ismail er gibi bir adamı çalıştırmayı içine sindiren spor servisi. muhabirine bak, spor servisine söv.
hürriyet gazetesi spor servisi
bugüne kadar daha hiç doğru bir haber okumadım dedirten palavracı bir servistir.
alayı fenerbahçelidir. bu yüzden okunması son derece gereksizdir.
http://www.hurriyet.com.tr/spor/futbol/15650741.asp?gid=373
rapid wieni avustralyalı sanan mal spor servisi
rapid wieni avustralyalı sanan mal spor servisi
3 temmuz 2011 şike soruşturması olayına beşiktaş'ın adını karıştırmak için canla başla çalışan, ercan saatçi yönetimindeki kolpa servis.
(bkz: balık baştan kokar)
(bkz: balık baştan kokar)
serdal adalı ile ilgili haberleri ile boku etrafa yaymaya çalışan servistir.
http://www.kartalbakisi.com/haber/xxxxx/1721/#.ThGOX88JPm0.twitter
(bkz: kaşınmak)
demirören ve adalı yı şike kapsamında ifadeleri alınmadan rahat bırakmayacak servistir...emniyetten içeri girdiklerini bir görseler oh diyecekler...
http://www.hurriyet.com.tr/spor/futbol/18191824.asp?gid=381
http://www.hurriyet.com.tr/spor/futbol/18191824.asp?gid=381
ercan saatçi yönetiminde bok atmaya hiç utanmadan devam eden servis. hatırlatırım;
(bkz: beşiktaş ağır taştır)
(bkz: beşiktaş ağır taştır)
fenerbahçe uşağı spor medyası.
bu aralar yine sıkılmışlar anlaşılan...
http://www.hurriyet.com.tr/spor/futbol/18484836.asp?gid=362
http://www.hurriyet.com.tr/spor/futbol/18484836.asp?gid=362
biz beşiktaş taraftarının kolpa basın diye nitelendirdiği yanlı medya grubunun belki de en seçkin üyesi.
hepimizin okuması gereken bir haberi bugün yayınlamışlardır.http://www.hurriyet.com.tr/spor/futbol/20095156.asp
beşiktaş'ın şampiyonluk sayısını 11 olarak gösterendir.http://www.hurriyet.com.tr/spor/futbol/21241427.asp
aynı sarının hem kırmızısıyla hem lacivertiyle yaptıkları şirket evliliğinden çıkma defolu ürünlerin hasar fotoğraflarını beşiktaş tribünleriyle karıştırarak kenarlarından kırpmak suretiyle kendi özgeçmiş formlarındaki ilgili kutucuğa sığdırmaya çalışan üçüncü sınıf manipülasyon erbapları.
yerleştirildikleri makamların sorumluluklarını duyacak yeteneklerle donatılmadıklarından dönemsel egemen gücün uzantısı olma hukukuyla hareket etmeyi marifet bellemeleri kendilerinin ayırt edici özelliği olmakla kalmayıp; konu siyah beyaz ise ıslıkları da dağı taşı geçiyor. beşiktaş'ın içinde bulunduğu şartlardan aldıkları cüretin, kapladıkları hacimden hayli büyük olduğu söz konusu zat-ı muhteremler; sevgilimize hoş gözükmek için bu takımı tuttuğumuzu zannediyorlar muhtemelen. aksi takdirde böylesine çirkince bir yönlendirmeyi taca çıkaracak sayıda ve bilinçte beşiktaş taraftarının hem inönü stadı'na hem de abdi ipekçi spor salonu'na geldiğini bilmeyecek kadar cahîl olamazlar. yoksa?
futbol takımının içinde bulunulan an itibariyle umduklarından çok farklı bir konumda olmasının sindirim sistemlerinde meydana getirdiği tahribatı tahmin etmek güç değil. ancak belli ki basketbol takımının da geçen seneden sonra gücüyle doğru orantılı olarak yakaladığı ivme, pişkinlik düzeneklerinde kireçlenmeye yol açmış. şahsen " ne var yani, spalding marka basketbol topu, hummel marka formayla pertevniyal lisesi de kalır top 16'ya" başlığı içeren bir manşet de bekliyordum kendilerinden. o mevzuda kendilerine vaadedilen düşünsel ödenek henüz tahsis edilmemiş olsa gerek.
ne rahatsız etti sizi sahi? samet aybaba'nın kimseden lütuf beklemeksizin gösterdiği gayret mi? erman kunter'in hiç bir şartta beyefendiliğinden ve ilkelerinden ödün vermeden takımı getirdiği nokta mı? yoksa aynı akşam iki maç arasında bir tercih yapmak zorunda bırakılan beşiktaş taraftarı'nın takımlarıyla bütünleşerek alınlarının akıyla stadtan/salondan çıkması mı?
sayfalarınızda daha fazla yer alıp almamayı zerre umursamayan bir oluşuma, dandik temalar barındıran reklam filimlerinizle şirinlik muskalığı taslamaktan rahatsızlık duysanız ya biraz da. ne bu hâl kuzum? zayıf dersinin farkına varıp kurtarma yazılısı talep eden öğrenciler gibisiniz. veliniz döver mi yoksa evinize gittiğinizde? evinizi tercih etmeyin siz de olsun bitsin. nasılım?
ez cümle, rahat bırakın beşiktaş'ı da beşiktaş'a gönül verenleri de.
son sözümüz, başta aynı yayın grubunda bulunup da bu yapılanlara sessiz kalanlar olmak üzere tüm beşiktaş yazarlarına gitsin;
sportif aidiyet bağlarını üzerine bina ettikleri yuvaya karşı takınılan tavra, reaksiyonel duruş geliştiremeyenler; yarın öbür gün aile albümünün dışında kalmaktan şikayet etmemelidirler.
yerleştirildikleri makamların sorumluluklarını duyacak yeteneklerle donatılmadıklarından dönemsel egemen gücün uzantısı olma hukukuyla hareket etmeyi marifet bellemeleri kendilerinin ayırt edici özelliği olmakla kalmayıp; konu siyah beyaz ise ıslıkları da dağı taşı geçiyor. beşiktaş'ın içinde bulunduğu şartlardan aldıkları cüretin, kapladıkları hacimden hayli büyük olduğu söz konusu zat-ı muhteremler; sevgilimize hoş gözükmek için bu takımı tuttuğumuzu zannediyorlar muhtemelen. aksi takdirde böylesine çirkince bir yönlendirmeyi taca çıkaracak sayıda ve bilinçte beşiktaş taraftarının hem inönü stadı'na hem de abdi ipekçi spor salonu'na geldiğini bilmeyecek kadar cahîl olamazlar. yoksa?
futbol takımının içinde bulunulan an itibariyle umduklarından çok farklı bir konumda olmasının sindirim sistemlerinde meydana getirdiği tahribatı tahmin etmek güç değil. ancak belli ki basketbol takımının da geçen seneden sonra gücüyle doğru orantılı olarak yakaladığı ivme, pişkinlik düzeneklerinde kireçlenmeye yol açmış. şahsen " ne var yani, spalding marka basketbol topu, hummel marka formayla pertevniyal lisesi de kalır top 16'ya" başlığı içeren bir manşet de bekliyordum kendilerinden. o mevzuda kendilerine vaadedilen düşünsel ödenek henüz tahsis edilmemiş olsa gerek.
ne rahatsız etti sizi sahi? samet aybaba'nın kimseden lütuf beklemeksizin gösterdiği gayret mi? erman kunter'in hiç bir şartta beyefendiliğinden ve ilkelerinden ödün vermeden takımı getirdiği nokta mı? yoksa aynı akşam iki maç arasında bir tercih yapmak zorunda bırakılan beşiktaş taraftarı'nın takımlarıyla bütünleşerek alınlarının akıyla stadtan/salondan çıkması mı?
sayfalarınızda daha fazla yer alıp almamayı zerre umursamayan bir oluşuma, dandik temalar barındıran reklam filimlerinizle şirinlik muskalığı taslamaktan rahatsızlık duysanız ya biraz da. ne bu hâl kuzum? zayıf dersinin farkına varıp kurtarma yazılısı talep eden öğrenciler gibisiniz. veliniz döver mi yoksa evinize gittiğinizde? evinizi tercih etmeyin siz de olsun bitsin. nasılım?
ez cümle, rahat bırakın beşiktaş'ı da beşiktaş'a gönül verenleri de.
son sözümüz, başta aynı yayın grubunda bulunup da bu yapılanlara sessiz kalanlar olmak üzere tüm beşiktaş yazarlarına gitsin;
sportif aidiyet bağlarını üzerine bina ettikleri yuvaya karşı takınılan tavra, reaksiyonel duruş geliştiremeyenler; yarın öbür gün aile albümünün dışında kalmaktan şikayet etmemelidirler.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?