(bkz: amuna goduk bülent başgan)
beko basketbol ligi 2011-2012 sezonunun da şampiyonu olmuş, bizi tarifsiz duygularla doldurmuş kartallardır.
bir kaleciden çok daha fazlası olan kahramanımızdı.
o değil de, bu adama "gordoba" diyen bi başkanımız da vardı bizim. sahi, n'oldu ona?!
o değil de, bu adama "gordoba" diyen bi başkanımız da vardı bizim. sahi, n'oldu ona?!
van gölü canavarı misali bir yazardır; hatta bir yazardır, bir susardır.
mutfak kapısının hemen kenarından başlayan ve yüksekliği 1.70 ve altında olan mutfak dolabıdır.
gözlüğümü, beynimi ziktin allahsız.
eşya değildir belki ama, çok daha ötesidir; valla lan!
gözlüğümü, beynimi ziktin allahsız.
eşya değildir belki ama, çok daha ötesidir; valla lan!
aynı huya/huysuzluğa sahip karşı cinsine oranla, hakkında çok daha düşük seviyede geyik malzemesi türetilecek olan kişidir. bu bakımdan da şanslıdır sözlük.
(bkz: senin ağzından çıkanla kulağının duyduğunun bir olmadığının farkında mısın sen)
hem, bu zamana kadar nerelerdeydin sen?[ybkz]swh[/ybkz]
hem, bu zamana kadar nerelerdeydin sen?[ybkz]swh[/ybkz]
yeni nesil savcı türüdür. asıp keserlermiş, pek bi' korkusuzlarmış, kendilerine güvenleri tam olan kişilermiş bunlar; öyle diyolla.
sezonun final bölümü olacağını düşündüğüm 68. bölümü ile yine sezon finali yapmayıp, beni ters köşeye yollamış dizidir.
önümüzdeki hafta da, 69. bölümü ile sezon finalini beklerken dizinin finalini yapıp, bizi ebediyete de yollayabilirler. çok oldular(!) çünkü artık ve bu ülke henüz gerçekleri görmeye hazır değil. idrak etmeye demiyorum bak dikkat edersen...
tabii karakter ve konular tamamen hayal ürünüdür, kurmacadır; orası ayrı türkiyem. siklemezsin sen zaten böyle şeyleri de, hani ben yine de uyarmış olayım, ciddi veya gerçek bir olay/kişi örgüsü sanma. taşak geçiyolar işte bi grup adam kendilerince, zaten türk aile yapısına da uygun değiller...
önümüzdeki hafta da, 69. bölümü ile sezon finalini beklerken dizinin finalini yapıp, bizi ebediyete de yollayabilirler. çok oldular(!) çünkü artık ve bu ülke henüz gerçekleri görmeye hazır değil. idrak etmeye demiyorum bak dikkat edersen...
tabii karakter ve konular tamamen hayal ürünüdür, kurmacadır; orası ayrı türkiyem. siklemezsin sen zaten böyle şeyleri de, hani ben yine de uyarmış olayım, ciddi veya gerçek bir olay/kişi örgüsü sanma. taşak geçiyolar işte bi grup adam kendilerince, zaten türk aile yapısına da uygun değiller...
##206279 ile işyerinde beni yarmış adamdır; sesli gülmemek için ağız, burun, büzük sıktırmıştır.
totem olarak, efes içeceğim maçtır. [ybkz]swh[/ybkz]
bakkalda başka bira kalmamış, ne yapacağıdık? ayrıca totem falan da yok, bugün yeni bir şey deniycez.
bakkalda başka bira kalmamış, ne yapacağıdık? ayrıca totem falan da yok, bugün yeni bir şey deniycez.
bugün üzmemizi istediğim hatunlardır. yeter daa amma zıpladınız amk.
(bkz: he yarram he)
para uğruna kulübümüzden ayrıldıktan bir sene sonra, kapağını bulmuş olan tenceredir.
(bkz: hoşgeldin hüzün)
müsâbakalar adına ders olarak okutulabilecek nitelikte seyreden ve sonuçlanan maç oldu.
hâlâ sinirlerime karşı tam olarak gâlip gelebilmiş değilim, hâliyle bu yazıyı okuyanların nöronlarına yabancı madde zerk edeceğim bir miktar.
öncelikle, oldukça kritik bir maçtı; 3-1 durumundaki seri ve kaybedilecek maçın, bir sonrakini de kaybetmeye neden olabilme ihtimalini düşünürseniz. hele bir de maçın son 4-5 dakikasına 11 sayı farkla önde olarak girmiş, şampiyonluğa bu kadar yaklaşmışsanız...
bu maçı kaybetmemizin hepi topu iki olası nedeni var; birincisi: maçın başında gelişen ve üçüncü periyot sonuna kadar devam eden "şampiyon olduk nasıl olsa." düşüncesi; ikincisi: skor 59-70'e geldikten sonraki birkaç hücum içinde yediğimiz sayıların ardından, serinin de 3-1 olarak seyrediyor olması nedeniyle, güvensizlik ve teslimiyet duygusunun oluşması. amatör olarak da olsa bu sporla uğraşmış biri olarak, bu şekilde favori olduğumuz bir organizasyonda; beklenmeyen bir seri sonrası şampiyonluğu kaybettiğimizi bilirim. bu nedenle de, bu maçtaki mağlubiyeti çok garipsemiyorum.
şimdi iğneyi kendimize batıralım biraz... skor 59-70'e gelmiş, artık 1-2 hücumdan boş dönmesen maçı almayı hemen hemen garantilemişsin. oysa sen ne yapıyorsun? daha topu hücuma götürürken kaptırıp sayı yiyorsun. üstelik bu bir kez de olmuyor. 24 saniyeni tamamen kullanıp hücum sonunda sayıya ulaşamasan dahi, fast break yemediğin takdirde, oturaklı bir savunma anlayışı ile o dakikadan sonra maçı vermezsin. en azından şampiyonluğa oynayan bir takım vermemeli. maçı kaybetmemizin nedenini kesinlikle kalite, fiziksel durum gibi nedenlere bağlamıyorum ve bağlamam; psikolojik bir mücadeleydi ve biz bu aşamasını, ne yazık ki, kaybettik. çıkarılması gereken dersleri hocamızın çıkardığındab ve oyuncularımıza gayet net ve eksiksiz bir şekilde aktaracağından eminim; fakat işleri zor bir noktaya sürüklediğimizi kabul etmek gerek. zira, önemli bir farkı yakalamışken rakibin geri dönmesi ve maçı koparması; hele hele bu galibiyetleriyle skoru 3-2'ye getirmeleri, bir sonraki maçta tamamen farklı ve kendileri açısından pozitif bir reaksiyonla sahada olacakları gerçeği düşünüldüğünde; açık konuşalım, bizim için galibiyet şansını ciddi oranda azaltıyor.
bireysel olarak eleştireceğimiz pek oyuncumuz da yok aslına bakarsanız. münferit hatalar, oyunun çeşitli bölümlerinde, gerçekleşti; ve oluşan bu yumak, üstesinden gelemeyeceğimiz bir hâl aldı. sanırım, bu maçın özeti, beşiktaş kanseri olacak ve öyle kalacak.
düşüncem, serinin 3-3'e geleceği ve son maçı kazanarak şampiyonluğa ulaşacağımız yönünde; fakat umarım potanın kartalları beni, bugünkü gibi, yanıltır ve utandırır. hoş utanacak bir şey de yok ama...
hâlâ sinirlerime karşı tam olarak gâlip gelebilmiş değilim, hâliyle bu yazıyı okuyanların nöronlarına yabancı madde zerk edeceğim bir miktar.
öncelikle, oldukça kritik bir maçtı; 3-1 durumundaki seri ve kaybedilecek maçın, bir sonrakini de kaybetmeye neden olabilme ihtimalini düşünürseniz. hele bir de maçın son 4-5 dakikasına 11 sayı farkla önde olarak girmiş, şampiyonluğa bu kadar yaklaşmışsanız...
bu maçı kaybetmemizin hepi topu iki olası nedeni var; birincisi: maçın başında gelişen ve üçüncü periyot sonuna kadar devam eden "şampiyon olduk nasıl olsa." düşüncesi; ikincisi: skor 59-70'e geldikten sonraki birkaç hücum içinde yediğimiz sayıların ardından, serinin de 3-1 olarak seyrediyor olması nedeniyle, güvensizlik ve teslimiyet duygusunun oluşması. amatör olarak da olsa bu sporla uğraşmış biri olarak, bu şekilde favori olduğumuz bir organizasyonda; beklenmeyen bir seri sonrası şampiyonluğu kaybettiğimizi bilirim. bu nedenle de, bu maçtaki mağlubiyeti çok garipsemiyorum.
şimdi iğneyi kendimize batıralım biraz... skor 59-70'e gelmiş, artık 1-2 hücumdan boş dönmesen maçı almayı hemen hemen garantilemişsin. oysa sen ne yapıyorsun? daha topu hücuma götürürken kaptırıp sayı yiyorsun. üstelik bu bir kez de olmuyor. 24 saniyeni tamamen kullanıp hücum sonunda sayıya ulaşamasan dahi, fast break yemediğin takdirde, oturaklı bir savunma anlayışı ile o dakikadan sonra maçı vermezsin. en azından şampiyonluğa oynayan bir takım vermemeli. maçı kaybetmemizin nedenini kesinlikle kalite, fiziksel durum gibi nedenlere bağlamıyorum ve bağlamam; psikolojik bir mücadeleydi ve biz bu aşamasını, ne yazık ki, kaybettik. çıkarılması gereken dersleri hocamızın çıkardığındab ve oyuncularımıza gayet net ve eksiksiz bir şekilde aktaracağından eminim; fakat işleri zor bir noktaya sürüklediğimizi kabul etmek gerek. zira, önemli bir farkı yakalamışken rakibin geri dönmesi ve maçı koparması; hele hele bu galibiyetleriyle skoru 3-2'ye getirmeleri, bir sonraki maçta tamamen farklı ve kendileri açısından pozitif bir reaksiyonla sahada olacakları gerçeği düşünüldüğünde; açık konuşalım, bizim için galibiyet şansını ciddi oranda azaltıyor.
bireysel olarak eleştireceğimiz pek oyuncumuz da yok aslına bakarsanız. münferit hatalar, oyunun çeşitli bölümlerinde, gerçekleşti; ve oluşan bu yumak, üstesinden gelemeyeceğimiz bir hâl aldı. sanırım, bu maçın özeti, beşiktaş kanseri olacak ve öyle kalacak.
düşüncem, serinin 3-3'e geleceği ve son maçı kazanarak şampiyonluğa ulaşacağımız yönünde; fakat umarım potanın kartalları beni, bugünkü gibi, yanıltır ve utandırır. hoş utanacak bir şey de yok ama...
bize yakışmayan tezahürattır[ybkz]swh[/ybkz].
nasıl oluştu, nasıl yayıldı bilmiyorum; fakat her duyuşumda beşiktaşlılığımdan utanıyorum.
nasıl oluştu, nasıl yayıldı bilmiyorum; fakat her duyuşumda beşiktaşlılığımdan utanıyorum.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?