osmanlı devleti'nin yıkılışı sonrası 1923 yılında kurulan devlet. sözde ileri demokrasi anlayışını benimsemiş, uygulamıştır.
parasız eğitim istiyoruz diye pankart açan öğrenciye 19 ay hapis cezası vermiş devlettir.
tekel işçisini satmış devlettir.
işkencecidir, faşisttir.
şimdi kimse kalkıp bana vatan naraları atmasın, ben böyle bir devletin vatandaşı olmaktan utanç duyuyorum.
türkiye cumhuriyeti
amaçsız ve saçma sapan saldırılar karşısında asla bölünmeyecek olan vatanımdır.
(bkz: ne mutlu türk üm diyene)
(bkz: ne mutlu türk üm diyene)
her an her şeyin olabileceği vatan toprağı üzerindeki devletimizdir. hak arayan öğrenciler yıllara mahkum edilir, terörist cenazeleri terör örgütü şovuna dönüşse ses çıkmaz. zam isteyen işçiye kurşun sıkılır, mehmetçik katilleri el üstünde tutulur.
şudur;
http://www.ataturkungencligehitabesi.com/
http://www.ataturkungencligehitabesi.com/
bugünüyle bazı hataları olsa da geçmişteki şanlı tarihiyle her daim vatandaşı olmaktan onur duyduğum devlettir.
ne yazık ki her olayda kendini sokaklara atmayı deyim yeirndeyse alışkanlık haline getiren gençliğimizin artık daha farklı ve kesin sonuçlar içeren çözümler üretmesi gerekmektedir. allah' ın şerefsizi abdullah öcalan ile bile müzakereye giden yöneticilerin gençleri göz ardı edeceğini asla düşünmüyorum. ama bazen neyi nasıl istediğimize bakmamız lazım.
basma kalıplardan kurtulabiliyor muyuz? hayır.
etiketlemelerden, ötekileştirmelerden kurtulabiliyor muyuz? hayır.
harçların yüksek olmayısla ilgili olarak sokağa dökülmek dışında daha farklı çözümü olan var mı mesela? ben de ödedim o lanet olasıcası harçları. hatta ikinci öğretim olduğum içni bir yıllık harcım neredeyse şu an ki maaşım kadardı. ama çözüm noktasında hep aynı tekdüzelikteyiz. mesela gerçekten var mı aramızda cesurca hareket edip, arkadaşlarını organize edip, bir yıl bütün üniversitelerin birinci sınıflarını boş bırakacak babayiğit? yok. eylem dediğin çıkıp bağırmakla olmuyor. biraz akılcı ve yaptırımcı davranacaksın ki, istediklerini alabilesin.
özelleştirmeden yakınıyoruz da, var mı alternatif finans kaynağı bulan? hatta bunu projelendirip sunan? yok. türkiye' de ki ekonomininin neredeyse % 80 e yakını kayıt dışı. (fazlası vardır eksiği yoktur) vergi vermekten aciz olalım, bir ülke ekonomisinin en önemli gelir kaynağı olan vergileri yok sayalım, sonra mevcut açıkları, borçları ödemesi hatta üzerine yatırım yapması için farklı alanlarda finans kaynağı bulmaya çalışan ülke yöneticilerini suçlayalım. bunun a partisi b partisi yok. bütün yöneticiler için aynı şey geçerlidir. kaldı ki ilkokulu bile paralı olan bir eğitim sisteminden sadece ünivesitesi paralı olan bir sisteme geçiş yapmak üzereyiz. ufak tefek aksaklıklar var ama onlarda zamanla halledilir. a partisi gider b partisi gelir, birileri iyileştirir.
mevcut sistem faşistmiş. tamam, diyelim ki öyle bir şey var. o zaman hala neden herkes oy kullanabiliyor? şimdi "sanki sandıklarda dalavere olmuyor mu?" diyenler çıkacaktır. hemen onlara da cevap vereyim. o zaman bir zahmet seçim sabahları kıçınızı yerinden kaldırın ve sorumlu, tarafsız bir vatandaş olarak gidin sandık başlarında görev alın. almıyorsanız suça göz yumuyorsunuz demektir. suça göz yumup sonrasında isyan etmek ne kadar mantıklı bir eylem? kundaktaki bebeğe neden ağladığını sorup ondan cevap beklemek kadar mantıklı işte...
eylem sadece pankart açıp, yürümek, sloganlar atmak demek değildir. evet, o da olacak. haksızlık gördüğünde susmayacak kimse ama bir şeyler için de çabalayacak. burada ekran başında filistinli çocukları görüp israile laf etmek yerine damak tadınızdan vazgeçeceksiniz coco cola içmeyeceksiniz mesela. sonra marlboro kullanmayacaksınız. giyim de kuşamda ve hayatın her alanında daha çok yerli markadaları tercih edeceksiniz ki ülke ekonomisi canlansın. yerli üretici üretim yapıyor ama yaptığını satamıyor. kalitesini yükseltmesi için ona kimse fırsat tanımıyor. düşünün ki hepimiz hatalar yapıyoruz, annemiz babamız bizi hemen ilk hata da yok mu sayıyor? elbette ki hayır, ikinci, üçüncü bazen dördüncü beşinci şansları da tanıyor. en affedilmez davranışlarımızı bile affediyor.
bizler de vatanımıza biraz ana gözüyle bakarsak bir şeyleri daha iyiye yönlendirebiliriz. terörle, anarşiyle hele hele oturduğun yerden sövüp icraatsiz kalmakla olacak iş değildir bu.
ne yazık ki her olayda kendini sokaklara atmayı deyim yeirndeyse alışkanlık haline getiren gençliğimizin artık daha farklı ve kesin sonuçlar içeren çözümler üretmesi gerekmektedir. allah' ın şerefsizi abdullah öcalan ile bile müzakereye giden yöneticilerin gençleri göz ardı edeceğini asla düşünmüyorum. ama bazen neyi nasıl istediğimize bakmamız lazım.
basma kalıplardan kurtulabiliyor muyuz? hayır.
etiketlemelerden, ötekileştirmelerden kurtulabiliyor muyuz? hayır.
harçların yüksek olmayısla ilgili olarak sokağa dökülmek dışında daha farklı çözümü olan var mı mesela? ben de ödedim o lanet olasıcası harçları. hatta ikinci öğretim olduğum içni bir yıllık harcım neredeyse şu an ki maaşım kadardı. ama çözüm noktasında hep aynı tekdüzelikteyiz. mesela gerçekten var mı aramızda cesurca hareket edip, arkadaşlarını organize edip, bir yıl bütün üniversitelerin birinci sınıflarını boş bırakacak babayiğit? yok. eylem dediğin çıkıp bağırmakla olmuyor. biraz akılcı ve yaptırımcı davranacaksın ki, istediklerini alabilesin.
özelleştirmeden yakınıyoruz da, var mı alternatif finans kaynağı bulan? hatta bunu projelendirip sunan? yok. türkiye' de ki ekonomininin neredeyse % 80 e yakını kayıt dışı. (fazlası vardır eksiği yoktur) vergi vermekten aciz olalım, bir ülke ekonomisinin en önemli gelir kaynağı olan vergileri yok sayalım, sonra mevcut açıkları, borçları ödemesi hatta üzerine yatırım yapması için farklı alanlarda finans kaynağı bulmaya çalışan ülke yöneticilerini suçlayalım. bunun a partisi b partisi yok. bütün yöneticiler için aynı şey geçerlidir. kaldı ki ilkokulu bile paralı olan bir eğitim sisteminden sadece ünivesitesi paralı olan bir sisteme geçiş yapmak üzereyiz. ufak tefek aksaklıklar var ama onlarda zamanla halledilir. a partisi gider b partisi gelir, birileri iyileştirir.
mevcut sistem faşistmiş. tamam, diyelim ki öyle bir şey var. o zaman hala neden herkes oy kullanabiliyor? şimdi "sanki sandıklarda dalavere olmuyor mu?" diyenler çıkacaktır. hemen onlara da cevap vereyim. o zaman bir zahmet seçim sabahları kıçınızı yerinden kaldırın ve sorumlu, tarafsız bir vatandaş olarak gidin sandık başlarında görev alın. almıyorsanız suça göz yumuyorsunuz demektir. suça göz yumup sonrasında isyan etmek ne kadar mantıklı bir eylem? kundaktaki bebeğe neden ağladığını sorup ondan cevap beklemek kadar mantıklı işte...
eylem sadece pankart açıp, yürümek, sloganlar atmak demek değildir. evet, o da olacak. haksızlık gördüğünde susmayacak kimse ama bir şeyler için de çabalayacak. burada ekran başında filistinli çocukları görüp israile laf etmek yerine damak tadınızdan vazgeçeceksiniz coco cola içmeyeceksiniz mesela. sonra marlboro kullanmayacaksınız. giyim de kuşamda ve hayatın her alanında daha çok yerli markadaları tercih edeceksiniz ki ülke ekonomisi canlansın. yerli üretici üretim yapıyor ama yaptığını satamıyor. kalitesini yükseltmesi için ona kimse fırsat tanımıyor. düşünün ki hepimiz hatalar yapıyoruz, annemiz babamız bizi hemen ilk hata da yok mu sayıyor? elbette ki hayır, ikinci, üçüncü bazen dördüncü beşinci şansları da tanıyor. en affedilmez davranışlarımızı bile affediyor.
bizler de vatanımıza biraz ana gözüyle bakarsak bir şeyleri daha iyiye yönlendirebiliriz. terörle, anarşiyle hele hele oturduğun yerden sövüp icraatsiz kalmakla olacak iş değildir bu.
milletindir.
atatürk'ün de inkar etmediği ve pek çok yerde dile getirdiği üzere; parlamenter sistemini olduğu gibi fransa'dan almış olan ülkedir. cumhuriyetin ilk yıllarında da, bürokrasisinde bir fransız modeli belirlenmiş olup; fransa'nın sonrasında yarı başkanlık ile yönetiliyor olmasıyla bu ülkeden farklılaşmıştır.
kuruluşu dönemindeki fransız hayranlığına dair izlere, istanbul'da yaşayanlar daha fazla şahit olabilirler.
kuruluşu dönemindeki fransız hayranlığına dair izlere, istanbul'da yaşayanlar daha fazla şahit olabilirler.
son bir kaç senedir badem bıyıklıların at koşturduğu devlet.
vatandaşı olmaktan gurur duyduğum devlet. evet hiç bir şey düzgün gitmiyor, evet bademler at koşturuyor. ve evet herkes yandaş, adalet yok. ama yinede seviyorum ülkemi de devletimi de. şuan burada tek renksek, o tek renk olmamızı sağlayan armanın tam ortasındaki ay-yıldıza bir bakın acaba neyin sembolü?
son olarak bu devletin vatandaşı olmaktan utanç duyan siktirsin gitsin. tutan yok.
son olarak bu devletin vatandaşı olmaktan utanç duyan siktirsin gitsin. tutan yok.
içinde bulunduğumuz son 10 yıllık periyoda ait gelişmelerin, ilgili tarih, coğrafya, vatandaşlık vb. ders kitaplarına geçmesiyle birlikte; çocuklarımızın, torunlarımızın, hattâ onların torunlarının falan, mensûbu oldukları ana-baba-amca-dayı-dede-ninelerinin, alayının, kulaklarını bol bol çınlatacağı devlettir.
osmanlı imparatorluğu'na saygı duyup yüceltmek için götlerini yırtan, tarihte açık seçik yerini almış olan sapkınlıkları rezillikleri, "bizim öyle ecdadımız yok" diyerek ütopik bir model yaratanların, o çürümüş kokuşmuş imparatorluğun her tülü daleverseine karşı ,bin bir zorlukla ve yüzbinlerce insanın kanlarıyla, gözyaşlarıyla kurulmuş olmasına rağmen, sahiplenilmeyen yüceltilmeyen devlet şeklidir. türk insanı sahte kahramalara inanıp hayaller kuracağına gerçek kahramlarına sahip çıkmadıkça daha çok osmanlı masalları dinler. çünk osmanlı bir masaldır, tarihin derinliklerine gömülmüş öyle veya bitmiştir, devam eden türkiye cumhuriyetidir, sahip çıkılması gereken konuşulması gereken de odur.
http://haber.sol.org.tr/devlet-ve-siyaset/devlet-sirri-dediler-aramaya-engel-oldular-haberi-85307
devlet anlayışı ile parmak ısırtan cumhuriyet. kendi organlarından biri sınır kapısında bir tırı aramaya çalışıyor; aynı devletin farklı organı bunu aratmıyor.
devlet anlayışı ile parmak ısırtan cumhuriyet. kendi organlarından biri sınır kapısında bir tırı aramaya çalışıyor; aynı devletin farklı organı bunu aratmıyor.
yer yüzünde insan kimyası bakımından soykırıma uğramış bir kaç ülkeden biridir.
muz diyorlar, ananas falan diyorlar ama, sanırım karpuz cumhuriyeti formuna doğru hızla yol almakta olan ülkem.
(bkz: bilemiyorum altan bilemiyorum)
(bkz: bilemiyorum altan bilemiyorum)
hocalı soykırımını resmi olarak tanımayan ülke.
soykırım olarak kabul edilen ülkeler ;
Azerbaycan , Meksika , Pakistan ,Kolombiya ,Çek Cumhuriyeti , Bosna-Hersek, ,Honduras , Peru
(bkz: böyle yavşaklık görmedim)
soykırım olarak kabul edilen ülkeler ;
Azerbaycan , Meksika , Pakistan ,Kolombiya ,Çek Cumhuriyeti , Bosna-Hersek, ,Honduras , Peru
(bkz: böyle yavşaklık görmedim)
böyle devam edecekse ki edecek gibi gözüküyor, komple kapatıp çıkmamız gereken ülke.
kurucusu mustafa kemal atatürk olan devlet. varsa red eden; açıp tarih kitabı karıştırsın.
31 mart 2015 dhkp-c eyleminde avrupanın en büyük adalet sarayında savcısını, hem de kendi odasında 2 kişinin öldürebildiği cumhuriyet.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?