tamamen genç oyunculardan oluşan kadro

ben öyle bi insan mıyım
türkiye şartlarında, hele ki "büyük" olarak adlandırılan takımlar için, sahip olunması hemen hemen imkânsız olan kadro yapısı. "genç" oyuncudan kastın, kimine göre 25, kimine göre 27 yaşın altındaki oyuncular olduğunu belirteyim en baştan.

başarı, yatırımdan ziyade, günlük olarak değerlendirilir çünkü bizde. maçları kazanıyorsan başarılı, üç puandan daha azını alıyorsan başarısızsındır. 1-2 sene boyunca genç oyuncularla oynayacak, ardından lig şampiyonluğuna ve avrupa kupalarında üst turlara, hatta belki kupa şampiyonluğuna, oynayan bir takım yaratacak hedeflerdeki bir zihniyet, ancak ve ancak yıpranmakla kalacaktır.

nedenlerinden biri: türk oyuncuların neredeyse tamamının, mental olarak, yeterli olgunluğa 30 yaşına kadar erişememesidir. o "olgunluğa erişmek" ifadesi de, futbol hayatının son yıllarının yaklaşıyor olmasından dolayı, içgüdüsel olarak oluşan bir "göt korkusu"ndan başka bir şey değil. yani, yine de herhangi bir "profesyonellik"ten söz etmek mümkün olmuyor. zaten çoğu, bu sporu severek gerçekleştirmiyor ve aldığı ücretin hakkını vermek, yani bir anlamda savaşmak, gibi herhangi bir kaygı içerisinde olmuyor. çocuksu, gamsız ve "ben oldum" tarzı bir yapıdan söz ediyorum; böyle oyuncularla başarı elde edemezsiniz. milli takımın son yıllardaki düşüşünü de, bu doğrultuda değerlendirmek faydalı olacaktır.

bir diğer neden: ayağı iyi "top yapan", ortalamanın üzerinde bir tekniğe sahip oyuncuların[ybkz]swh[/ybkz], fiziksel olarak tamamen yetersiz olmasıdır. hiçbir verimlilik gösteremez ve saman alevi gibi, en fazla 15-20 dakika, maça ağırlığını koyabilir. kalan 70-75 dakika ise, 10 kişi oynamak durumunda kalırsınız.

bir başka neden: "genç" olarak nitelenebilecek yaştaki yabancı oyuncuların gösterdiği 2-3 maçlık yüksek performansın ardından, taraftar tarafından ilah ilan edilmesi ve havaya girmek tâbirinin en kötü örneğiyle yüzleşilmesi.

gene bir neden: futbolcu izleme ekiplerinin, oyuncunun sadece sahadaki performansını takip ediyor olması. bu adam özel yaşantısında kendisine dikkat eder mi, kültür düzeyi nedir, insan ilişkileri nasıldır diye merak eden, neredeyse, hiç yok. bu "saha odaklı" yakşaşım da, genelde hüsranla sonuçlanıyor.

ve nihayet sonuç: ya teknik heyet görevinden alınacak, ya da gerçeği görüp, takıma tecrübeli, savaşan ve "ağabey" karakterli oyuncuları monte etmeye çabalayacaktır. genel ve kaba bir anlamda; defans, orta saha ve hücum hatlarında; en az 1'er adet tecrübeli, "görmüş geçirmiş" oyuncu bulundurulması elzem hâle gelir. eğer câmiada sabır varsa, 3-4 adet tecrübeli (30 yaş üzeri olarak açabiliriz) oyuncunun liderlik ettiği genç oyuncu kadrosu ile, çok da uzun sayılmayacak bir vâdede başarı gelebilir. olay, tamamen, araştırmadan geçiyor. hiçbir oyuncunun, sadece sahada gösterdiği ışığa kanmamak gerekiyor. sonrası, oyun okumayı bilen, taktik ve motive gücü yüksek bir teknik direktör; bilimsel çalışan kondisyonerler ve antrenörler. bu işi profesyonel olarak yapan ve dünyaları kazanan adamlar için, şu uğraşlar o kadar da zor olmasa gerek.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol