şampiyonluğu elleriyle verip ağlaşan bir camia haline geldi. üzerine yapışan ağlak, loser kimlikten kurtulması için tasfiyeye ihtiyacı var. divan, kongre, yönetim ve profesyoneller... büyük temizlik gerekiyor.
beşiktaş
bu sezon çok umutlandıran takım. şimdi şampiyonlar ligi olur mu acaba demek ağır geliyor. bir sürü bahanemiz var; mali durumumuz kötü, stadımız yok, rakiplerimiz kirli, medya üstümüze geliyor, hakemler hiç adaletli davranmıyor, yönetim güçlü duramıyor, bilic hatalı ve daha niceleri. bunlar tartışılır evet. ama bir yandan bu zorluklarla şampiyonluk yarışını son 3-4 haftaya kadar zorlamış bir beşiktaş, diğer yanda ipler elindeyken kaleye şut çekemeyen, elinde olanı tutamayan bir şampiyonluk adayı vardı sonuç olarak. içim soğumadı o maç[ybkz]swh[/ybkz]tan beri. bizim yapabileceğimiz bu demek ki. şartlar bizi üzmekten vazgeçmiyor, biz de üzülmekten umutlanmaktan bıkmıyoruz işte. beşiktaş'ı yıllardır destekleyen bi abi dedi ki "vallahi kaç senelik beşiktaşlıyım, beşiktaş'ın bana pek mutluluk getirdiğini görmedim." neymiş demek ki geçmişten çok farklı olmayacakmış, biz de hep kötü günde sevmeye devam edecekmişiz.
Kurtuluşunu artık satılmasında gördüğüm takımım.
Abramovic vari bir eleman alıp adam etmedikçe şampiyonlukta başarı da hayal.
Abramovic vari bir eleman alıp adam etmedikçe şampiyonlukta başarı da hayal.
futbolla ilgili olarak konuşursak, en büyük sorunu; aciz yönetim, zavallı hoca, ezik taraftar, ezik futbolcular olan kulüp.
-yönetimi dönüm maçlarına kendine yakın bir hakem tayin ettiremez. onu da geçtim adil yönetecek hakem bile atanamaz maçlarımıza. nerede bir gs aşığı halis, nerede bir fb aşığı bülent bizim maçlara verilir. mal mal izlerler. fikret orman divan kurulu'nda, kongrelerde yalçın karadeniz ve diğer muhaliflere yaptığı giderin yarısını tff'ye mhk'ya ve sarılara yapamaz. bakın f.o yalçın karadeniz'e neden sataşıyor değil benim sorunum, yalçın karadeniz ve tayfasını sevmemi kulüpten temizlenmeleri de gerekir. fakat üstüne bastığım nokta rakiplere karşı kedi gibi kendisi. kardeşim bu yönetimden ya başkanı, ya da önemli bir yöneticisi derbi veya önemli bir maç öncesi çıkacak, diyecek ki: ''maçımıza atanan hakemin beşiktaş ile ilgili geçmiş dosyası kabarık. beşiktaş'a karşı çok art niyetli bir arkadaş. maçı düzgün yönetmezse düdüğünü astırırız ömür boyu, haberi olsun'' budur olay. veya o hakemi o maça hiç tayin ettirmemektir. bak hacıosman bile bülent yıldırım'ı aradı bir güzel konuştu. bülent o maçta fb lehine karar veremedi. yoksa daha çook bülent yıldırımlar emrecim emrecim der, rakip topçular hocanın üzerine yürüyüp küfürler savurur.
-hocası aşırı derecede zavallı. sadece bu da değil; öngörü yeteneği yok, çapsız, aciz bir adam. türkiye kupası'ndaki adana demir maçına full kadro çıkar takımı dinlendireceği yerde, şampiyonluk yolundaki önemli viraj eses'e karşı rotasyon yapar. fb ve gs'den deplasmanda puan alamaz. derbilerde kendi sahasında bile maç başından itibaren takımını kapanmaya yönelik oynatır. bu kadar zavallıdır, rakipten korkar. üstelik rakip dediğimde hamza ve ismail. tek bir kere taraftarlarına ''bilic şu hamleyi yaptı da maçı aldık, yoksa bu maçtan puan alamazdık bak'' dedirtmemiştir. oyuna müdahaleleri çok yanlış. takım baskı altındayken sadece izliyor acizce. kupa yok, derbi yok, vs vs uzar gider. bu çapsızı anlatmaya gerek yok artık.
-taraftar ezik. yenilmeye, başarısızlığa endekslenmiş. hayatı tahammül etmeye odaklanmış, sürekli takımını ve kulübünü küçük görer hale gelmiş. öyle ki; ronaldo'lu messi'li zlatan'lı dünya karmasından oluşsa beşiktaş yine de derler kadro derinliğimiz yok, oyuncularımız iyi değil. takım, 2. olup direkt cl'ye giderek 20 milyon avro kasasına koyacak durumdadır. çapsız hocası gider 2.liği gs'ye ikram eder, buna tahammül eder, bunu savunur. gözünün önündeki gerçeği göremez. başarısızlığa tahammül etmeye alışmış çünkü. dany gibi transferleri bile korumak amaçlı kafasından saçma argümanlar uydurur. o dany ki gs maçında penaltı yaptıran. o dany ki, penaltıyı yaptırdıktan sonra pis pis sırıtıp elleri başında yerde yatan... geçmiş yıllarda beşiktaş'ta görev yapmış ve efsane olarak nitelendiren adamları küçümserler. misal rıza hoca, samet hoca, mehmet hoca. savundukları bilic'in tek başarısı, tek kupası yoktur. adam t.d kariyerine loser olarak başladı hırvatistan ile türkiye'den yediği 120. dakika golüyle. var mı dahası ? samet hoca sinan kurumuş, gökhan süzen, niang vs gibi topçularla 3. olmuş feda sezonunda, 2-3 milyon euroluk transfer bütçesiyle. aynı şekilde rıza hoca gitmiştir aslanlar gibi kadıköy'de japon bayrağını dikip gelmiştir. bilic efendiye her istediği verildi ama adamın her hatasını savunuyor taraftar. e bilic efendi de 3. oldu. ilginç gerçekten. ha ben rıza çalımbay, samet aybaba gelsin demiyorum. ama bu kadar arkasından koşup, allayıp pulladığınız bilic, yerin dibine batırdığınız efsanelerden iyi değil. neyse taraftarla ilgili olarak devam edeyim teknik adam mevzusunu kapayıp. sürekli ağlaşıyoruz. hakem diye ağlaşıyoruz, tff diye ağlaşıyoruz, takım kötü diye ağlaşıyoruz. hem taraftar, hem yönetim dimdik olacak. o zaman futbolcular da bunu görüp dimdik duracak. gidecek topçumuz en ufak faulde hakeme itiraza. hocası yürüyecek hakemin üzerine. bu işler böyle oluyor artık. taraftarın burada da üzerine düşen dik durmak, ağlaşmamak.
-futbolcular ezik. 3 gün önce 14 mayıs'ta oynanan akhisar maçında rakip topçular 2-3 kere beşiktaşlı oyunculara kırmızılık şekilde girdi. tek oyuncu hakemin başına üşüşmedi. hakem sarıyı verdi geçti gitti izliyor bütün takım. gideceksin sarı kartlık bile olsa pozisyon hakemin başının etini yiyeceksin. ama yok. herkesin üzerinde bir ölü toprak.
içimi döktüm bir kerede. dağınık yazdım, mutlaka yazım hatası, anlatım bozukluğu yapmışımdır. affola...
-yönetimi dönüm maçlarına kendine yakın bir hakem tayin ettiremez. onu da geçtim adil yönetecek hakem bile atanamaz maçlarımıza. nerede bir gs aşığı halis, nerede bir fb aşığı bülent bizim maçlara verilir. mal mal izlerler. fikret orman divan kurulu'nda, kongrelerde yalçın karadeniz ve diğer muhaliflere yaptığı giderin yarısını tff'ye mhk'ya ve sarılara yapamaz. bakın f.o yalçın karadeniz'e neden sataşıyor değil benim sorunum, yalçın karadeniz ve tayfasını sevmemi kulüpten temizlenmeleri de gerekir. fakat üstüne bastığım nokta rakiplere karşı kedi gibi kendisi. kardeşim bu yönetimden ya başkanı, ya da önemli bir yöneticisi derbi veya önemli bir maç öncesi çıkacak, diyecek ki: ''maçımıza atanan hakemin beşiktaş ile ilgili geçmiş dosyası kabarık. beşiktaş'a karşı çok art niyetli bir arkadaş. maçı düzgün yönetmezse düdüğünü astırırız ömür boyu, haberi olsun'' budur olay. veya o hakemi o maça hiç tayin ettirmemektir. bak hacıosman bile bülent yıldırım'ı aradı bir güzel konuştu. bülent o maçta fb lehine karar veremedi. yoksa daha çook bülent yıldırımlar emrecim emrecim der, rakip topçular hocanın üzerine yürüyüp küfürler savurur.
-hocası aşırı derecede zavallı. sadece bu da değil; öngörü yeteneği yok, çapsız, aciz bir adam. türkiye kupası'ndaki adana demir maçına full kadro çıkar takımı dinlendireceği yerde, şampiyonluk yolundaki önemli viraj eses'e karşı rotasyon yapar. fb ve gs'den deplasmanda puan alamaz. derbilerde kendi sahasında bile maç başından itibaren takımını kapanmaya yönelik oynatır. bu kadar zavallıdır, rakipten korkar. üstelik rakip dediğimde hamza ve ismail. tek bir kere taraftarlarına ''bilic şu hamleyi yaptı da maçı aldık, yoksa bu maçtan puan alamazdık bak'' dedirtmemiştir. oyuna müdahaleleri çok yanlış. takım baskı altındayken sadece izliyor acizce. kupa yok, derbi yok, vs vs uzar gider. bu çapsızı anlatmaya gerek yok artık.
-taraftar ezik. yenilmeye, başarısızlığa endekslenmiş. hayatı tahammül etmeye odaklanmış, sürekli takımını ve kulübünü küçük görer hale gelmiş. öyle ki; ronaldo'lu messi'li zlatan'lı dünya karmasından oluşsa beşiktaş yine de derler kadro derinliğimiz yok, oyuncularımız iyi değil. takım, 2. olup direkt cl'ye giderek 20 milyon avro kasasına koyacak durumdadır. çapsız hocası gider 2.liği gs'ye ikram eder, buna tahammül eder, bunu savunur. gözünün önündeki gerçeği göremez. başarısızlığa tahammül etmeye alışmış çünkü. dany gibi transferleri bile korumak amaçlı kafasından saçma argümanlar uydurur. o dany ki gs maçında penaltı yaptıran. o dany ki, penaltıyı yaptırdıktan sonra pis pis sırıtıp elleri başında yerde yatan... geçmiş yıllarda beşiktaş'ta görev yapmış ve efsane olarak nitelendiren adamları küçümserler. misal rıza hoca, samet hoca, mehmet hoca. savundukları bilic'in tek başarısı, tek kupası yoktur. adam t.d kariyerine loser olarak başladı hırvatistan ile türkiye'den yediği 120. dakika golüyle. var mı dahası ? samet hoca sinan kurumuş, gökhan süzen, niang vs gibi topçularla 3. olmuş feda sezonunda, 2-3 milyon euroluk transfer bütçesiyle. aynı şekilde rıza hoca gitmiştir aslanlar gibi kadıköy'de japon bayrağını dikip gelmiştir. bilic efendiye her istediği verildi ama adamın her hatasını savunuyor taraftar. e bilic efendi de 3. oldu. ilginç gerçekten. ha ben rıza çalımbay, samet aybaba gelsin demiyorum. ama bu kadar arkasından koşup, allayıp pulladığınız bilic, yerin dibine batırdığınız efsanelerden iyi değil. neyse taraftarla ilgili olarak devam edeyim teknik adam mevzusunu kapayıp. sürekli ağlaşıyoruz. hakem diye ağlaşıyoruz, tff diye ağlaşıyoruz, takım kötü diye ağlaşıyoruz. hem taraftar, hem yönetim dimdik olacak. o zaman futbolcular da bunu görüp dimdik duracak. gidecek topçumuz en ufak faulde hakeme itiraza. hocası yürüyecek hakemin üzerine. bu işler böyle oluyor artık. taraftarın burada da üzerine düşen dik durmak, ağlaşmamak.
-futbolcular ezik. 3 gün önce 14 mayıs'ta oynanan akhisar maçında rakip topçular 2-3 kere beşiktaşlı oyunculara kırmızılık şekilde girdi. tek oyuncu hakemin başına üşüşmedi. hakem sarıyı verdi geçti gitti izliyor bütün takım. gideceksin sarı kartlık bile olsa pozisyon hakemin başının etini yiyeceksin. ama yok. herkesin üzerinde bir ölü toprak.
içimi döktüm bir kerede. dağınık yazdım, mutlaka yazım hatası, anlatım bozukluğu yapmışımdır. affola...
(bkz: seni sevdik biz acılarınla)
bu ligde oynamaması gereken takım,dün galatasaray ve bugun fenerbahçe maçlarını gördükten sonra bu takım ağzıyla kuş tutsa şampiyon yapmazlar bu takımı,herşey dümen herşey varyata ve türk milletine izlettirilen tiyatro.
acı çeken kulübümüz, canımız, ciğerimiz.
https://pbs.twimg.com/media/CFT91oeWgAIDcLL.jpg:large
https://pbs.twimg.com/media/CFT91oeWgAIDcLL.jpg:large
2014-2015 futbol sezonunda, toplamda 360 dakika oynanan derbilerin hiçbirinde bırakın puan almayı, gol bile atamayarak tarihe geçmiş kulüp.
resmi siteden aziz yıldırım'ın yeniden başkan seçilmesini tebrik etmiş olan kulüp.
http://www.bjk.com.tr/tr/haber/62797/
http://www.bjk.com.tr/tr/haber/62797/
pfdk'dan yine ceza yemiş olan canım kulübüm.
alıntı--
BEŞİKTAŞ A.Ş.'nin, 29.05.2015 tarihinde Osmanlı Stadında oynanan BEŞİKTAŞ A.Ş. - GENÇLERBİRLİĞİ Spor Toto Süper Lig Süleyman Seba Sezonu müsabakasında, taraftarlarının neden olduğu çirkin ve kötü tezahürat nedeniyle ve bu eylemin aynı sezon içinde ev sahibi olduğu müsabakada 7. kez gerçekleştirilmesinden dolayı TRİBÜN KAPATMA ve 350.000.-TL PARA CEZASI ile cezalandırılmasına, Cezanın ihlalin gerçekleştirildiği maraton ve kapalı tribünde infaz edilmesine, FDT'nin 53/4. Maddesi uyarınca cezaya neden olan tribünlere ilgili müsabakada giriş yapan taraftarların elektronik bilet kapsamındaki kartlarının bloke edilmesi suretiyle ilgili cezanın infaz edildiği müsabakaya girişleri engellenmesine,
alıntı--
http://www.ntv.com.tr/spor/pfdkdan-besiktasa-saha-kapatma-cezasi,c0EcmpNR4U6RRQDulvyW2A
alıntı--
BEŞİKTAŞ A.Ş.'nin, 29.05.2015 tarihinde Osmanlı Stadında oynanan BEŞİKTAŞ A.Ş. - GENÇLERBİRLİĞİ Spor Toto Süper Lig Süleyman Seba Sezonu müsabakasında, taraftarlarının neden olduğu çirkin ve kötü tezahürat nedeniyle ve bu eylemin aynı sezon içinde ev sahibi olduğu müsabakada 7. kez gerçekleştirilmesinden dolayı TRİBÜN KAPATMA ve 350.000.-TL PARA CEZASI ile cezalandırılmasına, Cezanın ihlalin gerçekleştirildiği maraton ve kapalı tribünde infaz edilmesine, FDT'nin 53/4. Maddesi uyarınca cezaya neden olan tribünlere ilgili müsabakada giriş yapan taraftarların elektronik bilet kapsamındaki kartlarının bloke edilmesi suretiyle ilgili cezanın infaz edildiği müsabakaya girişleri engellenmesine,
alıntı--
http://www.ntv.com.tr/spor/pfdkdan-besiktasa-saha-kapatma-cezasi,c0EcmpNR4U6RRQDulvyW2A
2014-2015 sezonunda pfdk'dan en fazla para cezası alan kulüp. şaşırdınız mı. ben şaşırmadım.
spoiler--
Siyah-beyazlı kulübe 1 milyon 809 bin 500 lira para cezası verildi. Beşiktaş'ı 1 milyon 750 bin lirayla Fenerbahçe takip ederken, listede 1 milyon 593 bin 500 lirayla Bursaspor üçüncü, 1 milyon 520 bin 500 lirayla da Trabzonspor dördüncü sırada yer aldı.
spoiler--
spoiler--
Siyah-beyazlı kulübe 1 milyon 809 bin 500 lira para cezası verildi. Beşiktaş'ı 1 milyon 750 bin lirayla Fenerbahçe takip ederken, listede 1 milyon 593 bin 500 lirayla Bursaspor üçüncü, 1 milyon 520 bin 500 lirayla da Trabzonspor dördüncü sırada yer aldı.
spoiler--
neden diye soranlara; ne yapayım diyorum. ne yapayım...
gece sessizliğinde de, en ateşli kalabalıklarda bile tutkuyla bağlandığım tek şey işte.
ilk formayı 10 yaşında sırtıma geçirmiştim. beyaz bir forma önünde kocaman beko yazıyordu. sırt numarası 8'di.
sınıfta tek formalı çocuk yapmıştı bu beni. beden eğitimi derslerini özlemle beklemek mi dersin, önlüğün altında her derste giyinmek mi dersin...
her şeyimdi o forma. yatarken, bahçede çapa yaparken, gezerken, koşarken... hatta bölgesel koşu yarışmalarında madalyamı alırken bile sırtımdaydı o şanlı forma.
kaymakam madalyamı verirken beşiktaş'lımısın yavrum diye sormuştu. heyecanla evet demiştim. pazartesi kaymakamlık binasına gel demişti. biraz heyecan, biraz korkuyla makama gitmiştim. formanın şortu, çorapları, bir çift krampon ve siyah beyaz bir top almıştı bana. yerimde duramıyordum. bir an önce çıkıp forma üstünün devamını giyinip dışarı çıkmak istiyordum. hazır okullar tatil... havamdan geçilmezdi.
bende beşiktaş'lıyım demişti. istanbul'da beşiktaş maçına gittim ben. stadyumda maç izlemek çok zevklidir demişti. umarım sende izlersin bir gün diye de eklemişti.
stadyumda maç izlemek bir kenara istanbul bile ulaşılamaz bir ülke gibiyken benim için; amatör branşlara varana dek karşılaşmaları izleme fırsatı buluyorum. tayini çıktığında ise bindiği araba kaybolana dek arkasından baka kalmıştım. camdan kafasını uzatıp en büyük beşiktaş diye bağırdığı hatırlıyorum. silinmez, unutulmaz bir anıydı benim için.
lakin gittikten 1 ay sonra ilçede büyük bir kavgaya karışmıştı akrabalarım. o kavgada bende nasibimi yaşıtlarımdan almıştım. yırtılmış formam. kafamda kırılmıştı ama acısını hissetmiyordum bile. formam yakasından aşağı kadar yırtılmıştı. çok koymuştu bana. devlet memuru olan babam tayini çıkan kaymakam ile birgün konuşurken durumu anlatmıştı. birgün posta'dan bir paket bir takım forma gelmişti bana. bu sefer 10 numaraydı formam...hayatımda çok büyük bir yere sahip o kaymakam'a şükranlarımı, saygılarımı yolluyorum. benim dönüm noktalarımdandır kendisi. hayatımda büyük bir yere sahiptir. sevgili kaymakam beey okuyorsan buraları çeppo hala beşiktaş'lı. hemde tutkuyla, aşkla, sevdayla...
çeppo:solak
gece sessizliğinde de, en ateşli kalabalıklarda bile tutkuyla bağlandığım tek şey işte.
ilk formayı 10 yaşında sırtıma geçirmiştim. beyaz bir forma önünde kocaman beko yazıyordu. sırt numarası 8'di.
sınıfta tek formalı çocuk yapmıştı bu beni. beden eğitimi derslerini özlemle beklemek mi dersin, önlüğün altında her derste giyinmek mi dersin...
her şeyimdi o forma. yatarken, bahçede çapa yaparken, gezerken, koşarken... hatta bölgesel koşu yarışmalarında madalyamı alırken bile sırtımdaydı o şanlı forma.
kaymakam madalyamı verirken beşiktaş'lımısın yavrum diye sormuştu. heyecanla evet demiştim. pazartesi kaymakamlık binasına gel demişti. biraz heyecan, biraz korkuyla makama gitmiştim. formanın şortu, çorapları, bir çift krampon ve siyah beyaz bir top almıştı bana. yerimde duramıyordum. bir an önce çıkıp forma üstünün devamını giyinip dışarı çıkmak istiyordum. hazır okullar tatil... havamdan geçilmezdi.
bende beşiktaş'lıyım demişti. istanbul'da beşiktaş maçına gittim ben. stadyumda maç izlemek çok zevklidir demişti. umarım sende izlersin bir gün diye de eklemişti.
stadyumda maç izlemek bir kenara istanbul bile ulaşılamaz bir ülke gibiyken benim için; amatör branşlara varana dek karşılaşmaları izleme fırsatı buluyorum. tayini çıktığında ise bindiği araba kaybolana dek arkasından baka kalmıştım. camdan kafasını uzatıp en büyük beşiktaş diye bağırdığı hatırlıyorum. silinmez, unutulmaz bir anıydı benim için.
lakin gittikten 1 ay sonra ilçede büyük bir kavgaya karışmıştı akrabalarım. o kavgada bende nasibimi yaşıtlarımdan almıştım. yırtılmış formam. kafamda kırılmıştı ama acısını hissetmiyordum bile. formam yakasından aşağı kadar yırtılmıştı. çok koymuştu bana. devlet memuru olan babam tayini çıkan kaymakam ile birgün konuşurken durumu anlatmıştı. birgün posta'dan bir paket bir takım forma gelmişti bana. bu sefer 10 numaraydı formam...hayatımda çok büyük bir yere sahip o kaymakam'a şükranlarımı, saygılarımı yolluyorum. benim dönüm noktalarımdandır kendisi. hayatımda büyük bir yere sahiptir. sevgili kaymakam beey okuyorsan buraları çeppo hala beşiktaş'lı. hemde tutkuyla, aşkla, sevdayla...
çeppo:solak
--alıntı--
Beşiktaş, futbolcu ihracatında kendisini aştı... Demba Ba'yı 13 milyon Euroya Çin'e, Atınç Nukan'ı da 5 milyon Euroya Almanya'ya gönderip 18 milyon Euro kazanan siyah beyazlı kulüp, son 10 yıllık dönemde takımdan ayrılan 96 futbolcudan elde ettiği gelirden daha fazlasını kasasına koyacak. Kara Kartal, 96 oyuncudan sadece 22'sini kiralama ya da satma yoluyla başka kulüplere gönderip 17.5 milyon Euro kazanç sağlarken diğer 74 futbolcu ise bedelsiz olarak başka takımlara transfer oldu.
--alıntı--
Beşiktaş, futbolcu ihracatında kendisini aştı... Demba Ba'yı 13 milyon Euroya Çin'e, Atınç Nukan'ı da 5 milyon Euroya Almanya'ya gönderip 18 milyon Euro kazanan siyah beyazlı kulüp, son 10 yıllık dönemde takımdan ayrılan 96 futbolcudan elde ettiği gelirden daha fazlasını kasasına koyacak. Kara Kartal, 96 oyuncudan sadece 22'sini kiralama ya da satma yoluyla başka kulüplere gönderip 17.5 milyon Euro kazanç sağlarken diğer 74 futbolcu ise bedelsiz olarak başka takımlara transfer oldu.
--alıntı--
15 maçta 11 galibiyet, 2 beraberlik ve 2 mağlubiyet alan takımımız. +18 averaja sahip olan tek takım. yalnız +18 çok manidar olmuş.
diğer rakipleri gibi yıldız isimlerden ziyade, iyi araştırarak patlama yapmaya hazır futbolcular transfer etmemiz gerek, başımızda şenol güneş gibi futbolcu parlatmakta bir usta varken renklilerin gazına gelmemesi gereken türkiye liglerinde ki en potansiyelli, avrupa'da da ses getirecek bir kadro yapısına sahip canım takımım.
osmanlı türkleri tarafından kurulan, türkiye türkleri tarafından yaşatılan aşk.
has türk takımıdır. [ybkz]swh[/ybkz]
has türk takımıdır. [ybkz]swh[/ybkz]
galatasaray ve fenerbahçe tarafından artık rakip görülmeyen canım takımım, hayatımın anlamı. şu hali gerçekten canımı acıtıyor. 3. büyük olmamız realite haline gelmeye başladı. mesela önemli bir transfer yapıyoruz, sevinemiyoruz bile. adamlar direk "şampiyon mu olacaksınız eheheh." diyor ve sezon sonunda haklı da çıkıyorlar. çıldırıyorum bu duruma. geçen sene kaçan şampiyonluk bin yılın fırsatıydı belki de. mhk'sini,tff'sini, olimpiyatını alayını üst üste koyup ezecektik, büyüklüğümüzü tekrar hatırlatacaktık. belki de beşiktaş'ın kurtuluşuydu geçen sene statsız şampiyonluk. ah amk ah.
ingiltere'de manchester city,
ispanya'da atletico madrid,
almanya'da schalke 04,
italya'da roma,
fransa'da marsilya,
hollanda'da az alkmaar ne ise türkiye'de de kendisi odur.
ispanya'da atletico madrid,
almanya'da schalke 04,
italya'da roma,
fransa'da marsilya,
hollanda'da az alkmaar ne ise türkiye'de de kendisi odur.
alıntı--
gerçekten bir ayrıcalıktır. hem de her yönüyle... giriyorum youtube'a. bir sürü küçüçük beşiktaşlı çocuk. aynı kardeşim gibi hepsi. daha kitap demeyi öğrenmeden şampiyon beşiktaş demeyi öğrenmişler. yatakta olacakları saatte inönü'deler hepsi. soğuk kış gecelerinde telefon açıp "abi internette nerden izleniyordu lig tv" diyorlar. beşiktaş yenilince ağlıyorlar, okula gitmiyorlar. onlar da ayrıcalıklarının farkında. o kutsal formayı üstlerine geçirdiklerinde en önde giden nefer oluyorlar.
okula gidiyorlar, takımları yeniliyor, okula gitmiyorlar. en yakın arkadaşlarıyla beşiktaş'a laf attı diye kavga ediyorlar. kartalları yenilince yemeden içmeden kesiliyorlar. beşiktaşlılık içlerine işlemiş. kanları siyah beyaz akıyor.
yaş fark etmiyor beşiktaşlılık. 6 sında da 60'ında da aynı duygular, aynı heyecan, aynı tezahurat: beşiktaş'ım benim, biricik sevgilim. beşiktaş yenilince hayata küsmek, kartalım yenince hayata dönmek. sevgiliye yerini bildirmek. benle maça geleceksen gel, yoksa git demektir beşiktaş. sevgiliyi de kendin gibi yapmaktır. sevgiline 12 numaralı formayı alıp hediye etmektir beşiktaşlılık. sevgiliyle birlikte "kartal gol gol gol " diye bağırmaktır. maçtan sonra çıkıp keyifli keyifli taksim'e yürümektir beşiktaşlılık. hiç sevmediğin bir adamın beşiktaşlı olduğunu öğrendiğinde ona birden ısınmaktır beşiktaşlılık. yenmeyi de yenilmeyi de bilmektir. en mükemmel galibiyetlere de en kahredici yenilgilere de katlanmaktır beşiktaşlılık. 8-0'dan sonraki gün okula beşiktaş formasıyla gitmektir beşiktaşlılık. kapalı ruhudur beşiktaşlılık. karşılıksız bir aşk yaşamaktır beşiktaşlılık. sürekli ihanet eden bir sevgiliden asla vazgeçememektir beşiktaşlılık. cebindeki son parayla stada gidip kahrolarak dönmektir beşiktaşlılık. ölüp ölüp dirilmektir beşiktaşlılık. 90.dakikada atılan şampiyonluk golüdür beşiktaşlılık. bu hayatta gerçekten beşiktaşlı olmayanların hiçbir zaman anlayamayacağı bir şeydir beşiktaşlılık.
alıntı--
gerçekten bir ayrıcalıktır. hem de her yönüyle... giriyorum youtube'a. bir sürü küçüçük beşiktaşlı çocuk. aynı kardeşim gibi hepsi. daha kitap demeyi öğrenmeden şampiyon beşiktaş demeyi öğrenmişler. yatakta olacakları saatte inönü'deler hepsi. soğuk kış gecelerinde telefon açıp "abi internette nerden izleniyordu lig tv" diyorlar. beşiktaş yenilince ağlıyorlar, okula gitmiyorlar. onlar da ayrıcalıklarının farkında. o kutsal formayı üstlerine geçirdiklerinde en önde giden nefer oluyorlar.
okula gidiyorlar, takımları yeniliyor, okula gitmiyorlar. en yakın arkadaşlarıyla beşiktaş'a laf attı diye kavga ediyorlar. kartalları yenilince yemeden içmeden kesiliyorlar. beşiktaşlılık içlerine işlemiş. kanları siyah beyaz akıyor.
yaş fark etmiyor beşiktaşlılık. 6 sında da 60'ında da aynı duygular, aynı heyecan, aynı tezahurat: beşiktaş'ım benim, biricik sevgilim. beşiktaş yenilince hayata küsmek, kartalım yenince hayata dönmek. sevgiliye yerini bildirmek. benle maça geleceksen gel, yoksa git demektir beşiktaş. sevgiliyi de kendin gibi yapmaktır. sevgiline 12 numaralı formayı alıp hediye etmektir beşiktaşlılık. sevgiliyle birlikte "kartal gol gol gol " diye bağırmaktır. maçtan sonra çıkıp keyifli keyifli taksim'e yürümektir beşiktaşlılık. hiç sevmediğin bir adamın beşiktaşlı olduğunu öğrendiğinde ona birden ısınmaktır beşiktaşlılık. yenmeyi de yenilmeyi de bilmektir. en mükemmel galibiyetlere de en kahredici yenilgilere de katlanmaktır beşiktaşlılık. 8-0'dan sonraki gün okula beşiktaş formasıyla gitmektir beşiktaşlılık. kapalı ruhudur beşiktaşlılık. karşılıksız bir aşk yaşamaktır beşiktaşlılık. sürekli ihanet eden bir sevgiliden asla vazgeçememektir beşiktaşlılık. cebindeki son parayla stada gidip kahrolarak dönmektir beşiktaşlılık. ölüp ölüp dirilmektir beşiktaşlılık. 90.dakikada atılan şampiyonluk golüdür beşiktaşlılık. bu hayatta gerçekten beşiktaşlı olmayanların hiçbir zaman anlayamayacağı bir şeydir beşiktaşlılık.
alıntı--
1 ağustos 2015 tarihinde atalanta ile yapacağı hazırlık maçı iptal edilen kulüp. sebep
(bkz: hazırlık maçında sahaya meşale atmak)
(bkz: hazırlık maçında sahaya meşale atmak)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?