamadım şimdi..her neyse.

mma

forzaquila
antrenmanı oldukça sıkı olan dövüş sanatları kombinasyonu.
benim şahsen favorim george st. pierre'dir, bu kanada fransızı abimizin şirin bir ingilizcesi vardır, frenk aksanlı hafif. neyse işte, bu abinin ve koçunun geliştirdiği bir egzersiz programı vardır; rushfit. alın bir deneyin, benzerlerinden ayrılan noktası ağırlık kullanımının etkinliği, hiç fena değil. en azından dayanıklılığınızı en üst seviyeye çıkarır;
http://www.youtube.com/watch?v=wOFSxoKC7t0

football manager

forzaquila
şöyle efsane pozisyonların oluştuğu oyun.
https://www.youtube.com/watch?feature=player_embedded&v=QE13GJvMf3Q

ulan 18 kere izledim, o müzik, o pozisyonun verdiği heyecan, ardından gelen sürpriz...muhteşem, muhteşem.

oğuzhan özyakup

forzaquila
15 nisan 2013 beşiktaş mp antalyaspor maçı sonrası kaleme alıp bir köşeye bıraktığım yazı konuşsun hakkında;

alınan iki mağlubiyet sonrası uğuruna inanılan kırmızı formanın yerini alan çubuklunun da beşiktaş’a pek şans getirdiği söylenemezdi ilk yarıda. daha doğrusu, topun kontrolünü sağlayamayan ve misafirini izlemekle yetinen siyah beyazlılara jackie chan’in smokin’i bile yardım edemezdi!

neredeyse pozisyonsuz geçilen ilk yarının ardından tribünler tünele yönelen samet aybaba’ya “takımın neden oynamadığını” sorarken cevabı 55. dakikada oyuna giren ve iki dakika sonra topla ilk buluşmasında yaptığı asistle kilidi açan oğuzhan özyakup veriyordu; çünkü sahada yeterince yaratıcılık yoktu! oyunda kaldığı süre içinde takımın atak organizasyonlarına renk getiren ozzy maçın çehresini değiştimeyi başarmıştı; ilk yarıda antalyaspor savunması arasında sıkışıp kalan ve kendisinden bekleneni veremeyen fernandes kazandığı özgürlükle beraber hareketlenmiş, topla her buluşması tehlike anlamına gelen oğuzhan’ın varlığı da rakibi kontrollü olmaya itmişti. yani ilk yarıdaki roller değişmiş, beşiktaş oyunun hakimi olmayı başarmıştı. hepsi cruyff’u haklı çıkaracak denli basit ancak kritik bir hamleyle gerçekleşmişti; çilingiri olay yerine çağırmak !

glasgow celtic

forzaquila
hillsborough faciasını anmak için resmi sayfadan bir açıklama yayınlayan kulüp;

"15 nisan 1989'da 96 futbol taraftarı gittikleri maçtan dönemedi... bugün hillsborough faciasının 24. yıl dönümü ve celtic camiası olarak en içten iyi dileklerimiz ve dualarımız 96 taraftarın aileleri, liverpool fc, liverpool şehri ve 96 kişi için adaleti sağlamaya çalışanlarla birlikte."

manchester united

forzaquila
hillsborough faciasıyla ilgili olarak resmi facebook sayfasından şu paylaşımı yapmıştır;
https://fbcdn-sphotos-a-a.akamaihd.net/hphotos-ak-ash3/541923_10151420605077746_58430368_n.jpg

"bugün takımlarını izlemek için maça giden ancak evlerine dönemeyen 96 taraftarı anmak için kulüp olarak harika komşularımız liverpool'la yan yana duruyoruz"

tommy vercetti

forzaquila
gta oyunları tarihinin en karizmatik, en bizden karakteri. şimdi illaki gta 3'deki claude, san andreas'daki cj veya gta 5'deki niko bellic'in hayranları vardır, olacak tabi ama tommy hepsinden daha has delikanlıydı, bunu reddedenin alnını karışlarım.

oyunun açılış sahnesi bir telefon konuşmasıdır, bir mafya babası tommy'den bahsetmektedir, hatta gelmiş geçmiş en harika oyun türkçe altyazısına sahip vice city'nin açılış cümlesi şudur;

"tommy vercetti ha? siktir!"

ben görev tamamlamayı sevmem, oyunu bitirmek kısa sürer ama serbest takılırsanız oyun hiç bitmez, hep yeni bir şey öğrenirsiniz. alırım tommy'i, binerim arabama, açarım radyoyu. "you take my self, you take my self control..ooo..ooo" nidalarıyla peşime takarım aynasızları, hemen oyunu durdurup 'seaways' yazarım ki arabam denizde yüzebilsin. enayi polisler arkamda kalırken denizde seyreden teknelere çarpar onları rotalarından uzaklaştırırım... daha neler neler...

tomiyi sevin, tomiyi unutmayın. vice city bilgisayarınızda bir yerlerde bulunsun hep, darlandığınız zaman, dertleşmek istediğinizde açın oynayın. yazın silah şifrelerini, tommy versin şehri aleve...su getiren itfaiyenin hortumunu bile yok edersiniz!

fm oynarken bir mevkinin bütün oyuncularının sakatlanması durumu

forzaquila
gerçekçilik ayağına insanı sinirden kendine musallat eden bir durum. hiç de gerçekçi değil.

ulan anladık oyunun dinamikleri var, tüm golcüler sakatlığı tadacak, mecburen nobre'yle oynayacağız birkaç hafta tamam da, tüm savunmacılar niye sakatlanıyor? sizin oyun mantığınız yüzünden ersan gülüm sol bek oldu çıktı, sivok desen orta sahada takılıyor, hilbert ne yaptığını bilmiyor ne sağ bek ne de açık, bazen onu ileri çekip geride furkan şeker'i oynatıyorum, takım yap boz tahtasına döndü be birader.

en efsanesiyse fm09'da rangers fc ile oynarken başıma geldi. şampiyonlar ligi'nde grup maçında schalke ile karşılaşıyorum, kazanmam şart. iyi de başladım 2-0 öndeyim, mcgregor kırmızı kart gördü, besmele çekip oyuna yedek kaleci neill alexander'ı aldım, 60'da sakatlandı bu, oyuncu değişiklik hakkımız da kalmadı..doldu! doldu! skor o arada 3-1, çıkardım alexander'ı, kaleye orta sahadan anders svensson'u koydum,'hadi olm sen yaparsın, sen de askersin sen de vikingsin' diyerek gazladım, ama adam ne yapsın, kuranyi geleni geçeni gol yapıyor... yine de kadıköy'deki 4-3'lük galibiyet misali, son dakikada steven naismith'in ayağından gelen golle 5-4 kazandım da kendime gelebildim. o maçtan sonra 3 ay rehabilitasyon gördüm, insanlara güvenemedim, sakatlanırım diye dışarı adım atamadım...işte bu da böyle bir anım.

ek: bunun daha ekstrem örneği de iki oyuncunuzun antrenmanda çarpışıp sakatlanması. ya ben neyse bir şey demiyorum tamam...
49 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol