optik başkan

2 /
ssm
inönüye ilk geldiğim maçta oturup maç boyu benimle konuşan hayatımda sadece o gün gördüğüm büyük insan mehmet ışıklar...tribününlerin değimiyle son holigan
tayyar aga
türk tribün kültürünün gelmiş geçmiş en büyük ve efsanevi isimlerinden biri. ne yazık ki tribün kültürü de optik başkanla birlikte öldü. yüz yüze tanışma imkanım olmasa da onun anılarını okumak bile büyük keyif verirdi. son holigan lakabını sonuna kadar haketmişti. mekanı cennet olsun.
dingoc
herkesin atıfta bulunmayı alışkanlık haline getirdiği adam. öyle ki karşıt görüşte olanlar bile, optik olsa şöyle derdi diye kendini savunur oldu
3nokta14
an itibariyle (b: heyhat) ' la çok içtiğimiz
içerken adını zikrettiğimiz
zikredince yokluğundan sıkıntıya girdiğimiz.
çok sevdik be abimiz.
ssm
---------------alıntı---------------
samsunspor ile maçımız var bir gün,samsunun cezası nedeniyle maç ankara'da oynanıyor,maç bitiyor samsunspor maçı kazanıyor,maç çıkışı beşiktaş taraftarı otobüse doğru yol alıyor o sırada samsunspor taraftarları içlerinde mehmet ışıklar'ında bulunduğu beşiktaş taraftarlarına el kol hareketleri yapıyor,bunun üzerine tabi beşiktaşlılarda onlara el kol hareketleri yapıyor sonrasında samsunsporlu bir grup yaklaşık 20-25 kişi ellerinde bıçaklar iniyor aşağı,beşiktaş taraftarı çaresiz kaldığında optik başkan kemerini çıkarıyor samsunspor taraftarlarının üstüne yürüyor,bunun üzerine yanındaki 15-20 kişide kemerlerini çıkarıp optiğin arkasında gidiyorlar,tam o sırada acı bir fren sesi duyuluyor,optik öylece yere yığılıyor,samsunluların bıçakları yer iniyor,beşiktaşlılar kemerleri atıyor,optiğe koşuyor,optiği bir hastaneye kaldırıyorlar o gece,o gün istanbula dönerken çıt çıkmıyor otobüste,tribünden abiler optiği arıyorlar,doktoları açıyor telefonu ''bir şeyi yok merak etmeyin,ha birde notu var galatasaray maçına ben gelemesede gidin'' işte bu bile optiği anlamak için,onun beşiktaş uğruna verebileceklerinin bir kanıtı.
---------------alıntı---------------
revolutionismyname
sinifindaki cimbomlulara ve fenerlilere sifiri basip besiktaslilara 5 verdigi icin daha ilk senesinde ogretmenlikten atildigi rivayet edilen besiktas tribun lideri.

5 yıl sonra, kendi anlattıklarıyla düzelteceğim;
" ankara'nın ilçesi çubuk'ta, yatılı çubuk lisesinde bir süre öğretmenlik yaptım. sınıfa ilk girdiğimde, beşiktaşlılığımı gizleyerek, öğrencilerime hangi takımı tuttuklarını sordum. fener, galatasaray ve beşiktaş'ı sırasıyla sordum. beşiktaşlıları çok iyi tespit ettikten sonra beşiktaşlı olduğumu söyledim. ve tekrar beşiktaşlılara el kaldırmasını söyledim. bu kez eller biraz daha fazla kalktı. fakat kimlerin beşiktaşlı olduğunu tespit etmiştim. sonra öğrencilerime dönerek aynen şunları söyledim: "beşiktaşlı olanlara bir not fazla vereceğim, dörtse beş, beşse altı, fenerli ve galatasaraylılara ne bir fazla ne bir eksik not vereceğim'' dedim. bir de pazartesi günleri, beşiktaş yenilmiş veya berabere kalmışsa, kimse kesinlikle futboldan konuşamıyordu. konuşana kızıyordum ve dersleri de ağırlaştırıyordum. beşiktaş kazanmışsa, dersin ilk 20 dakikasını ders yapmadan futboldan bahsederek geçiriyordum. ama şuna inanın bütün öğrencilerim beni çok seviyordu. hepsiyle tek tek ilgileniyordum. çünkü, ben onların hem öğretmenleri, hem de anne ve babaları, sıra arkadaşları gibiydim. çoğuna ihtiyaçları olduğunda, para bile veriyordum. hepsini çok özlüyorum. sonuçta bir yıl öğretmenlik yapıp tekrar beşiktaş'ıma döndüm."

huzur içinde yat...
huzur tribünde
---------------alıntı---------------

geberiyorum diye haykırmak istersin ya kahrından, hani soğuk bir duş alırsın ateşler içinde. ve mazi film şeridi gibi geçer önünden. sonra gözünün kıyılarında yaşlar birikir fütursuzca. ve titreme gelir vücudunun her yanına. bütün mazi, her hatıra bedenine saplanan bir mermidir aslında. kapatırsın gözlerini, delik deşik olmuşsundur. en garibi de hiç kan akmaz vücudundan. işte o koyar adama. sevda ambarlarının en dolusuydu. ilıman motifli bir hasretin en ince sesiydi belki de. hoyrat geçen gecelerin yenilmez tribünlerinde hepimizin optiğiydi. gecenin sessiz karanlığını bir acıklı ses bozardı bazen. “mehmetimi verin.” “anne” derdik. “bu kadar adam içinde nereden bulalım şimdi ‘optik’i. şeyy mehmet’i.” sesimiz titrerdi konuşurken. çünkü optik denmesini istemezdi oğluna. tamam anasının ‘mehmet’iydi ama bizim de biricik ‘optik’imizdi. dünyamız beşiktaş etrafında dönerken, tam göbeğimizden canı canımızdan bir edebiyat öğretmeni çıkartmanın gururunu taşıdık o dönemlerde. optik öğretmen olmuştu ankara’da. lakin beşiktaşsızlık ona göre değildi. istanbul hasret, beşiktaş gurbetti onun için. ve döndü. uzun bir kitap gibi anlatmak ister aslında. sayfa sayfa ağlarsınız. ‘optik başkan’ yine gitti. duramadı durduk yerde ve yine siyahını seçti beşiktaş’ın. ah be çocuk bugün sezonun merhabasındaydık. hani hindi baba vardı menüde. hani omuz omuzaydık ya artık. neyse… ne ‘optik’ biter anlatmakla ne de onun için bu yazı.

---------------alıntı---------------
champion
---------------alıntı---------------
4 otobüs geldik buraya 175 kişiyiz biz, karakoldaki arkadaşımızı almadan 174 kişi dönemeyiz, biz bunu yapamayız amirim. (b: Asi ruh Optik Başkan)
---------------alıntı---------------
dingoc
mezarı başında anılan efsane.
http://www.facebook.com/photo.php?fbid=460423457321602&set=a.460423163988298.107778.202141909816426&type=1&relevant_count=6&ref=nf
2 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol