gene medyanın, televizyonların, gazetecilerin ağzına düşen grup
çarşı
yıllar evvel rahmetli Ferdi'nin ölümünden önce kendi kafamda veda ettiğim, gezi olayları sonrası ise yüreğimin tam orta yerine nakşettiğim efsane grup, ruh.
bugün mükemmel bir yazıya rastladım ve sizinle paylaşmak istedim.
evdeki hesap çArşı'ya uymaz !
Selcan TAŞÇI: Gezi eylemlerine destek veren bir çok gazeteci Baş Genel Yayın Yönetmeninin karşısında “Siz nasıl emrederseniz efendim, şehit haberlerini derhal küçültelim, hatta görmezden gelelim” diye ters L pozisyonu alırken, İnönü’nün tribünlerini dev “Şehitler ölmez, vatan bölünmez” pankartıyla kaplıyordu çArşı!
Gaziantep’te minicik bedenler koli bandıyla sarılı tabutlarda uğurlanırken son yolculuklarına ve millete evlatlarının yasını tutmak yasaklanırken, İnönü tribünlerinde“81 il, 81 Türk bayrağı” oluyordu çArşı!
T.C. çArşı’ydı!
Yoksa siz sahiden de “Her yer Taksim her yer direniş” demesinler diye mi sanıyorsunuz tribünlere gelen slogan yasağı?
Anlamak için çArşı’yı, Forza Beşiktaş’ın hemen altında ne yazdığına bakmalı:
“Cumhuriyet devrimlerinin bekçisiyiz!”
_______________________________
Evdeki hesap çArşı’ya uymaz / Selcan TAŞÇI
Son noktayı koyma meraklısı ağabeyler, amcalar yıllardır iki ellerini göğüs hizasında bağlayıp, tek kaşlarını kaldırarak tekrarlayıp dururlar:
- Futbol sadece futbol değildir.
Bu “klişe”nin “durum”a hiç bu kadar “cuk” oturduğunu görmemiştim.
Dolayısıyla, ilk keşfeden, ilk ilan edenmişim edasıyla bir de ben söyleyeyim:
- Futbol;
1) Sadece futbol değildir!
2)Önceki gece Atatürk Olimpiyat Stadı’nda yaşananların sebebi değildir!
***
Bu ülkede zaman zaman -evet hiç istemesek de- şiddet, küfür, hatta cinayet, şike gibi türlü musibet dahil olmuş-edilmiştir futbola. Güç savaşlarına alet edilmek istenmiş-edilmiştir yeşil saha. Ama bugüne kadar dönen onca filmin, fırıldağın “çapına” baktığınızda görürsünüz ki hemen hepsi ya “kulüpler” bazında kalmıştır, ya da en kabadayı haliyle, yayın hakkıydı, iddiaydı, borsaydı derken bu işten dudak uçuklatacak paralar götüren “sektör” boyutunda.
Bu defa farklı.
Benim gördüğüm, bildiğim, anladığım, algıladığım kadarıyla futbolun “siyasi iktidar uğruna” cepheye dönüştürülmesi ilk defa.
Yoksa;
* Maçtan önce “savcılar”la korkutmanın... Kulüp yönetimine aday taraflardan birine değil, siyasi iktidara “yandaş” taraftar grubu oluşturmaya kalkışmanın ve bu grubun “bekleyin-görün” minvalli tehditkâr mesajlarının...
* Maç esnasında, Beşiktaş taraftarına “şerefsizler” biçiminde hakaret eden AKP milletvekillerinin...
* Maçtan sonra, ekranlarda “zaten bunlar AK Parti karşıtı” garabetinde “meşruiyet” gerekçesi(!) sunan medya tetikçilerinin ne ilgisi var futbolla?
Her şey bir yana, önceki gece şahit olduğumuz “şey”, futbol menşeli olsa; Galatasaray taraftarı sahip çıkma, destek olma ihtiyacı duymazdı herhalde Beşiktaşlılara!
***
Birinci soru malum:
- Kim yaptı?
Orasını, 80 bin kişilik yüksek gerilim ortamında, bindirilmemiş taraftarın insanüstü çabası ve soğukkanlılığı ile “facia”dan dönülen gecede, 67 kişiyi gözaltına alıp salıveren “emniyet” sorumlularımız söylesin!
Ben çocukluğundan beri Beşiktaş taraftarı olan ve hayli tribün tecrübesi bulunan bir sporsever olarak ancak, “kimin yapmadığı”na dair inancımı paylaşabilirim:
- çArşı yapmadı!
Çünkü çArşı, kâr-zarar hesabı yapabilecek stratejik zekaya sahiptir ve böyle bir hadisenin bir tek Beşiktaş’a zarar vereceğini bilir.
Çünkü çArşı’yı, Beşiktaş’a zarar verecek bir eylemin parçası yapmak mümkün değildir.
Gerisi teferruat...
***
Diğer malum soru:
- Neden?
Hakemi, Melo’yu, skoru geçiniz bir kalem...
Benim de aklıma en yatanı:
Hedef çArşı’yı itibarsızlaştırmaktı.
Ha, yeri gelmişken “itibarsızlaştırma” mevzuunu “Gezi”yle irtibatlandıranlardan olmadığımı belirteyim. çArşı, “Gezi”den önce de var olan, daha önemlisi etkisi “Gezi” den çok daha kapsayıcı olan bir ruhun adı!
Gezi eylemlerine destek veren bir çok gazeteci Baş Genel Yayın Yönetmeninin karşısında “Siz nasıl emrederseniz efendim, şehit haberlerini derhal küçültelim, hatta görmezden gelelim” diye ters L pozisyonu alırken, İnönü’nün tribünlerini dev “Şehitler ölmez, vatan bölünmez” pankartıyla kaplıyordu çArşı!
Gaziantep’te minicik bedenler koli bandıyla sarılı tabutlarda uğurlanırken son yolculuklarına ve millete evlatlarının yasını tutmak yasaklanırken, İnönü tribünlerinde“81 il, 81 Türk bayrağı” oluyordu çArşı!
T.C. çArşı’ydı!
Yoksa siz sahiden de “Her yer Taksim her yer direniş” demesinler diye mi sanıyorsunuz tribünlere gelen slogan yasağı?
Anlamak için çArşı’yı, Forza Beşiktaş’ın hemen altında ne yazdığına bakmalı:
“Cumhuriyet devrimlerinin bekçisiyiz!”
“Rakibe” sataşmak için sahaya atlamaz çArşı. Ki bunu en iyi Fatih Terim bilir. “İmparatorluk değil demokrasi” sloganı, herhalde futbol hayatının unutulmazlarından biridir.
En komiği de önceki geceki kepazeliğin altından “yabancı düşmanlığı” çıkarma gayreti;
Alen Markaryan’ın lideri olduğu çArşı’ya ne de uyar değil mi?
(Alen’i yabancı gördüğümden değil; tezgahçıların zekasızlığını anlayın diye verdim bu örneği...)
çArşı’yı “Gezi”yle özdeşleştirmek gücüne hakaret;
çArşı yıllardan bu yana Türkiye’de “muhalefet tribünü” olma özelliğindeydi.
Ve tribün;
Makarna-kömürün karşısındaki en güçlü mevzi!
Ve seçim sathı mahalline girildi!
Bilmem anlatabildim mi?
***
Gözünüzde canlandırın;
Herhangi bir siyasi parti, herhangi bir seçim vaadiyle o formayı, o çocuklara çıkarttırabilir mi?
Peki tam tersi?
Binler, onbinler, yüzbinler, milyonlar dalga dalga “iradelerine sahip çıkmanın tadını” alırlarsa o tribünler sayesinde... Aşkla bağlı oldukları “forma”lar, “iktidar zulmüne boyun eğmemenin” bayrağına dönüşürse, sandığa gittikleri gün “bir daha” teslim olurlar mı?
Sporun siyasallaşmasından bahsetmiyorum;
(Mümkün değil zaten; çok sosyalist, çok anarşist, çok milliyetçi, çok demokrat, çok liberal, çok Müslüman, çok Hristiyan, çok Musevi ama o tribünde aynı dilde itiraz eden bilseniz kimler var...)
Siyasallaştırmak değil, bu “üç maymun” cehenneminde, sporseverleri “aydınlatmak” , toplumu “uyandırmak” tı çArşı’nın yaptığı!
“Şu kadar bilet ver seni alkışlayayım” ekolünden gelse kolaydı; bastırırdı parayı satın alırdı. Ama çArşı, dalkavuk tipi tribüncülük geleneğine de karşı ve yeri geldiğinde “feda” diyen, kendisinden vermeyi bilen, mücadelenin “seyircisi” değil “parçası” haline gelen yeni bir “tarz” inşa etti.
Eh bu da birilerinde “sarımsak görmüş vampir” etkisi yarattı;
Dişlerini gösteriyor ama geçiremiyordu bir türlü...
TOMA, gaz, su olmadı; gelsin “Truva atı”...
Bir şey var yalnız unuttukları:
“Evdeki hesap çArşı’ya uymaz...” da bir Beşiktaş sloganı!
Selcan TAŞÇI, 24 Eylül 2013
selcantasci@gmail.com
bugün mükemmel bir yazıya rastladım ve sizinle paylaşmak istedim.
evdeki hesap çArşı'ya uymaz !
Selcan TAŞÇI: Gezi eylemlerine destek veren bir çok gazeteci Baş Genel Yayın Yönetmeninin karşısında “Siz nasıl emrederseniz efendim, şehit haberlerini derhal küçültelim, hatta görmezden gelelim” diye ters L pozisyonu alırken, İnönü’nün tribünlerini dev “Şehitler ölmez, vatan bölünmez” pankartıyla kaplıyordu çArşı!
Gaziantep’te minicik bedenler koli bandıyla sarılı tabutlarda uğurlanırken son yolculuklarına ve millete evlatlarının yasını tutmak yasaklanırken, İnönü tribünlerinde“81 il, 81 Türk bayrağı” oluyordu çArşı!
T.C. çArşı’ydı!
Yoksa siz sahiden de “Her yer Taksim her yer direniş” demesinler diye mi sanıyorsunuz tribünlere gelen slogan yasağı?
Anlamak için çArşı’yı, Forza Beşiktaş’ın hemen altında ne yazdığına bakmalı:
“Cumhuriyet devrimlerinin bekçisiyiz!”
_______________________________
Evdeki hesap çArşı’ya uymaz / Selcan TAŞÇI
Son noktayı koyma meraklısı ağabeyler, amcalar yıllardır iki ellerini göğüs hizasında bağlayıp, tek kaşlarını kaldırarak tekrarlayıp dururlar:
- Futbol sadece futbol değildir.
Bu “klişe”nin “durum”a hiç bu kadar “cuk” oturduğunu görmemiştim.
Dolayısıyla, ilk keşfeden, ilk ilan edenmişim edasıyla bir de ben söyleyeyim:
- Futbol;
1) Sadece futbol değildir!
2)Önceki gece Atatürk Olimpiyat Stadı’nda yaşananların sebebi değildir!
***
Bu ülkede zaman zaman -evet hiç istemesek de- şiddet, küfür, hatta cinayet, şike gibi türlü musibet dahil olmuş-edilmiştir futbola. Güç savaşlarına alet edilmek istenmiş-edilmiştir yeşil saha. Ama bugüne kadar dönen onca filmin, fırıldağın “çapına” baktığınızda görürsünüz ki hemen hepsi ya “kulüpler” bazında kalmıştır, ya da en kabadayı haliyle, yayın hakkıydı, iddiaydı, borsaydı derken bu işten dudak uçuklatacak paralar götüren “sektör” boyutunda.
Bu defa farklı.
Benim gördüğüm, bildiğim, anladığım, algıladığım kadarıyla futbolun “siyasi iktidar uğruna” cepheye dönüştürülmesi ilk defa.
Yoksa;
* Maçtan önce “savcılar”la korkutmanın... Kulüp yönetimine aday taraflardan birine değil, siyasi iktidara “yandaş” taraftar grubu oluşturmaya kalkışmanın ve bu grubun “bekleyin-görün” minvalli tehditkâr mesajlarının...
* Maç esnasında, Beşiktaş taraftarına “şerefsizler” biçiminde hakaret eden AKP milletvekillerinin...
* Maçtan sonra, ekranlarda “zaten bunlar AK Parti karşıtı” garabetinde “meşruiyet” gerekçesi(!) sunan medya tetikçilerinin ne ilgisi var futbolla?
Her şey bir yana, önceki gece şahit olduğumuz “şey”, futbol menşeli olsa; Galatasaray taraftarı sahip çıkma, destek olma ihtiyacı duymazdı herhalde Beşiktaşlılara!
***
Birinci soru malum:
- Kim yaptı?
Orasını, 80 bin kişilik yüksek gerilim ortamında, bindirilmemiş taraftarın insanüstü çabası ve soğukkanlılığı ile “facia”dan dönülen gecede, 67 kişiyi gözaltına alıp salıveren “emniyet” sorumlularımız söylesin!
Ben çocukluğundan beri Beşiktaş taraftarı olan ve hayli tribün tecrübesi bulunan bir sporsever olarak ancak, “kimin yapmadığı”na dair inancımı paylaşabilirim:
- çArşı yapmadı!
Çünkü çArşı, kâr-zarar hesabı yapabilecek stratejik zekaya sahiptir ve böyle bir hadisenin bir tek Beşiktaş’a zarar vereceğini bilir.
Çünkü çArşı’yı, Beşiktaş’a zarar verecek bir eylemin parçası yapmak mümkün değildir.
Gerisi teferruat...
***
Diğer malum soru:
- Neden?
Hakemi, Melo’yu, skoru geçiniz bir kalem...
Benim de aklıma en yatanı:
Hedef çArşı’yı itibarsızlaştırmaktı.
Ha, yeri gelmişken “itibarsızlaştırma” mevzuunu “Gezi”yle irtibatlandıranlardan olmadığımı belirteyim. çArşı, “Gezi”den önce de var olan, daha önemlisi etkisi “Gezi” den çok daha kapsayıcı olan bir ruhun adı!
Gezi eylemlerine destek veren bir çok gazeteci Baş Genel Yayın Yönetmeninin karşısında “Siz nasıl emrederseniz efendim, şehit haberlerini derhal küçültelim, hatta görmezden gelelim” diye ters L pozisyonu alırken, İnönü’nün tribünlerini dev “Şehitler ölmez, vatan bölünmez” pankartıyla kaplıyordu çArşı!
Gaziantep’te minicik bedenler koli bandıyla sarılı tabutlarda uğurlanırken son yolculuklarına ve millete evlatlarının yasını tutmak yasaklanırken, İnönü tribünlerinde“81 il, 81 Türk bayrağı” oluyordu çArşı!
T.C. çArşı’ydı!
Yoksa siz sahiden de “Her yer Taksim her yer direniş” demesinler diye mi sanıyorsunuz tribünlere gelen slogan yasağı?
Anlamak için çArşı’yı, Forza Beşiktaş’ın hemen altında ne yazdığına bakmalı:
“Cumhuriyet devrimlerinin bekçisiyiz!”
“Rakibe” sataşmak için sahaya atlamaz çArşı. Ki bunu en iyi Fatih Terim bilir. “İmparatorluk değil demokrasi” sloganı, herhalde futbol hayatının unutulmazlarından biridir.
En komiği de önceki geceki kepazeliğin altından “yabancı düşmanlığı” çıkarma gayreti;
Alen Markaryan’ın lideri olduğu çArşı’ya ne de uyar değil mi?
(Alen’i yabancı gördüğümden değil; tezgahçıların zekasızlığını anlayın diye verdim bu örneği...)
çArşı’yı “Gezi”yle özdeşleştirmek gücüne hakaret;
çArşı yıllardan bu yana Türkiye’de “muhalefet tribünü” olma özelliğindeydi.
Ve tribün;
Makarna-kömürün karşısındaki en güçlü mevzi!
Ve seçim sathı mahalline girildi!
Bilmem anlatabildim mi?
***
Gözünüzde canlandırın;
Herhangi bir siyasi parti, herhangi bir seçim vaadiyle o formayı, o çocuklara çıkarttırabilir mi?
Peki tam tersi?
Binler, onbinler, yüzbinler, milyonlar dalga dalga “iradelerine sahip çıkmanın tadını” alırlarsa o tribünler sayesinde... Aşkla bağlı oldukları “forma”lar, “iktidar zulmüne boyun eğmemenin” bayrağına dönüşürse, sandığa gittikleri gün “bir daha” teslim olurlar mı?
Sporun siyasallaşmasından bahsetmiyorum;
(Mümkün değil zaten; çok sosyalist, çok anarşist, çok milliyetçi, çok demokrat, çok liberal, çok Müslüman, çok Hristiyan, çok Musevi ama o tribünde aynı dilde itiraz eden bilseniz kimler var...)
Siyasallaştırmak değil, bu “üç maymun” cehenneminde, sporseverleri “aydınlatmak” , toplumu “uyandırmak” tı çArşı’nın yaptığı!
“Şu kadar bilet ver seni alkışlayayım” ekolünden gelse kolaydı; bastırırdı parayı satın alırdı. Ama çArşı, dalkavuk tipi tribüncülük geleneğine de karşı ve yeri geldiğinde “feda” diyen, kendisinden vermeyi bilen, mücadelenin “seyircisi” değil “parçası” haline gelen yeni bir “tarz” inşa etti.
Eh bu da birilerinde “sarımsak görmüş vampir” etkisi yarattı;
Dişlerini gösteriyor ama geçiremiyordu bir türlü...
TOMA, gaz, su olmadı; gelsin “Truva atı”...
Bir şey var yalnız unuttukları:
“Evdeki hesap çArşı’ya uymaz...” da bir Beşiktaş sloganı!
Selcan TAŞÇI, 24 Eylül 2013
selcantasci@gmail.com
(vurgula: ''öncelikle ‘beşiktaş fizan’a da gitse gideriz’ diyen ve bunu 22 Eylül akşamı geçici ikametgah olimpiyat stadı tribünlerinde yerini alarak gösteren bütün beşiktaş’lılara teşekkür ederiz.'') cümlesiyle başlamışlar 22 eylül 2013 beşiktaş-galatasaray maçı ile ilgili açıklamalarına. gerisini sinirlerim hopladığı için okumadım zaten.
(vurgula: ''...bütün beşiktaş’lılara teşekkür ederiz.'') derken??
son zamanlarda ne hükümet ne yalaka medya ne de olayın farkında olmadan çarşı rüzgarına kapılanların abartmaları endişelendiriyor beni. (vurgula: tedirgin edici olan ya çarşı da abartırsa...)
çok seviyoruz;
bizi çok gururlandırdılar;
çok özel ve farklılar;
kahramanlar...
bunların hepsine varım.
ama diğer beşiktaş taraftarından farklılarmış gibi teşekkür etmek mi?!! orada duracaksın arkadaş.
(vurgula: ''...bütün beşiktaş’lılara teşekkür ederiz.'') derken??
son zamanlarda ne hükümet ne yalaka medya ne de olayın farkında olmadan çarşı rüzgarına kapılanların abartmaları endişelendiriyor beni. (vurgula: tedirgin edici olan ya çarşı da abartırsa...)
çok seviyoruz;
bizi çok gururlandırdılar;
çok özel ve farklılar;
kahramanlar...
bunların hepsine varım.
ama diğer beşiktaş taraftarından farklılarmış gibi teşekkür etmek mi?!! orada duracaksın arkadaş.
gezi olaylarıyla beşiktaş'a zarar verdiklerini düşündüğüm taraftar grubumuz.
gezi olaylarıyla eyvallah dedirtmiş, vicdan sahibi asi oluşum.
gezi olaylarında beşiktaş ruhunu sergilemiş şövalye ruhlu semt çocuklarıdır. şu anda beşiktaş a zarar vermek isteyen oluşum en kısa anlatımla para ve siyasettir.
ayrıca sahaya yamaç paraşütü yaparak indiği tahmin edilen çarşının otuz senelik tribün emektarlığı göz ardı edilip, bir grup ergenmiş muamelesi görmesi üzmektedir.
ayrıca sahaya yamaç paraşütü yaparak indiği tahmin edilen çarşının otuz senelik tribün emektarlığı göz ardı edilip, bir grup ergenmiş muamelesi görmesi üzmektedir.
çarşı insanların oluşturduğu bir topluluktur. daha sonra büyüyerek bir kimlik bir duruş halini almıştır. bu kimliği benimseyen insanlar , beşiktaşlı olmaktan önce insan ve vatandaştırlar. yani ülkeleri yağma edilirken, araplara peşkeş çekilip, tüm ilke ve inkilapları yıkılmaya çalışılırken , gerçekleri söyleyen insanlar haksız yere hapislerde sürünürken, toplumsal bir olay karşısında ay dur ben beşiktaşa zarar vermeyim diyemezler, hesap kitap yapamazlar. bir grubun hür iradesi ile gösteri yapması bir şeylerin karşısında olması , gelişmiş ülkelerde takdir edilen bir durumdur, oysa bizim baskıcı hükümetimiz bunu anlayacak kapasiteden milyon yıl uzaktadır. insan olmak onurlu olmak demektir, çarşı ve beşiktaş taraftarı isterse 20 yıl daha şampiyon olmasın önemli değildir, önemli olan insanın onur ve haysiyetini satmaması ,aynaya baktığında kendinden utanmamasıdır.çarşı ve beşiktaş taraftarı bunu başarmıştır.
iktidar emrindeki paralı askerler ve sırtlanlarca yem edilmeye çalışılan efsane grup.
dikkatinizi çekti mi bilmiyorum ama grup ne zaman zayıflasa ( yönetimsel olarak - mesela şuan lider var mı, kim belli değil ) belli başla isimler ve gruplar hemen akbaba ve sırtlanlar gibi beşiktaş tribünlerinin üstüne çöküyor. hepsinin yalanı da hazır "beşiktaş'ta siyaset bla bla" ama aldıkları gücün merkezinin siyaset olduğunu, siyaset olmasa otoparklarda değnekçilikten fazlasını yapamayacak kalibrede olduklarını unutuyor bu arkadaşlar.
hee şurasını da büyük bir keyifle eklemek isterim ki ( keyfimin sebebi olacaklar konusunda önceden çevremi uyarmış olmam ) grubu bu noktaya getirenler de ( yani lidersizlik, başıboşluk ) çArşı grubunu kurduğunu iddia edenler.
her zaman alttan gelen jenerasyonların önünü kesmişler, küstürmüşlerdir ve gelinen nokta ortada.
dikkatinizi çekti mi bilmiyorum ama grup ne zaman zayıflasa ( yönetimsel olarak - mesela şuan lider var mı, kim belli değil ) belli başla isimler ve gruplar hemen akbaba ve sırtlanlar gibi beşiktaş tribünlerinin üstüne çöküyor. hepsinin yalanı da hazır "beşiktaş'ta siyaset bla bla" ama aldıkları gücün merkezinin siyaset olduğunu, siyaset olmasa otoparklarda değnekçilikten fazlasını yapamayacak kalibrede olduklarını unutuyor bu arkadaşlar.
hee şurasını da büyük bir keyifle eklemek isterim ki ( keyfimin sebebi olacaklar konusunda önceden çevremi uyarmış olmam ) grubu bu noktaya getirenler de ( yani lidersizlik, başıboşluk ) çArşı grubunu kurduğunu iddia edenler.
her zaman alttan gelen jenerasyonların önünü kesmişler, küstürmüşlerdir ve gelinen nokta ortada.
--spoiler--
Bu arada tören sonunda Beşiktaş ’ın taraftar grubu Çarşı, Tuncel Kurtiz’in eşi Menend Kurtiz’in omuzlarına bir Beşiktaş atkısı koydu.
--spoiler--
hayat Beşitaşsa ruhu çArşı'dır.
ceyhun yılmaz'ın sesinden mektubu okunan grup.
https://www.youtube.com/watch?v=Iymer64oMOw&feature=youtube_gdata_player
https://www.youtube.com/watch?v=Iymer64oMOw&feature=youtube_gdata_player
en kısa özetiyle çarşı: her şeye karşıdır
isminden, etinden, sütünden para kazanılmaya devam eden ruh. önce atkılardan, sonra polarlardan. derken devam etti karaborsadan. şimdi de adına çıkan kitaplardan.
(bkz: çarşı geliyooor )
(bkz: çarşı geliyooor )
lideri yönetime girmeyi kovalıyordu bir ara, o derece nemalanandır. bu kadar güzelliğin arasında bu lafı hak etmiyo ama napim.
muhteşem bir yardım kampanyasını başarıyla sürdüren taraftar topluluğu. Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da bir çok köy okuluna gönderdikleri defret, kitap, atkı, kıyafet vs. bir çok ürünle gerçekten göz yaşartmaktalar. şuan itibariyle tır hakkari'nin şemdinli ilçesine ulaşmış. örnek alınması ve gurur duyulması gereken hareketler bunlar.
gelibolu'nun en güzel beşiktaşlı abilerinin bir araya gelerek açtığı mekan. çay, kahve, muhabbet ve muhabbet....
Kulüp kayyuma gitmek üzereyken neredeydi.
Yeter demirören diye bağırıyordun değil mi
Fikret başkan önemli işler yapıyor çarşı bir sussun.
Yeter demirören diye bağırıyordun değil mi
Fikret başkan önemli işler yapıyor çarşı bir sussun.
reklama ihtiyacı olmayan nasıl bok atarız diye açığı kollanan taraftar grubu. Bu grubun rakipleri ise fuck you ile maymunu ayırt edemeyecek kadar maldır.
6 şubat 2014 tarihinde sözcüleri saat 21:00'de uğur dündar'a konuk olacaktır. daha doğrusu sevgili uğur dündar çarşı'ya konuk olacaktır. zira program çarşı'da yapılacak
6 şubat 2014 beşiktaş integral forex anadolu efes maçının oynandığı dakikalarda, "uğur dündar ile halk arenası" programında canlı yayın konuğu olan oluşum. beşiktaş çarşı'dan canlı yayın varmış.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?