gününde alınamayan maaş

semt bizim aşk bizim
insanın bütün düzenini, planlarını darma dağan eden maaştır.

zaten kurumsal yerler dışında özel şirketlerde çalışıyorsanız hayal bile edemezsiniz tam gününde almayı bu maaşı. hayalleriniz genelde "bari 3 gün sonra alsam" şeklinde olup, ardından "yarın alır mıyım lan?" a doğru ilerler. ne kiranızı düzgün verirsiniz ne faturalarınızı yatırabilirsiniz. zaten ay sonu olması itibariyle cebinizde olan 3 kuruşla geçinmeye çalışıp sabahları kahvaltıyı evde yapmaya başlarsınız.

bir de gününde yatmayıp çocuk susturur gibi avans veren yerler vardır; "al bununla idare et" der geçiştirirler ki bunlar daha beterdir. o avansların maaştan kesileceğini düşünemezsiniz ilk başta. sonradan maaşı aldığınızda elinizde kalana bakınca " hay avansını s**ym" diye geçirirdiğinizle kalırsınız sadece..
corvuscorax
kariyer yaşantımda sıklıkla başıma gelen sinir bozucu olaydır. kurumsallaşmış firmalarda genelde muhasebe departmanının maaş hesaplamalarını yetiştirememesi nedeni ile ortaya çıkar. küçük firmalarda ise patronun kendi işyerinin vergisini kirasını kızının okul taksidini filan ödemesi karşılığında çalışana attığı son kazık olarak karşımıza çıkar. çalışanın motivasyonunu yerle bir eder, kimi zaman çalışanlar yol parası bile bulamayacak kadar zor şartlarda işlerine gelmeye çalışır sosyal yaşamları darma dağın olur, sevgili ile buluşalamaz kankalarla maça gidilemez verilen sözlerden dönülür. sorumsuz işveren örneğidir.
avcarlıçürük
her zaman dışarıdan göründüğü gibi değildir. bazen de (özellikle "küçük ölçekli işletme" tabir edilen yerlerde) işverenin uçan kuşa borçlu olup, ödemeleri öncelik sırasına koyma zorunluluğundan kaynaklanır. örneğin, ay sonunda maaş veriliyorsa, öncelik ssk ödemelerindedir çünkü onların geciktirilme şansı yoktur. kredi kartları ve kredi borçları için de aynı şey geçerli. buna rağmen, 3865. kez borca girilir ki çalışanlar zor durumda kalmasın. ama çalışanların tüm bunlardan haberi olmaz tabi. ülkenin şu ekonomik şartlarında, hem ayakta kalıp hem de kimseyi mağdur etmemek kolay değildir. patronlara söven insanların çoğu bunu bilmez ama verdiğim örnekteki durumda olan işverenlerin durumu, çalışanlarından çok daha vahimdir. çünkü cebine giren 5 kuruş para yoktur. arada, hiçbir zaman sıfırlanmayan, hep eksilerde olan hesabından 50-100 tl falan çeker, gerekirse onu kullanır. zorunlu olmadıkça alışveriş yapmaz. tüm bu anlattıklarım, madalyonun görülmeyen kısmıdır. "patron" diye bildiğiniz şey, sadece kodaman iş adamlarından ibaret değildir. oturduğumuz yerden küfürler etmeden önce, bunu da hesaba katmak yerinde olacaktır.

edit: eksi veren arkadaş, umarım günün birinde kendi işini kurar ve yukarıda anlattığım durumlarla karşılaşırsın. şimdilik davulun uzaklardan gelen sesiyle halay çekmeye devam.
corvuscorax
tamam sen batıyosun kardeşim de beni niye batırıyorsun diye sorulası durumdur. şimdi vefa'dan da bashedilir çalışan vefalı olursa patronuyla zorluklara karşı çıkarsa diye methiyeler düzülür. lakin ben bu yaşıma kadar zengin edilen patronun patron ettiği çalışan görmedim. şirket yönetiminde plan yapılmadığından x işçi işe alınırken onlara verilecek maaş kasada yoktur. yani patron kendi iyi niyetli ümitleri ile çalışanı alır sonra bakar ki ay sonu kasada para yok ama 20 çalışan var. sonra ver elini bunalım. hayır senin plansızlığının cezasını ben mi çekeyim diyesi gelir insanın.

a derseniz ki kobilerin sorunları o başka bir tartışma konusudur.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol