unutulmaz film replikleri

6 /
xonar
(bkz: the simpsons)

Ailecek oturulmuş, nobel barış ödülleri töreni izlenmektedir. O an homer'dan benim için efsanevi olan cümle dökülür:

+ Bu ödül için insan bile öldürebilirim!
meltem1903
Dalış Hocası:Derinliği 55 mt olan koyumuzda tam 300 çeşit balık türü yaşamaktadır.
Recep: Saydın mı ulan!
Dalış Hocası: Anlamadım?
Recep: 300 çeşit balık var diyonda, saydın mı diyom elinle!
Dalış Hocası: Saydım tabi efendim!
Recep: Say lan!
Dalış Hocası: Sayarım efendim, ne olacak yani. Lüfer, Kefal, Karagöz, Mezgit, Müren, Yılan balığı,çinekop, Kalkan. Lüfer saymış mıydım ben?
Recep: Ne oldu lan. Hani 300 çeşit balık vardı burda. 291 tanesi nerede, dingil.
meltem1903
“Birlikte olmayı haketmeyen milyonlarca insan yan yanayken, ben neden hala senden ayrı nefes alıyorum?”

(Melekler şehri)
extensive agile
Kibar Feyzodan

Kemal Sunal:Hepsi bu kadar mı kurban
Parayı Dağıtan Adam:Evet
K.S:Benimki niye ötekilerden eskik
P.D.A:Onlar sendikalı
K.S:Bende harranlıyam
P.D.A:Git ulan işine
...
roberto baggio
aman asım,özellikle kalbe çok dikkat ediyoruz,kalp atacak aga,bunun başka yolu yok,napıp ne edip kalbi attırıcaz asım,kalp atmassa biz ayrı yanarız çek ayrı yanar.

kutsal damacana-şafak sezer.
kont brakula
"this mustn't register on an emotional level.

first, distract target. then block his blind jab. counter with cross to the left cheek. discombobulate. dazed. he'll attempt a wild hay maker. employ elbow block and body shot. block thorough left. weaken right jaw. now fracture. break cracked ribs. traumatize, solar plexus. dislocate jaw entirely. heel kick to diaphragm.

in summary: ears ringing, jaw fractured, three ribs cracked, four broken, diaphragm hemorrhaging.
physical recovery: six weeks.
full psychological recovery: six months.
capacity to spit at back of head...neutralized."

(bkz: sherlock holmes)

"bu duygusal bir düzeyde algılanmamalı.

önce hedefin dikkatini dağıt. sonra hedefsiz yumruğunu engelle. sol yanağa çapraz yumrukla karşılık ver. dağıt. şaşkın. sıkı bir yumruk savuracak. dirsek bloğunu ve vucüt vuruşunu uygula. bitirici solunu engelle. sağ çeneyi zayıflat. şimdi çatlat. çatlak kaburgaları kır. karın boşluğuna zarar ver. çeneyi tamamıyla çıkar. diyaframa topuk tekmesi.

özetle: çınlayan kulaklar, kırık çene, üç çatlak, dört kırık kaburga, diyaframda kanama.
fiziksel iyileşme: altı hafta.
psikolojik iyileşme: altı ay.
kafanın arkasına tükürme kapasitesi...etkisiz kılındı."

(g: youtube=tinyurl.com/9ys4v4c)
ihtiyar kartal
Bu kaltakla aynı mahallede büyüdük. mevlanakapı da. babası zabıtaydı. alkolik hasta bi adamdı rahmetli, erkenden de gitti zaten. bu anasıyla yoksul, perişan. bizim tuzumuz kuruydu, hacı babam yapmış bi şeyler. bi de zagor vardı. bizim eski evin kiracısının oğlu. babası filimciydi yeşilçamda. cepçilik, arpacılık, her yol vardı itte. ama sevimli, yakışıklı oğlandı. bizimkine aşık etmiş kendini. ben efendi oğlanım, okul mokul takılıyorum o zamanlar. öylece büyüdük gittik işte. ne bok varsa? hep askerliği beklerdim. dört sene kaldı, üç sene kaldı. sonunda o da geldi gittik. bizde de herkes bunu bekliyormuş; gelir gelmez yapıştılar yakama. ev düzüldü, kız bulundu, çeyiz falan filan… nikahlandık. iki taksi bi dükkan verdi peder. dükkanda koltuk moltuk satardım. bi gün bu orospu çıkageldi. hiç unutmam, görür görmez cız etti içim. böyle basma bi etek dizine kadar, çorap yok, üstünde açık bi bluz, saçlar maçlar… pırlanta anlayacağın. şunun bunun fiyatını sordu, dalga geçti benimle. kanıma girdi o gün. tabii taktım ben bunu kafaya. ertesi gün bi soruşturma… dediklerine göre yemeyen kalmamış mahallede. ama asıl zagor a kesikmiş. zagor da kaftiden içerde o sıra. bi gün, süslenmiş püslenmiş; zırt geçti dükkanın önünden. yazıldım peşine. tuhafiyeciye gitti, pastaneden çıktı; minibüs otobüs, geldik sağmalcılar a ; benim içimde bi sıkıntı. işi anladım tabii: zagor u ziyarete gidiyo. bi tuhaf oldum, piçi de kıskandım. uzatmayalım çaresiz evlendik ötekiyle. o ara zagor içerden çıktı. sonra bi duyduk; kaçmış bunnar. altı ay mı bi sene mi; kayıp. hep rüyalarıma girerdi orospu. o gün dükkana gelişini hiç unutamadım. benimkine bile dokunamaz oldum. sonra bi daha duyduk ki iki kişiyi deşmiş zagor: biri polis, ikisinin de gırtlağını kesmiş. karakolda beş gün beş gece işkence buna. arkadaşlarının öcünü alıyorlar. kaltağa da öyle… önce öldü dediler zagor a, sonra komalık. ankara da oluyor bunnar. bizimki bi gün çıkageldi mahalleye. zagor içerde, en iyisinden müebbet. bi sabah dükkana geldim, baktım bu oturuyo. önce tanıyamadım. anlayınca içim cız etti. cız etti de ne? tornaya değmiş gibi oldu. çökmüş, zayıflamış, bembeyaz bi surat. ama bu sefer başka güzel orospu. oranın şarkıları gibi. kalktı böyle, dimdik konuşmaya başladı. dedi para lazım, çok para. zagor a avukat tutacakmış. ilerde öderim dedi. esnafız ya bizde, nasıl? diye sormuş bulunduk. orospuluk yaparım dedi, istersen metresin olurum. içime bişey oturdu ağlamaya başladım, ama ne ağlamak…işte o gün bu günden beri bu orospuyla tam yirmi yıl geçti. uzatmayalım, zagor a müebbet verdiler. ama rahat durmaz ki piç! ha birini şişledi, ha firara teşebbüs; o şehir senin bu şehir benim, cezaevlerini gezip duruyo. orospu da peşinden. sonunda dayanamadım: ben de onun peşinden. önce dükkan gitti, ardından taksiler. karı terk etti, peder kapıları kapadı. yunus gibi aşk uğruna düştük yollara. iş bilmem, zanaat yok. bu durmuyo hiç. ilk yıllar ufak kahpeliklere başladı, sonra alıştı. gözünü yumup yatıyo milletin altına. gel dönelim diye çok yalvardım. evlenelim, pederi kandırırım, zagor a bakarız: yok. kancık köpek gibi izini sürüyo itin. naptı buna anlamadım. kaç defa dönüp gittim istanbul a. yeminler ettim. doktorlar, hocalar kar etmedi. her seferinde yine peşinde buldum kendimi. bi keresinde döndüm, biriyle evlenmiş bu, hamile. beni abisiyim diye yutturduk herife. nedense rahatladım, oh dedim, kurtuluyorum. bu da akıllanmış görünüyo. yüzü gözü düzelmiş, çocuk diyo başka bişe demiyo. sinop ta oluyo bunnar. ben de döndüm istanbul a. doğumuna yakın, zagor bi isyana karışıyor gene. hemen paketleyip diyarbakır cezaevine postalıyorlar. çok geçmeden bizimki depreşiyo gene; o haliyle kalk git sen diyarbakır a, üç gün ortadan kaybol… herif kafayı yiyo tabii. dönünce bi dayak buna: eşek sudan gelinceye kadar. kızın sakatlığı bu yüzden. sonra çocuğu doğuruyo. uzun zaman anlaşılmamış. ortaya çıkınca bi gece esrarı çekip takıyo herife bıçağı. çocuğu da alıp vın diyarbakır a, zagor un peşine. allahtan herif delikanlı çıkıyo da şikayet etmiyo. ben o ara istanbul da taksiden yolumu buluyorum. epey bi zaman böyle geçti. yine her gece rüyalarımda bu. zagor un diyarbakır cezaevinde olduğunu duymuştum o sıra. bi gece bi büyükle eve geldim. hepsini içtim. zurnayım tabi. bi ara gözümü açıp baktım: karlı dağlar geçiyo. bi daa açtım, başımda bi çocuk, kalk abi, diyarbakır a geldik diyo. baktım, sahiden diyarbakır dayım. bi soruşturma. kale mahallesi vardır oranın, bi gecekonduda buldum, malımı bilmez miyim? görünce hiç şaşırmadı. hiç bişe demedik. o gece oturup düşündüm. oğlum bekir dedim kendi kendime, yolu yok çekeceksin. isyan etmenin faydası yok, kaderin böyle, yol belli, eğ başını, usul usul yürü şimdi. o gün bugün usul usul yürüyorum işte.
6 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol