2010-2011 sezonunun özetidir.
6 mart 2011 beşiktaş trabzonspor maçında, birkaç kişiyi çalımladığı pozisyonda gaza gelip kendini quaresma falan zannederek, pas vermeyip kaleye doğru giden ve böylelikle güzelim pozisyonu harcayan futbolcumuz.
bitiremediğimiz muhabbete, elbet bir gün kaldığımız yerden devam edeceğimiz yazardır. ayrıca her şey çok güzel olacak denilesidir. [ybkz]swh[/ybkz]
kendisine bazı laflar hazırladığım teknik adamımız:
sevgili dayı,
fernandes'i çıkarıp nobre'yi almanın mantığını, "Rakibimiz 10 kişi kaldığı için fazladan orta saha oyuncusunu alıp, forvet oyuncusunu sokmak istedim." şeklinde açıklamışsın. fakat oyundan aldığın oyuncunun oyuna katkısıyla, oyuna soktuğun adamın katkısını da kıyaslamak gerekir sanki bir teknik adam olarak, ne dersin? mesela fernandes'in orta saha ile sınırlı kalmayıp, her yerde oynayabilen ve gerektiğinde gol bile atabilen bir adam olup, nobre'nin ise bir golcü olarak ayağında top tutmayı bile beceremeyip bize mütemadiyen saç baş yoldurduğunu ve arada sırada şansa attığı gollerin de o yolunan saçları geri getirmeyeceğini hesaba katmak gerek sanki bir teknik adam olarak, ne dersin? ha o değişiklik haricinde pek çok inadından vazgeçtiğin için takdir ederim seni, o ayrı. gitsen ne değişir, onu hiç bilmiyorum. sen geldiğinden beri karmaşık duygular içindeyiz sana karşı hep. şu an iyice bir karıştı işler. bir yandan, son birkaç maçtır yüzündeki heyecana, isyana ve isteğe bakıyorum ve tamam diyorum dayı sonunda o ruhu yakaladı. sonra bir hafta erhan güven değişikliği, bir hafta ferrari, bir hafta nobre derken bütün duygular yerle bir. sözün özü şu hocam, biz hâlâ üşüyoruz ve bu gidişle mayıs da gelse ısınamayacağız. artık tek dileğimiz, kupa finalinde (tabi çıkabilirsek) karşımıza ibb'nin çıkmaması.
saygılarımla.
sevgili dayı,
fernandes'i çıkarıp nobre'yi almanın mantığını, "Rakibimiz 10 kişi kaldığı için fazladan orta saha oyuncusunu alıp, forvet oyuncusunu sokmak istedim." şeklinde açıklamışsın. fakat oyundan aldığın oyuncunun oyuna katkısıyla, oyuna soktuğun adamın katkısını da kıyaslamak gerekir sanki bir teknik adam olarak, ne dersin? mesela fernandes'in orta saha ile sınırlı kalmayıp, her yerde oynayabilen ve gerektiğinde gol bile atabilen bir adam olup, nobre'nin ise bir golcü olarak ayağında top tutmayı bile beceremeyip bize mütemadiyen saç baş yoldurduğunu ve arada sırada şansa attığı gollerin de o yolunan saçları geri getirmeyeceğini hesaba katmak gerek sanki bir teknik adam olarak, ne dersin? ha o değişiklik haricinde pek çok inadından vazgeçtiğin için takdir ederim seni, o ayrı. gitsen ne değişir, onu hiç bilmiyorum. sen geldiğinden beri karmaşık duygular içindeyiz sana karşı hep. şu an iyice bir karıştı işler. bir yandan, son birkaç maçtır yüzündeki heyecana, isyana ve isteğe bakıyorum ve tamam diyorum dayı sonunda o ruhu yakaladı. sonra bir hafta erhan güven değişikliği, bir hafta ferrari, bir hafta nobre derken bütün duygular yerle bir. sözün özü şu hocam, biz hâlâ üşüyoruz ve bu gidişle mayıs da gelse ısınamayacağız. artık tek dileğimiz, kupa finalinde (tabi çıkabilirsek) karşımıza ibb'nin çıkmaması.
saygılarımla.
erbakan için açılan pankart, hiçbir akla, hiçbir mantığa sığdırılamaz. kimse de çıkıp sosyal duyarlılık martavalları okumaya kalkmamalı, öyle düşünenler için şöyle bir şeyler var çünkü:
(bkz: halkın takımı)
(bkz: 1 mayıs)
kapalı'nın bittiğinin, kimlerin ve nasıl bir zihniyetin elinde oyuncak olduğunun apaçık göstergesinden başka bir şey değildir bu pankart. yalakalıktır, eyyamcılıktır. bir de 1600 trabzonspor taraftarının, onbinlerce beşiktaş taraftarını susturması var ki bu cümleyi bi 10 sene önce kursam, ağzını bırakıp bilimum uzuvlarıyla gülerdi sanırım herkes. yani sözün özü:
(bkz: neresinden tutsan elinde kalıyor)
(bkz: halkın takımı)
(bkz: 1 mayıs)
kapalı'nın bittiğinin, kimlerin ve nasıl bir zihniyetin elinde oyuncak olduğunun apaçık göstergesinden başka bir şey değildir bu pankart. yalakalıktır, eyyamcılıktır. bir de 1600 trabzonspor taraftarının, onbinlerce beşiktaş taraftarını susturması var ki bu cümleyi bi 10 sene önce kursam, ağzını bırakıp bilimum uzuvlarıyla gülerdi sanırım herkes. yani sözün özü:
(bkz: neresinden tutsan elinde kalıyor)
katıldığım ilk zirve olması nedeniyle bendeki yeri her zaman ayrı olacak olandır. ortamın, bir aşkı paylaşmanın güzelliğinin, mağlubiyet üzüntüsünün önüne geçtiği zirvedir. zira sevinmek için sevmedik ve bunu yürekten hissedip, takım tarihinin en kötü sezonlarından birini geçirirken, şampiyonluk maçına çıkacakmış gibi bir coşkuyu yaşamak, paha biçilemez.
---------------alıntı---------------
yayın sözleşmesi gereği her lig maçının ardından kulüplerin üç oyuncuyu yayıncı kuruluşun canlı yayınına göndermesi gerekiyor. Ancak Lig TV'nin Trabzonspor maçının ardından yaptığı talep kulüp yetkililerince reddedildi.
Siyah beyazlı idareciler hiç bir futbolcunun konuşmak istemediğini ve konuşmayacağını söyledi.
Lig TV muhabiri ise maçın ardından Beşiktaş soyunma odasında tartışma yaşandığını ve Guti'nin soyunma odasında çok kısa süre kalarak sinirli bir biçimde takım otobüsüne gittiğini söyledi.
---------------alıntı---------------
yayın sözleşmesi gereği her lig maçının ardından kulüplerin üç oyuncuyu yayıncı kuruluşun canlı yayınına göndermesi gerekiyor. Ancak Lig TV'nin Trabzonspor maçının ardından yaptığı talep kulüp yetkililerince reddedildi.
Siyah beyazlı idareciler hiç bir futbolcunun konuşmak istemediğini ve konuşmayacağını söyledi.
Lig TV muhabiri ise maçın ardından Beşiktaş soyunma odasında tartışma yaşandığını ve Guti'nin soyunma odasında çok kısa süre kalarak sinirli bir biçimde takım otobüsüne gittiğini söyledi.
---------------alıntı---------------
gün itibariyle, günün en güzel saatleri bunlar dedirtecek olandır.
kahvehane, pavyon gibi mekanlarda erkeklerin kendi aralarında yaptığı seviyesiz ve iğrenç muhabbetleri gazete köşelerine taşıyan sayısız pislikten yalnızca bir tanesidir bu saçmalığı yazan. adam gibi adamlar içeri girdikçe de meydan bunlara kalıyor. bel altı muhabbetler haricinde bir becerisi olmayanların yaptığı mesleğe gazetecilik denir, bu işin ülkemizdeki tanımı budur artık. bilgi birikimi olan, okuyan, araştıran ve düşünen insanların yaptığı işin adı ise, gazetecilik olması gerekirken, terör örgütüne üye olmak ve halkı kin ve düşmanlığa teşvik etmek olmuştur. çok sinirliyim sözlük. devam ederdim ama edilmişi için bakılacak yerler var:
(bkz: 1984)
(bkz: v for vendetta)
(bkz: 1984)
(bkz: v for vendetta)
(bkz: kafası güzel beyler dağılın)
benim için en güzel zülfü livaneli şarkısıdır, yeri ayrıdır.
hamsi tavanın yanında rakı olmadığı takdirde hamsiye ayıp edilecek zirvedir. hiç olmazsa bira olmalıdır sözlük.
şu hayatta yapılabilecek en mantıklı eylemi tanımlayan cümle.
günümüzde, eyvah diyip topukları göte vurarak kaçma isteği uyandıran söz öbeği.
---------------alıntı---------------
ben her gece sarhoşum derdimden böyle
aşk yolunda berduşum, kaderim böyle
felek benim yazımı kışa çevirdi
fırtınaya kapılmış aşığım böyle
derdimi hiç kimseye diyemiyorum
böyleymiş alın yazım silemiyorum
bana sarhoş diyorlar, varsın desinler
neden içtiğimi ben de bilemiyorum
içki nedir bilmezdim şimdi bir ayyaş oldum
kederle, ızdırapla ben arkadaş oldum
---------------alıntı---------------
(bkz: ibrahim tatlıses)
ben her gece sarhoşum derdimden böyle
aşk yolunda berduşum, kaderim böyle
felek benim yazımı kışa çevirdi
fırtınaya kapılmış aşığım böyle
derdimi hiç kimseye diyemiyorum
böyleymiş alın yazım silemiyorum
bana sarhoş diyorlar, varsın desinler
neden içtiğimi ben de bilemiyorum
içki nedir bilmezdim şimdi bir ayyaş oldum
kederle, ızdırapla ben arkadaş oldum
---------------alıntı---------------
(bkz: ibrahim tatlıses)
cuma gecesinin en kısa özetidir.
bir türlü kafası basmayan, götünü de yırtsan anlamayan ya da anlamazdan gelen insan modeli.
ne demek sıfır? dedirten başlık. üste çıkmış ama sıfır olan başlık. nefret edilen pazarı iple çektirendir, candır, ciğerdir, kimsenin anlamadığı aşktır beşiktaş...
kaç duble içildiği bilinmeyen rakının ardından içilen biraya verilen ad. [ybkz]swh[/ybkz]
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?