forzaquila

çok underrated bir şarkıları için;

(bkz: zachem ya)

amk gazetesini bilmem ama udinese'nin ciddi bir şekilde ilgilendiği oyuncu. daha önce kwadwo asamoah, asamoah gyan, badu gibi ganalı oyuncuların varlığı da düşünüldüğünde tercih sebebi olabilir. üstelik parlarsa juventus'a gitmesi kesin gibi bir şey.

yeni sahibi dünyanın 491.en zengin iş adamıdır,ayrıca nfl'de jacksonville jaguars'ın da sahibiymiş.

http://www.fourfourtwo.com.tr/2013/07/13/fulhamin-sahibi-belli-oldu/

ilk hazırlık maçında tayland karması'na 1-0 yenilen takım;http://www.telegraph.co.uk/sport/football/teams/manchester-united/10177859/David-Moyes-loses-first-game-in-charge-of-Manchester-United-as-Singha-All-Star-XI-win-1-0-in-Bangkok.html

kadro da iyi kadro ha, çoluk çocuk dolu da değil. görüldüğü üzere david moyes sancılı bir başlangıç yaptı. normal, adam 10 yıldır başka seviyede takım yönetiyordu, ama önemli olan manu'ya ne zaman adapte olacağı. ben açıkçası moyes sayesinde liverpool'un manu ile arasındaki farkı daha hızlı bir şekilde kapatacağını düşünüyorum. bu sene onlar için deneme yanılma yılı olarak geçecek gibi.

ilk hazırlık maçında efsanevi menajer bill shankly'nin futbolculuk döneminde formasını giydiği preston north end'e konuk olmuş ve sahadan 4-0 galip ayrılmış takım.

goller; philippe coutinho (pen), raheem sterling, jordan ibe (17 yaşında) ve iago aspas'tan geldi ki, yeni transfer aspas'ın sol ayağıyla attığı gol çok fena...
http://www.dailymotion.com/video/x11v5a3_iago-aspas-goal-vs-preston_creation#.UeH_j417K2U

bu sene çok pozitif bir liverpool izleyeceğiz. ligin en genç ekibi olduğu için takım bazen maçı lehine çevirmekte zorlanabilir ama geçtiğimiz sezon önemli yol katedildi, artık hücumda çok daha akıcı bir görüntü var. suarez'in ayağına bakılmıyor yani.

sivas'ı görerek sivasspor'a teknik direktör olmuştur. hatırlayın, zicolu dönemde fenerbahçe kadrosu brezilyalı kaynarken efsane bir soğukta maç oynanmıştı sivas'ta, sarı beyaz çubuklu formayla maça çıkan fenerli oyuncular soğuktan kulakları donmasın diye özel kulaklıklar giymişti. o maçta sol bekte kim vardı? carlos.

ayrıca bu adam dağıstan'da yaşadı lan. sivas dağıstan'ın yanında floransa kalır.[ybkz]swh[/ybkz]

reklam yapmasının yanı sıra cicinho gibi ünlü bir futbolcuyu getirmiştir, ayrıca brezilyalı oyuncular için önemli bir transfer sebebi olmuştur varlığı. eğer hiddink'den az buçuk bir şeyler öğrenebilmişse güzel olacak. ama işler kötü giderse acımazlar. bu fırsatı iyi değerlendirebilir umarım.

ayrıca 2 gün önce kendisiyle adidas sponsorluğunda eğlenceli bir röportaj gerçekleştirilmiştir, ben ise çağrılmadığım için olaydan çok sonra haberdar olabilmişimdir. şu hayatta roberto carlos'la iki kelam edebilmiş olacaktım, o da olmadı.

roberto martinez'in "wiganlaştıramadıklarımızdan mısınız?" kapsamlı transferlerinin en kritiği.

everton zaten savunma olarak iyiydi, tek eksik forvetken gidip kone'yi almaya bir şey diyemiyorum. ha, kötü değil ama ezeli ve kendilerinden daha zengin,prestijli rakipleri liverpool gidiyor ispanya'dan 7.5 milyona iago aspas'ı alıyor, sen wigan'ı ihya ediyorsun.

bu arada wigan'dan orta saha mccarthy için 12 milyonluk teklif yapıp reddedilmiş everton. saçın paraları wigan'a,başka adam alacağınız kulüp yok çünkü.

heyecanından uyuyamadığım organizasyon. o kadar çok sevdiğim var ki özlediğim, dur bakalım yarın ola hayrola.

bir alıntıyla kapanışı yapmak istiyorum;

"2003 yılında orucu bırakmıştım. hayatımın en kötü 20 dakikasıydı."- ali güneş

claudio caçapa'nın brezilya ligi efsanelerinden biri olduğunu öğrenmemi sağlayan bir habere konu olan zat.

caçapa, efsane? hani newcastle'da lyon'da oynayan caçapa? tamam iyi bir görev adamıydı,güzel insandı da ne efsanesi lan? sanki bana romario.

acısıyla tatlısıyla, köfteler,kroketler,dolmalar,ıslak kekler,tulumbalar ve gazlı içeceklerle sonuna geldiğimiz turnuva. bu turnuva yüzünden bir daha beleş nevalenin olmadığı maçlara gitmeme kararı aldım. ayrıca "goal for ghana" anonsu yapılmayan bir statta nasıl maç izleyebilirim?

güzel turnuva oldu cidden. şu futbolsuz geçeceği tahmin edilen günlerde muhteşem oldu. turnuvanın final gününe bizimkiler de bilet almış, babam "bizim süper ligde böyle futbol oynanmıyor" dedi ki haklıydı. şu oyuncuları canlı canlı izleyebildiğim için kendimi şanslı sayıyorum.

gana gibi dünya güzeli bir takımı tanımamızı sağlayan turnuvadır ayrıca. hep söylüyorum ama bu takım her türlü turnuvanın gerçek kazananı. üçüncülük maçından sonra basın toplantısına biraz geç kalsam da tetteh hocayı tebrik edip afrika takımlarında alışık olmadığımız derecede top tekniği iyi savunmacılara sahip olduklarını, bunun için özel bir çalışmaları olup olmadığını sordum. her zamanki sevecenliğiyle önce teşekkür etti, ardından asıl amaçlarının futboldan zevk almak olduğunu, savunmanın sadece geridekiler için değil herkes için var olduğunu ve savunma oyuncularının topla haşır neşir olmasını amaçladığını söyledi, basın toplantısı sonrasında yardımcısıyla beraber türk futbolseverlere, organizasyonda yer alan gönüllülere,basına ayrı ayrı teşekkür etti ve hepimiz alkışladık kendisini. bu arada turnuvanın en değerli oyuncularından seçilen clifford aboagye de yanımızdaydı; tam bir çocuk, "benim kardeşim olmadı,gel biraderim ol" diyecektim sempatiğe. gol krallığı da assifuah başkana gitti, her türlü gana damga vurdu yani.

basın konusuna değinmek gerekirse her zamanki ikiyüzlülük; turnuvanın başından beri orada olan birkaç kuruluş ve mensubu varken iş finale gelince spor basınımızın duayenlerinin yiyip içip hasret gidermesine sahne oldu basın tribünü. hatta sormadan lap diye ekibimizin masasına kurulan değerli duayen levent tüzemen yüzünden üçüncülük maçını kenarda bir yerlerde mülteci stayl izlemek zorunda kaldım.

ya o değil de, gana'yı, ırak'ı, fransa'nın muhteşem ekibini, uruguay'ın savaşçılığını fena özleyeceğim. ligler başlamasa da hep gana ve ırak maç yapsa keşke.

kemik sesleriyle ortalığın inlediği maç. sırf uruguay'ın iki değişiklik hakkı sakatlanan iki savunmacısına gitti, bir de orta saha aldığı için teknik direktör verzeri her maçta yaptığı diego rolan hamlesini yapamamış oldu ki, rolan fransa'yı çok zorlardı.

onun dışında kısaca kalitenin kazandığı maç. lan böyle u20 kadrosu mu olur? bu maça sol bek digne değil sağ bek foulquier damga vurdu bence. adam sağdan atağa katılıyor,içe kat ediyor orta sahada bi soluklanıyor, verkaç yapıp forvete geçiyor, başkan napıyorsun?

ayrıca değerli duayen ömer üründül'ün birkaç metre ötemizde yorumladığı maç oluyor kendisi. maçtan sonra hemen birkaç metre altımızda gerçekleşen seremoniyi takip ederken yd sıfatsızının üstüne tükürmemek için kendimizi zor tuttuk.

biliyorum, vedasının üzerinden bayağı zaman geçti ama dün hazırlanmış şu video bir harika;

videoda alex ferguson, süper mario şeklinde ilerliyor ve kazandığı kupalar, manchester united kariyeri 1 dakikalık bir oyun fragmanına sığdırılıyor.
http://www.youtube.com/watch?feature=player_embedded&v=DcX3nCWmWLo

bir dönem her hafta sonu radyospor'da can tango'nun iddaa programına bağlanırdı bu kişi, alt liglerle ilgili acayip bilgiliydi; yok efendim "maltepespor'un sağ beki ailevi sorunlar yaşıyor dikkat, silivrispor'da hoca değişti taktik oturmadı, sarıyer seyircisi önünde etkili, bu hafta alırlar" diye maç yorumlardı, hiç oynamazdım söylediği maçlara ama hep mesaj falan gelirdi "harun abi sayesinde kazandım,harun abi kupon vermeyecek mi bugün?" falan diye. sonra bir öğrendik ki harun abi eline silah almış. oldu mu harun abi? senin vereceğin bankolara karısının bileziğini basıp çocuğunun geleceğini kurtaracak kardeşlerine yaptığın ayıp değil mi?

iktidarsızlığa iyi gelir.

üniversite not sisteminde "90 ve üzerini" simgeleyen not. bazı okullarda bu "95" olabilir sanki,bilemiyorum.

vizeden aa alınabilir de ben bir dersi aa getirene şaşırıyorum arkadaş, bu insanlar ne yer ne içer, başarıyı nasıl yakalar. yok yani 3.91 ortalamalıları da tanıyoruz ama insan hayatı yaşamıyor ki bunlar, bunları geç.

ben mesela üniversite kariyerimin ilk aa'sını poetry vizesinden almıştım. finale girdim, biraz üstünkörü yazdım; auuv. bb'ye düşmüş not. hiç bana göre değil.

en büyük kabuslarımdan birisi. hiç unutmuyorum bir kabusumda kiloluyum koşamıyorum, top önümden geçiyor yetişemiyorum, ayağımın altından geçiyor falan, herkes yaka silkiyor "kim aldı bu tezenesini kırdığımın evladını" diye dedikodumu yapıyorlar çok utanıyorum. terli bir şekilde uyanmıştım.

ilk hazırlık maçımız. bunu da sırf tanım olsun diye değil,oyuncular ve takım hakkında erken kararlara varılmaması gerektiğinden yazıyorum.

st.pauli'nin fiziksel ve taktiksel hazırlığı çok daha fazla bir kere, adamların ligi başlıyor haftaya, bizim antrenman maçımız bu. yargılara schalke,southampton maçlarıyla varabiliriz ancak.

cenk...bildiğimiz cenk gibiydi işte, yan toplarda ürkek bir güvercin gibi hala. sambade'nin yerde sürünene kadar çalıştırması lazım kendisini.
sivok-escude ikilisini geçiyorum.

ersan sol bekteydi. fm oynayanlar bilir, ersan sol bekte iyi performans verir oyunda. zaten sakatlık geçirmeden önce topu alıp rakip yarı sahayı hızla katederdi. bir alternatif olarak düşünülebilir.

holosko kariyerinde ilk kez sağ bek olarak oynadı sanırım. o hissi iyi bilirim, okul seçmesinde stoper oynattılar da 10 dakika kendime gelememiştim, hoca deniyor. böyle denemeler yapılabilir, bazı oyuncular uygundur evrilmeye ama holosko orada olmaz, o fantezi yerine ikinci yarıda oyuna aldığı ve fena görüntü sergilemeyen tanju'yu düşünmek daha yerinde olacaktır.

gökhan töre çok teknik ve isabetli paslar atıyor. bu sene önemli işler yapabilir.

manu henüz hazır değil, bir hazır olsun seviyesini biliyoruz zaten.

olcay bi farklı gözüktü, savunmaya yardımcıydı,hücumda etkiliydi. olcay da iyi.

hugo bildiğimiz hugo. şu adamı satalım ya. sırf bana yetki verseniz halledeceğim ama hala takımda herif. hugo'ya rağmen kazanmayı öğrenmeliyiz.

ikinci yarıdaki takımsa umut verdi. hücumda pek bir şey yapamadılar ama umutluyum;

günay iyi bir kumaşı olduğunu gösterdi. tek maçla casillas yapmıyoruz adamı ama önder özen'in neden kendisini istediğini anlayabildik.

berat-atınç umut verdi. ne fener'de ne galatasaray'da şu kalitede iki genç oyuncu yok. galatasaray bir semih'i çıkardı malumunuz gerisi yok. bu iki oyuncu rotasyonda yer almalı, üstlerinde durulmalı.

dentinho kardeşimiz kendisini gösterebilmek için çabalıyor. yüksek bir teknik kapasitesi var,ara sıra bunu gösteriyor da ama devamlılığı yok gibi, bir de hep yerde. şu iki konu olmasa dentinho çok iyi bir alternatif olabilir, küfretmeyin ciddiyim.

ömer şişmanoğlu kenarda görev aldı, aslında mustafa ile değişebilirler, hatta oyun içinde bölge değiştirebilirler sık sık. ikisi de hareketli isimler. biraz yakın olmaları lazım.

daha görev almayan pedro franco var necip var. oturmayan dizilişimiz,taktik anlayışımız var, kadromuz var. fazlalıkları atıp heykel yapmamız lazım. fizik-taktik dengesini kurduktan sonra o işe bakacağız.

not: st pauli inşallah bu sene bundesliga'ya geri dönebilir. hücumda iyi işler yapıyorlar ama genç isimler fazla. sanki orta sıralara oynayacaklar gibi tecrübesizlik yüzünden ama florian kringe ve john verhoek gibi tecrübeli isimler takımı yukarı taşıyabilir. taraftar da her zamanki gibi iyiydi.

edit: lan mami'yi unuttuk! fizik olarak zayıf, ama tekniğiyle umut verdi. attığı paslar, oyun görüşü iyi. meksika u20 takımındaki "el tecatito" corona'ya benziyor hem yanık teni hem boyu hem de tekniğiyle. bence bilic kendisinden bir modric çıkarmaya çalışacaktır, umarım bu şansı değerlendirir.

hasan türk: istekli,canlı bir arkadaşımız ama daha çok gelişmesi gerekiyor. jordan henderson'un 2 sezon önceki hali gibi. yine de gelişebilir.

brezilyalı futbol adamı (vurgula: samet aybabão) ile karıştırılmaması gereken isim.

real madrid'e 38 milyon avroya mal olmuştur. la liga'da 2009'dan beri şans bulduğu maç sayısının 56 olması bazılarında kazık transfer hissi uyandırsa da iş öyle değil, avrupa şampiyonu ispanya u21 takımının da önemli bir ismi kendisi.

edit: bonservisi aslında 30 milyon avroymuş ama real madrid "value added tax" isimli vergiyi de ödemiş. vergisi 8 milyon lan adamın.

eski takımı türk telekom'la anlaşmıştır.