yeni tercih yapacak,üniversiteye adımını atacak öğrencilerin aklını kurcalayandır.
yardımcı olmak gerekir.
üniversite mi bölüm mü sorunsalı
kolayca 'tabi ki bölüm yeaa.' denebilecek sorunsal.
ama kendim de önceden düşünmediğim bir bölümü sırf okuduğum okul için yazdığımdan net konuşamıyorum.
itü,boğaziçi,odtü gibi okullar söz konusu ise üniversite öne çıkar, standart okullar arasında bölüme bakılır. böyle özetleyebiliriz.
edit: birbirine yakın bölümler söz konusuysa okul için tercih yapılabilir demek istiyorum. mesela ben hep mütercimlik okumayı düşünmüştüm ama okul etkisiyle ingiliz edebiyatı okuyorum, bunlar birbirlerine çok yakın bölümler. ama bilgisayar mühendisliği isterken sırf boğaziçi'de okumak için psikoloji gibi alakasız bir bölüm seçilmez. derdimi anlatabilmişimdir umarım.
ama kendim de önceden düşünmediğim bir bölümü sırf okuduğum okul için yazdığımdan net konuşamıyorum.
itü,boğaziçi,odtü gibi okullar söz konusu ise üniversite öne çıkar, standart okullar arasında bölüme bakılır. böyle özetleyebiliriz.
edit: birbirine yakın bölümler söz konusuysa okul için tercih yapılabilir demek istiyorum. mesela ben hep mütercimlik okumayı düşünmüştüm ama okul etkisiyle ingiliz edebiyatı okuyorum, bunlar birbirlerine çok yakın bölümler. ama bilgisayar mühendisliği isterken sırf boğaziçi'de okumak için psikoloji gibi alakasız bir bölüm seçilmez. derdimi anlatabilmişimdir umarım.
Okul itüde olsa boğaziçide olsa odtüde olsa yildizda olsa Türkiyede kabul görmüş bölümlerden birinde(inşaat müh, makine müh, elektrik elektronik müh..) değilsen, okulunun hiçbir anlamının olmadığı için; okul seçmektense bölüm seçmek daha mantıklı gibi geliyor.
17-18 yaşına gelip de şu hayatta gerçekten yapmak istediği bir iş bulamayan, kendini ifade edebileceği bir meslek belirleyemeyen, hayatı boyunca yapacağı iş, yani hayatının en az yarısı olan bir uğraş için idealleri olmayan bünyenin sorunsalıdır.. adam isteyecek bir şey bile bulamamıştır. komiktir. insanı yarabilecek kadar komiktir hatta. ciddiyim. düşünsene lan hayatının geri kalan tamamında net olarak bir işi yapmayı isteyememek.. nası bi kafa lan bu..
ben gebze'de büyümüş bir birey olarak bunlardan tonla gördüm.. millet dereotu gibi yaşayıp büyüdüğü için ve insanları sağlıklı yönlendirecek rehberlik sistemi bulunmadığı için böyle vakalar yaşanabiliyor ne acı ki..
hadi dereotusun anladık.. hayatının geri kalanı için bir amaç edinememişsin anladık.. peki iyi konuyu iyi üniversiteye evirme kafası nedir arkadaş??? şimdi diceksin ki, iyi üni de okuyunca iş imkanı artıyo falan fişmekan.. biz de bilioz öle olduğunu da hayatının geri kalanının anlamını oluşturacak bir konu hakkında bu kadar materyalist bir yaklaşımda bulunabilmek için nasıl taş gibi bir kalp ve odun gibi bir bünye gerekiyor ben tasavvur edemiyorum.. benim gözümde mantık evliliği denen haltla aynı şey.. yani ömrünü geçireceğin insan söz konusu, sevmen gerekir dimi.. ama adam diyo ki, göreneklerime uygun, ev işi yapan namuslu kadın olsun yeter bana..
benim de vardı böyle arkadaşlarım iyi biliyorum. birini anlatayım. kız lisede deli gibi gazeteci olmak istiyordu. sayısalda okuduğu için ve gazeteciliğin puanları yüksek olmadığı için en kötü ihtimalle düşük puanlı bir gazetecilik bölümüne girmeyi kafasına koymuştu. bütün hedefi oydu.
sonra öss'de beklediğinden çok çok daha iyi puan yaptı ve nereyi tercih etti dersiniz? çapa tıp! yuh ebenin amı ali sami dediğinizi duyar gibiyim, zira ben de öyle şok olmuştum..
sonra kızı gördüm 1 ay sonra.. dedim ki sen ne ettin.. bu ne perhiz ne lahana.. insan yıllarca gazetecilik hayal edip nasıl birden bunu yapar kendine falan.. cevabı biraz şaka yollu da olsa kesin ve netti:
"ehehe o kadar puan ziyan olmasın dimi"
geçen yıl bursa'ya gittiğimde gördüm kızı oturduk sohbet ettik bayaa.. şimdi bir hastanede işini yapıyor.. ot gibi.. muhtemelen gazeteci olsa da ot gibi olacaktı.. ot ot yaşayacaktı..
şimdi benim böyle bir insan için söyleyebileceğim tek bir söz var: "oksijen israfı"
net. başka da bi bok değil. hani ölse arkadaşları ailesi falan üzülür de şu dünya bi bok kaybetmez.. o derece yani..
isteyene sert gelsin
isteyene yumuşak
gözümün önünden çekilsin
insanlık piramidinde kalpten bir görev edinemeyen yavşak
ben gebze'de büyümüş bir birey olarak bunlardan tonla gördüm.. millet dereotu gibi yaşayıp büyüdüğü için ve insanları sağlıklı yönlendirecek rehberlik sistemi bulunmadığı için böyle vakalar yaşanabiliyor ne acı ki..
hadi dereotusun anladık.. hayatının geri kalanı için bir amaç edinememişsin anladık.. peki iyi konuyu iyi üniversiteye evirme kafası nedir arkadaş??? şimdi diceksin ki, iyi üni de okuyunca iş imkanı artıyo falan fişmekan.. biz de bilioz öle olduğunu da hayatının geri kalanının anlamını oluşturacak bir konu hakkında bu kadar materyalist bir yaklaşımda bulunabilmek için nasıl taş gibi bir kalp ve odun gibi bir bünye gerekiyor ben tasavvur edemiyorum.. benim gözümde mantık evliliği denen haltla aynı şey.. yani ömrünü geçireceğin insan söz konusu, sevmen gerekir dimi.. ama adam diyo ki, göreneklerime uygun, ev işi yapan namuslu kadın olsun yeter bana..
benim de vardı böyle arkadaşlarım iyi biliyorum. birini anlatayım. kız lisede deli gibi gazeteci olmak istiyordu. sayısalda okuduğu için ve gazeteciliğin puanları yüksek olmadığı için en kötü ihtimalle düşük puanlı bir gazetecilik bölümüne girmeyi kafasına koymuştu. bütün hedefi oydu.
sonra öss'de beklediğinden çok çok daha iyi puan yaptı ve nereyi tercih etti dersiniz? çapa tıp! yuh ebenin amı ali sami dediğinizi duyar gibiyim, zira ben de öyle şok olmuştum..
sonra kızı gördüm 1 ay sonra.. dedim ki sen ne ettin.. bu ne perhiz ne lahana.. insan yıllarca gazetecilik hayal edip nasıl birden bunu yapar kendine falan.. cevabı biraz şaka yollu da olsa kesin ve netti:
"ehehe o kadar puan ziyan olmasın dimi"
geçen yıl bursa'ya gittiğimde gördüm kızı oturduk sohbet ettik bayaa.. şimdi bir hastanede işini yapıyor.. ot gibi.. muhtemelen gazeteci olsa da ot gibi olacaktı.. ot ot yaşayacaktı..
şimdi benim böyle bir insan için söyleyebileceğim tek bir söz var: "oksijen israfı"
net. başka da bi bok değil. hani ölse arkadaşları ailesi falan üzülür de şu dünya bi bok kaybetmez.. o derece yani..
isteyene sert gelsin
isteyene yumuşak
gözümün önünden çekilsin
insanlık piramidinde kalpten bir görev edinemeyen yavşak
üniversitesine ve bölümüne göre değişebilecek durum [ybkz]swh[/ybkz]
kesinlikle bölüm diye çözüm önerebileceğim sorunsal.
üniversite size referans olabilir ama siz bölümünüz üzerine bir hayat kurup o yönde bir iş ile devam edeceksiniz.
imza: (b: celal bayar üniversitesi peyzaj ve süs bitkileri bölümü mezunu ancak bir saha araştırma firmasında süpervizör olarak çalışan kız.)
üniversite size referans olabilir ama siz bölümünüz üzerine bir hayat kurup o yönde bir iş ile devam edeceksiniz.
imza: (b: celal bayar üniversitesi peyzaj ve süs bitkileri bölümü mezunu ancak bir saha araştırma firmasında süpervizör olarak çalışan kız.)
tipik iibf bölümlerinden biri okunacaksa eğer çözüm üniversite tercihine dikkat etmektir.
sınavdan alınan puana göre, -hmm bakalım bu puana neler varmış, şeklinde bakıldıkları için, bişey anlam ifade etmeyen durum.
bölüm diyorum nice boğaziçili işsizi göz önüne alarak.
Aslında o kadar da çok kafaya takılmayacak durumdur zira bir yerlerde bir dayınız veya babanızın size sağlayacağı geniş imkanlar var ise her ikisi de önemini yitirir.
Ama illa ki bir tercih yapılacaksa bölüm derim zira hayatınızın geri kalanında kuvvetle muhtemel yapacağınız işe dayanak olacaktır ve kesinlikle sevdiğiniz bir işi yapmalısınız.
Tabi bizim gibi rehberlikten nasibini almamış, senede bir kere yapılan bir sınavın sonucuna göre kaderini çizmek zorunda kalan öğrenciler için sevdiğin mesleği seçebilmek gerçekten bir lükstür.
Bununla beraber gideceğiniz üniversitenin şehri de pek bir önemlidir.üniversite öğrencisini soyulacak kaz veya terbiye edilmesi gerekilen bir serseri olarak gören şehirlerde üniversite okumayın daha iyi en fazla lisenin sivil kıyafetli halini yaşamış olursunuz.
Ama illa ki bir tercih yapılacaksa bölüm derim zira hayatınızın geri kalanında kuvvetle muhtemel yapacağınız işe dayanak olacaktır ve kesinlikle sevdiğiniz bir işi yapmalısınız.
Tabi bizim gibi rehberlikten nasibini almamış, senede bir kere yapılan bir sınavın sonucuna göre kaderini çizmek zorunda kalan öğrenciler için sevdiğin mesleği seçebilmek gerçekten bir lükstür.
Bununla beraber gideceğiniz üniversitenin şehri de pek bir önemlidir.üniversite öğrencisini soyulacak kaz veya terbiye edilmesi gerekilen bir serseri olarak gören şehirlerde üniversite okumayın daha iyi en fazla lisenin sivil kıyafetli halini yaşamış olursunuz.
gerekli gibi 2.tanım: itülülere verilen imza yetkisinden dolayı itüden mezun olup okuduğu bölümle ilgili mesleği yapmayan,bir yere müdür olan kişileri görenin aklına takılan sorundur.
bu ülkede kim sevdiği işi yapıp yeterli miktarda para alıyor,kim mutlu onu da sormak lazım ayrıca.
bu ülkede kim sevdiği işi yapıp yeterli miktarda para alıyor,kim mutlu onu da sormak lazım ayrıca.
51 e 49 bölüm diyorum.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?