the artist

1920 'ler deki sessiz sinema dönemlerini anlatan film.
bir film yıldızının renkli ve sonrasında dramatik olan hayatını konu edinen film baştan sona tek bir tek kelime olmadan geçiyor. sesli sinema ortaya çıktı sessiz sinema çöktü diyen ve bunu derken oscar'lar da en iyi yönetmen Michel Hazanavicius,en iyi film,en iyi erkek oyuncu Jean Dujardin,en iyi kostüm tasarımı ve en iyi müzik ödüllerini de götüren filmdir.

şu sıralar daha çok adı demet akalın ile anılmaktadır.
filmin yarısında çıkan akalın bu ne yaaaağğğeee siyah beyaz film adam mı kazıklıyorsunuz?paramı da geri verin demiştir!

çok güzel bir filmdir. ancak yarıştığı seneye bakılırsa[ybkz]swh[/ybkz] en iyi yönetmen, kostüm, müzik ödüllerini hak etse de en iyi film ve erkek oyuncu ödüllerini hak ettiğini düşünmüyorum. çok daha iyi filmler ve çok daha iyi oynamış, çok daha güç işlerin altından kalkmış erkek oyuncular vardı. sadece bu yüzden birazcık sempatim azalsa da çok güzel filmdir, çok eğlenceli ve hoş bir filmdir. yönetmen harika bi film çıkartmıştır.

olaya ısrarla hollywood'un avrupa'ya kendini övdürmesi penceresinden bakmayacağım. film filmdir, öykü öyküdür. nokta

dün izlemek nasip oldu. filmin ilk 10 dakikasında acaba hep böyle sessiz mi devam edecek diye düşünürken filmin sonuna geldiğimi anladım.izlemeden önce ön yargılıydım.gördüm ki sürekleyici daha doğrusu sıkılmadan izlenebilecek bir konusu varmış.eğlenceli bir film ama bir başyapıt değil[ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz].

yokluk içinde idare eder işte

bütün önyargıları kırarak izlenmesi gereken, son derece akıcı bir filmdir. müzikleri, oyunculukları zevklidir. en iyi film oscarını hak etmiş midir? bence evet. ama a separation, farsça değil de ingilizce olsaydı, hayır.