confessions

angela

4. nesil Yazar - - Yazar -

  1. toplam entry 1197
  2. takipçi 0
  3. puan 18217

hepimiz plütonuz

angela
bu adamlar bir harika dostum dedirten aşağıdaki yazının özüdür.

--alıntı--

"Bundan tam yedi yıl önce, 24 Ağustos 2006 tarihinde Uluslararası Astronomi Birliği 'gezegen' teriminin tanımını yeniden yapınca olan bizim Pluton’a oldu ve gezegenlikten çıkarıldı. Astronomi için, uzay bilimi için hayırlara vesile oldu mu, olmadı mı bunu biz faniler bilemezdik elbette; ama yine de ne gereği vardı şimdi demekten de kendimizi alamadık.

Bu yazıyı bu ekranda yazıp okuyabiliyorsak, bunu bilime/bilim insanlarına borçlu olduğumuz gerçeğini gözardı etmeden, o gün sorduğumuz soruyu zaman zaman yineliyoruz: O gün ne oldu da, siz kalktınız tanım değişikliğine gittiniz? En büyüğü Charon olmak üzere üç evladı olan Pluton gezegen olarak kalsa Dünya tersine mi dönerdi?

Tam da Eylül ayında okullar açılacakken ve bütün müfredat güneş sistemimizde dokuz gezegen olduğu bilgisi ile kaplıyken, insanlığın 1930 senesinde tanıdığı Pluton ile 76 yıl sonra yollarını ayıracak olması bize biraz garip geldi.

Paris’teki birlik, Pluton’u sadece gezegenlikten diskalifiye etmekle kalmadı; adını da silerek kendisine bir numara verdi: 134340.

Tahtaya kalktığımızda güneş sistemindeki gezegenleri tek tek sayarken, sekizden sonra durmak 76 yıllık tanışıklığın hatrına sığmadı ve 25 Ağustos’taki Konyaspor maçı öncesi Şairler Parkı’nda kainatın da sahipsiz kalmayacağı ifade edilerek “Hepimiz Pluton’uz” pankartı tribündeki yerini aldı.

Pluton’un başına gelenlere aşinayız.

Yetiştiğimiz bu topraklarda, birileri, bir yerlerde, bir karar verme yetkisinde olduğunda, sahip oldukları güçle her şeyi kendi egemenlikleri doğrultusunda değiştirme kudretini göstermekten imtina etmedi. Halkın doğuştan sahip olduğu haklarını kullandırtmamaktan, mağduriyetler yaratmaktan, acılara acılar eklemekten hiç mi hiç imtina etmedi.

Pluton’un isminin silinip, yerine numara verilmesine biz bu topraklardan aşinaydık mesela. Bu topraklarda yaşayan halkların numaralandırılmasından, insanların fişlenmesinden, isimlerinin değiştirilmesinden aşinaydık.

İnsanların ötekileştirilmesinden aşinaydık. Nasıl ki Pluton, diğer sekiz kardeşiyle uzayda salına salına, kimseyi rahatsız etmeden güneşin etrafinda huşu içinde dönerken birdenbire kovuldu ise, biz de burada 'bütün halklar kardeştir, inanmayan kalleştir' dediğimizde zulme uğruyorduk. Aşinaydık işte.

'çArşı neden her şeye karşı çıkıyor?' sorusu bizler için manasızdır.

Kendimize de karşı çıkıyoruz. Adalet, adalet olana kadar, hak yerini bulana kadar çArşı her türlü adaletsizliğe, her türlü haksızlığa karşı olmayı bir erdem olarak bilir.

Rakiplerimizle mücadele ederken, hakemin yanlış kararı bizim lehimize olsa da sahadaki adaletsizliği, rakibimizin hakkının yenmiş olmasını görmemezlikten gelmeyiz.

Hayatın içindeki her türlü adaletsizlik ve haksızlık, sahalarda da, sokaklarda da tarafımızca reddedilir. Fezaya gittik tavrımız yine değişmedi.

Birikmiş çok hikayemiz var bizim. İnsanlar, hikayelerini mağara duvarlarına resmettiler, tabletlere yazdılar, taşlara kazıdılar. Biz de hikayelerimizi, özlemlerimizi, sevinçlerimizi, acılarımızı pankartlarımıza yazdık. Pankartlar, bizim hikayelerimizdir, hafızamızdır.

Aramızdan ayrılışının yedinci yılında kendisini özlediğimizi ve unutmadığımızı belirterek Pluton’a bir kez daha selam olsun.

Mesele sadece bir gezegen meselesi değildir.

çArşı vicdandır."

forzabeşiktaş

--alıntı--

sardunyaya ağıt

angela
bir can yücel şiiridir. yeni türkü şarkısıdır içerisinde bol ritim olan güzel dinlenesi siyasi bir şarkıdır.

ikindiyin saat beşte,
başgardiyan Rıza başta
karalar bastı koğuşa
ikindiyin saat beşte.

seyre durduk tantanayı
tutuklayıp sardunyayı
attılar dikkapalıya
ikindiyin saat beşte.

yataklık etmiş zaar
suçu tevatür ve esrar,
elbet bir kızıllığı var
ikindiyin saat beşte.

dirlik düzenlik kurtulur,
müdür koltuğa kurulur,
çiçek demire vurulur
ikindiyin saat beşte.

canların gözleri, yaşta,
aklı idamlık yoldaşta,
yeşil ölümle dalaşta
sabahleyin saat beşte.

berkin elvan

angela
okmeydanı hastanesi tarafından önce hastaneden çıkarılmak istendiği söylenen ve sosyal ağda haberin hızla yayılmasından sonra hastanenin "yok öyle bi şey" diye yalanladığı son zamanlarda sıkça tekrarlanan "noluyo lan bu memlekette" sorusunun akıllara gelmesine neden olan olayları yaşamış ve haftalardır uyurken bile yaşan güzel çocuk. birgün gazetesinde kendisi hakkında bir yazı vardı geçenlerde okunması tavsiyedir.

kayda geçsin

angela
"bu zamanlar karışık zamanlar, bu zamanlar kayıtları çok titiz tutulması gereken zamanlar, umut pek güven duyduğum bir sözcük değil, ben inadı tercih ederim, umudum yok olsa bile inadım var" cümleleri ile devam eden everest yayınları tarafından ilk baskısı 2012 yılında yayımlan, yazarın eski köşe yazılarından oluşan bir (bkz: ece temelkuran) kitabıdır.
21 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol