Annem ve abim arasında geçmiş diyalogtur.
Annem diğer odadan seslenmek suretiyle:
"mehmeeeettt çıktın mı oğlum?"
Abim: "Çıktım anne, taksim' deyim.
Annem: tüh bak kahvaltı için sana sandviç hazırlamıştım, arabada yerdin.
Abim: anne yaaa....
**********************************************************
akşam yemeğindeyiz ailecek. yer sofrasında yiyoruz yemeği. bizim köpeğimizde koltukta oturuyor.
kapı çaldı, köpek koltuktan atladı ve sırtıma düştü. elimdeki kaşıkla birlikte tabağın içine girdim. ve sonrasında gelişen diyalog:
sırtıma düşen köpekten sonra
ben: hayvan yaa.
ablam: nasıl anladın hayvan olduğunu.
ben: gayet basit. sana benziyor.
ev ahalisi: iptal....
***************************************************************************
üniversite de dış ticaret dersinin final sınavındayız. sınav test. her zaman ki gibi oturma düzeni tamam. ortadan öne ve arkaya kopya yayılıyor. derken arkamda oturan arkadaşlarımdan şöyle bir diyalog duyduk bütün sınıf olarak:
f: üçüncü sorunun cevabı ne?
m: bilmiyorum.
f: canana sorsana
m: canan üç ne?
c: bursa (b)
m: bursa' ymış.
f: neymiş?
m: bursa (ses tonu biraz daha yükseliyor burada)
f: anlamadım yaa kağıdını açsana
m: bursa bursaaaa! (kağıt açık, ses tavan yapmış şekilde)
hoca: kızlar ne oluyor orada?
f: yok bir şey hocam.
m: hocam hem duymuyor hem görmüyor bir de üzerine kopya istiyor. bıktım bundan yaaa.
bütün sınıf: iptal.
sonrasında f' ye grup arkadaşları olarak bir adet büyüteç ve bir paket kulak temizleme çubuğu hedi etmiştik.
Türkiye cumhuriyeti içindeki etnik kökenlerden kürtlüğü kullanarak amaçlamış oldukları bölücülük eylemini gerçekleştirmek için çabalayan kişilerin bir araya toplandığı partidir.
bırakın be, kürtlerin birçoğu türk diye anılmaktan memnun. size mi kaldı onların hakkını savunmak?
bırakın be, kürtlerin birçoğu türk diye anılmaktan memnun. size mi kaldı onların hakkını savunmak?
katıldığımda asla ilerleme katedemeyeceğim yarışma.
o bayrağın seviyesine ulaşamayacakları için onu kendi seviyelerine çekmeye çalışan bilumum gerzeklerin yapmış olduğu eylemdir.
o bayrak yerde de olsa, yüceliğine erişilmez. anlamadınız, anlamayacaksınız. çünkü hepiniz malsınız.
o bayrak yerde de olsa, yüceliğine erişilmez. anlamadınız, anlamayacaksınız. çünkü hepiniz malsınız.
seri üretim yapan fabrikadan çıkmış mamüller gibi birbirinin tıpatıp aynısı olan ve yeni yetme diye tabir edilen ergenus cinsi yaratıkların görmüş olduğu halüsinasyondur.
farklı düşünmek, araştırmak, doğru bilgiye ulaşmak gibi çabaları olmadan sadece yaşayan, önüne yayla çorbası koyup "domates çorbası bu, iç" diye kandırabileceğin bir neslin yetişmekte olduğunu, kırmızı alarmların devreye sokulması gerektiğini düşündüren durumdur aynı zamanda.
farklı düşünmek, araştırmak, doğru bilgiye ulaşmak gibi çabaları olmadan sadece yaşayan, önüne yayla çorbası koyup "domates çorbası bu, iç" diye kandırabileceğin bir neslin yetişmekte olduğunu, kırmızı alarmların devreye sokulması gerektiğini düşündüren durumdur aynı zamanda.
bir aşkın nur yengi şarkısı hatırlatan mevsimdir.
klibinde kırmızımsı yaprakların dökülü olduğu bir orman ve şarkı sözleri aynen şöyle: "sen yalancı bir sonbahar..."
klibinde kırmızımsı yaprakların dökülü olduğu bir orman ve şarkı sözleri aynen şöyle: "sen yalancı bir sonbahar..."
kariyeri ile ilgili bir hazımsızlık söz konusuysa fanatik barca taraftarı olunan durumdur.
dönem dönem herkesin içinden geçen, yapmak isteyipte yapamadığı eylemdir.
ekşi olduğunu bile bile büyük bir keyifle yeşil erik yemek gibidir.
çok sevdiğim tsm şarkılarından birinin cümlesi. görünüşe aldananlara ithafen yazılmış olma ihtimali yüksek bir şarkının can alıcı sözlerinden bir demet...
tiksinti uyandıran kadınlardır.
sadece yürürken değil, durakta, parkta, bilumum yerlerde hatta her yerde.. bir bayana sigarayı hiiiç yakıştırmam.
sadece yürürken değil, durakta, parkta, bilumum yerlerde hatta her yerde.. bir bayana sigarayı hiiiç yakıştırmam.
Benzerini otobüsteki bir teyze tarafından yaşadığım olay.
...anlatı...
Yaklaşık 5 yıl önce mecidiyeköy otobüsüne bindim ve arka taraflara doğru ilerledim. bir süre sonra yanımda bir yetze belirdi.
teyzem rahat 60 yaşlarında var. pantolon ceket takımıyla oldukça şık, boyalı saçları ve makyajıyla da kişisel bakımın yaşla sınırlı olmadığını gösteren biriydi. elinde sapı baston gibi olan şemsiyeden vardı ve ayakta ondan destek alıp duruyordu. genç arkadaşlarımız teyzemizin bakımı dolayısıyla kendisine saygı göstermek hususunda cimri davnınca boşalan bir yere ben kendim oturmadım ve "teyzecim dilerseniz buyrun böyle oturun" dedim. teyzem suratını ekşitti ve beni şemsiyesiyle itekleyerek koltuğa doğru gitti. bir süre sonra yanındaki koltuk boşaldı ben oturdum, geçerken üzerimdeki etek teyzenin dizine takıldı. teyzem eteği bir hışımla parmakalrının ucuyla tutmak suretiyle itti. ses etmedim. açtım kitabımı okudum. sonra teyzem elindeki şemsiyesiyle ayakta duran bir genci dürttü. genç arkadaşımız uzun boylu, uzun saçlı, top sakallı ve küpeliydi. hatta kıyafeti de rockçıların tarzındaydı. neyse, teyzem arkadaşı dürttü, arkadaş dönüp ona bakınca şu soruyu sordu:
"Evladım, sen hiç rüzgarlı bir günde fatih semtine gittin mi*"
genç arkadaş şaşkın bir ifadeyle teyzeye baktı
"hayır teyzecim gitmedim" dedi.
teyzem
"git git. benim eşim anlattı bana, rüzgarlı günde fatihe gidince gözlerinbayram ediyormuş."
gencin cevabı yine şaşkınlık ifadesi taşıyordu
"anlamadım...!"
"hani orada hep kapalılar var yaa, onların eteklerinin içinde bir şey yok, rüzgar bir esince her şeyleri meydanda oluyor. eşim anlattı bana. sen de git."
genç şaşkın, ben şaşkın, otobüsteki herkes şaşkın teyzeyi dinliyoruz. bu nasıl bir zihniyet diye.
genç arkadaş teyzeye
"kusura bakmayın teyzecim, eşinizle aynı zihniyette değilim." dedi ve önüne döndü. aradan beş dakika geçti veya geçmedi teyzem yine dürttü.benim kolumda iyi günde kötü günde bilekliği vardı. gençte de aynısı vardı ve teyzem bu kez oradan kurdu muhabbeti:
"o kolundakini nereden aldın?"
genç arkadaş
"bjk storedan"
"niye aldın?"
"kanser hastalarına destek için klüpler taraftar ürünü yapıyor.destek olmak için aldım."
ve teyzemden o şahane yanıt.
"hımm sen öyle san. bunlara verdiğiniz bütün paralar vakko eşarplara, bmv jeeplere gidiyor. hanımlar beyler ipekli ipekli giyinsinler diye kandırıyorlar sizi! çok safsınız oğlum çoook. " dedi.
garibim o genç hiçbir şey anlamadı bunlardan. ben sabırla oturuyorum yanında teyzenin. kitap okumaya çalışıyorum hala. ve sonunda mecidiyeköye geldik ve otobüsten indik. ben o gencin peşinden seslendim
"kusura bakmayın" dedim. "hepsi benim yüzümden"
"anlamadım" dedi genç
üzerimdeki gömleğin kolunu sıyırdım hafif. aynı bilekliği gördü kolundakiyle ve o anda bütün olay çözüldü.
genç arkadaş
"boşver bunları. insanların nasıl düşündüklerine değil, nasıl göründüklerine bakan zihniyet bunlar. sen doğruluğuna inandığın gibi yaşamana devam et" dedi. helalleştikve gitti.
bütün bu muhabbet otobüsteki herkesin duyabileceği bir seste ve dönüp izlediği bir anda gerçekleşti. ve bütün bunların yaşanmasının tek nedeni benim tesettürlü olmamdı.
dolayısıyla o iett şoförünün de benim teyzeden çok farkı yok görüldüğü üzere.
cehaletin dili, dini, görüşü yok.
saygının da aynı şekilde dili, dini, görüşü yok...
...anlatı...
Yaklaşık 5 yıl önce mecidiyeköy otobüsüne bindim ve arka taraflara doğru ilerledim. bir süre sonra yanımda bir yetze belirdi.
teyzem rahat 60 yaşlarında var. pantolon ceket takımıyla oldukça şık, boyalı saçları ve makyajıyla da kişisel bakımın yaşla sınırlı olmadığını gösteren biriydi. elinde sapı baston gibi olan şemsiyeden vardı ve ayakta ondan destek alıp duruyordu. genç arkadaşlarımız teyzemizin bakımı dolayısıyla kendisine saygı göstermek hususunda cimri davnınca boşalan bir yere ben kendim oturmadım ve "teyzecim dilerseniz buyrun böyle oturun" dedim. teyzem suratını ekşitti ve beni şemsiyesiyle itekleyerek koltuğa doğru gitti. bir süre sonra yanındaki koltuk boşaldı ben oturdum, geçerken üzerimdeki etek teyzenin dizine takıldı. teyzem eteği bir hışımla parmakalrının ucuyla tutmak suretiyle itti. ses etmedim. açtım kitabımı okudum. sonra teyzem elindeki şemsiyesiyle ayakta duran bir genci dürttü. genç arkadaşımız uzun boylu, uzun saçlı, top sakallı ve küpeliydi. hatta kıyafeti de rockçıların tarzındaydı. neyse, teyzem arkadaşı dürttü, arkadaş dönüp ona bakınca şu soruyu sordu:
"Evladım, sen hiç rüzgarlı bir günde fatih semtine gittin mi*"
genç arkadaş şaşkın bir ifadeyle teyzeye baktı
"hayır teyzecim gitmedim" dedi.
teyzem
"git git. benim eşim anlattı bana, rüzgarlı günde fatihe gidince gözlerinbayram ediyormuş."
gencin cevabı yine şaşkınlık ifadesi taşıyordu
"anlamadım...!"
"hani orada hep kapalılar var yaa, onların eteklerinin içinde bir şey yok, rüzgar bir esince her şeyleri meydanda oluyor. eşim anlattı bana. sen de git."
genç şaşkın, ben şaşkın, otobüsteki herkes şaşkın teyzeyi dinliyoruz. bu nasıl bir zihniyet diye.
genç arkadaş teyzeye
"kusura bakmayın teyzecim, eşinizle aynı zihniyette değilim." dedi ve önüne döndü. aradan beş dakika geçti veya geçmedi teyzem yine dürttü.benim kolumda iyi günde kötü günde bilekliği vardı. gençte de aynısı vardı ve teyzem bu kez oradan kurdu muhabbeti:
"o kolundakini nereden aldın?"
genç arkadaş
"bjk storedan"
"niye aldın?"
"kanser hastalarına destek için klüpler taraftar ürünü yapıyor.destek olmak için aldım."
ve teyzemden o şahane yanıt.
"hımm sen öyle san. bunlara verdiğiniz bütün paralar vakko eşarplara, bmv jeeplere gidiyor. hanımlar beyler ipekli ipekli giyinsinler diye kandırıyorlar sizi! çok safsınız oğlum çoook. " dedi.
garibim o genç hiçbir şey anlamadı bunlardan. ben sabırla oturuyorum yanında teyzenin. kitap okumaya çalışıyorum hala. ve sonunda mecidiyeköye geldik ve otobüsten indik. ben o gencin peşinden seslendim
"kusura bakmayın" dedim. "hepsi benim yüzümden"
"anlamadım" dedi genç
üzerimdeki gömleğin kolunu sıyırdım hafif. aynı bilekliği gördü kolundakiyle ve o anda bütün olay çözüldü.
genç arkadaş
"boşver bunları. insanların nasıl düşündüklerine değil, nasıl göründüklerine bakan zihniyet bunlar. sen doğruluğuna inandığın gibi yaşamana devam et" dedi. helalleştikve gitti.
bütün bu muhabbet otobüsteki herkesin duyabileceği bir seste ve dönüp izlediği bir anda gerçekleşti. ve bütün bunların yaşanmasının tek nedeni benim tesettürlü olmamdı.
dolayısıyla o iett şoförünün de benim teyzeden çok farkı yok görüldüğü üzere.
cehaletin dili, dini, görüşü yok.
saygının da aynı şekilde dili, dini, görüşü yok...
yılın her mevsimi değil her anı aradığım sebzenin takıntısıdır.
közleme, yemek, fırın, kızartma hiç farketmez hangi türde pişirilirse pişirilsin tüketilesi güzel sebze...
közleme, yemek, fırın, kızartma hiç farketmez hangi türde pişirilirse pişirilsin tüketilesi güzel sebze...
*bıktım senin kaprislerinden.
*Allah sana da senin gibi evlat versinde gör gününü (bu söze her defasında içtenlikle amiiin derim o ayrı)
*topla şu dağınıklığını, hizmetçin yok senin.
*bıktım şu kitaplarından, şunları düzgün bir yere kaldır.
ve yaşınız kaç olursa olsun sizi en çok korkutan cümle
*bak kaldırma beni. kalkarsam neler olabileceğini biliyorsun değil mi?
*Allah sana da senin gibi evlat versinde gör gününü (bu söze her defasında içtenlikle amiiin derim o ayrı)
*topla şu dağınıklığını, hizmetçin yok senin.
*bıktım şu kitaplarından, şunları düzgün bir yere kaldır.
ve yaşınız kaç olursa olsun sizi en çok korkutan cümle
*bak kaldırma beni. kalkarsam neler olabileceğini biliyorsun değil mi?
sıradan ama çekici, sade ama etkileyici hatun tipi.
bayılırım bu tiplere.
bayılırım bu tiplere.
son günlerde en sevdiğim beşiktaş marşının sözleri, aynı zamanda da telefonumun zil sesi.
her şy gider gönlümüzden bir sen kalırsın
gece gündüz aklımızdasın
bizim için sevdadan delirmiş diyorlar
bilmeyenler nasıl anlasın...
heyt beee.. aşka geldim...
her şy gider gönlümüzden bir sen kalırsın
gece gündüz aklımızdasın
bizim için sevdadan delirmiş diyorlar
bilmeyenler nasıl anlasın...
heyt beee.. aşka geldim...
hiç edinemediğim forma
türk standartlarında sayılan orta boy...
birin yetmişi...
birin yetmişi...
En nefret ettiğim insan tipidir.
şaka ne, el ne, ikisi birden ne?
şaka ne, el ne, ikisi birden ne?
etrafta gerçeğini bulamayınca mutlu olmak için üretilen çözüm.
"adam vardı da biz mi sevmedik...!"
"adam vardı da biz mi sevmedik...!"
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?