dcgulse

attığı golden sonra lig maçlarında değerlendirilmez inşallah diye umduğum defansif forvet.

bi baktım aradan uzun zaman geçmiş 2 sene olmuş entry girmeyeli. en son entry girdiğimde bir üniversite öğrencisiydim, gerisini siz düşünün artık. bundan dolayı vicdanen rahatsızım açıkcası.

2 yıl önce hiç ağzıma sigara vurmamıştım ve "uluslararası bir şirkette" junior developer olarak çalışıyordum. boş zamanlarımda canım manitamla takılmayı ve dizi izlemeyi seviyordum. her cuma akşamı düzenli stüdyo yaptığımız bir rock grubumuz bilem vardı.

o zamanlar beşiktaş'ımın en büyük sorunu sol bek transferiydi. gökhan süzen, uğur boral, 16 yaşında ümit karaal ve çapraz bağlarını koparan ismail vardı kadroda. yani beşiktaş'ta sol bek olmak bizim için bir olmamışlığı bir umutsuzluğu, kalbin sıkışmasını temsil ediyordu. beşiktaş'ta sol bek olmak aşık olduğun sevgiliden ayrıldıktan sonra ilk çıktığın kıza salya sümük eski kızı anlatmaktı. bir alkoliğin kolonya içmesi, bir sigara tiryakisinin bakkalda bulabildiği son tekel 2000 paketiydi. artık beşiktaş'ta sol bek olmak bir alt kültürü temsil ediyordu. osmaniye'de kürt, ermenistan'da türk, almanya'da yahudi, amerika'da kızılderili olmaktı. beşiktaş'ta sol bek olmak bir varoluş problemiydi. beşiktaş kanserinin en büyük yumrusuydu ve burunları sızlatan sahneydi dram filmlerinde. fakir oğlanın zengin kıza aşkı gibiydi, arabeskti aynı şelikde.

bi baktım sözlüğe aradan 2 koca yıl geçmiş, samet hoca gitmiş bir devrimci gelmiş düzene isyan için takımın başına. ben okulu bitirmişim askere gitmişim, gelmişim. yine aynı "uluslararası" şirkette senior developer olarak hayatıma devam ediyorum. beşiktaş'ım motta'yı bulmuş, ismail'i iyileştirip forma sokmuş, ümit'in ise yaşı gelmiş bileniyor formaya. ama beşiktaş'ta sol bek olmak benim için hala bir varoluş problemini temsil ediyor.

geçenlerde müzik grubu kuralım lan diye konuşurken arkadaşlarla sıra grubun ismini bulmaya geldi. ben dedim ki grubun adı "beşiktaş'ta sol bek olmak" olsun. kabul etmediler tabi anlamadı garibanlar çünkü.

hadi be gençler bi el atın da kuralım şu grubu. varsın tam olmasın her şey.

taraflı yorumlarıyla futbol izleyicisini manipüle etmeye çalışan insan. bu manipülasyon tabiki kendi görüşü çerçevesinde değil.

ne zamandır yazacağım ama yazamadım. ntv- ntv spor stüdyolarında ne zaman aziz yıldırım'ın eleştirildiğini gördük, hiç bir zaman. ama konu beşiktaş olunca başkanı para vermiyorsa istifa etsin diyebiliyor. ilk önce söylemek istediğim, sanane la? fikret orman değil miydi daha başkan seçilmeden ntv'ye konuk olup, süleyman seba 16 yıl bu klubü tek bir ceketle yönetti, bundan sonra yöneticilerden para almak söz konusu olmayacak, beşiktaş kendi kendine yetmesini bilmelidir diyen. eee adam sana en başta fikirlerini söylemiş hala daha ne bik bik ötüyorsun?

çok yakında sadece bir tane ceketi olan bir kişi yine beşiktaşı yönetebilecektir. bu durum da sana kapak olacaktır merak etme. gerçi sen zaten kapaklara çok alışıksın bunlar seni etkilemez.

savunma anlayışına ekstra bir katkısı olmamasına rağmen hucümda da takıma zarar vermeye başladı. olum o ne biçim orta lan. sana gıcığım süt oğlan.

15 nisan 2013 beşiktaş medical park antalyaspor maçında rakip oyuncularla boğuşarak ve agresif tavırlarıyla birazcık da olsa ilhan mansız 'ı hatırlatmıştır.

ligden düşmesini değil, kapatılmasını istediğim kluptür.

nedeni is çok basit, kurumsal bir yapının takımı olduğu için taraftarı da yok. taraftar olmadıktan sonra bu oyunun da çok bi manası yok. hayır kim izleyecek ki seni.
dolayısıyla bu gibi takımlar ligde bir aktördür sadece. farzedelim ki şampiyon oldun, kim sevinecek?

dediğim gibi ligde bir aktördür. yardımcı oyunculuktur görevi, öne geçmesine izin verilmez. rant kapısıdır bazıları için ki yardımcı oyunculuğa devam edebilsin.

kısacası yeri yoktur bu işlerde.

entryi daha da açardım da neyse.

bu adam beşiktaşımıza başkan olursa eğer resmen bana y.d. dönemi duygularını yaşatacaktır.

bunun quaresma'yla alakası yok.

çok iyi bir teknik direktör olduğu su götürmez bir gerçek. fakat yanlış biliyorsam düzeltin ama altyapıya gerekli önemi vermiyor gibi geliyor bana. yani son senelerde kaç tane oyuncu trabzonspor altyapısından a takıma monte edildi?

bunun yanında yapılan bir sürü yabancı transferi de mevcut, onlara değinmiyorum bile. bu transferleri kendisi yapmıyorsa eğer bu da futbolu yönetenlere karşı dirayetli duramadığını gösterir. diğer türlü de çok kötü transferler yapıyor.

en iyi yaptığı şey sorunlu oyuncuları oynatabilmesi ve formu düşen adamlardan maksimum verim alabilmesidir bana göre.

bu sezon 2 hafta ve 2 ay olmak üzere iki sakatlık yaşadı. inşallah sakatlıkları tekrar etmez ve biz bu yeteneği müzmin sakat olarak izlemeyiz.

maçı izlerken galibiyeti falan geçtim şöyle bir baktım oyunculara:

1) Cenk Gönen
2) Mehmet Akyüz
3) Ersan
4) Escude
5) Emre özkan ++
6) Necip ++
7) Hasan ++
8) Veli
9) Kadir ++
10) erkan ++
11) Batuhan ++

Sahada 7 tane futbolcu altyapıdan gelmiş. Mutlu oldum lan bildiğin mutlu oldum.

edit: akyüz ün bizim altyapıdan çıktığını zannediyordum. meğer sakarya dan çıkmış. ala rase ve sy3706 teşekkür ederim.

dolayısıyla 7 değil 6 futbolcu altyapıdan çıkmış oluyor.

https://twitter.com/MesutUrgancilar/status/263153800632737792

iletisiyle bir beşiktaşlının nasıl olması gerektiğine güzel bir örnek olmuştur.

çok fazla abartılmaması gereken daha çok yol alması gerekn yetenekli futbolcumuz. atakan kurt'a verdiği ropörtajda kendisi de bunun farkında umarım ne oldum demez. avrupa'da altyapı eğitimi almış olması bu açıdan onun için avantaj olacaktır.

uğur'un saçma sapan hareketler yaptığı, fernandes'in yanında müsait adam olsa bile şut çektiği, almeida'nın sol kanatta daha iyi oynadığı karşılaşma.

saha içinde organizasyon namına birşey yok. tamamen şişirme toplarla ileri çıkılmaya çalışıyor ve bu da bir boka yaramıyor. samet hoca'nın fernandes'i forvet arkası değil de oyun kurucu olarak kullanması gerektiğini gösteriyor. böylece ayağında top da ezmez.

son sözüm uğur boral'a, ya arkadaş sen allah'ın bize cezası mısın? her yaptığın hareket ofsayt olur mu ya?

hucüma çıkarken faul yapma gibi bir özelliği olan takımın en sırıtan futbolcusu.

emre özkan gitseydin keşke.

ölmeden önce canlı kanlı dinlediğim için kendisini dünyanın en şanslı insanlarından birisiyim. o günden aklımda kalan en önemli şey; şarkılarından birinde geçen "cennet de bu dünyada cehennem de" sözüydü. 80 yaşındaki bir anadolu aydının erdemiydi bu.

ruhun şad olsun büyük usta.

kalede güven vermesinin bir diğer nedeni de defansla sürekli iletişim halinde olup onları doğru yönlendirmesidir.

zira kendisinin nasıl oynadığına daha tam karar veremedik çünkü iki maçtır sadece 1 pozisyon görüyor kalesinde. defansı iyi organize etmesinin payı bunda çok büyük. tecrübe başka birşey sanki.

sıkıntılı geçen günümün ardından yüzüme gülücük konduran karşılaşma. sonrasında sevinçle ntv [ybkz]swh[/ybkz] açtım hadi rıdvan konuş bakam diye.

oyunda bir pozisyon bu seneki beşiktaşımızın özetiydi. pozisyon şöyle gerçekleşiyor efendim:
elazığlı bir oyuncu topu kontrol etmeye çalışırken orta sahada 4 tane beşiktaşlı oyuncu aç kurt gibi hata yapmasını bekliyor ve bu sırada öne hamle yapıyor. işte aradığımız buydu aç kurt gibi oynamak.

samet hocayı ve oyuncuları tebrik ediyorum, geçen sene ankaragücüne puan kaptıran takımı bu seviyede istekli hale getirdikleri için.

not: oğuzhan ve erkan değişikliklerinin yanında bir de mertcan, ümit veyahut kadir'i de görmek isterdim tabi batuhan'ın oyunda kalması gerekirdi bu durumda.

fatih altaylı denen müsveddeye yılın kapağını hediye etmiştir.

devam fatti çamur at izi kalsın. hee şöyle de bi durum var biz daha çok kenetleniyoruz.

doğrularımız yanlışlarımızdan fazla olmaya başlamış ki bok atma sezonu başlamış yeniden.

kendi bildim bileli voleybol oynayan beşiktaşımızın yeni transferi. 34 iyimiş yine ben de düşündüm bu kadın kırkına gelmiştir artık falan.

hayırlı olsun

ilk yarım saati insanın psikolojisiyle oynayan filimdir. zaten kubrick'in en önemli özelliği de seyircinin psikolojisini manipule yeteneğidir. filmlerini izlemeden önceki davranışlarınızla izledikten sonraki davranışlarınızı karşılaştırın.

the killing, A Clockwork Orange, The Shining filmlerinde de aynı durumla karşılaşacaksınız.

herkes için bir kıstas değil ama kubrick'in çetiği 16 filmin 8 tanesi imdb ilk 250 içerisinde yer alıyor. düşün gerisini adam nasıl bir dahi.