http://www.youtube.com/watch?v=4t3koKjtpoE&feature=youtu.be
tanım: videodan anlaşılabilendir.
akp seçmeni
(bkz: hüloooğ)
(bkz: göt kılı)
seçmendir. ötesi berisi yoktur ve hakkında yapılan genellemeler yanlıştır. türkiye'de yaşayan vatandaşlar olduğu için de; ülkemizde görmeye hasret kaldığımız, uğrunda günlerdir direnişte olduğumuz demokrasinin temel taşlarıdır. demokrasiyi verdikleri oylar ile ayakta tutacak olanlardır.
diğer seçmenler neyse onlar da odur. ne fazlasıymış ne de eksiğiymiş gibi yansıtılmamalıdır.
özellikle bir kısmı kuran ayetinden çok tayyip'in söylediklerini savunur. adam için o herifin ağzından çıkan her şey bir ayet.
şimdi çıkıp dese "değerli kardeşlerim... şimdi sizinle bir şey paylaşmak istiyorum. allah beni aradı. muhammed son peygamber değilmiş. benmişim. bana da yavaş yavaş vahiyler geliyor. benim bakanım, benim polisim şahit. yanımdalardı. bunların bende belgesi var hepsini açıklayacağım." diye. vallahi billahi savunan çıkacak.
yukarıda ironisini yaptığım durum bu gezi parkı direnişi ile tavan yapmış durumda. örnek mi?
-cehapeliler planlamış (en başta hepsi birden bunu söylediler, o zaman daha okkalı bir yalan bulunamamıştı)
-bunlar çapulcu, bunlar yakıp yıkıyor (hepsi bir ağızdan aynısını söylüyor)
-faiz lobisi (hepsi ilk defa duyuyor, ama hepsinin ortak görüşü faiz lobisi)
-ağaçlar kesilmiyor sökülüyor (hepsinin dilinde "oradaki ağaç sayısı aynı olacak ortasına dikecek ağaçları" söylemi)
-avm değil şehir müzesi (tayyip yine kılıfını buldu, hepsi birden forza şehir müzeci çıktı. bıraksalar kültür bakanı olacaklar. şehir müzesini de ilk defa duydular)
-camide içtiler (müezzin çıktı yalanladı ama hala hepsi bu görüşteler)
-marjinal gruplar (marjinallik hepsinin beyninde terörist olmak ile eşittir, marjinalliğin suç olduğunu zannederler)
-işgalcilerden kurtardık ("gezi parkına gidemeyecek miyim ben kardeşim?" kafasındalar )
bunların hepsi tayyip'in söyleyip ak beyinlerin sorgu sualsiz direkt ayet addedip savunduğu şeyler. farklı şekilde muhalefet edeni gördünüz mü? ben görmedim. allah için tayyip'in söylediklerinin dışında şu konuda bir şeyler söyleyin.
kendi hür iradeniz olsun. papağanlıktan vazgeçin.
şimdi çıkıp dese "değerli kardeşlerim... şimdi sizinle bir şey paylaşmak istiyorum. allah beni aradı. muhammed son peygamber değilmiş. benmişim. bana da yavaş yavaş vahiyler geliyor. benim bakanım, benim polisim şahit. yanımdalardı. bunların bende belgesi var hepsini açıklayacağım." diye. vallahi billahi savunan çıkacak.
yukarıda ironisini yaptığım durum bu gezi parkı direnişi ile tavan yapmış durumda. örnek mi?
-cehapeliler planlamış (en başta hepsi birden bunu söylediler, o zaman daha okkalı bir yalan bulunamamıştı)
-bunlar çapulcu, bunlar yakıp yıkıyor (hepsi bir ağızdan aynısını söylüyor)
-faiz lobisi (hepsi ilk defa duyuyor, ama hepsinin ortak görüşü faiz lobisi)
-ağaçlar kesilmiyor sökülüyor (hepsinin dilinde "oradaki ağaç sayısı aynı olacak ortasına dikecek ağaçları" söylemi)
-avm değil şehir müzesi (tayyip yine kılıfını buldu, hepsi birden forza şehir müzeci çıktı. bıraksalar kültür bakanı olacaklar. şehir müzesini de ilk defa duydular)
-camide içtiler (müezzin çıktı yalanladı ama hala hepsi bu görüşteler)
-marjinal gruplar (marjinallik hepsinin beyninde terörist olmak ile eşittir, marjinalliğin suç olduğunu zannederler)
-işgalcilerden kurtardık ("gezi parkına gidemeyecek miyim ben kardeşim?" kafasındalar )
bunların hepsi tayyip'in söyleyip ak beyinlerin sorgu sualsiz direkt ayet addedip savunduğu şeyler. farklı şekilde muhalefet edeni gördünüz mü? ben görmedim. allah için tayyip'in söylediklerinin dışında şu konuda bir şeyler söyleyin.
kendi hür iradeniz olsun. papağanlıktan vazgeçin.
mantıklarını anlayamasam da kendi hür iradeleriyle verdikleri oylara, seçimlerine saygı duyduğum insanlar topluluğu. ayrıca tayyip erdoğan'dan ötürü bu insanları kötülemek hiç doğru değil. anadolu insanı hepsi.senden benden farkı yok. onlar inanmış güvenmişler tayyip'e, oylarını vermişler. kendilerine göre haklı sebepleri vardır elbet.
sırf akp'ye oy verdi diye bir insanı aşağılayan, kötüleyen insan ile "dağdaki çoban ile benim oyum bir değil" [ybkz]swh[/ybkz] diyen insan arasında fark yoktur bence.
sırf akp'ye oy verdi diye bir insanı aşağılayan, kötüleyen insan ile "dağdaki çoban ile benim oyum bir değil" [ybkz]swh[/ybkz] diyen insan arasında fark yoktur bence.
gezi parkı eylemleri için "teröristlerle bir oldunuz. orayı terör yuvası haline getirdiniz. apo bayrağı salladınız." diyip itham ediyorlar orada olan herkesi.
çuvaldızın icadından bihaberler.
http://www.youtube.com/watch?v=6CBD7QmgLAU&sns=tw
çuvaldızın icadından bihaberler.
http://www.youtube.com/watch?v=6CBD7QmgLAU&sns=tw
tek bir şey istiyorum bu insanlardan. bana, ak parti'nin (akp denilmesinden hoşlanmadıkları için, ilk kez bu şekilde kullanıyorum) kadın ve çocuk istismarlarının, tecavüzlerinin önüne geçilmesini sağlayacak yasal düzenlemeleri yapmamasını; yapmak bir yana, bu konudaki önerileri de sürekli geri çevirmesini, mantıklı bir şekilde açıklasın biri. bana bir tane mantıklı sebep göstersinler. özellikle, çocuğu olanlar.
http://www.radikal.com.tr/turkiye/14_yasindaki_erkek_cocuga_ogretmeninden_tecavuz-1139320
bakın, bunu yapan kişi "ilmihâl hocası" yani kur'an öğretmeni. ve bu münferit bir olay değil; klavyenizin birkaç tuşuna basarak, onlarca örneğine ulaşabilirsiniz. soruyorum: bunları hangi vicdana sığdırabiliyorsunuz? soruyorum: bu tür olayları engellemek yerine teşvik eden bir iktidarı desteklemek nasıl bir duygu? köprü, yol, inşaat, bunlar bir çocuğun kararan hayatından daha mı değerli? "bu olaylar akp yokken de oluyordu." savunmasıyla gelmesin kimse. çünkü hiçbir zaman böylesine teşvik edilmedi.
https://pbs.twimg.com/media/BNv_7UbCcAAsm0A.jpg:large
yukarıdaki radikal haberini, tekrar tekrar okuyun. o çocuğun yerine kendinizi, ailenizden birini veya sevdiğiniz herhangi birini koyun. suçluların nasıl korunduğuna bakın. eğer tüm bunları içinize sindirebiliyorsanız, ya hazmedemeyenler olarak biz vicdan denen şeyi çok yanlış anlamışız ya da siz, ona sahip değilsiniz.
http://www.radikal.com.tr/turkiye/14_yasindaki_erkek_cocuga_ogretmeninden_tecavuz-1139320
bakın, bunu yapan kişi "ilmihâl hocası" yani kur'an öğretmeni. ve bu münferit bir olay değil; klavyenizin birkaç tuşuna basarak, onlarca örneğine ulaşabilirsiniz. soruyorum: bunları hangi vicdana sığdırabiliyorsunuz? soruyorum: bu tür olayları engellemek yerine teşvik eden bir iktidarı desteklemek nasıl bir duygu? köprü, yol, inşaat, bunlar bir çocuğun kararan hayatından daha mı değerli? "bu olaylar akp yokken de oluyordu." savunmasıyla gelmesin kimse. çünkü hiçbir zaman böylesine teşvik edilmedi.
https://pbs.twimg.com/media/BNv_7UbCcAAsm0A.jpg:large
yukarıdaki radikal haberini, tekrar tekrar okuyun. o çocuğun yerine kendinizi, ailenizden birini veya sevdiğiniz herhangi birini koyun. suçluların nasıl korunduğuna bakın. eğer tüm bunları içinize sindirebiliyorsanız, ya hazmedemeyenler olarak biz vicdan denen şeyi çok yanlış anlamışız ya da siz, ona sahip değilsiniz.
bir çoğunun gerçek ve saf müslüman, kendi hallerinde bir yaşam sürdüğünü biliyorum ve onlar adına çok üzülüyorum. çünkü kendileri akp'ye oy vermenin çok önemli olduğuna, aksi durumda müslümanlığın yok edileceğine, kızlarının ona buna peşkeş çekileceklerine, camilerin ahır olacaklarına inandırılmış. devletin kaynakaları sınırsız şekilde harcanarak, ekonominin, sağlığın ve diğer her şeyin iyi gittiğine inandırmıştır, bu laflar artık karın doyurmayınca , ve ortaya dökülen pislikler sonrasında dış mihraklar ve paralel devlet söylemleri kendilerine anlatılmaya başlanmıştır.
Ben bu kesimi çok iyi anlıyorum sonuçta kendilerine ne empoze edilirse bunu bir yerden sonra kabul ediyorlar, çünkü televizyonlar , medya hep onlara aynı şeyi tekrarlıyor.
Bir dönem düşman asker oldu, sonra çapulcular sonra cemaat. Benim burada akp seçmeni saf insanlara sormak istediğim soru, neden herkesin akp hükümetine düşman olduğu, neden bu partinin sürekli mağdur olduğunu propoganda yapmasını düşünmeleri. nasıl oluyor da başbakan, tüm ailesi ve tüm milletvekillerinin bu dönemde nasıl bu kadar zenginleştiklerini düşünmeleri. yargıya dahi müdahallerin başladığı bu ülkede, kısıtlanan demokratik hakların ve gün be gün tahrip edilen cumhuriyetinin değerini bilip bilmediklerini kendisine sormasını ve tüm bunların bir başkanın zenginleşmesine alet olmaktan önemli olup olmadığını düşünüp buna göre oyunu kullanmasıdır.
Ben bu kesimi çok iyi anlıyorum sonuçta kendilerine ne empoze edilirse bunu bir yerden sonra kabul ediyorlar, çünkü televizyonlar , medya hep onlara aynı şeyi tekrarlıyor.
Bir dönem düşman asker oldu, sonra çapulcular sonra cemaat. Benim burada akp seçmeni saf insanlara sormak istediğim soru, neden herkesin akp hükümetine düşman olduğu, neden bu partinin sürekli mağdur olduğunu propoganda yapmasını düşünmeleri. nasıl oluyor da başbakan, tüm ailesi ve tüm milletvekillerinin bu dönemde nasıl bu kadar zenginleştiklerini düşünmeleri. yargıya dahi müdahallerin başladığı bu ülkede, kısıtlanan demokratik hakların ve gün be gün tahrip edilen cumhuriyetinin değerini bilip bilmediklerini kendisine sormasını ve tüm bunların bir başkanın zenginleşmesine alet olmaktan önemli olup olmadığını düşünüp buna göre oyunu kullanmasıdır.
genelde aşağılanan seçmen kitlesi. bu aşağılama onları daha da kenetliyor ve gözlerinin önüne akp'nin hatalarını görmemeleri için perde örtüyor.
zamanı gelince "biz ne yapmışız?" diyecekler bence.
zamanı gelince "biz ne yapmışız?" diyecekler bence.
bugün bir tanesiyle cemaat ve dershaneleri hakkında kısa bir sohbette bulunduk.
bu cemaat dedi öğretmenleri asgari ücretle çalıştırıyor ama ağababaları lüks villalarda yaşıyor/muş... ee dedim anlat, abi dedi bak bunla böyle böyle dershane işlerinden parayı vurdular, 10 sene önce hiç bu kadar zengin miydi? dedi. bunlar dedi 10 sene dedi, ee dedim daha çok anlat. dalga mı geçiyordun dedikten sonra cidden düşündüm.
1- 10 senede ülke yöneticilerinin zenginleşmesini görmüyor gerçekten.. bakın sermayenin el değiştirmesine bir şey demiyorum bunu her hükümet yapar, yapmak zorunda.
2- kendi liderleri maltepe'de 3+1 evde yaşıyor sanırım ya da o öyle olduğuna inanıyor. kim yaşıyor bu villalarda en iyi ben bilirim, neyse.
3- 5 ay önce hoca efendi bu ülke için hizmet eden bir liderdi şimdi nasıl paralel devlet oldu ve daha önemlisi nasıl abd nin uşağı oldu bir türlü anlamıyorum. gerçi ben anlıyorum ne olduğunu da bu arkadaşa anlatacak kadar türkçe zayıf değil
ya arkadaşlar kime oy verirseniz verin ama ne olursunuz savunma mekanizmanızı biraz hafifletin. easy moduna geçin bölümü geçemiyorsanız bakın ben kaç oyunu öyle bitirdim. yok olmuyor zor seviyede geçemiyorum öleyim mi yani?
algı yönetimi bu kadar iyi bir parti olabilir mi? diye soranlar oluyor. seçmen bu kadar anlıyorsa o algıyı az bile yönetebiliyorlar diyorum.
bu cemaat dedi öğretmenleri asgari ücretle çalıştırıyor ama ağababaları lüks villalarda yaşıyor/muş... ee dedim anlat, abi dedi bak bunla böyle böyle dershane işlerinden parayı vurdular, 10 sene önce hiç bu kadar zengin miydi? dedi. bunlar dedi 10 sene dedi, ee dedim daha çok anlat. dalga mı geçiyordun dedikten sonra cidden düşündüm.
1- 10 senede ülke yöneticilerinin zenginleşmesini görmüyor gerçekten.. bakın sermayenin el değiştirmesine bir şey demiyorum bunu her hükümet yapar, yapmak zorunda.
2- kendi liderleri maltepe'de 3+1 evde yaşıyor sanırım ya da o öyle olduğuna inanıyor. kim yaşıyor bu villalarda en iyi ben bilirim, neyse.
3- 5 ay önce hoca efendi bu ülke için hizmet eden bir liderdi şimdi nasıl paralel devlet oldu ve daha önemlisi nasıl abd nin uşağı oldu bir türlü anlamıyorum. gerçi ben anlıyorum ne olduğunu da bu arkadaşa anlatacak kadar türkçe zayıf değil
ya arkadaşlar kime oy verirseniz verin ama ne olursunuz savunma mekanizmanızı biraz hafifletin. easy moduna geçin bölümü geçemiyorsanız bakın ben kaç oyunu öyle bitirdim. yok olmuyor zor seviyede geçemiyorum öleyim mi yani?
algı yönetimi bu kadar iyi bir parti olabilir mi? diye soranlar oluyor. seçmen bu kadar anlıyorsa o algıyı az bile yönetebiliyorlar diyorum.
akp turizm ile izmir seyahati yaptırılan seçmendir.izmir mitingine ülkenin dört bir yanından gelen seçmenlerdir.miting sonrası,cafe ve barlarda oturan izmirlilere tekbir getirerek saldıran seçmenlerdir.balkonlardan iktidar partisine tepki gösteren izmirlilere küfür eden,yunan tohumu diyen seçmenlerdir.izmir mitingine melih gökçek bayrağı ile gelen seçmendir.
sayıları hızla azalmaktadır.
(bkz: stockholm sendromu)
#334347
ülkede aşağılandıkça akp'ye kayan bir kesim var ciddi ciddi. bu insanları hülooğ,koyun falan diyerek aşağılamak yerine onların insan olduklarını düşünerek ona göre yaklaşılsa belki akp'den kopacaklar. adamları neredeyse hiç bir parti tabanı insan yerine koymuyor, koyun diyor, sonra bu insanlardan gelip kendilerine oy vermelerini bekliyor. özellikle sol kesim bunları aşağıladıkça daha bir kenetleniyorlar.
hiç parti ile alakaları olmayan insanlar akp seçmeninin akp'den ayırmak için yapılan bu göt kılı ve hülooğ muhabettinden sonra akp'den uzaklaşacaklarına tuttular tam bir yandaş oldular. bunlara gerici diye hakaret eden izmirlilere bunlar da gavur diye cevap veriyor.
30 mart 2014 yerel seçimleri sonrasında başbakanın yaptığı balkon konuşmasında belli oldu ki ülke olarak ileride daha çok gerilimli günler yaşayacağız. başbakan bu gerginliği arttırarak bu yüzde 45'lik kesimin oylarını iyice garantiye alacaktır. sertlikten, nefretten maraz doğuyor,bu da akp'ye yarıyor. nefret yolu ile tepki gösterme bugüne kadar çok denendi olmuyor işte.bu insanları etkilemek için farklı bir yol denemek gerek, bu açık.
şahsen pkk'lıları savunan partiler hariç her partiyi destekleyen insanlara gerçekten sonsuz saygım var.
ülkede aşağılandıkça akp'ye kayan bir kesim var ciddi ciddi. bu insanları hülooğ,koyun falan diyerek aşağılamak yerine onların insan olduklarını düşünerek ona göre yaklaşılsa belki akp'den kopacaklar. adamları neredeyse hiç bir parti tabanı insan yerine koymuyor, koyun diyor, sonra bu insanlardan gelip kendilerine oy vermelerini bekliyor. özellikle sol kesim bunları aşağıladıkça daha bir kenetleniyorlar.
hiç parti ile alakaları olmayan insanlar akp seçmeninin akp'den ayırmak için yapılan bu göt kılı ve hülooğ muhabettinden sonra akp'den uzaklaşacaklarına tuttular tam bir yandaş oldular. bunlara gerici diye hakaret eden izmirlilere bunlar da gavur diye cevap veriyor.
30 mart 2014 yerel seçimleri sonrasında başbakanın yaptığı balkon konuşmasında belli oldu ki ülke olarak ileride daha çok gerilimli günler yaşayacağız. başbakan bu gerginliği arttırarak bu yüzde 45'lik kesimin oylarını iyice garantiye alacaktır. sertlikten, nefretten maraz doğuyor,bu da akp'ye yarıyor. nefret yolu ile tepki gösterme bugüne kadar çok denendi olmuyor işte.bu insanları etkilemek için farklı bir yol denemek gerek, bu açık.
şahsen pkk'lıları savunan partiler hariç her partiyi destekleyen insanlara gerçekten sonsuz saygım var.
(bkz: halkın çakal olması)
seçimden bir gün önce, otobüs durağında, otobüs bekleme süresince muhabbet ettiğim 60 yaşlarında amca bir tanesidir.
durakta oturmuş bekliyordum. amca, elinde rulo haline getirilmiş akp bayrakları ile gelip yanıma oturdu. o renkleri nerede görsem tanırım. mavi-sarı. önce beklediği otobüsün geçip geçmediğini sordu, henüz yeni geldiğimi ve bilmediğimi söyledim. buradan muhabbet aldı yürüdü. nereli olduğumu, hangi bölümde okuduğumu sordu sinema ve televizyon okuduğumu duyunca kısa bir yeşilçam muhabbeti yaptık. sonra buraya 15 yıl önce geldiğini, aslında istanbullu olduğunu anlattı. en büyük şikayeti komşuluk ilişkilerinin olmamasıydı. sonra önümüzde mhp'nin uzuuunca bir konvoyu geçerken muhabbetimiz siyasete kaydı. birkaç dakika önceki sakin ve tatlı konuşmamızın aksine birden ''tayyip erdoğan çalmış diyorlar! inanmıyorum ben buna! inanmayacağım'' diyerek parladı. sakin bir ses tonu ile konuşmaya başladım, tapelerden, suriye tapesinden, gezi parkından, ali ismail'den, berkin'den, abdocan'dan bahsettim. sözümü ''tayyip erdoğan'a komplo yapıyorlar!'' diye böldü arada bir. yine sakin kaldım. televizyonda izlediklerinin gerçek olmadığını anlattım, hatta bunu da söylerken ''amca bak ben televizyon üzerine tahsil yapıyorum'' cümlesiyle destekledim, o zaman daha dikkatli dinledi. suratında onaylayıcı ifadeyi gördüğüme yemin ederim. sonra amcaya, komşularından şikayet ettiğini ama bu hükümetin bize birbirimizden nefret etmeyi öğrettiğini anlattım. yaşından referans alarak, kendi dönemlerini sordum. istanbul'daki komşularını anlatırken gözleri doldu. biraz daha konuştuk ve bence sohbetin en önemli kısmı ve beni bunları yazmaya iten iki cümleyi söyledi:
''cahiliz biz bilmiyoruz...''
''siz okuyorsunuz, biliyorsunuz, biz bilmiyoruz...''
o an gerçekten sinirlendim. sinirin yanında da çok üzüldüm. cahil olduklarına inandırılmış bir millet var ortada. bu amca sadece prototip, milyonlarca insan var bu amca gibi bundan o kadar eminim ki! sonra ona, isterse beş üniversite isterse de ilkokul mezunu ol, bununla alakalı değil her şeyin vicdanla alakalı olduğunu anlattım. gözlerine içine içine bakarak söyledim hepsini ve o gözlerde bu söylediklerimi duymaya delicesine ihtiyacı olan bir adam gördüm. sonra biraz haddimi aşarak ''amcacım vicdanın var mı?'' diye sordum. ''var tabii!'' dedi.
o anda otobüs geldi. iyi ki geldi, benim o cevaba soracak bir sorum kalmamıştı. gerisini amca kendi kendisine soracaktı.
durakta oturmuş bekliyordum. amca, elinde rulo haline getirilmiş akp bayrakları ile gelip yanıma oturdu. o renkleri nerede görsem tanırım. mavi-sarı. önce beklediği otobüsün geçip geçmediğini sordu, henüz yeni geldiğimi ve bilmediğimi söyledim. buradan muhabbet aldı yürüdü. nereli olduğumu, hangi bölümde okuduğumu sordu sinema ve televizyon okuduğumu duyunca kısa bir yeşilçam muhabbeti yaptık. sonra buraya 15 yıl önce geldiğini, aslında istanbullu olduğunu anlattı. en büyük şikayeti komşuluk ilişkilerinin olmamasıydı. sonra önümüzde mhp'nin uzuuunca bir konvoyu geçerken muhabbetimiz siyasete kaydı. birkaç dakika önceki sakin ve tatlı konuşmamızın aksine birden ''tayyip erdoğan çalmış diyorlar! inanmıyorum ben buna! inanmayacağım'' diyerek parladı. sakin bir ses tonu ile konuşmaya başladım, tapelerden, suriye tapesinden, gezi parkından, ali ismail'den, berkin'den, abdocan'dan bahsettim. sözümü ''tayyip erdoğan'a komplo yapıyorlar!'' diye böldü arada bir. yine sakin kaldım. televizyonda izlediklerinin gerçek olmadığını anlattım, hatta bunu da söylerken ''amca bak ben televizyon üzerine tahsil yapıyorum'' cümlesiyle destekledim, o zaman daha dikkatli dinledi. suratında onaylayıcı ifadeyi gördüğüme yemin ederim. sonra amcaya, komşularından şikayet ettiğini ama bu hükümetin bize birbirimizden nefret etmeyi öğrettiğini anlattım. yaşından referans alarak, kendi dönemlerini sordum. istanbul'daki komşularını anlatırken gözleri doldu. biraz daha konuştuk ve bence sohbetin en önemli kısmı ve beni bunları yazmaya iten iki cümleyi söyledi:
''cahiliz biz bilmiyoruz...''
''siz okuyorsunuz, biliyorsunuz, biz bilmiyoruz...''
o an gerçekten sinirlendim. sinirin yanında da çok üzüldüm. cahil olduklarına inandırılmış bir millet var ortada. bu amca sadece prototip, milyonlarca insan var bu amca gibi bundan o kadar eminim ki! sonra ona, isterse beş üniversite isterse de ilkokul mezunu ol, bununla alakalı değil her şeyin vicdanla alakalı olduğunu anlattım. gözlerine içine içine bakarak söyledim hepsini ve o gözlerde bu söylediklerimi duymaya delicesine ihtiyacı olan bir adam gördüm. sonra biraz haddimi aşarak ''amcacım vicdanın var mı?'' diye sordum. ''var tabii!'' dedi.
o anda otobüs geldi. iyi ki geldi, benim o cevaba soracak bir sorum kalmamıştı. gerisini amca kendi kendisine soracaktı.
2014 yerel seçimleri öncesi ve sonuçları sonrasında zaman zaman konuştuğum seçmen .
"başkası gelse çalmayacak mı ?" akp yi yolsuzluk örnekleri ile eleştirdiğimde verdikleri cevap olan, gezi direnişinde katledilenler için hiçbir şekilde insani bir refleks göstermeyen " benim niye başıma böyle şeyler gelmiyor?" karşı sorusu ile saçmalayan "suçlu olsam polis beni evden alır" diyen ancak yolsuzluklar ile suçlanıp bir sabah gözaltına alınan devlet erkanı ve yancıları için komplo yapıldığını düşünen suriye savaşına sürüklendiğimiz devlet zirvesine ve bakara suresi konusunda egemen bağış ın yapmış olduğu makara ile ilgili ise cevap vermeden boş gözlerle bakan kesinlikle sosyologlar tarafından esaslıca incelenmesi gereken seçmendir.
"başkası gelse çalmayacak mı ?" akp yi yolsuzluk örnekleri ile eleştirdiğimde verdikleri cevap olan, gezi direnişinde katledilenler için hiçbir şekilde insani bir refleks göstermeyen " benim niye başıma böyle şeyler gelmiyor?" karşı sorusu ile saçmalayan "suçlu olsam polis beni evden alır" diyen ancak yolsuzluklar ile suçlanıp bir sabah gözaltına alınan devlet erkanı ve yancıları için komplo yapıldığını düşünen suriye savaşına sürüklendiğimiz devlet zirvesine ve bakara suresi konusunda egemen bağış ın yapmış olduğu makara ile ilgili ise cevap vermeden boş gözlerle bakan kesinlikle sosyologlar tarafından esaslıca incelenmesi gereken seçmendir.
Genelde iç anadoluda yaşayan seçmen kitlesidir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?