optik başkan

huzur tribünde
---------------alıntı---------------

geberiyorum diye haykırmak istersin ya kahrından, hani soğuk bir duş alırsın ateşler içinde. ve mazi film şeridi gibi geçer önünden. sonra gözünün kıyılarında yaşlar birikir fütursuzca. ve titreme gelir vücudunun her yanına. bütün mazi, her hatıra bedenine saplanan bir mermidir aslında. kapatırsın gözlerini, delik deşik olmuşsundur. en garibi de hiç kan akmaz vücudundan. işte o koyar adama. sevda ambarlarının en dolusuydu. ilıman motifli bir hasretin en ince sesiydi belki de. hoyrat geçen gecelerin yenilmez tribünlerinde hepimizin optiğiydi. gecenin sessiz karanlığını bir acıklı ses bozardı bazen. “mehmetimi verin.” “anne” derdik. “bu kadar adam içinde nereden bulalım şimdi ‘optik’i. şeyy mehmet’i.” sesimiz titrerdi konuşurken. çünkü optik denmesini istemezdi oğluna. tamam anasının ‘mehmet’iydi ama bizim de biricik ‘optik’imizdi. dünyamız beşiktaş etrafında dönerken, tam göbeğimizden canı canımızdan bir edebiyat öğretmeni çıkartmanın gururunu taşıdık o dönemlerde. optik öğretmen olmuştu ankara’da. lakin beşiktaşsızlık ona göre değildi. istanbul hasret, beşiktaş gurbetti onun için. ve döndü. uzun bir kitap gibi anlatmak ister aslında. sayfa sayfa ağlarsınız. ‘optik başkan’ yine gitti. duramadı durduk yerde ve yine siyahını seçti beşiktaş’ın. ah be çocuk bugün sezonun merhabasındaydık. hani hindi baba vardı menüde. hani omuz omuzaydık ya artık. neyse… ne ‘optik’ biter anlatmakla ne de onun için bu yazı.

---------------alıntı---------------
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol