(bkz: götünden anlamaya meyilli olmak)
2 temmuz 1993 sivas katliamı öncesinde yapıldığı doğrudur. ama insanları provoke eden, aziz nesin değildir. ahlaksızlık, medyanın, aziz nesin'in söylediklerini kamuoyuna yansıtma biçiminde başlıyor. bu ahlaksızlık, katliamdan sonra atılan manşetler ve yazılan köşe yazılarıyla ayyuka çıkıyor. (hatta o yazarlardan biri, dün radikal gazetesindeki köşesinden özür diledi.) medya, aziz nesin'i açıkça hedef gösteriyor. -tıpkı hrant dink'i, tıpkı danıştay üyelerini hedef gösterdiği gibi.- sonra, gaza getirilmek istenen kitleye, bir bildiri dağıtılıyor. ana fikir: "dinimize dil uzatıyorlar!". -tıpkı "camiye ayakkabıyla girdiler! camide içki içtiler! başörtülü bacılarıma saldırdılar!" gibi.- bir kesimin damarına damarına basıyor inatla. olay günü geliyor, gaza gelmiş kalabalık, otelin etrafını sarmaya başlıyor. belediye başkanı çıkıp "gazanız mübarek olsun" diyor. -tıpkı polisimiz taksim'de destan yazdı gibi. tıpkı melih gökçek'in, ethem sarısülük'ün vurulduğu parka, polise teşekkür pankartı asması gibi.- sayayım mı daha? açın, sivas katliamı ile ilgili yapılmış belgeselleri izleyin. malum yerlerinizden provokasyon uydurmak yerine, gerçek provokasyon nasıl oluyormuş görürsünüz. insanları, saldırmaya alenen teşvik etmek provokasyondur; o insanlarla herhangi bir konuda görüş ayrılığına düşmek değil. medya, aziz nesin'in sözlerini, bir kesimin damarına basacak şekilde çarpıtmış ve işine geldiği kısımları yayınlamıştır. bu olaydaki en büyük provokatör, medyadır.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?