forzaquila

kendisini olur olmaz zamanlarda duşa sokan bir kardeşe sahip komşunuz olduğunu gösteren olay.

http://ct.fra.bz/ol/fz/sw/i46/5/1/21/fbz_d72c94cd167a5693869f7782d42f707d.jpg

son günlerde yeniden sardığım cm 03-04'de 10 milyona kıyıp henüz 19 yaşındayken monaco'dan getirdiğim boğa. adam gelir gelmez önce bursa'ya, sonra da galatasaray ve adanaspor'a ikişer tane iteledi, üstüne üstlük ileri uçta ilhan mansız'la bitirim ikili oldu. demek ki adebayor oyunda güzel aga.

işte kanıt;https://fbcdn-sphotos-g-a.akamaihd.net/hphotos-ak-ash3/45763_10200853652876496_303228173_n.jpg

four four two ağustos sayısında futbolumuzda dönen şike rüzgarlarının nasıl hatır/gönül ilişkilerine sarmalanarak oyuncuları zor durumda bıraktığını anlatan bir yazısı yayınlanmıştır. hatta kendisi pişmanlıkla bu tür bir maç oynadığını belirtmiştir.

doğum gününü kutladığı yakın arkadaşlarına döner bıçağıyla kestiği pastadan yedirmeye çalışırken kılıç yutan adam enstantanesi yaratan adı üstünde çılgın bir şahsiyet. her doğum günümde aklıma o sahne gelir de bir ürperirim.

en ucuzundan, üstü açık kale arkasından bir adet edindiğim. gün aydınlanınca akaretler'e gidip teslim alacağım kısmetse.

ağustos ayı sayısı benim için yılın sayısı olmuştur. nedenlerine gelecek olursak;

1- steven gerrard posteri: 7 yıldır çıkan dergide şu adamın posteri hiç verilmedi. en sonunda tek kişilik fakat kararlı bir ordu olarak baskı kurdum dergi üzerinde. ama yine de bu ay beklemiyordum, kuşlar bu ay mourinho posteri olacağını söylemişti, resmen sürpriz oldu. alın duvarınızı süsleyin.

2- beşiktaş 2013-14 yazısı: cartalete'den güzelce bir yazı, okuyunca insan umutlanıyor.[ybkz]swh[/ybkz]

3- süper lig'in 18 teknik direktörünün irdelendiği "18 dertli adam" yazısı;http://www.fourfourtwo.com.tr/wp-content/uploads/2013/07/teknik-direktor-raporu-1.jpg 12 angry men göndermesi şahane olmuş.

4- avrupa'nın 10 yeni menajerine kısa bir bakış, iyi/kötü senaryolar: tanıdığınız birinin yazısı bu da, fena değil.

5- jimmy floyd hasselbaink röportajı: harikaydı, zaten hayranıyım adamın

6- roberto carlos röportajı: boru değil.

7- four four two kampta: çok iyi olmuş bu. dergi ekibinden birini çaykur rizespor kampına oyuncularla çalışmaya gönderip izlenimlerini yazmasını sağlamışlar.

8- david moyes hakkında güzel bir yazı.

9- u20 dünya kupası'nın göze batan 16 oyuncusuna dair rapor

10- beckham portresi. klasik ama yine de hoş.

11- nasıl da unuttum eklemeyi; ludovets razgrad yazısı. henüz 2 sene önce yükseldiği süper lig'de üst üste iki şampiyonluk kazanıp bulgar ligindeki sofya hegemonyasını kıran deliormanlı pehlivanların hikayesi. enfes.

çocukluktan beri iştigal ettiğim. bu yaz 15 günlük tatilde koleksiyona liverpool fc 2013-14 iç saha, paok fc ve gençlerbirliği'ni ekledim. olgunlaştıkça koleksiyon şartları da değişiyor. real madrid forması değil de valencia, arsenal değil de birmingham falan arıyor gözler, o yüzden paranız yoksa zor iş.

"her mevkinin adamıyım" diyerek football manager'da birden fazl mevkide parlak yeşille oynayan görev adamlarına selam çakmıştır. mantıklı bir transfer.

eğer bugünkü şartlarla fm'de beşiktaş yönetiyor olsak, 10 kişiden 9'u atiba'yı bu şartlarla alırdı. kalan bir kişi de 48 ay taksitle gargano'yu falan almaya çalışırdı. orta sahaya direnç ve tecrübe katacaktır, hücuma katkısı da fena değil. çok zorda kalınırsa sağ bekte kullanılabilir ama bel bağlanmamalı.

kos adasına gerçekleştirdiğim günübirlik ziyaret esnasında formasını edinmeyi başardığım takım. hatta forma sayesinde adada güzel enstantaneler de geçti başımdan.

girdiğim forma dükkanında "paok var mı?" deyince genç bir eleman yardım etti, muhabbet başladığında da olympiakoslu olduğunu ama artık rekabetin kalmadığından işlerin sıkıcı olduğundan bahsetti, "saviola'yı da aldınız" deyince "ne? ne zaman aldık? sen nereden biliyorsun?!" şaşkınlığına uğradı. paoklu oyuncuları nasıl iyi tanıdığımı sorunca sadece "çünkü beşiktaşlıyım" dedim, "aa siz kardeşsiniz o zaman" dedi.

marketten aldığım guinness elimde yürürken bir binadaki resmi görüp aniden tırstım bir de. baktım koskoca bir olympiakos arması, kırmızılı beyazlı yazılar, taraftar lokaliymiş, önünden paok formasıyla geçiyorum. siestaya denk geldim herhalde kimse yoktu. türk çalışanları olan bir balık restoranından biri de arkamdan "sen istanbul'un kartalı mısın yoksa selanik mi?" diye bağırınca "beşiktaş" dedim, "oo kardeş kardeş" dedi adam.

son olarak da artık adadan ayrılmak için pasaport işlemlerinin olduğu gişeye yanaşmışken gerçekleşti, böyle 50'li yaşlardaki görevli önce formaya baktı [ybkz]swh[/ybkz] sonra "paok?" dedi, ben kararlı bir şekilde başımı sallayınca da gülmeye başlayıp kafasını sağa sola "lan ne ayak ya" dercesine salladı. kesin olympiakoslu falandı o amca.

ayrıca kimse yazmamış; şampiyonlar ligi ön eleme ilk maçında sahasında metalist kharkiv'e 2-0 yenilerek büyük ölçüde havlu attı takım. o kadar dedikodu çıkarıp hiç transfer yapmazsan yenilirsin be abi, salpigidis ne yapsın?

birkaç günlük zorunlu ankara ziyaretim süresince sonunda formasını bulabildiğim takım.

forma satan pasajlarda ankaragücü formaları eksik olmuyor ama gençlerbirliği yok, çok gezindim, eşeledim, sonunda 20 liraya koleksiyona kattım, hoş oldu. minibüste "bi beşiktaş uzatsana la bebe" falan derim artık.

ohrid şehrinin muazzam parçası. yukarılardan kiraladığınız pansiyondan inip etrafında yürüdüğünüzde şirin ve kozmopolit bir sahil şeridiyle karşılaşmanın yanı sıra pazar kısmına girerseniz pek çok makedon türkünün işlettiği dükkanları görürsünüz. yamulmuyorsam bir de sırf berberlerin bulunduğu bir sokak vardı enteresan.

incisiyle ünlüdür burası ama yazın ortasında bastıran sağanak yağmurları da az değildir. o zaman sığınacak bir yer arayın ki bu sayıları çok fazla olan tarihi kiliselerden biri olabilir. bir de acıkırsanız "burek?" deyin birilerine onlar size ucuz ve lezzetli börek yiyebileceğiniz bir yeri tarif eder.

şehrin üst kısmında ormanlık patikalardan bir kaleye çıkılıyor, manzarası güzel, burçtan burca atlayarak dolaşırsınız artık.

8-0 biten maç.

8-0 olmuştur. gol, kamerunlu genç dongou'dan.

lan şu maç şampiyonlar ligi kapsamına alınsın istiyoruz, çok şey mi istiyoruz beşiktaşlılar olarak?

Sozlukte bahsinin edildigini ogrenince internet baglantisinin cok kisitli oldugu mecralardan sozluge girmeme neden olan benzerlik.

ilk olarak babam soylemisti bunu, pedro'nun bizim evdeki ismi "forzaquila'ya benzeyen cocuk"tur hatta. Ama sozkuge yayilacagini dusunmemistim. Her ne kadar su siralar saclarim cok kisa olsa da uzadiginda bu durumun ekmegini yemeyi umuyorum. Ama saclar uzasin bi, o onemli.

internete sızdığı kadarıyla sanırım şu olacaktır;
https://pbs.twimg.com/media/BN7ZCl0CEAApqma.jpg

bilemiyorum ya...ortalama olmuş sanki. siyahı da iyice görüp kararımı vereceğim.

geçtiğimiz sezon haldun alagaş'ta oynanan maçların aynı günkü futbol maçlarıyla çakışmasının da etkilediği durum.[ybkz]swh[/ybkz] kartal sözlük amatör branşlar tayfası organize olursa maça gider zaten. avrupa zaferinde (vurgula: direkt) rol oynadığımız maç için;

(bkz: 2 aralık 2012 beşiktaş haslum hk ehf 3. tur maçı)

cemal nalga ile birlikte telekom yolunu tutmuştur.
http://www.basketfaul.com/makale/24274/kerem-tunceri-ve-cemal-nalga-da-turk-telekomda.html#.Uel18JepA9A.facebook

kafamda deli sorular uyandıran fiyatlar;

1- 600'lük kale arkasının üstü açık mı? [ybkz]swh[/ybkz]
2- 3 ağustos'a kadar şehir dışındayım, o güne kadar genel satışta ucuz biletler tükenir mi? [ybkz]swh[/ybkz]
3- baktım satışlar bitiyor, götüm tutuştu ve online alım gerçekleştirmeye karar verdim. şehir dışından alımı gerçekleştirip istanbul'a gelince emaneti alabiliyor muyum? yani birkaç gün bekletme olanağımız var değil mi?

ayrıca fener ve galatasaray'da olup da halkın takımı beşiktaş'ta öğrenci kombinesi olmaması çok sinir bozucu.

65. dakikada andrew johnson'un kafa golüyle 1-0 olan çok sıkıcı maç. adı üstünde hazırlık maçı, ayrıca dsmart'ta sesin çok geç gelmesi sorunu sinir bozuyor.

çok ilginç bir transfere imza atmış basketbolcu.

kendisinin nasıl bir oyuncu olduğunu yakından bilen eski basketbolcu bir arkadaşımın anlattıklarından sonra resmen "kanım dondu şerefsizim". bu arkadaş "zaten istanbulspor'da da para almadan oynadım birkaç ay" demiş ama öğrendiğim kadarıyla o dönem kadro kurmakta zorlanan takım boştaki şuacan'ı almış ve kısıtlı süre vermiş. galatasaray altyapısında hiç mi yetenekli genç yok da bu eleman transfer ediliyor anlamak güç. yani anlamak aslında kolay ama insan 2013 yılında ülke sporunda halen şu kayırma olaylarıyla karşılaşıldığına inanmak istemiyor.

edit: şuacan'ın yanıtı da şurada yer alıyor;
http://basketgundemi.blogspot.com/2013/07/suacan-piskinin-yant.html