confessions

barcelona kartali

6. nesil Yazar - - Yazar -

  1. toplam entry 1321
  2. takipçi 0
  3. puan 18770

13 aralık 2015 fenerbahçe medipol başakşehir maçı

barcelona kartali
topu kaybedeceğini her anladığında kendini yere bırakıp hakeme bağırıp çağırmaya başlayan bir caner erkin barındıran maç.

her taç, her faul, her korner, her aut atışı kendi takımına, her sarı ve kırmızı kart rakip takıma verilmeli. tüm itirazlarına rağmen 90 dakika da oyunda kaldı. ben hayatımda bu kadar kancık ve kahpe bir insan görmedim.

tolga zengin

barcelona kartali
bugünki maçta[ybkz]swh[/ybkz] muhtemelen kalemizi koruyacağı için kendisine yapılan protestoların askıya alınması gereken kalecimiz.

maçın başından itibaren ıslıklanıp, yuhalanmaya maruz kalırsa sadece onun değil tüm takımın morali yerle yeksan olur. taraftarımızın gözünü açması gerek. akşam tribünde yerini alacak taraftarlarımız birbirlerine sahip çıksınlar. takımı ateşlemek yerine oyundan düşürücü hareketlerde bulunmasın kimse.

hani bazı oyuncuların kredileri azaldı diyoruz ama şu çocuklar yarın bir gün çıkıp da "iç saha maçlarımızı seyircisiz oynamak istiyoruz, bu taraftarı istemiyoruz" deseler haklılar. taraftarın da kredisi tükeniyor yavaş yavaş.

hiç mi dikkatinizi çekmiyor, bu takım geçen sezon olduğu gibi bu sezon da deplasmanları iyi oynuyor. kendi evindeki maçlarda ise bir tedirginlik var üstlerinde. uyumayın arkadaşlar. bu takım 4 golleri, 5 golleri hep deplasman maçlarında attı. gün kenetlenip, birlik olma günüdür. böyle küçük çaplı krizleri yönetmeyi öğrenmemiz gerek.

yosmalar ellerini ovuşturarak bu maçı beklemekteler.

açın gözlerinizi bakmayın şaşı!!

düzenleme: imla.

noel ağacı

barcelona kartali
islam dininin hakim olduğu ülkelerde hristiyan geleneği olduğu iddia edilerek adetlerimize uygun olmadığı öne sürülen basit adıyla çam ağacı.

genel kanının aksine hristiyanlık dini ile herhangi bir alakası yoktur. sadece batı kültüründe yılbaşı kutlamalarının sembollerinden biridir. müslüman ülkelerde ve özellikle ülkemizde yerel örf ve adetlere uygun olmayan bu tip ritüellerin direkt olarak dinle bağdaştırılması çok yanlış bir tutumdur. bu durumda islam inanışına uygun olarak yaşamaya çalışan birinin günlük hayatını baştan sona gözden geçirmesi gerekir. yemek kültürümüzden, giyim tarzımıza kadar batı kültüründen oldukça etkilenmiş bir vaziyetteyiz zira.

hristiyan adeti diye kestirip atılacaksa o zaman bindiğimiz arabalardan, kullandığımız cep telefonlarına kadar günlük yaşantımızda bize kolaylık sağlayan bir çok teknolojik nesneyi hayatımızdan çıkarmamız gerekir. müslümanlar tarih boyunca ulaşım ihtiyaçlarını deve, at, eşek gibi binek hayvanlarıyla gidermişlerdir mesela. haberleşme ihtiyaçlarını da posta kuşları ya da ulak olarak görevlendirilmiş insanlarla sağlamışlardır. sonuç olarak kutsal kitabımız olan kur'an-ı kerim'de yılbaşı ağacı süslemekle ilgili herhangi bir hüküm bulunmadığından haram ya da günah sınıfında değerledirilmesi dinen yanlıştır.

işin diğer bir yanlış yönü de doğa katliamı olarak nitelendirilmesidir. bu amaç için seralarda ya da bu ağaçları yetiştirmeye uygun açık alanlarda yıl boyu çeşitli boylarda büyütülen bu ağaçlar zaten kesilmek için üretildiklerinden "ağaç katliamı" sözünün de fazla bir doğruluk payı yoktur. çünkü ormanda yahut herhangi bir koruluk alanda doğaya oksijen ve bu alanda yaşan canlılara barınak sağlayan ağaçların kesilmesi söz konusu değildir. zaten hristiyan ülkelerde doğaya ve hayvanlara verilen değer hat safhada olduğundan bu tip girişimlerde bulunanlara çok ağır yaptırımlar uygulanır. kısacası kutlama amaçlı böyle bir adet olmasaydı bu ağaçların seri üretimi de olmayacaktı. şu fotoğraflara bakılırsa ne demek istediğim daha iyi anlaşılacaktır;

http://i.hizliresim.com/R9vv0Z.jpg
http://i.hizliresim.com/p8DD0J.jpg
http://i.hizliresim.com/kLDDby.jpg

ayrıca ağaç ve doğa katliamı için örnekler arıyorsak çok fazla uzaklara gitmemize gerek de yok;

(bkz: gezi parkı)
(bkz: kaçak saray kadar başınıza taş düşsün)

charles itandje

barcelona kartali
kalecimiz tolga zengin'inin bu sezonda yaptığı toplam kurtarışı bir maça sığdırmış kaleci.

sinirlerim bozularak izledim;

http://www.ligtv.com.tr/lig/spor-toto-super-lig/ozet/2015-2016/15/caykur-rizespor-3-0-trabzonspor-mac-ozeti

10 aralık 2015 sporting lizbon beşiktaş maçı

barcelona kartali
taraftarlar üstündeki yıkımının neden bu kadar ağır olduğunu anlamanın pek de güç olmadığı maç.

sinirlendik, üzüldük ama şimdi sakinleştik[ybkz]swh[/ybkz]. yani iki parça bir şeyler karalayabiliriz.

taraftarlarımızın büyük bir bölümü maç başlarken "elensek de önemli değil" düşüncesindeydi. özellikle ligde oynadığımız son maçlarda büyük bir düşüş gözlemliyorduk takımımızda. bu da taraftarın yüksek bir beklentiye girmesini engelledi ve portekiz ligi birincisine karşı alınacak bir mağlubiyet pek de büyütülmeyecekti.

ancak maçın başlangıcından golü yememize kadar olan bölümde ortaya koyulan futbol bir anda bütün beklentiyi pozitif yönde değiştirdi. benim gördüğüm ilk gole kadar adamların kalemize adam gibi şutu bile yoktu. yarı sahalarından çıkmaya korkar haldeydiler. beşiktaş ise ligde oynadığı son maçların aksine, ligin başında oynadığı futbola dönüş yapınca herkes ayaklanıverdi. şahsen ben, 2. golü yiyene kadar devre arası hariç 5. dakikadan itibaren ayakta izledim maçı.

attığımız kalite dolu golden sonra "beraberliği kurtarsak iyidir" düşüncesinden bir anda "biz buradan galip çıkar grubu da birinci bitirip kuralara seri başı olarak katılırız" düşüncesi hakim oldu. tolga'nın akıl almaz hatasıyla kalemizde gördüğümüz ilk gol önce kendisini sonra da taraftarı şoka soktu. hatalı bir gol sonucu paniklediği için bu sefer hamle hatası yaparak kapattığı köşeden yediği ikinci gol ise takım arkadaşlarının tüm güvenini kırıp, geriye düşmenin gerektirdiği tepkiyi verememelerine sebep oldu. yediğimiz üçüncü gol ise takımın tamamen mental olarak oyundan düşmesiyle ilgiliydi.

yani yediğimiz ilk gol zincirleme trafik kazası gibi bir tepkimeye neden oldu. hiç beklenmeyen seviyede bir oyun ile taraftarın havaya girmesi ve yine beklenmeyen bir şekilde işlerin tam tersine dönmesi taraftarımızda büyük üzüntüye ve hayal kırıklığına yol açtı. verdiğimiz tepkiler, duyduğumuz üzüntü yalnızca kazanmaya çok yakın olduğumuz bir maçı 10 dakika içinde 3 gol yiyerek kaybettiğimizdendir. mesela maçın başında 1-0 geriye düşüp hiçbir şey yapamadan seksenlerde 1 gol daha yiyerek maçı 2-0 kaybetseydik bu kadar üzülmezdik. yoksa avrupa'dan ilk defa elenmedik son defa da olmayacak zaten.

telafisi var mıdır? avrupa bu yıl için biraz erken bitti. devam etmek tabii ki daha faydalı olurdu ancak üst turlardaki olası rakipleri hesaba katarsak ne kadar şansımız olurdu gerçekçi olursak tartışılır. bu sorunun cevabı avrupa için hayırdır ancak turnuvanın dışında kalmamıza neden olan bu yenilginin mental açıdan bir telafisi vardır. pazartesi günü oynanacak derbiyi kazanabilirse bu takım, inanın bu günü hiçbirimiz hatırlamayacağız. derbiyi kazanmaksa söz konusu maçın ruhsal tahribatını bir an önce atlatmakla mümkün olacaktır. şayet bu takım bugün oynadığı futbolu pazartesi de oynarsa ve yine bugün yaşadığımız gibi bir mucize yaşamazsak kendi adıma çok net bir skorla galibiyet beklemekteyim.

burada şenol güneş ve ekibine çok ama çok iş düşüyor. unutulmamalıdır ki beşiktaş bugün yapılan bireysel hatalarla kaybetti. fiziksel ve taktiksel anlamda takım birden bire geri döndü. bu akıllara "acaba maç mı seçiyorlar" sorusunu getirebilir ama bu durumda derbi maçı da seçecekleri maçlardan biri olacaktır. önümüzdeki bu kısacık hazırlık sürecini en verimli biçimde kullanıp derbiye olabildiğince hazır çıkmalıyız. ben bugün anladım ki bu çocuklar mental olarak iyi hazırlanırlarsa bu sene şampiyon olacaklar...
45 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol