confessions

ederson

4. nesil Yazar - - Yazar -

  1. toplam entry 722
  2. takipçi 0
  3. puan 19612

nba live 2004

ederson
kanımca nba live serisinin en güzide oyunu.

oynanış o kadar üst düzeydeydi ki, oyundan keyif almamak imkansız gibi birşeydi adeta. menü tasarımları olsun, oyun içi müzikler olsun tek kelimeyle başyapıt idi live 2004. e tabi nba'in en sevdiğim dönemlerinden birine denk gelmesinden dolayı roster'ları da ekleyecek olursak inanılmaz zevk alıyordum oynarken.

live 2005'le gelen all-star weekend şu oyunda olmuş olsaydı diye de hep iç geçirmişimdir ayrıca zamanında.

hatta yeri gelmişken en yüksek rating'e sahip oyuncuları da yazayım bari tam olsun;

kobe bryant 97
kevin garnett 97
tracy mcgrady 92
shaquille o'neal 92
tim duncan 91
jason kidd 89
paul pierce 87
steve francis 87
allen iverson 86
vince carter 86
chris webber 86
jermaine o'neal 85
dirk nowitzki 84
ray allen 83
baron davis 83
michael finley 82
shawn marion 82
rasheed wallace 81
gary payton 81
stephon marbury 80
steve nash 78
jerry stackhouse 78
elton brand 77
jalen rose 76
antawn jamison 76
antoine walker 76
pau gasol 75
ben wallace 75
yao ming 75
kenyon martin 74
ricky davis 74
shareef abdur-rahim 74
corey maggette 73
peja stojakovic 73
latrell sprewell 73
jamal mashburn 73
rashard lewis 73
karl malone 72
alonzo mourning 72
lamar odom 72
bonzi wells 72
jason richardson 71
ron artest 71
antonio mcdyess 71
scottie pippen 70
sam cassell 70
zyradunas ılgauskas 70
brad miller 70
amar'e stoudamire 70
juwan howard 70

bunların haricinde, meşhur 2003 draftinin yıldızları;

lebron james 69
carmelo anthony 63
darko milicic 62 - bu hariç tabi.
dwyane wade 60
chris bosh 59

ayrıca 90's all-stars'da michael jordan 99 rating'e sahipken, eastern all-stars'da 73 rating'e sahipti oyunda. bu da ek bilgi olsun.

gordon freeman

ederson
half-life'ın esas oğlanı, dilsiz ve bahtsız bilim adamı.

kendisi bir fenomendir, ancak şahsen arkadaş grubumda olsa gün boyu döveceğim adamdır. konuşturmak adına tabii ki. misal profesör gelir karşısına, durum özeti yapar buna, "bak oğlum gordon, başımıza bu kadar iş açtın, şimdi jeneratörü çalıştır da fanlar çalışsın bari" tarzı yığınla laf eder ama adam tenezzül edip cevap bile vermez lan. artık olayın pişmanlığından mıdır, headcrab'lerin ani fırlamalarından dolayı şoka mı girmiştir, yoksa kaderin cilvesine tepki mi veriyordur kendince bilinmez.

bir garip levyeli oğlandır kısaca.

leon kennedy

ederson
ilk olarak resident evil 2 ile tanıştığımız geçmişin toy polis memuru, şimdilerin iflah olmaz gizli servis ajanı.

leon, tüm re karakterleri içinde en evin haylaz çocuğudur belki de. başına gelen olmaz işlere verdiği tepkilerle insanın suratında gülümsemeye yol açabilir çoğu zaman. ezeli rakibi, ebedi dostu chris redfield bunun tam tersidir mesela her yönden. chris ağır silahların adamıyken, leon işin tekniğine daha çok önem verdiğinden tabancayla takılır hep. bu durumun chris'in askeri kökeninden ileri geldiği söylenebilir tabi. karakter olarak chris melankolik bir adamdır, hoş nerede cenabetlik var hep onu bulur ama öyledir yine de. kız kardeşi kaçırılır, ortağı ortadan kaybolur falan. leon ise daha cool bir adamdır, daha bir sakinlik hakimdir leon'a. ne var ki, onun da ada wong ile başı derttedir, zira pek belli etmese dahi aşıktır kendisine.

re2, re4 ve re6'da oynanabilir karakter olarak karşımızdadır leon kennedy. paul w.s. anderson'un yönettiği rezil ötesi filmlerden beşincisinde gözükmüştür. ancak oyunları oynamaya vakit bulamıyor ve karakter hakkında fikir sahibi olmak istiyorsanız, resident evil damnation ve resident evil degeneration isimli şahane animasyon filmlerini izlemeniz yazar kişi tarafından şiddetle tavsiye edilmektedir efenim.

albert wesker

ederson
bir resident evil siması.

gerek oyunlarda, gerekse rezalet resident evil fimlerinde her pisliğin ardından kendisinin çıkmasıyla ünlüdür. çoğu oyunda gözükmese dahi, oyun boyunca sağda solda bulup okunulan dosyalarda kendisiyle ilgili bilgilere sıkça rastlanılabilir. tıpkı çalışma arkadaşı william birkin gibi ölmeden evvel kendine g-virus'ü enjekte etmiş ve insanlığından olmuştur. yalnız wesker birkin'in başına gelenler gibi biçimsel bir mutasyon geçirmemiş, filmlerdeki alice gibi fiziksel yetenekleri itibariyle hero sınıfına giren bir sima olup çıkmıştır. tabi virüsün dna'si ile yakaladığı uyumun wesker'in umbrella corp.'un gizli bilimsel projelerinden biri olmasından kaynaklandığı ekstra bir bilgi olarak verilebilir.



--spoiler--

serinin 5. oyununda chris redfield - sheva alomar ikilisi tarafından zorlu bir final boss fight sonucu öldürülmüştür.

--spoiler--

uyumadan önce akla gelen eski sevgili

ederson
yokluk belirtisidir.

aramayı, mesaj atmayı düşünüyorsan vazgeç o sevdadan delikanlı. hayatını yaşamaya devam et, yeni ufuklara falan yelken aç. dolaptan soğuk birayı hiç çıkarma, slow şarkılara hiç bulaşma, sigara dumanının loş ışıkta süzülüşünü hiç izleme. melankoliye gerek yok, çünkü sevmiyorsun arkadaş. sevmiş olsan geceni ve uykunu değil, tüm gününü piç ederdi sevda dediğin.

ha piç olan günlerin ardından gelen gecelerim var diyorsan durum değişir elbette. o zaman rakı sofrası da kurulur, uzun süredir rafta duran cağnım viski de açılır, anılar yâd edilir. ayrılıktan kısa süre sonra senden başkasını bulmuşsa olay nefrete de kayabilir, bu da nihayetinde kişiye koyabilir.

sonuçta akla durumu özetleyecek şu kelimeler gelir;

(bkz: böyle aşkın ızdırabını sikmek)

özgür çek

ederson
teknik özellikleri itibariyle hem kendi yaş grubundaki oyunculara hem de mevki itibariyle rakiplerine göre oldukça iyi durumda olan eskişehirspor'un sol açık oyuncusu.

kendisini bir bek oyuncusu olarak değil de, klasik 4-4-2'nin solunda ve dünya şartlarında değil ancak ligimiz şartlarında 4-5-1'in sol kanadında değerlendirmenin daha doğru olduğu kanaatindeyim. nedeni ise oyununun defansif yönlerindeki zaafları olduğunu söyleyebilirim. özellikle büyük takım ve büyük maçlar seviyesinde bir bek oyuncusu olması için, pozisyon alma, top kapma, markaj gibi özelliklerini geliştirmesi gerekiyor. özellikle adam markajında ve ikili mücadelelerde baskın hale gelebilmesi için gücünü ve dayanıklılığını geliştirmesi şart.

defansif yönlerindeki kritik zaaflara karşın, ofansif meziyetleri kendisini dikkat çekici bir oyuncu yapmakta. tekniği, pas kabiliyeti ve orta açma meziyetleriyle klasik 4-4-2'nin solu için harika bir oyuncu. 4-5-1'nin sol açığı içinse adam eksiltme özelliğinin yetersiz olması kendisini dünya şartlarında yetersiz kılsa da, dediğim gibi türkiye ligi için yeterli seviyede.

eğer kendisini geliştirebilecek bir hoca üzerine düşer de kendisini defansif yönden geliştirebilirse türk futbolu harika bir sol bek kazanacaktır. bilic - önder özen ikilisi bunu sağlayabilecek potansiyelde olduğundan, gelecekteki olası beşiktaş transferinde yazar kişi mutluluk duyacaktır.

ömer şişmanoğlu

ederson
beşiktaş'ımızın antalyaspor'dan transfer ettiği söylenen genç forvet.

son dönemde adı geçen 3 forvet oyuncusuna kıyasla, oyuncuların şu anki yeteneklerini baz alırsak içlerindeki en zayıf halka kendisi bence. ancak söylenen rakamlar doğruysa maliyet-potansiyele yatırım açısından ise en uygunu ki, bu durum transfer politikamızda kendisini tercih etmemize sebep oluyor gibi görünüyor.

eğer geçen sene ki gibi hızlı hücuma çıkan, ok gibi fırlayan oyunculardan kurulu bir takım olacaksak kendisi yerinde bir transfer. kendisi tarz olarak mustafa pektemek ayarında bir forvet. yani poacher. eğer koşu yoluna atılacak toplarla kendisini beslersek orta sahadan, güzel bir skor katkısı verecektir.

ancak yerleşik hücumu oynayabilir mi? bu konuda şüphelerim var açıkçası. rakip alanda tek başına kaldığı zaman, kendi pozisyonunu kendisi yaratması gerektiği zamanlarda neler yapabilir bunu görmemiz gerekiyor. kayserispor gibi dengeli hücum eden bir takımda etkisiz kalması buna örnek. yalnız çok takdir ettiğim üç özelliği var, golcü özgüveni, fiziği ve fırsatçılığı. özgüveninin en büyük göstergelerinden biri dakika başına düşen gol ortalamasında ligin en iyisi olması. eğer oyununun diğer yönlerini geliştirebilirse komple bir forvet olması işten değil.

ismi bizimle anılan bir diğer oyuncu cenk tosun, kendi pozisyonunu kendi yaratabilmesiyle, ceza sahası içindeki etkinliğiyle ve bir forvet için ekstra özellik olarak sayılabilecek uzaktan şut tehdidiyle, dengeli-yerleşik hücuma daha yatkın bir oyuncu. ömer'e oranla daha profesyonel olması cabası. komple bir forvet olmaya en yakın isim kendisi, ancak üst düzey bir hoca ile çalışmaya ihtiyacı var. başka yolu yok.

mevlüt erdinç'i ise milli takım performasına göre değerlendirmek yanılgıların en büyüğü. bitiricilik konusunda sıkıntıları var, ancak fiziği, sürati, mental özellikleriyle ve tıpkı umut bulut gibi hücum presindeki etkinliğiyle bu iki ismin şu an için önünde. ne var ki o da yaşı itibariyle gelişime kapalı bir oyuncu ve potansiyele yatırım yapacaksak ne yazık ki karşılığını alamayacağımız bir oyuncu olur.

özetle,

eğer yeteneğe yatırım yapıyorsak,

1- mevlüt
2- tosun
3- ömer

eğer potansiyele yatırım yapıyorsak,

1- ömer
2- tosun
3- mevlüt

der ve kaçarım sevgili sözlük.

the imperial march

ederson
star wars filmleriyle büyümüş nesillerin asla unutamayacağı, efsanevi marş.

şu olabilir;

http://www.youtube.com/watch?v=-bzWSJG93P8

dip not: galakside jedi bırakmadın ama koca imparatorluğu götü boklu luke için feda ettin. heç adam değilsin anakin.

transfermarkt

ederson
türkiye sayfasını yönetenlerin ergen olduğu web sitesi.

database olarak internet ortamının en iyisi ancak o yöneticiler yok mu yöneticiler. muhtemelen taş çatlasın en fazla 17 yaşında olan adamlara bu türden bir sorumluluk vermişler olacaklar ki, işine gelmeyen yorumlarda ve piyasa değerlendirmelerinde anında şutluyor elemanlar.

son güncellenen rakamlara bakacak olursanız fener ve g.saray'ın yedek oyuncularının milyonlarla ifade edilirken, bu sezonun en iyi çıkış yapan oyuncusu olcay'ın sadece 4.5 milyon euro olduğunu görebilirsiniz. keza oğuzhan gibi milli takım oyuncusu da sadece 3.8 milyon euro. bunların yanı sıra bir dönem formu düşen beşiktaş oyuncularının piyasa değerleri anında dibe vururken, aynı durum gs-fb ikilisinde ufak rakamlara dönüşüyor.

itibar edilmemeli ve edenler de kati surette uyarılmalı efenim.

fikret orman

ederson
demirören'in lanetiyle beşiktaşlı olmuş beşiktaşlılar tarafından yerden yere vurulan beşiktaş başkanı.

böyle bir dönem için biçilmiş kaftandır kendisi. realist ve çalışkan biri herşeyden evvel. bu son gezi parkı olayları konusunda söyledikleri de tamamen mecburiyeten söylediği şeyler açıkça. stad konusu bu tür konularda o kadar elimizi bağlıyor ki, şu son prosinecki olayında da kayseri başkanı recep mamur'un başbakana gideriz diye tehdit etmesi bile durumu açıkça ortaya koyuyor bence.

eleştirenleri gerçekten anlamakta güçlük çekiyorum. beşiktaş'ın menfaatleri uğruna politik yaklaşmak zorunda olduğu konular dışında ne dediyse yaptı bu adam. bugün yıllardır boş vaatlerini dinlediğimiz stad yıkılıyor, kulübe yeni gelirler sağlanıyor, futbolda profesyonelleşiliyor, kartal yuvası nitelik ve nicelik bakımından yükseltiliyor, borçlar yapılandırılarak ödeniliyor, kulübün itibarını zedeleyen davalar kapatılıyor vesaire. henüz 1 senesi yeni doldu bu adamın, daha ne yapmalı kendisini sevdirmesi için?

kendisini eleştirenler basketbol ve futboldan vuruyor sadece. yahu bir düşünün, sponsor konusunda eleştiriyorsunuz ama 3 kupalı efsane sezonda dahi yd kendi şirketiyle sponsor olmasaydı yine sponsor bulunamayacaktı o takıma! çabuk unutuyoruz bazı şeyleri. futbol takımı konusunda hatalar yaptığını kendisi de itiraf etti katıldığı tv programlarında, bu yüzden önder özen'i getirdi zaten. ama eleştiri konusunda mantıksız davranan arkadaşlar bu sefer de fenerli adamı getirdin diye vuruyor kendisine. levent ve seyit denen adamları da uzaklaştırdı yönetimden, hatta sonraki kongreler için bu leş adamların etkinliğini inanılmaz kısıtladı tüzüğü değiştirerek. yani hakikaten 1 yılda daha fazla ne yapabilirdi söyleyin de bilelim. ayıptır, günahtır.

demirören döneminde koskoca kulüp öylesine itibarsızlaştırıldı, öylesine ekonomik olarak bitirildi ki o lafta anlaşılan sponsorlarla ha deyince anlaşılıyor mu sanıyorsunuz? kişisel garantilerle halledileceği söyleniyordu, halledilmesine halledilir ancak bu kulübün itibarını daha da dibe çeker, isimlere muhtaç bir beşiktaş tablosu ortaya çıkar giderek. bunu lafta hiçbirimiz istemiyoruz ama beşiktaş'ın sesi olarak anılan sanal ortamlardaki insanları da bimiyor değiliz.

kendisinin en büyük şanssızlığı ne yazık ki ünal aysal başkanlığındaki galatasaray'ın yükselişidir. ekonomik durum itibariyle benzer olduğumuz söyleniyor sürekli olarak ancak olayın görünen yüzü çok farklı. adamlar stadını yaptı ve borsa manipülasyonu ile kulübe sıcak para girişi sağladı. bizim bunu yapabilmemiz nereden bakarsanız bakın imkansız ve kulübe yakışmayacak derece etik dışı. stad dışı gelirleri bizden çok iyi durumda, bizimse yd sağolsun gelirlerimizin yarısından fazlası hala temlikli durumda. kurtuluş zengin başkanda olsaydı memlekette demirörenlerden zengin kaç tane aile var sorarım?

ha bir de komplo teorisyeni olarak ilan edilmeyeceksem, ünal aysal ve galatasaray'ın yükselişi ve aynı oranda f.bahçe'nin düşüşü pek bir manidar değil mi?

özetle beşiktaş'a yakışan adamdır fikret orman, başkanın sözlük karşılığıdır.

robert prosinecki

ederson
sonradan devraldığı kayserispor'u ilk 5'e taşıyarak dikkatleri üzerine çekmiş hırvat teknik adam, eski futbolcu.

kendisinin donanımlı ve potansiyeli yüksek bir teknik adam olduğu aşikar, ancak ismi beşiktaş'la anılmaya başladığından beri pek sıcak bakamıyorum kendisine.

neden mi?

- henüz teknik adamlık kariyerinin başında sayılır, ciddi bir rekabet ortamına henüz girmemiş durumda. büyük takımlardaki taraftar baskısını kaldırabilecek mi? rakiplerin milyonlar saçtığı bir rekabet ortamında kısıtlı imkanlar-yüksek beklentiler ölçüsünde başarılı olabilecek mi?

- kayserispor'a oynattığı akılcı futbolu ben de beğeniyorum ancak, bence prosinecki'nin başarılı görünmesi biraz da önceki hocanın başarısızlığından kaynaklanıyor. siz de takdir edersiniz ki kayserispor son derece kaliteli ve çok yüksek potansiyelli bir takım. kadrosuna bakacak olursanız ve kadroyu beşiktaş ile kıyaslayacak olursanız birçok mevkide hem as hem de alternatif oyuncular bazında bizden daha iyi durumda olduğunu görebilirsiniz. salih dursun, pablo mouche, bobo, ertuğrul taşkıran vesaire.

- sanıyorum yönetimin kendisine sıcak bakmasının en büyük nedeni bizim zeki önder özen ile oluşturmaya çalıştığımız takım-teknik adam üstü yönetici olgusunu bizim planladığımız kadar kapsamlı olmasa da kayseri de süleyman hurma denen çakalla sağlamış durumda. yani prosinecki bu yapıya uygun bir adam ve ligi tanıması, önder özen'in kafasındaki genç oyuncu geliştiren ve gençlerle çalışmayı seven bir yapıda olması onu bariz şekilde öne çıkarıyor bence. ancak şu an taraftar olarak ikiye bölünmüş durumdayız ve maalesef bir yarımız en ufak başarısızlık halinde inanılmaz homurdanmaya başlayacak. zaten fikret orman'u yolda görse bir kaşık suda boğmayı isteyecek bu adamlar, orman'ı hocayı göndermek mecburiyetinde bırakabilir. nereden baksan sıkıntı var yani.

özetle, kendisine kesinlikle karşı değilim ancak stadımızın olmadığı, ekonomik olarak rakiplerimizden fark yediğimiz, üstelik de başarıya da aynı oranda hasret olduğumuz böyle saçma sapan bir zamanda kendisiin ne kadar doğru bir isim olduğu tartışılır durumda. bielsa-lucescu tarzı bir hoca böyle zamanlar için daha uygun diye düşünüyorum ve uzun soluklu bu entry'i sonlandırıyorum sevgili sözlük.

18 haziran 2013 miami heat san antonio spurs maçı

ederson
lebron'un doğru savunmalar yapıldığı takdirde vasat oyuncular tarafından dahi rahatça savunulabileceğini gösteren karşılaşma.

bu maç özelinde değil ama bu seri itibariyle kendisini majesteleri ile kıyaslama cüretinde bulunan ergenler ilelebet susmalı artık diye düşünüyorum. evet all-arounder bir oyuncu fiziksel özellikleri itibariyle ama fazlası değil. isterse milyon defa mvp olsun, büyük maçlarda, kritik anlarda, son şutlarda oyuna ağırlığını koyamadıkça gözümde balon olmaya devam edecek. nba'de 10. sezonunu yaşıyor, 4. defa finale çıkıyor yanlış bilmiyorsam ancak büyük maç oynamayı hala öğrenememiş olması mental olarak zayıflığını gösteriyor açıkça.

gregg popovich'in koçluğunun ne derece üst seviyede olduğunu da gösteriyor bu karşılaşma ayrıca. her maç farklı bir oyuncuyla vuruyor, her an farklı bir planlama, doğru zamanlı molalar, oyunculardan maksimum verim vesaire.

danny green yoksa duncan var, bu defa da duncan'la vuruyor reyiz.

distopya

ederson
günümüz türkiyesi buna güzel bir örnek oluşturur. ülkenin durumunu maddeleyecek olursak;

- kişilere anayasayla güvence edilmiş hakların, güya asli görevi asayişi sağlamak ve vatandaşını korumak olan polis tarafından katliamlar yapılarak engellenmesi,

- kişilerin özel yaşamlarının gizliliğinin her türlü teknolojik yollarla deşifre edilmesi, 4 gücü elinde bulunduran iktidarın kendi çıkarları uğruna bu yollarla elde ettiği ahlak ve etik dışı bilgiyi bir tehdit unsuru ve koz olarak kullanması,

- yargı, yürütme, yasama ve medyadan oluşan 4 büyük gücü çeşitli rant ve rüşvetlerle ele geçiren amerikan destekli iktidarın klasik amerikan taktiği böl-parçala-yönet ile milleti yapay rekabetler (fb-gs), mezhepsel ayrılıklar, etnik kökenler vs. her şekilde bölerek toplumsal barışın en büyük düşmanı olması

vesaire.


sizi temin ederim ki baylar & bayanlar;

(bkz: hayaldi gerçek oldu)
28 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol