beşiktaş

19 mayıs 2013 tarihinde oynanan kayserispor beşiktaş maçındaki olaylardan dolayı 5 bin lira para cezası alan kulüp.

haberlere göre kadıköy iskelesi satılmış olan ilçe. sebep ne? söyleyeyim de küfür sebebiniz olsun. hemen oracıkta olan başbakanlık ofisi.

http://www.ensonhaber.com/besiktastaki-kadikoy-iskalesi-satildi-2013-05-28.html

bu sezon için hentbol takımı şampiyon olan kulüp.

çoğu sene umutla başlayıp efkarla bitirdiğimiz futbol sezonlarına, bu sene feda sezonu diyerek efkarla başlayıp gelecek sezona umut dolu bir şekilde 3. olarak bitirdik.

beşiktaşlı olmanın vermiş olduğu edep adapla yine de şükür deyip hamdetmeyi bildik ve elhamdülillah beşiktaşlıyız diyerek gelecek sezona umut depolamaya başladık. aldık beşiktaşı sardık sarmaladık gelecek güzel günlerimizin hülyalarına daldık. biz beşiktaşlılar üzülünce beşiktaşımızı koynumuza alır ona sarılır, sevinince atkılarımız gibi boynumuza alır gezdiririz, taşırız gururla. 3 yaşında ki çocuğunu omzuna alıp özenle gezdiren baba gibi.


iyisiyle kötüsüyle bir sezon bitti, umutlar gelecek sezona taşındı. belki bazı kritik maçları kaybetmemiş olsaydık şu an feda sezonunda şampiyon olmanın gururunu neşesini taşırdık ama sezon başında ki ilk derbide burak yılmaz'ın kendisini atmasına penaltı verilmesiyle kara kartalımıza kurulan tuzaklar olduğunu görmüş olduk. tuzaklardan kurtulabildiğimiz kadar kurtulduk. kah trabzon maçında olcay'ın son saniyede kaçan golü ile yerlere yıkıldık, kah olcay'ın fenere son saniye golüyle ayağa kalktık güneşe yürüdük. fakat işte yine yüzleri çirkin ve karanlık adamlar güneşimizi kapattılar, çelme takmaya çalıştılar. fakat biz yine ayaktayız. pankartlarda haykırdığımız gibi; " açın gözlerinizi bakmayın şaşı, alayınız gelse yıkamaz beşiktaş'ı!!!"

yeni sezon, yeni umutlar, yeni hayaller..

haydi gel beşiktaş, yeni sezonda bizimle ol, kurtul şu rantçılardan, köstek yöneticilerden, yönetici kavgalarından...
haydi gel koyalım cimbomla, fenere, uçalım göklere.. sonra güneşe yürüyüp sevdamızın ateşiyle yakalım o güneşi!! sonra sevdamızın ateşiyle gökyüzüne yazalım adını, alem o karanlıkta seninle aydınlansın..
sonra çıkalım kol kola dolmabahçe yolunda yürüyelim, pınarbaşı çekelim. trafiği kapatalım. inan sen şampiyon olursan trafiği kapatınca polis bile bize gaz atmayacak, belki de siyahımıza beyaz diyecek.

"şafak doğmadan mabedimin toprağına
gel güneş fırtınası gel,
gaz bombası nedir ki senin yoluna?
sevinç sensin, hüzün sensin, keder sen..."

çocuğun anasına babasına sarıldığı gibi bu gece sana sarılıp, seni düşünerek öyle uyumak istiyorum beşiktaş.

yatmadan önce elhamdülillah beşiktaşlıyız derken o kocaman kartal kanatlarını üstümde açtığını hissetmek, renkli kötülüklerden ve kabuslardan korunduğumu bilmek istiyorum.

umutla, gururla, heyecanla diyoruz; elhamdülillah beşiktaşlıyız

futbol takımını osmanlı devleti'ne benzettiğim kulüp. kuruluş ve yükselme uzun sürdü beşiktaşımız'da. heybetli, anlı, şanlı bir şekilde... süleyman seba ve gordon milne gibi isimler ile bir kanuni, fatih, yavuz selim dönemi yaşandı. serdal bilgili ile bir duraklama dönemine girdik. yıldırım demirören ile ise gerileme dönemine. fikret orman 2. abdülhamid gibi geldi. kulübü canlandırdı. fakat o da 2. abdülhamid gibi istenmiyor iyi işler yaptığı için. inşallah fikret orman kazanacaktır. aksi takdirde serdal adalı, ittihat ve terakki parti'si gibi kötü yönetecek ve kulüp dağılmaya gidecektir.

başkanlık seçimi öncesi taraftarı ikiye bölünmüş olan kulüp. allah sonumuzu hayır etsin.

2013-2014 muhtemel kadrosunun en azından buna benzer olmasını dilediğim gönlümün sahibi.http://futbolasevdali.blogspot.com/2013/06/sene-transfer-piyasas-daha-kzsmamsken.html

abbasağa mahallesi civarında "direne direne kazanacağız" sesleri yükselen güzide ilçe.

bugünkü seçimin geleceğine büyük etki edeceği kulüp.

16 haziran 2013 beşiktaş jimnastik kulübü seçimli olağan genel kurulu ile fikret orman ve arkadaşlarını tekrar başkan olarak görevlendiren gözümüzün bebeği, canımızın içi.

bilirsin dört beş yaşlarındaydım henüz ismini koskoca bir maç tiz sesimle bağırır dururdum, en çok babam sevinirdi buna her maçtan sonra yensekte yenilsekte birlikte otururduk babamla. o beni hep biraz daha özendirirdi beşiktaşlılığa, bende kırmazdım onu. onunla olmaktan, seni izlemekten, kapalıda (ki henüz kapalı nedir, çarşı ne diye bağırır ondan bile emin değildim, benim için tek slogan en büyük beşiktaş'tı.) çıldırasıya hevesli, çıldırasıya aşk dolu taraftarını izlemekten çok mutluydum. buna rağmen bilirsin, gerçekten beşiktaşlı olduğum gece 5 kasım 1997'dir. göteborg'la oynayacaktık o gece ama ben o maçı babamla izleyemeyecektim. o akşam babam arkadaşlarıyla sözleşmiş, onlarla izleyecekmiş maçı. dedeme kalmıştım bense, halbuki dedem sevmezdi o kadar bağırmamı. neyse babam çıktı evden, maça gitti, izlemeye. ben bekledim evde, maç saati yaklaşıyordu ki; telefon geldi. babam kalp krizi geçirmiş, hastaneye kaldırıyorlar. oysa daha maç başlamamıştı o gece (bkz: 5 kasım 1997 göteborg beşiktaş maçı) kaybedecektik göteborg'a. görmedi babam, bu maç için üzülmedi hiç maç başlamadan ayrılmıştı bu dünyadan. bende bir daha maç izleyemedim onunla, ve artık her ne zaman maç izlesem, inönü stadını, şort siyah forma beyaz kartalını görsem bağıramıyorum eskisi kadar. düğümleniyor boğazımda bir şeyler... sen benim için özelsin kimselerin; annemin, kız arkadaşımın, en yakın arkadaşlarımın paylaşamadığı bir şey var sende... 'babam'... beşiktaş'ım, sen bana babamdan çocuklarıma emanetimsin, yensen de yenilsen de küme de düşsen fark etmez, çocuklarımla seni izleyeyim yeter...

teknik direktör belirsizliği, 2013 2014 sezonundan beklentiler ve önümüzde ki sezon 2013-2014 ile ilgili tüm planlarını 24.06.2013 tarihinde uefa'nın şike süreci ile ilgili vereceği karara bağlayan canımız. her şey o karar sonrası netleşecek

saçma sapan bir transfer hamlesi yüzünden; tarihi boyunca gururlandığı dallarından biri zarar görmüş olan çınar. tek adam yönetciliği, bir tane kahramanın her işi halletmesi saçma diyorduk. alın işte. bir adam bütün transfer işlerini halletmeye kalkar, kafasına göre sağı solu ararsa; olcağı bu olur

bireysel bir hatanın kurbanı olmuş takım.

beşiktaş dergisi yıllık aboneliği için az önce beni aramış olan kulüp. kartalcell'lileri arıyorlar sanırım. arayan bayanın sesi çok seksi, reddedememe olasılığı yüksek. ben zaten her ay başı aldığımı söyleyip reddettim o da ayrı bir dipnot olsun.

sporsor anlaşmaları ile alakalı bir çok fırsatı olmasına rağmen; bu konuda bir şeyler yapamayan takım.

en basit örneği ile; medicalpark hastaneleri, liv hospital, hedef ecza depoları ve bir çok firma ile bire bir ilişkisi olan ethem sancakgibi bir isim. bu sadece benim bildiğim bir isim. bir zaman önce beşiktaş başkanlığına aday olması bile kulislerde konuşuluyordu. bu zamanlarda beşiktaş için dışarıda sponsor araması kadar saçma bir şey olamaz.

objektif bir bahisçi olarak bakınca şu haliyle (vurgula: korkulan ve can sıkan takım) olmaya başlayan takımım.

bunda ki en büyük etken adının büyüklüğü tabi ki. hani bir şeyler yapılıyor orda, gözle görülür bişeyler oluyor orda. ve bunu yapan takım beşiktaş. bi dur demelisin daha fazla para kaybetmemek için. evet, herkesçe şampiyon galatasaray olcak, fenerbahçe ne yapacağını şaşırmış durumda ve gs yine bunu götürecek gibi, ama bi dakika ya beşiktaş'ta hakikaten bişeyler oluyor, sakın basma sezonluk bahis az da olsa göt olma ihtimalin var.

amatör branşlarda ciddi sıkıntıları olan spor kulübü. kapatılma; bölgesel lig lafları dönüyor ortada

futbol takımı 10 yılı aşkın süredir gerçek bir şampiyonluk yaşayamamış kulüptür. 2008-2009'daki sivasspor muhabbetini biliyoruz.