beşiktaş akatlar spor kompleksi
pazar günü[ybkz]swh[/ybkz] 2 voleybol maçına ev sahipliği yapacaktır.
(bkz: 15 aralık 2013 beşiktaş bornova anadolu lisesi maçı)
(bkz: 15 aralık 2013 beşiktaş bursa bşb maçı)
(bkz: 15 aralık 2013 beşiktaş bornova anadolu lisesi maçı)
(bkz: 15 aralık 2013 beşiktaş bursa bşb maçı)
çarşamba günü[ybkz]swh[/ybkz] 2 basketbol maçına ev sahipliği yapacaktır.
(bkz: 25 aralık 2013 beşiktaş ceyhan belediyesi maçı)
(bkz: 25 aralık 2013 beşiktaş integral forex aliağa petkim maçı)
(bkz: 25 aralık 2013 beşiktaş ceyhan belediyesi maçı)
(bkz: 25 aralık 2013 beşiktaş integral forex aliağa petkim maçı)
4 kupalı şampiyonluk sezonundaki sinan erdem performanslarını saymazsak, basketbolda beşiktaş taraftarı'nın oyuna katkısının maksimuma ulaşabildiği tek salondur. ki orada da işte anca derbi maç olursa.
basketbolda beşiktaş taraftarının oyuna katkısının maksimuma ulaşabileceği 1 numaralı salondur. tek salon mu sanmıyorum umarım değildir o zaman bu deplasmandaki beşiktaş taraftarının beşiktaş'a hiçbir katkısı yoktur anlamına gelir. bu acıtır.
ankara arena'da maçların peşpeşe olmasından dolayı tribünlerin organizasyon tarafından bölünerek beşiktaş'ın seyirci gücünün azalmasından mütevellit akıllara hayıflanmayla ve özlemle gelen spor salonudur. dünkü maçta[ybkz]swh[/ybkz] sadece kale arkası bizimdi, yan tarafı çekirdekçi numaralı tribündü zaten ve yarısı ayrılmıştı. orada da insanlar ellerinden geleni yaptılar. tabii salon, hayatlarında hiç maça gitmemiş ya da 1-2 kere gitmiş genç arkadaşlarımızla, eşiyle çocuğuyla seyrek olan maçların coşkusunu yaşamak isteyen ailelerle dolu olunca gerçek çarşı desibeline ulaşılamamış olunabilir, doğrudur ancak bu beşiktaş semti kültürüyle yetişmeyen ya da beşiktaş'a hiç maç izlemeye gitmemiş, gidememiş ya da 1-2 kere gidebilmiş insanların desibel rekoru kırmalarını beklemek de biraz acımasızcadır diye düşünüyorum. türkiye'nin neresine giderseniz gidin beşiktaş'a mabedinden yani akatlar spor kompleksi'nden daha fazla desibelle seyirci desteği gelmeyecektir. çünkü ne her 2 haftada bir maçları vardır ne de semt kültürü. ve çarşı ankara gibi vasat, kendini aşamamış bir oluşum da olunca istanbul'dan bakanların tatmin olması kolay da değil. ama o heyecanı insanlarda görmek, gözlerindeki parıltıyı hissetmektir aslolan.
sıfırdan salon yapıyorsun neden sadece 3500 kişilik yapıyorsun sorusunu akıllara getiren salondur.
tamam dolunca etkisi güzel oluyor, genel olarak bunu bile dolduramıyoruz da bazı liselerin salonu gibi yapmaya da gerek yok. yap 10 bin kişilik kullan adam gibi de elin salonuna ihtiyaç duyma.
ayrıca her yıl adam gibi takımlar kurarsak o salon da dolar ya da en azından iyi bir sayıya oynarız.
tamam dolunca etkisi güzel oluyor, genel olarak bunu bile dolduramıyoruz da bazı liselerin salonu gibi yapmaya da gerek yok. yap 10 bin kişilik kullan adam gibi de elin salonuna ihtiyaç duyma.
ayrıca her yıl adam gibi takımlar kurarsak o salon da dolar ya da en azından iyi bir sayıya oynarız.
#337060
sanırım maçın gerginliğiyle tam anlatamamışım ne demek istediğimi. ankara'da veya başka deplasmanlardaki taraftarın etkisizliğini vurgulamak için yazmadım bunu. mesela geçen sezon, euroleague'de oynuyor olmamız sebebiyle, tüm iç saha maçlarımızı abdi ipekçi spor salonu'nda oynadık. ancak, sezon başlangıcındaki cumhurbaşkanlığı kupası maçı haricinde, tek bir maçta bile o salonu tamamen dolduramadık (galatasaray ve fenerbahçe derbileri dahil). nispeten dolu olan derbilerde ise, bench arkası tribününün orta yukarı kısmında toplanan kitle, çoğunlukla maçtan tamamiyle kopuk bir şekilde goygoy yaptı. bir tek euroleague top 16 turunun son haftasında oynadığımız fenerbahçe ülker maçında takıma etki edebildi taraftar. koca sezonda bir tek maç, o da zaten "şeref galibiyeti"ydi. yani demek istediğim, beşiktaş taraftarının basketbola yabancılığı. mesela, destekleyenlerini taraftardan saymadığımız anadolu efes'in euroleague'deki iç saha maçlarını, gidip salonda izleyin bir. ben en son real madrid ile oynadıkları maçı izledim ve sayıyla sonuçlanan her hücumda, artı rakip takımın her hücumunda, kulakları sağır eden bir gürültü oluyordu salonda. çünkü efes'i destekleyen insanların çoğu, basketol âşığı insanlar. hatta bu sebeple, maç bitiminde real madrid'i de ayakta alkışladılar. tamam, kabul, onlar "taraftar" değiller, takım aşkı falan söz konusu değil, tamam. ama basketbolda oyuna etki etmek, tam olarak öyle bir şey işte. kaybettiler, o ayrı; efes'in mallığı ve rakibin, tüm turnuvalarda namağlup devam eden real madrid olması sebebiyle. türkiye'den örnek vereyim diye efes'i seçtim, ha bir de karşıyaka taraftarı var, onlar da bu konuda oldukça iyiler. ama en iyisi için, partizan tribünlerine bakmak lazım elbette.
edit: akatlar'da da sezonda 1, bilemedin 2 maçta etkili olabiliyoruz ayrıca. onda da salonun kıç kadar, tribünlerin de sahanın dibinde olmasının etkisi büyük. o kadar yakın ki, tribünlerin en ön sırasına güvenlik görevlilerini oturtup, seyircinin oturmasına izin vermiyorlar. rakip de ergin ataman'ın beşiktaş milangaz karması olunca, o etki zaten kaçınılmaz oluyor. ama sürekliği, ne yazık ki yok. bilakis, ben çoğu maçta, pota arkasındaki goygoycu grup yüzünden saç baş yoluyorum. hatta bir gün o tarafa doğru bağırıp isyan bile etmiştim, o derece.
sanırım maçın gerginliğiyle tam anlatamamışım ne demek istediğimi. ankara'da veya başka deplasmanlardaki taraftarın etkisizliğini vurgulamak için yazmadım bunu. mesela geçen sezon, euroleague'de oynuyor olmamız sebebiyle, tüm iç saha maçlarımızı abdi ipekçi spor salonu'nda oynadık. ancak, sezon başlangıcındaki cumhurbaşkanlığı kupası maçı haricinde, tek bir maçta bile o salonu tamamen dolduramadık (galatasaray ve fenerbahçe derbileri dahil). nispeten dolu olan derbilerde ise, bench arkası tribününün orta yukarı kısmında toplanan kitle, çoğunlukla maçtan tamamiyle kopuk bir şekilde goygoy yaptı. bir tek euroleague top 16 turunun son haftasında oynadığımız fenerbahçe ülker maçında takıma etki edebildi taraftar. koca sezonda bir tek maç, o da zaten "şeref galibiyeti"ydi. yani demek istediğim, beşiktaş taraftarının basketbola yabancılığı. mesela, destekleyenlerini taraftardan saymadığımız anadolu efes'in euroleague'deki iç saha maçlarını, gidip salonda izleyin bir. ben en son real madrid ile oynadıkları maçı izledim ve sayıyla sonuçlanan her hücumda, artı rakip takımın her hücumunda, kulakları sağır eden bir gürültü oluyordu salonda. çünkü efes'i destekleyen insanların çoğu, basketol âşığı insanlar. hatta bu sebeple, maç bitiminde real madrid'i de ayakta alkışladılar. tamam, kabul, onlar "taraftar" değiller, takım aşkı falan söz konusu değil, tamam. ama basketbolda oyuna etki etmek, tam olarak öyle bir şey işte. kaybettiler, o ayrı; efes'in mallığı ve rakibin, tüm turnuvalarda namağlup devam eden real madrid olması sebebiyle. türkiye'den örnek vereyim diye efes'i seçtim, ha bir de karşıyaka taraftarı var, onlar da bu konuda oldukça iyiler. ama en iyisi için, partizan tribünlerine bakmak lazım elbette.
edit: akatlar'da da sezonda 1, bilemedin 2 maçta etkili olabiliyoruz ayrıca. onda da salonun kıç kadar, tribünlerin de sahanın dibinde olmasının etkisi büyük. o kadar yakın ki, tribünlerin en ön sırasına güvenlik görevlilerini oturtup, seyircinin oturmasına izin vermiyorlar. rakip de ergin ataman'ın beşiktaş milangaz karması olunca, o etki zaten kaçınılmaz oluyor. ama sürekliği, ne yazık ki yok. bilakis, ben çoğu maçta, pota arkasındaki goygoycu grup yüzünden saç baş yoluyorum. hatta bir gün o tarafa doğru bağırıp isyan bile etmiştim, o derece.
asla bir ahmet fetgeri spor salonu değildir.
küçücük tefecik olmasına rağmen sevdiğim spor salonu. tribün küçük olmasından dolayı bayağı etkili, ama yetersiz bir yer mi evet.
sahne platformu bulunan pota arkası tarafında düzenlemelere gidilecek olan salon. söz konusu sahne oradan kaldırılıp 250 kişilik tribün yapılacak.
Başkanın bugün yaptığı açıklamaya göre 15bin kişilik yeni spor salonun yapılacağı yer.
(bkz: israf)
15 ekim 2016 beşiktaş sompo japan muratbey uşak maçı ile kapılarını tekrar bize açan salon. özlediğimizi pek söyleyemem ama sonuçta salonumuz, evimizdir. ortamı bile başka güzel
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?