beşiktaş aşkı

0 /
nbjkask
Beşiktaş aşkı, aşkın ev halidir.
Hani en sıcağımızdır. Yuvamız, coşkularımızı en üst seviyede yaşadığımız, yanımızda tüm sevdiklerimizin olduğu, her karışını adım adım bildiğimiz, her karışında özel anılarımızın olduğu mekandır.Yuva gün gelir bebeğimizle koltukta kafa kafaya uyuduğumuz yerdir.Bazen aşkımızı itiraf ettiğimiz yer.Bazen de coşkumuzla , heyecanımızla öylece çağlayıp ses rekoru kıracak şekilde bendimizi aştığımız yerdir.Yani aşk ile canımızın parçası çocuklarımıza sarılmak, diğer yandan şarkılarla zıplamak, gol sevincinde kendinden geçmek. İşin garibi şu ki yaşamayanın bilemediği için dışarıdan çok basit görülebilir bu sevgi. Bu biraz da anlık bakış açısından mı acaba? Nasıl çocuk kolay olmuyor, olunca da çok kıymetli oluyor... İşte sevgi böyle birşey, aşk ise daha ötesi birşey.Sevelim, sevelim ki aşık olalım.
buiyioldu
aynı zeki demirkubuz'un yaşadığı bir anı olan; bir sabah saat 6 civarı aniden uyanıp yatakta oturup düşünen kardeşine sorulan "noldu?" sorusuna verilen cevap olarak "abi feyyaz napiyodur şimdi?" hikayesi gibi; sabaha karşı uykudan bir anda uyanıp "acaba ilhan mansız napıyodur şimdi?" diye yatakta oturur pozisyonda düşünmektir beşiktaş aşkı.
last director
'99 yılında ondan bana kalan iki şey vardı. biri ömrümün ilk yedi yılını kapsayan ve beraber geçirdiğimiz o yılların yaşandığı şehir, diğeri ise tuttuğunu bildiğim takım, beşiktaş.

o yüzden sıkı sıkı bağlandım ben de hem o şehre hem beşiktaş'a.

aldığım her formanın arkasına plaka kodunu yapıştırdım, [ybkz]swh[/ybkz], çocukluğumu atlatırken gizlediğim tüm kederlerimi beşiktaş üzerinden atıyordum adeta. gol yediğinde ağlıyor, gol attığında ağlıyordum.

2002-2003 sezonunda bir türkiye kupası maçında, mutfakta küçük televizyonda karıncalı trt'den izlediğim maçta, sonradan oyuna giren ilhan mansız'ın uzaktan attığı o muazzam şutun gol olduğu an... barcelona maçında, "odana git yarın okul var" diyen abime inat, gizli gizli odamın kapısının önünde çömelip kulağımı kapıya dayayarak içerideki televizyon sesini dinlediğim o maçta, ilk gol sonrası kendimi tutamayıp içeriye koştuğum an... 2002 - 2003 sezonunda galatasaray derbisinden sonra evde sevinirken forma elimde zıplaya zıplaya farkında olmadan da atletimi yırttığım o an...

ve

diyarbakır'da saffet sağdan gelen ortaya kayarak yaptığı vuruşla topu ağlarımıza gönderdiği o an... samsunspor maçında oyunlar oynandığı o an... gene bir türkiye kupası maçında yasin sülün ve fazlı'nın seri penaltılarda atışları kaçırdığı o an...

hep ağladım...

sevincime, kederime, hüznüme, mutluluğuma her şeyime ortak ettim beşiktaş'ı...

o formayı giyen, o forma için emek veren herkese bu yüzden saygı duydum, güvendim, inandım...

işte böyle bir şeydi benim için beşiktaş aşkı...
miglate
dünyanın en yorgun insanı olmama rağmen beni kayışdağından şirinevlere getirecek kadar büyük bir aşktır.
reira
çoğu kişinin anlayamayacağı, ama yüreğinde büyüten insanların asla vazgeçmeyeceği aşktır. karşılıksızdır. çünkü bu aşk, şampiyonluklardan da, kişilerden de daha önemlidir. bu aşk armayadır.

(bkz: beşiktaşım sevmişiz seni)
dingoc
başka bir kişinin, sizde yer alan modelini anlamasını asla ve asla beklememeniz gereken aşk. beşiktaş aşkı kesinlikle kişiye özeldir. onun için yaptığınız işler, onun uğruna feda ettikleriniz, onun yoluna harcadıklarınızı hiç kimse anlayamaz. bu kişi sizin en yakınınız anne, baba veya sevdiceğiniz bile olsa anlamasını beklememelisiniz.
simsiyah
en masum sevgilerden biridir. canınızın yanmadığı karşılığını aldığınız sevgidir. "gelecekse tüm acılar biz hazırız senden gelsin" derkende sevgimizin sonuçlarında nelere katlanabileceğimizi anlatmışızdır her daim.
dingoc
bu aşkın tarifi yok ki, seni sevmek yaşam biçimi derken aslında tarif ettiğimiz eylemdir. herkesin yöntemi, metodu farklıdır ya, sevdiği öz aynıdır. sevmek sözü az kalsa da eylemin kendisi için, kul dili buna yeter
0 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol