abi bu kadarı ayıptır artık, gerçekten ayıptır ya. ali ismail'in ölümünün üstünden 2 gün geçti sadece. git annesine babasına bir sor bakalım onların döktüğü neymiş?
şu lafı herhangi bir sözlükte birisi söylese, "hayır ya gerçek düşüncesi bu olamaz trollüyor insanları, bilinç yaratmaya çalışıyordur bir şekilde" falan deriz. ama bu lafı ciddi ciddi edebilen biri var ve bu adam bu ülkenin başbakanı. hasan gülcü size biraz kalp gevşetici yazsın o taş kalpleriniz yumuşar belki biraz.
d-smart'ın internetten ve mobil yayın üzerinden izleme platformu. 12 temmuz 2013 beşiktaş fc st. pauli maçı için 90 tl talep ediyorlar.
http://www.swfcabin.com/swf-files/1312138008.swf
http://www.swfcabin.com/swf-files/1312138008.swf
bir pırlanta firması. mail listesine kaydolup gerekli bilgilerini paylaşan 3 müşterisine pırlanta hediye edecekmiş. ayrıca katılan herkese de 100 TL indirim yapıyor. hediyeler;
1 Kişiye Eros Pırlanta Tek Taş yüzük
1 Kişiye Eros Pırlanta, Sonsuz Kolye
1 Kişiye Eros Pırlanta Melek Kalp Kolye
şeklinde. katılmak isteyenler için linki;
http://goo.gl/lzMrK
1 Kişiye Eros Pırlanta Tek Taş yüzük
1 Kişiye Eros Pırlanta, Sonsuz Kolye
1 Kişiye Eros Pırlanta Melek Kalp Kolye
şeklinde. katılmak isteyenler için linki;
http://goo.gl/lzMrK
bu teşkilata mensup ya da bizzat bu teşkilatın içerisindeki polislerle işbirliği içerisinde olan şahıslar 19 yaşında bir gencin ölümüne sebep oldu. normal bir hukuk devletinde yapılması gereken bu cinayeti işleyen katilleri tespit edip haklarında gerekli işlemlerin yapılmasını sağlamak olurdu. tabii bizim gibi demokrasi anlayışı nalıncı keseri ile paralellik gösteren ülkelerde bunu beklemek hayal.
teşkilatına mensup polisler 19 yaşında bir genci döverek öldürüyor ve sen teşkilat olarak delil karartmaktan başka bir bok yemiyorsun. ali ismail korkmaz'ın kanı hepsinin üzerine bulaşmıştır. özellikle "eylemciler kendileri dövmüş de olabilir" diyen eskişehir valisinin üzerine.
teşkilatına mensup polisler 19 yaşında bir genci döverek öldürüyor ve sen teşkilat olarak delil karartmaktan başka bir bok yemiyorsun. ali ismail korkmaz'ın kanı hepsinin üzerine bulaşmıştır. özellikle "eylemciler kendileri dövmüş de olabilir" diyen eskişehir valisinin üzerine.
yuvarlak yaka çeşidi. neden bu isim verilmiş bilmemekle birlikte enteresan bir yakıştırma olduğunu söyleyebilirim. v yaka gayet mantıklı oysa.
"ben yaparım" ya da "yapılmasına aracı olurum" diyen yazarlarımız bir adım öne çıkabilirler. mobil site kodlayabilecek ve buna vait ayırabilecek kim varsa bizim kapımız açık.
bu aralar pek bir durgun sanki. kaynadığını görmüyorum ne zamandır. tabi bu buz dağının görünen yüzü de olabilir sadece.
2013 yılı mesaisi başlayan tayfa.
demokrasi denilen şeyin sanıldığı kadar kolay bir ülkede işlemeye başlamayacağının kanıtı. zaten o kadar kolay olsaydı biz halen demokrasi adı altında sivil diktatörlükle yönetilmezdik.
mısır'da gelişen olaylara hem siyasi iktidar hem de halk cephesinden bakmak lazım. halk meydanlara inmenin ve örgütlenmenin gücünü gördü ve şimdi elindeki bu gücü kullanmak istiyor. tabi bu son derece istismara açık bir konu. sürekli olarak istikrarsızlık sorunları çıkarabilir mısır'da.
mursi cumhurbaşkanlığındaki mısır iktidarı açısından bakıldığında kendilerinin de henüz demokrasi anlayışını oturtamadıklarını görüyoruz. sandıkla başa geldikten sonra her erki kendisine bağlamak istedi. yani bizim ülkemizde şu anda 11 yılda yapılan şeyi 1 yılda yapmaya çalışınca sonucu bu oldu. oysa rte'den biraz ders alsa nasıl karıncaya tecavüz edip beli incitilmez bunu öğrenebilirdi.
her şeye rağmen askeri bir darbe olması hoş olmadı. mursi'nin direniş çağrısı da ülkeyi bir çeşit içsavaşın eşiğine getirmiş oldu. umarım daha fazla kan akmadan bir çözüm yolu bulunur.
son olarak "seçimle gelen silahla gitmemeli" diyenleri iki yüzlü olmamaya davet ediyorum.
mısır'da gelişen olaylara hem siyasi iktidar hem de halk cephesinden bakmak lazım. halk meydanlara inmenin ve örgütlenmenin gücünü gördü ve şimdi elindeki bu gücü kullanmak istiyor. tabi bu son derece istismara açık bir konu. sürekli olarak istikrarsızlık sorunları çıkarabilir mısır'da.
mursi cumhurbaşkanlığındaki mısır iktidarı açısından bakıldığında kendilerinin de henüz demokrasi anlayışını oturtamadıklarını görüyoruz. sandıkla başa geldikten sonra her erki kendisine bağlamak istedi. yani bizim ülkemizde şu anda 11 yılda yapılan şeyi 1 yılda yapmaya çalışınca sonucu bu oldu. oysa rte'den biraz ders alsa nasıl karıncaya tecavüz edip beli incitilmez bunu öğrenebilirdi.
her şeye rağmen askeri bir darbe olması hoş olmadı. mursi'nin direniş çağrısı da ülkeyi bir çeşit içsavaşın eşiğine getirmiş oldu. umarım daha fazla kan akmadan bir çözüm yolu bulunur.
son olarak "seçimle gelen silahla gitmemeli" diyenleri iki yüzlü olmamaya davet ediyorum.
5 temmuz 1993 yılında pkk tarafından gerçekleşen katliam. bu katliama sebep olan herkesin allah belasını versin.
kendisini savunanlarla aynı videoyu izlemiyoruz sanırım.
birincisi adam o kadar yakına kendisi geliyor. gösterici tekmelemek için. eline silahını aldığında kendisine yakın sadece 1 kişi var o da 2 metre uzağında. ve görüyoruz ki arkası bomboş, yani arada kalma gibi bir durumu yok. katil olduktan sonra nasıl götü topuğuna vura vura oradan uzaklaşıyorsa katil olmadan önce de uzaklaşması gayet mümkün.
bir kalabalığın üzerine ateş edip x kişisinin ölümüne sebep olursan. "ben x'i öldürmek istemedim x'i hedef almadım" diyerek kurtaramazsın götünü. olası kast denilen bir durum var. sen o kalabalığın üzerine ateş ediyorsan kurşunun birine denk gelebileceğini ve o insanın ölebileceğini bilirsin. bu da senin "kasten" adam öldürdüğün sonucunu doğurur.
sonuç olarak kendisi gösterici tekmeleme sevdasıyla göstericilere yaklaşmış, uzaklaşma imkanı varken uzaklaşmak yerine eline silahını almış ve kasten bir kişiyi öldürmüştür.
birincisi adam o kadar yakına kendisi geliyor. gösterici tekmelemek için. eline silahını aldığında kendisine yakın sadece 1 kişi var o da 2 metre uzağında. ve görüyoruz ki arkası bomboş, yani arada kalma gibi bir durumu yok. katil olduktan sonra nasıl götü topuğuna vura vura oradan uzaklaşıyorsa katil olmadan önce de uzaklaşması gayet mümkün.
bir kalabalığın üzerine ateş edip x kişisinin ölümüne sebep olursan. "ben x'i öldürmek istemedim x'i hedef almadım" diyerek kurtaramazsın götünü. olası kast denilen bir durum var. sen o kalabalığın üzerine ateş ediyorsan kurşunun birine denk gelebileceğini ve o insanın ölebileceğini bilirsin. bu da senin "kasten" adam öldürdüğün sonucunu doğurur.
sonuç olarak kendisi gösterici tekmeleme sevdasıyla göstericilere yaklaşmış, uzaklaşma imkanı varken uzaklaşmak yerine eline silahını almış ve kasten bir kişiyi öldürmüştür.
kenan evren tarafından getirilen barajdır.
zamanında bu baraj 2 partili meclis düşüncesi ile getirilmiştir. bu da bir çeşit "istikrar" bahanesidir. tabi temsil adaleti bakımından son derece uygunsuz bir durum olsa da bizim ülkemizde "adalet" kavramı pek de siklenmiyor malum.
kenan evren döneminden sonra özalla başlayan dönemde kürt hareketi aktif bir siyasi oluşum haline gelmeye başladı. özalla başlayan ve 90lı yıllarda devam eden dönemde seçim barajının kaldırılmaması kürt siyasi partilerinin önünü kesmek amacıyla yapıldı. bu dönemde başlayan ab görüşmelerinde yüksek seçim barajı hep gündeme gelse de kürt partilerin mecliste temsil edilmemesi için bu yüksek orandan vazgeçilmedi.
akp kurulduğunda alacağı oy oranıyla birinci parti olacağı belliydi. bu sebeple kendileri de seçim barajına dokunmak istemediler. çünkü temsil adaletsizliği her zaman için birinci olan partiye yarar. yüzden 40 oyla meclisin %65-70ine sahip olabilirsiniz genelde. bdp'nin parti olarak seçimlere giremeyecek olması da akp için bir artı durum teşkil etmiştir. hatırlarsanız bundan daha 2 yıl önesine kadar bdp ile el bile sıkışmayan bir başbakanımız vardı, böyle bir başbakanın bdp'nin meclise girmesini isteyeceğini düşünemeyiz sanırım.
"bdp zaten bağımsız adaylarla meclise giriyor" bakış açısı kısmen doğru olsa da yaklaşık 10-15 milyon lira civarında bir seçim yardımından mahrum kalıyor barajı aşarak meclise giremediği için.
zamanında bu baraj 2 partili meclis düşüncesi ile getirilmiştir. bu da bir çeşit "istikrar" bahanesidir. tabi temsil adaleti bakımından son derece uygunsuz bir durum olsa da bizim ülkemizde "adalet" kavramı pek de siklenmiyor malum.
kenan evren döneminden sonra özalla başlayan dönemde kürt hareketi aktif bir siyasi oluşum haline gelmeye başladı. özalla başlayan ve 90lı yıllarda devam eden dönemde seçim barajının kaldırılmaması kürt siyasi partilerinin önünü kesmek amacıyla yapıldı. bu dönemde başlayan ab görüşmelerinde yüksek seçim barajı hep gündeme gelse de kürt partilerin mecliste temsil edilmemesi için bu yüksek orandan vazgeçilmedi.
akp kurulduğunda alacağı oy oranıyla birinci parti olacağı belliydi. bu sebeple kendileri de seçim barajına dokunmak istemediler. çünkü temsil adaletsizliği her zaman için birinci olan partiye yarar. yüzden 40 oyla meclisin %65-70ine sahip olabilirsiniz genelde. bdp'nin parti olarak seçimlere giremeyecek olması da akp için bir artı durum teşkil etmiştir. hatırlarsanız bundan daha 2 yıl önesine kadar bdp ile el bile sıkışmayan bir başbakanımız vardı, böyle bir başbakanın bdp'nin meclise girmesini isteyeceğini düşünemeyiz sanırım.
"bdp zaten bağımsız adaylarla meclise giriyor" bakış açısı kısmen doğru olsa da yaklaşık 10-15 milyon lira civarında bir seçim yardımından mahrum kalıyor barajı aşarak meclise giremediği için.
uzun sürelerdir ortalarda görünmeyen, bir gece çaktırmadan sözlüğe girip, sonra yine aynı şekilde ortadan kaybolan yürüyen entry makinesi.
metin şentürk tarafından itina ile katledilmiş güzide eser. olm yaramıyorsa söylemeyin lan.
komik durumlara düşürür kimi zaman.
bu oran arttıkça temsil adaleti azalır. seçim barajının hiç olmaması da şüphesiz ki mantıklı değildir. ideal seçim barajı oranı %5 civarıdır. bizim ülkemizde %10 olmasının sebebi bdp'nin &7 civarında kemik oyu olmasıdır. bir de tabi temsilde adalet oluşması akp'nin vekil sayısının azalması demek olacak. bu sebeple %10'da ısrar edilmektedir.
çoğunluğun azınlığa tahakkümü falan değildir demokrasi. bunu böyle bilen adam bi gitsin çay koysun lütfen artık ya. biraz okuyun araştırın öğrenin amk. işkembe-i kübradan sallamakla olmuyor bu işler. çoğunluğun dediğinin olduğu dmeokrasi doğrudan demokrasidir. ve doğrudan demokrasi uygulayan hiç bir ülke yoktur dünya üzerinde.
bizim ülkemizde uygulanan demokrasi temsili demokrasidir. ve esas demokrasi azınlığın dışlanmadığı, çoğunluğun denetlenebilir olduğu ve sınırlandırıldığı demokrasi türüdür. yani o "derdin varsa sandıkta çöz" bahaneleriniz demokrasi falan değil. demokrasilerde toplantı ve gösteriler en temel haktır. yargı bağımsız olmalıdır. siyasetin kıskacında olmamalıdır. sivil toplum örgütleri ve medya özgür olmalıdır. bunlardan hangisi var bizim ülkemizde?
öğrenin de gelin yeter artık ya.
bizim ülkemizde uygulanan demokrasi temsili demokrasidir. ve esas demokrasi azınlığın dışlanmadığı, çoğunluğun denetlenebilir olduğu ve sınırlandırıldığı demokrasi türüdür. yani o "derdin varsa sandıkta çöz" bahaneleriniz demokrasi falan değil. demokrasilerde toplantı ve gösteriler en temel haktır. yargı bağımsız olmalıdır. siyasetin kıskacında olmamalıdır. sivil toplum örgütleri ve medya özgür olmalıdır. bunlardan hangisi var bizim ülkemizde?
öğrenin de gelin yeter artık ya.
bedel ödemektedir.
http://www.youtube.com/watch?v=a053oPC5VKw
http://www.youtube.com/watch?v=a053oPC5VKw
provoke etmek denilince akla gelen ilk bahanelerden.
(bkz: din elden gidiyor)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?