ingilizce "provoke" (kışkırtmak) kelimesinden türeyen sözcük. sıklıkla "provakasyon" şeklinde yazılır ama kökeni "provoke" olduğu için, bu yanlış bir yazım şeklidir. bunun bir de "dekorasyon" diye bir kardeşi var hatta. [ybkz]swh[/ybkz]
provokasyon
(bkz: din elden gidiyor)
(bkz: götünden anlamaya meyilli olmak)
2 temmuz 1993 sivas katliamı öncesinde yapıldığı doğrudur. ama insanları provoke eden, aziz nesin değildir. ahlaksızlık, medyanın, aziz nesin'in söylediklerini kamuoyuna yansıtma biçiminde başlıyor. bu ahlaksızlık, katliamdan sonra atılan manşetler ve yazılan köşe yazılarıyla ayyuka çıkıyor. (hatta o yazarlardan biri, dün radikal gazetesindeki köşesinden özür diledi.) medya, aziz nesin'i açıkça hedef gösteriyor. -tıpkı hrant dink'i, tıpkı danıştay üyelerini hedef gösterdiği gibi.- sonra, gaza getirilmek istenen kitleye, bir bildiri dağıtılıyor. ana fikir: "dinimize dil uzatıyorlar!". -tıpkı "camiye ayakkabıyla girdiler! camide içki içtiler! başörtülü bacılarıma saldırdılar!" gibi.- bir kesimin damarına damarına basıyor inatla. olay günü geliyor, gaza gelmiş kalabalık, otelin etrafını sarmaya başlıyor. belediye başkanı çıkıp "gazanız mübarek olsun" diyor. -tıpkı polisimiz taksim'de destan yazdı gibi. tıpkı melih gökçek'in, ethem sarısülük'ün vurulduğu parka, polise teşekkür pankartı asması gibi.- sayayım mı daha? açın, sivas katliamı ile ilgili yapılmış belgeselleri izleyin. malum yerlerinizden provokasyon uydurmak yerine, gerçek provokasyon nasıl oluyormuş görürsünüz. insanları, saldırmaya alenen teşvik etmek provokasyondur; o insanlarla herhangi bir konuda görüş ayrılığına düşmek değil. medya, aziz nesin'in sözlerini, bir kesimin damarına basacak şekilde çarpıtmış ve işine geldiği kısımları yayınlamıştır. bu olaydaki en büyük provokatör, medyadır.
2 temmuz 1993 sivas katliamı öncesinde yapıldığı doğrudur. ama insanları provoke eden, aziz nesin değildir. ahlaksızlık, medyanın, aziz nesin'in söylediklerini kamuoyuna yansıtma biçiminde başlıyor. bu ahlaksızlık, katliamdan sonra atılan manşetler ve yazılan köşe yazılarıyla ayyuka çıkıyor. (hatta o yazarlardan biri, dün radikal gazetesindeki köşesinden özür diledi.) medya, aziz nesin'i açıkça hedef gösteriyor. -tıpkı hrant dink'i, tıpkı danıştay üyelerini hedef gösterdiği gibi.- sonra, gaza getirilmek istenen kitleye, bir bildiri dağıtılıyor. ana fikir: "dinimize dil uzatıyorlar!". -tıpkı "camiye ayakkabıyla girdiler! camide içki içtiler! başörtülü bacılarıma saldırdılar!" gibi.- bir kesimin damarına damarına basıyor inatla. olay günü geliyor, gaza gelmiş kalabalık, otelin etrafını sarmaya başlıyor. belediye başkanı çıkıp "gazanız mübarek olsun" diyor. -tıpkı polisimiz taksim'de destan yazdı gibi. tıpkı melih gökçek'in, ethem sarısülük'ün vurulduğu parka, polise teşekkür pankartı asması gibi.- sayayım mı daha? açın, sivas katliamı ile ilgili yapılmış belgeselleri izleyin. malum yerlerinizden provokasyon uydurmak yerine, gerçek provokasyon nasıl oluyormuş görürsünüz. insanları, saldırmaya alenen teşvik etmek provokasyondur; o insanlarla herhangi bir konuda görüş ayrılığına düşmek değil. medya, aziz nesin'in sözlerini, bir kesimin damarına basacak şekilde çarpıtmış ve işine geldiği kısımları yayınlamıştır. bu olaydaki en büyük provokatör, medyadır.
taksim gezi parkı direnişinde, sivil polisler tarafından yapıldığına gözlerimizle şahit olduğumuz olay. 31 mayıs cumartesi günü, tarlabaşı'nda, tek bir kişi, otobüs durağına onlarca taş atıp, durağın camlarını aşağı indirdi, gözümüzün önünde. kimse ona katılmadı. hedefini belirlemişti ve işini yapıyordu. ayrıca sivil olmayan polislerin yaptığının kanıtı bile var:http://www.youtube.com/watch?v=ovLwE3Nf0Gg
bir de şöyle bir şey var:http://www.youtube.com/watch?v=K_wBWJg9Yq0
bir de şöyle:https://pbs.twimg.com/media/BLx7qMMCAAAAqPJ.jpg:large
bir de şöyle:https://pbs.twimg.com/media/BL4BtcTCUAAqLGt.jpg:large
şöyle:https://twitter.com/janickthepriest/status/341694353422577667/photo/1
şöyle:https://twitter.com/cemmumcu/status/341228346866270209
şöyle:https://www.facebook.com/photo.php?fbid=10151503181473752&set=a.153538058751.118203.638103751&type=1&theater
şöyle:https://twitter.com/banuguven/status/341116070398140416/photo/1
istisnaları bilemem ama istanbul'da günlerdir gaz manyağı olmuş birine gidip de "polis provake etmiyor" derseniz, o kişinin size kafa atması bile mümkün.
bir de şöyle bir şey var:http://www.youtube.com/watch?v=K_wBWJg9Yq0
bir de şöyle:https://pbs.twimg.com/media/BLx7qMMCAAAAqPJ.jpg:large
bir de şöyle:https://pbs.twimg.com/media/BL4BtcTCUAAqLGt.jpg:large
şöyle:https://twitter.com/janickthepriest/status/341694353422577667/photo/1
şöyle:https://twitter.com/cemmumcu/status/341228346866270209
şöyle:https://www.facebook.com/photo.php?fbid=10151503181473752&set=a.153538058751.118203.638103751&type=1&theater
şöyle:https://twitter.com/banuguven/status/341116070398140416/photo/1
istisnaları bilemem ama istanbul'da günlerdir gaz manyağı olmuş birine gidip de "polis provake etmiyor" derseniz, o kişinin size kafa atması bile mümkün.
hiç kimse provakasyon yoktur diyemez. dememeli de. ben trakya'dayım ve buradaki polis gayet anlayışlı. dünkü yürüyüşe katılmak için toplanmaya çalışırken yürüyüşün okuldan katılanları toplayan arkadasım bizi uyardı: "provake edecekler onların amacı baska girmeyin sakın kalabalığa" diye. "bekleyeceğiz şu an" dedi. toplandılar bağırmaya başladılar. sosyalizm'den girip apo'ya kadar geldiler. "sıksana polis sıksana" gibi tahrik sloganları yanında iki taksim kelimesi duyduk gerisi hep bu tarz slogandı. polis, çevik kuvvet geldi hemen tabii. fakat kıllarına bile dokunmadı yine. şimdi soruyorum biz bile proveke edeceklerini biliyorken ve doğru çıkmışken polis ne yapsın? burada çok önemli bir konu, kimse beşiktaş'ta ve bazı yerlerde "esnafın camı çerçevesi sadece polis yüzünden indi" diyemez. velhasıl polis zaten ortalığı karıştırmaya ve şiddet göstermeye yer arıyor. lütfen izin vermeyelim. amaç dışına taşmayalım. taşanlara prim vermeyelim. çünkü bu direniş kimsenin değil büyük halkındır.
taksim gezi parkı direnişinin başladığı andan itibaren beklenen ve ortaya çıkmasına şaşırılmayan kişilerin yaptığı eylem. bunlar ya sivil polistir ya da onların maşası olarak çalışan kişilerdir. görevleri, pasif ve kararlı bir direnişi, silahlı çatışmaya dönüştürmektir. taksim'de;
- arkadaşlaaarr! herkes beşiktaş'a, herkes beşiktaş'a!
diye bağırıp, taksim'deki kalabalığı oraya çekip, orada da polisi kışkırtıp kaçmakla başlarlar. oraya sürükledikleri insanlar cehennemi yaşarken, kendileri çoktan kaçmıştır. sonra bakarlar ki, gezi parkı'ndaki kalabalık dağılmamış, taksim hâlâ direniş nöbetinde. kışkırtmanın dozunu arttırırlar. kasti olarak başı boş bırakılmış araçları yakarlar. siyasi, ırkçı vb sloganlar atarlar.
- gezi parkı savaş alanına döndü, gazdan göz gözü görmüyor!!!!!11
diye haberler yayarlar. polise taş atarlar. daha bir sürü şey. biliyoruz, görüyoruz hepimiz. başbakan da çıkıp "%50'yi evlerinde zor tutuyoruz." diye kışkırtıcı açıklamalarla iyice karıştırır ortalığı ve sonra da ülkeden kaçıp gider. "döndüğümde bu iş bitmiş olsun." der. polis beşiktaş'tan çekilir ama dolmabahçe'yi, ankara'yı, adana'yı, antakya'yı yangın yerine çevirir. gerçek mermiyle adam öldürür. diyeceğim o ki, sizin o provakatör dediğiniz, aslında polisin ve iktidarın ta kendisidir. olayları alevlendirmek istemelerinin sebebi, bu direnişi direniş olmaktan çıkarıp, çatışmaya dönüştürmektir. böylelikle, sergiledikleri, izin verdikleri vahşeti, yaptıkları katliamları, cinayetleri meşru kılacaklar.
şimdi bütün bunlar delillerle ortada olduğu halde "bu iş amacından saptı, ben gidiyorum." diyen varsa -ki var, görüyorum- gidebilir. ama kimsenin de peşinden gelmesini beklemesin. 10 gün öncesine kadar birbirini boğazlayacak kadar büyük fikir ayrılıklarına sahip olup da, 1 haftadır omuz omuz omuza olan ve bunu kimsenin bozmasına izin vermeyen insanların direnişine kimse engel olamayacak. bu insanlar, bu kadar kolay pes etmeyecek. bu direnişin hedefinde olanlar, köşeye sıkıştı. birbirinden çelişkili ve saçma açıklamalar yapmaları, bu yüzden. korktular ve korktukça da şiddetin dozunu arttırıyorlar. "%50'yi salarım" dediği kişiler, o polislerin yanında eli sopalı gezen tipler zaten. direnişe katılan hiç kimse provakatörlük, partizanlık ve yandaşlık yapmıyor. bu direniş bir devrime dönüşecekse, bu öyle 1 haftada olup bitecek bir iş değil. kolay olmayacak. kolay olacağını kimse söylemedi. daha da zorlaşacak. "güneşi zaptetmek" istiyorsanız, dayanacaksınız. sabredeceksiniz. "hofff siz işi amacından saptırdınız. gidiyom ben." diyenlerle, devrim falan olmaz. son söz:
direne direne kazanacağız.
- arkadaşlaaarr! herkes beşiktaş'a, herkes beşiktaş'a!
diye bağırıp, taksim'deki kalabalığı oraya çekip, orada da polisi kışkırtıp kaçmakla başlarlar. oraya sürükledikleri insanlar cehennemi yaşarken, kendileri çoktan kaçmıştır. sonra bakarlar ki, gezi parkı'ndaki kalabalık dağılmamış, taksim hâlâ direniş nöbetinde. kışkırtmanın dozunu arttırırlar. kasti olarak başı boş bırakılmış araçları yakarlar. siyasi, ırkçı vb sloganlar atarlar.
- gezi parkı savaş alanına döndü, gazdan göz gözü görmüyor!!!!!11
diye haberler yayarlar. polise taş atarlar. daha bir sürü şey. biliyoruz, görüyoruz hepimiz. başbakan da çıkıp "%50'yi evlerinde zor tutuyoruz." diye kışkırtıcı açıklamalarla iyice karıştırır ortalığı ve sonra da ülkeden kaçıp gider. "döndüğümde bu iş bitmiş olsun." der. polis beşiktaş'tan çekilir ama dolmabahçe'yi, ankara'yı, adana'yı, antakya'yı yangın yerine çevirir. gerçek mermiyle adam öldürür. diyeceğim o ki, sizin o provakatör dediğiniz, aslında polisin ve iktidarın ta kendisidir. olayları alevlendirmek istemelerinin sebebi, bu direnişi direniş olmaktan çıkarıp, çatışmaya dönüştürmektir. böylelikle, sergiledikleri, izin verdikleri vahşeti, yaptıkları katliamları, cinayetleri meşru kılacaklar.
şimdi bütün bunlar delillerle ortada olduğu halde "bu iş amacından saptı, ben gidiyorum." diyen varsa -ki var, görüyorum- gidebilir. ama kimsenin de peşinden gelmesini beklemesin. 10 gün öncesine kadar birbirini boğazlayacak kadar büyük fikir ayrılıklarına sahip olup da, 1 haftadır omuz omuz omuza olan ve bunu kimsenin bozmasına izin vermeyen insanların direnişine kimse engel olamayacak. bu insanlar, bu kadar kolay pes etmeyecek. bu direnişin hedefinde olanlar, köşeye sıkıştı. birbirinden çelişkili ve saçma açıklamalar yapmaları, bu yüzden. korktular ve korktukça da şiddetin dozunu arttırıyorlar. "%50'yi salarım" dediği kişiler, o polislerin yanında eli sopalı gezen tipler zaten. direnişe katılan hiç kimse provakatörlük, partizanlık ve yandaşlık yapmıyor. bu direniş bir devrime dönüşecekse, bu öyle 1 haftada olup bitecek bir iş değil. kolay olmayacak. kolay olacağını kimse söylemedi. daha da zorlaşacak. "güneşi zaptetmek" istiyorsanız, dayanacaksınız. sabredeceksiniz. "hofff siz işi amacından saptırdınız. gidiyom ben." diyenlerle, devrim falan olmaz. son söz:
direne direne kazanacağız.
sivil polislerin göstericilerin arasına karışarak sağı solu kırması dökmesi ile gerçekleştirmeye çalıştığı olay.
olmamış bir şeyi olmuş gibi gösterme, ortalığın dengesini bozma, kışkırtma. taksim gezi parkı direnişi ile çok fazla örneğini gördük. mesela geçen akşam, dolmabahçe'deki cami[ybkz]swh[/ybkz] yaralanan insanlar için revir olarak kullanıldı, sonra şöyle bir fotoğraf,https://pbs.twimg.com/media/BL2aayQCYAAADRc.jpg
o kargaşada, insanlar canı derdine düşmüşken, 'ay dur şurda bi bira içiyim de, çöpümü de atıyım' olayı yaşandığına inanmıyorum.
o kargaşada, insanlar canı derdine düşmüşken, 'ay dur şurda bi bira içiyim de, çöpümü de atıyım' olayı yaşandığına inanmıyorum.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?