Hakemler de hata yapabilir tamam eyvallah ama İlker Meral 16 şubat 2014 beşiktaş bursaspor maçında öyle bir pozisyonda sarı kart verdi ki ağzımız açık kaldı.
Hakem pozisyona uzak kalmıştır, açısı iyi değildir, yok efendim karısıyla kavga etmiştir falan filan diyebilirsiniz ama,
Atiba dengesini kaybetmişken yerden kalkmak için sürünürken top eline değdi diye sarı kart gösteriyorsan ya ömründe hiç futbol oynamadın ya da sen bu işten hiç anlamıyorsun demektir. Ki tahminimce İlker Meral de gençken futbola ilgi duyan ama yeteneği olmadığı için hakemliği seçmiş biri gibi bir izlenim bırakıyor bende.
Olsun gene de yıkıcı olmak istemiyorum ama hakemlerin en azından amatör de olsa futboldan gelmesi gerektiğini düşünüyorum...
16 Şubat 2014 Beşiktaş Bursaspor maçında, ne olursa olsun, %100 haklı da olsa o elini o şekilde rakibe uzatmayacaksın. Haftaya derbi var diyeceksin, kendini kontrol edeceksin. Neyse ki arkadaşları kurtardı Ersan'ı, şimdi geri ödeme sırası Ersan'da.
Biliyorum konuşmak için çok erken ama top ona gelince bana güven veriyor, tedirgin olmuyorum. Popescu havası seziyorum.
Spikerlerinin sesi o kadar tiz ve itici ki, nefret uyandırıyor maç izlerken.
Ah Ercan Taner ahh nerdesin be. Ercan Taner'in anlattığı derbileri özledim...
Ah Ercan Taner ahh nerdesin be. Ercan Taner'in anlattığı derbileri özledim...
Sanki yıllardır Beşiktaş Barbaros'ta oturuyormuş da, tuttuğu kulübün teknik direktörü olma hayalini en sonunda elde etmiş gibi bir hava var. Her şeyiyle takıma yakışıyor, nazar değmez umarım.
Mancini, Antalya maçında Drogba'yı oyundan erkenden alarak derbi maçta daha hırslı olmasını amaçlıyor bence. Yoksa adamlar 2-1 gerideyken ne diye alsın en etkili gol silahını.
İleride kendisinden ya şöyleydi, böyleydi ama 'Demokratik adamdı' diyebilirdik. Ama olmadı, kaçırdı bu fırsatı. Ahh ahh nerede o Mustafa Kemal, Ahmet Necdet Sezer gibi Beşiktaşlılar nerede bu 'frak' bile giymeyen adam!
mazlumlara sırdaş olan
gariplere yoldaş olan
recep tayyeap erdogan
puahaaaa ahaehahaeeheahea
gördük sırdaşı, yoldaşı
adam ne sır bırakmış ne yol
evdeki son kalan miktarla dış borcumuz kapanacak neredeyse...
gariplere yoldaş olan
recep tayyeap erdogan
puahaaaa ahaehahaeeheahea
gördük sırdaşı, yoldaşı
adam ne sır bırakmış ne yol
evdeki son kalan miktarla dış borcumuz kapanacak neredeyse...
Yıldırım Demirören'in Belçika şubesi
boşa strese girme sebebi
Chedjou ile arasındaki fark biraz topla oynamayı sevmesidir.
Yoksa 2'si de büyük takım topçusu falan değil
ancak Anadolu takımlarına karşı iyi oynarlar
Yoksa 2'si de büyük takım topçusu falan değil
ancak Anadolu takımlarına karşı iyi oynarlar
Şimdi Bilic'i eleştirenler için, tek maçlık skorlarla karar alanlar için aşağıdaki istatistiklere özellikle bakmalarını rica ediyorum. Ne zaman Beşiktaş'a sistem getirecek bir hoca geldiyse hepsini bu basın yedi bitirdi. Alın size örnekleri:
2004 yılı - Del Bosque geldi. Bu basın adama 17 maç tahammül edebildi. Adam bizden gittikten sonra rüyamızda göremeyeceğimiz bütün kupaları kaldırdı. Sonra 2 yerli teknik adamla günü kurtarma çabaları ve boşa geçen seneler.
2006 yılı - Tigana geldi. Takım yine tam bir şeyler oynuyor, bir sistem oturuyor bu takıma diyorken hoooppp basın onu da gönderdi. Sonra ne mi oldu. 3 yerli teknik adamla yine günlük planlar ve sonuç kaybolan seneler.
2010 yılı - Schuster geldi. Hem de İspanya'dan en iyi teknik direktör ünvanı ile geldi. Bu adam bu takıma belki bir şey yapar demeden 25 maç sonunda onu da yediler. Sonra ne mi oldu, ne olabilir ki tabi ki 2 yerli teknik adam dönemi (Carvahal'i saymıyorum) ve yine boşa geçen seneler.
2013 yılı - Bilic geldi. Takım 1 senede bence inanılmaz yol katetti. Takım kolej havasına büründü, bu kadar eksik kadroya rağmen Arsenal ve Tottenham ile başabaş mücadele etti. Basın nasıl 2 maçta bizi şampiyon ilan ettiyse yine 2 maçta Bilic'i sorgulamaya başladı. Yok efendim Necip'ten sağ bek olur muymuş yok Kerim niye ilk 11. Ya yedekte Dani Alves'ler, Neymar'lar var da adam mı oynatmıyor??? Eldeki kadro bu yani kapasite bu şimdilik. O yüzden sabredeceğiz, zamanla iyi adamlar geldikçe takımdaki gelişmeyi de göreceğiz.
Yani arkadaş bu sefer YE MEZ LER. Yine birkaç sene daha kaybedemem. Basının gazına gelip de yine kendi kendimizi bitirmeyelim. Lütfen!!!
PS: (vurgula: Gordon Milne geldiği zaman ilk 2 senesinde hiç başarısı yoktu. Ama sonra Beşiktaş en güzel yıllarını onunla birlikte çalıştığı 7 senede yaşadı. Anlayana...)
2004 yılı - Del Bosque geldi. Bu basın adama 17 maç tahammül edebildi. Adam bizden gittikten sonra rüyamızda göremeyeceğimiz bütün kupaları kaldırdı. Sonra 2 yerli teknik adamla günü kurtarma çabaları ve boşa geçen seneler.
2006 yılı - Tigana geldi. Takım yine tam bir şeyler oynuyor, bir sistem oturuyor bu takıma diyorken hoooppp basın onu da gönderdi. Sonra ne mi oldu. 3 yerli teknik adamla yine günlük planlar ve sonuç kaybolan seneler.
2010 yılı - Schuster geldi. Hem de İspanya'dan en iyi teknik direktör ünvanı ile geldi. Bu adam bu takıma belki bir şey yapar demeden 25 maç sonunda onu da yediler. Sonra ne mi oldu, ne olabilir ki tabi ki 2 yerli teknik adam dönemi (Carvahal'i saymıyorum) ve yine boşa geçen seneler.
2013 yılı - Bilic geldi. Takım 1 senede bence inanılmaz yol katetti. Takım kolej havasına büründü, bu kadar eksik kadroya rağmen Arsenal ve Tottenham ile başabaş mücadele etti. Basın nasıl 2 maçta bizi şampiyon ilan ettiyse yine 2 maçta Bilic'i sorgulamaya başladı. Yok efendim Necip'ten sağ bek olur muymuş yok Kerim niye ilk 11. Ya yedekte Dani Alves'ler, Neymar'lar var da adam mı oynatmıyor??? Eldeki kadro bu yani kapasite bu şimdilik. O yüzden sabredeceğiz, zamanla iyi adamlar geldikçe takımdaki gelişmeyi de göreceğiz.
Yani arkadaş bu sefer YE MEZ LER. Yine birkaç sene daha kaybedemem. Basının gazına gelip de yine kendi kendimizi bitirmeyelim. Lütfen!!!
PS: (vurgula: Gordon Milne geldiği zaman ilk 2 senesinde hiç başarısı yoktu. Ama sonra Beşiktaş en güzel yıllarını onunla birlikte çalıştığı 7 senede yaşadı. Anlayana...)
Telefonuma babamı Babamgida diye kaydetmeme neden olan futbolcu.
15 senedir böyle kayıtlı.[ybkz]swh[/ybkz]
15 senedir böyle kayıtlı.[ybkz]swh[/ybkz]
gidemeyeceğim karşılaşma. Maça gitmek isteyene Doğu Alt tribün biletimi (vurgula: ücretsiz) aktarabilirim passolig zavazingosu üzerinden.
Aynı yerde Fener formasıyla aynı küfürleri yerken neden sahayı terk etmiyorsun peki?
Zamanında kı.ıyla topu tutarken, taraftara el hareketi çekip gol sevinci yaşarken kimse bir şey demedi. Şimdi de kimse demesin yok efendim üzerinde Milli forma var küfür edemezsin falan diye. Küfür Milli formaya değildi, küfür direk şahsınaydı ve bence hak etti bunu.
Umarım bir daha Milli takım forması göremez.
tanım; hak ettiği küfürü duyan volkan'ın yaptığı hareket
Zamanında kı.ıyla topu tutarken, taraftara el hareketi çekip gol sevinci yaşarken kimse bir şey demedi. Şimdi de kimse demesin yok efendim üzerinde Milli forma var küfür edemezsin falan diye. Küfür Milli formaya değildi, küfür direk şahsınaydı ve bence hak etti bunu.
Umarım bir daha Milli takım forması göremez.
tanım; hak ettiği küfürü duyan volkan'ın yaptığı hareket
Hiçbir şekilde risk alınmayacak bir maç olacağı için tek çaremiz atiba hutchinson.
göbeğe de oğuzhan-veli.
göbeğe de oğuzhan-veli.
şahsım adına taşıdığımı söyleyebileceğim his.
Evet hoşgeldin skora dayalı yorum yapan Beşiktaş'ımın taraftarı.
Ya madem inanmıyordun bu takım deplasmanda 6 galibiyet üst üste aldığında niye inanmadığını yazmadın?
madem inanmıyordun neden uefa'da liverpool çıksın diye dua ettin?
Siz gidin Anadolu takımı tutun, senede 4 hoca değiştirin, ligi de 5-14 sıraları arasında bitirin.
Ben son 15 yılda görmediğim abi kardeş ortamını yaratan, taraftara bu kadar uyan, takımda iyi-kötü bir sistem yaratan bir adam bulmuşken asla vazgeçmeyeceğim.
Comandante Bilic ulAn
Evet hoşgeldin skora dayalı yorum yapan Beşiktaş'ımın taraftarı.
Ya madem inanmıyordun bu takım deplasmanda 6 galibiyet üst üste aldığında niye inanmadığını yazmadın?
madem inanmıyordun neden uefa'da liverpool çıksın diye dua ettin?
Siz gidin Anadolu takımı tutun, senede 4 hoca değiştirin, ligi de 5-14 sıraları arasında bitirin.
Ben son 15 yılda görmediğim abi kardeş ortamını yaratan, taraftara bu kadar uyan, takımda iyi-kötü bir sistem yaratan bir adam bulmuşken asla vazgeçmeyeceğim.
Comandante Bilic ulAn
Kimse bundan 2 sene öncesini hatırlıyor mu?
Bilic ile neden 3 senelik sözleşme yaptığımızı hatırlayan var mı?
Bizim hiç alışık olmadığımız, günü kurtarmayı düşünmeyen, uzun vadede başarı hedefleyen 3 senelik başlangıç süreli bir plan yapıldı. Bu 3 senenin sonunda ise hedef şampiyonluk olarak belirlendi.
Fakat bu sene başında ne oldu?
Takım Şampiyonlar Ligi'ni kıl payı kaçırdı. Öyle bir top oynamaya başladık ki herkes (ben dahil, Bilic de dahil, başkan da yönetim de dahil) şekerlendik, gaza geldik. Eldeki mevcudiyeti unuttuk, bu işi bu sene bitirdik dedik. Basın da bize alttan alttan gazı verince 15. haftada şampiyon ilan edildik.
Hal böyle iken 32. haftada takımın pili birden bitti, şampiyonluk umudu yitti. Sonucunda hayal kırıklığı da çok büyük oldu.
Ama silkelenip toparlanmamız lazım. 2 yılı bir anda çöpe atmamamız lazım. Seneye 3-4 takviye yetecekken tekrardan yapılanmaya gitmememiz lazım.
Aylarca emeği 10 günde silmeyelim. Rakiplerinize bakın, arkadaşlarınıza sorun. Hepsi inşallah Bilic gider diyecek, diyor da. Neden? Çünkü onlar da görüyor. Takım gelecek için umut vaat ediyor. Tigana'da, Del Bosque'de yaptığımız hatayı bu sefer tekrarlamayalım. Bilic ile 1 sene daha devam edelim o zaman da şampiyonluk gelmezse kan değişikliğine gidelim...
Bilic ile neden 3 senelik sözleşme yaptığımızı hatırlayan var mı?
Bizim hiç alışık olmadığımız, günü kurtarmayı düşünmeyen, uzun vadede başarı hedefleyen 3 senelik başlangıç süreli bir plan yapıldı. Bu 3 senenin sonunda ise hedef şampiyonluk olarak belirlendi.
Fakat bu sene başında ne oldu?
Takım Şampiyonlar Ligi'ni kıl payı kaçırdı. Öyle bir top oynamaya başladık ki herkes (ben dahil, Bilic de dahil, başkan da yönetim de dahil) şekerlendik, gaza geldik. Eldeki mevcudiyeti unuttuk, bu işi bu sene bitirdik dedik. Basın da bize alttan alttan gazı verince 15. haftada şampiyon ilan edildik.
Hal böyle iken 32. haftada takımın pili birden bitti, şampiyonluk umudu yitti. Sonucunda hayal kırıklığı da çok büyük oldu.
Ama silkelenip toparlanmamız lazım. 2 yılı bir anda çöpe atmamamız lazım. Seneye 3-4 takviye yetecekken tekrardan yapılanmaya gitmememiz lazım.
Aylarca emeği 10 günde silmeyelim. Rakiplerinize bakın, arkadaşlarınıza sorun. Hepsi inşallah Bilic gider diyecek, diyor da. Neden? Çünkü onlar da görüyor. Takım gelecek için umut vaat ediyor. Tigana'da, Del Bosque'de yaptığımız hatayı bu sefer tekrarlamayalım. Bilic ile 1 sene daha devam edelim o zaman da şampiyonluk gelmezse kan değişikliğine gidelim...
Yönetim için:
2004 yılı - Del Bosque geldi. Basın adama 17 maç tahammül edebildi. Adam bizden gittikten sonra rüyamızda bile göremeyeceğimiz bütün kupaları kaldırdı. Sonra 2 yerli teknik adamla Rıza Çalımbay ve kısa süre için Mehmet Ekşi ile günü kurtarma çabaları ve boşa geçen senelerimiz.
2006 yılı - Tigana geldi. Takım yine tam bir şeyler oynuyor, bir sistem oturuyor bu takıma diyorken basın onu da gönderdi. Sonra ne mi oldu? 3 yerli teknik adamla Tayfur Havutçu, Ertuğrul Sağlam ve Mustafa Denizli ile yine günlük planlar ve sonuç kaybolan seneler. Aldığımız kupalardan bahsetmiyorum. Denizli ile 1 şampiyonluk yaşadık ama sistem takımı olmadığımız için bir sene sonrasında gene tepetaklak oldu futbol takımımız.
2010 yılı - Schuster geldi. Hem de İspanya'dan en iyi teknik direktör unvanı ile geldi. Bu sefer Schuster belki bir şey yapar demeden 25 maç sonunda onu da gönderdik. Sonra ne mi oldu? Ne olabilir ki. Tabi ki 2 yerli teknik adam dönemi Tayfur Havutçu ve Samet Aybaba (ki arasında Carvahal dönemi geçirdik onu hiç saymıyorum ) ile yine boşa geçen seneler.
2013 yılı - Bilic geldi. Takımımız 2 senede bence inanılmaz yol katetti. Takımımız kolej havasına büründü, eksik kadroya rağmen(kalite olarak) Arsenal, Tottenham ve Liverpool ile başa baş mücadele etti. Basın o zamanlar 2 maçta bizi şampiyon ilan etti. Hatta UEFA Kupası'nda şampiyonluktan bahsedilmeye başlandı. Yine son 2 maça bakarak Bilic'i sorgulamaya başladılar. Bizim ülkemizin genel özelliği budur. Herkes teknik direktördür, herkes siyasetçidir, herkesin bilgisi olmasa da fikri vardır.
Bilic ilk geldiği senede takımımız 62 puanla seneyi tamamladı. Bu sezon ise 66 puandayız. Takımın omurgasını koruyup yeni oyuncular geldikçe daha da gelişim gösterecek bir takım sistemimiz var. Umuyorum ki bu sefer basın başta olmak üzere içimizdeki İrlandalılar'ı da yenerek doğru yolu bulacağız.
Beşiktaş'ın en güzel yıllarını yaşadığı, rahmetli Başkanımız Sn. Süleyman Seba dönemini hatırlamanızı istiyorum. Şampiyonluğa ambargo koyan Beşiktaş'ın başında Gordon Milne vardı. Gordon Milne ile ilk 2 senemizde şampiyonluk görememiştik. Ama istikrar bizi şampiyonluklara, başarılara götürdü. Gerek Başkanımız'ın gerekse de Milne'nin birlikte çalıştığı o başarılı günler hep istikrarın ürünüydü.
yöneticilerimizden de karar alırken, şunu yapmalarını arzu ediyorum. Kulaklarınızı ve gözlerinizi basına, yorum yapan arkadaşlarınıza, televizyondaki sahte yorumculara kapatın. Önümüzdeki sezonlar için öyle karar verin. Hele ki önümüzdeki sene takım başında kendi evladımız olsun demeyin. Duygusal düşünmeyin, profesyonel karar verin. İSTİKRARın futbolda ne kadar önemli bir faktör olduğunu da asla aklınızdan çıkarmayın. 2 sezondur her maçını deplasmanda oynayan bu takım ve teknik heyete minnettar olmamız gerektiğini düşünüyorum. Bazı rakiplerimiz sahasız oynadıkları sezonlarda neredeyse küme düşecekken, bizleri şampiyonluğa oynatanları lütfen unutmayın.
PS: Şu sıralarda Yönetim Kurulu toplandı, muhtemelen Bilic'in görevine son verilecek ve 2 yılımız çöpe atılacak. Hazır olun Beşiktaşlılar, 10 senede 1 şampiyon oluyoruz ya bu kafayla 20 senede 1 zor şampiyon oluruz!
2004 yılı - Del Bosque geldi. Basın adama 17 maç tahammül edebildi. Adam bizden gittikten sonra rüyamızda bile göremeyeceğimiz bütün kupaları kaldırdı. Sonra 2 yerli teknik adamla Rıza Çalımbay ve kısa süre için Mehmet Ekşi ile günü kurtarma çabaları ve boşa geçen senelerimiz.
2006 yılı - Tigana geldi. Takım yine tam bir şeyler oynuyor, bir sistem oturuyor bu takıma diyorken basın onu da gönderdi. Sonra ne mi oldu? 3 yerli teknik adamla Tayfur Havutçu, Ertuğrul Sağlam ve Mustafa Denizli ile yine günlük planlar ve sonuç kaybolan seneler. Aldığımız kupalardan bahsetmiyorum. Denizli ile 1 şampiyonluk yaşadık ama sistem takımı olmadığımız için bir sene sonrasında gene tepetaklak oldu futbol takımımız.
2010 yılı - Schuster geldi. Hem de İspanya'dan en iyi teknik direktör unvanı ile geldi. Bu sefer Schuster belki bir şey yapar demeden 25 maç sonunda onu da gönderdik. Sonra ne mi oldu? Ne olabilir ki. Tabi ki 2 yerli teknik adam dönemi Tayfur Havutçu ve Samet Aybaba (ki arasında Carvahal dönemi geçirdik onu hiç saymıyorum ) ile yine boşa geçen seneler.
2013 yılı - Bilic geldi. Takımımız 2 senede bence inanılmaz yol katetti. Takımımız kolej havasına büründü, eksik kadroya rağmen(kalite olarak) Arsenal, Tottenham ve Liverpool ile başa baş mücadele etti. Basın o zamanlar 2 maçta bizi şampiyon ilan etti. Hatta UEFA Kupası'nda şampiyonluktan bahsedilmeye başlandı. Yine son 2 maça bakarak Bilic'i sorgulamaya başladılar. Bizim ülkemizin genel özelliği budur. Herkes teknik direktördür, herkes siyasetçidir, herkesin bilgisi olmasa da fikri vardır.
Bilic ilk geldiği senede takımımız 62 puanla seneyi tamamladı. Bu sezon ise 66 puandayız. Takımın omurgasını koruyup yeni oyuncular geldikçe daha da gelişim gösterecek bir takım sistemimiz var. Umuyorum ki bu sefer basın başta olmak üzere içimizdeki İrlandalılar'ı da yenerek doğru yolu bulacağız.
Beşiktaş'ın en güzel yıllarını yaşadığı, rahmetli Başkanımız Sn. Süleyman Seba dönemini hatırlamanızı istiyorum. Şampiyonluğa ambargo koyan Beşiktaş'ın başında Gordon Milne vardı. Gordon Milne ile ilk 2 senemizde şampiyonluk görememiştik. Ama istikrar bizi şampiyonluklara, başarılara götürdü. Gerek Başkanımız'ın gerekse de Milne'nin birlikte çalıştığı o başarılı günler hep istikrarın ürünüydü.
yöneticilerimizden de karar alırken, şunu yapmalarını arzu ediyorum. Kulaklarınızı ve gözlerinizi basına, yorum yapan arkadaşlarınıza, televizyondaki sahte yorumculara kapatın. Önümüzdeki sezonlar için öyle karar verin. Hele ki önümüzdeki sene takım başında kendi evladımız olsun demeyin. Duygusal düşünmeyin, profesyonel karar verin. İSTİKRARın futbolda ne kadar önemli bir faktör olduğunu da asla aklınızdan çıkarmayın. 2 sezondur her maçını deplasmanda oynayan bu takım ve teknik heyete minnettar olmamız gerektiğini düşünüyorum. Bazı rakiplerimiz sahasız oynadıkları sezonlarda neredeyse küme düşecekken, bizleri şampiyonluğa oynatanları lütfen unutmayın.
PS: Şu sıralarda Yönetim Kurulu toplandı, muhtemelen Bilic'in görevine son verilecek ve 2 yılımız çöpe atılacak. Hazır olun Beşiktaşlılar, 10 senede 1 şampiyon oluyoruz ya bu kafayla 20 senede 1 zor şampiyon oluruz!
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?