alen markaryan

0 /
artin
taraftarın şampiyonluğu kutlayamamasını şu şekilde eleştirmiş: "Beşiktaş'ı taraftarından ayıramazsınız... Şampiyonluk kutlaması viaypi tribünle olmaz... O şampiyonluk taraftar için kazanılır Kupası da Taraftara armağan edilir... İnsanlar saatlerce eziyet çekti Şampiyona ulaşabilmek için... Naçizane söylüyorum Olmadı..." (bkz: alen haklı beyler)
artin
yaşı elli beş olmuş, tribünün en güzel anlarında sette bulunan, kendi adına unutulmaz anlar yaşamış/yaşatmış beşiktaşlı. yazıyor, çiziyor, anlatıyor. bu saatten sonra yapacakları bundan ibaret. ha bir de tecrübelerini genç kardeşleri ile paylaşır. taraftarın bir kısmının "mabed" dediği stad yıkıldı. passolig denen illetle kombine koltukta yazan yere oturacaksın dayatmaları, yeni stadda akustik taraftar gruplarının dağıtılması derken zirvede bırakması iyi oldu. geçen sene bir abimizin oğlunun düğününde karşılaştık, "işaretini bekliyoruz" dedim. güldü.
forzanarchy
uzun yıllar kapalı tribünde büyük beşiktaş taraftarının tezahüratlarını yöneten amigo. seveni çok, sevmeyeni de çok zaten artık bu taraklarda bezi de kalmadı abimizin. youtube kanalında söyleyişiler, köşe yazıları ve işlettiği mekanıyla ilgilenmektedir. sebebi ne olursa olsun beşiktaş'a küsüp gitmişliği var ki anlam veremiyorum, en son bir kongrede karşılaştığımızda abi kısmetse ne zaman dönüş diye sorduğumda kısmet demişti. hala kısmet olmadı demek ki...
kaptan
ajite yazılardan başka bir halt yemeyen amigo...
açık ve net söylemeliyim ki, ben alen'den daha iyi edebiyat yazarım...
ama ondan iyi edebiyat yapmam, bakın yapamam değil, yapmam...
karakterim elvermez...
bu hikayelerle de ancak, işin içerisinde olmayan güzelim beşiktaş'lıları kandırır...
zamanında bizi de kandırdığı gibi...

son mali genel kurulda, kendisini koridorda gördüm, hatta yanımda forzanarchy ve dingoc'da vardı...

tabi selamlaştık, sorduk, "abi hasreti ne zaman bitiriyorsun" diye...
cevabı kes;
"bu başkan gitmeden, ben tribüne dönmem"

biz bir tek şey öğrendik...
kimse de bana traş yapmasın...

futbolcu kötü oynar, kızar, küsersin...
taraftarla ters düşersin, taraftara kızarsın, küsersin...
başkan sana göre kötü yönetir, kızar, küsersin...

lakin;
beşiktaş'a küsemezsin..!

şu giderse, gelirim...
bu giderse, yarım devre izler, sonra çıkar giderim...
neeee güzel istanbul..!

sonra da bu yazıyı yaz...
ayak serçe parmağımı söyleyeyim de, bu yazılara o gülsün...

anaya babaya küsülür...
beşiktaş'a küsülmez..!
artin
8 kasım 2017 akşam gazetesindeki yazısında "gerisini siz düşünün" diyen beşiktaşlı

Beşiktaş taraftarının Şeref Bey Stadı’nı hınca hınç doldurup da,

Diğer branşların maçlarını boş bırakmasını nasıl açıklayabilirsiniz diye bir soru gelse,

Ne cevap verirdim bilemedim.

Pek de şakrak bir durum söz konusu değil zira.

“Arma neredeyse biz oradayız” şiarımızdı.

Oradan başlayabilirim.

Ne oldu? Bilen yok.

Bir avuç delikanlı kırılmış otobüs camlarıyla,

Patlamış kredi kartlarıyla

Borç-harç kovalamaya çalışıyor,

Hiç de mecbur değilken aldıkları bu vazifeyi.

Lakin büyük resme bakıldığında

Sıradanlaşmış ve ezberletilmiş bir senaryonun ara sayfalarındaymışız gibi geliyor her şey bana.

Bir teslimiyetçilik söz konusu sanki.

Neredeyse artık ‘Maçlara gelmeyin!’ bile deniliyor.

Hentbol takımı Şampiyonlar Ligi’nde duyan yok.

Erkek basketbolun başında Ufuk Sarıca var.

Biliniyor.

Salon bomboş.

Niye?

Kombine var, alırsan.

Bir ara tekerlekli basketbolu bayağı bir dolduruyorduk.

Derneklere görev verilmişti,

Lakin artık nafile.

Borsa kalmadı zira.

Dişimizin arasında kum çiğner gibi,

Avucumuzdaki cam kırıkları gibi,

Üstüne futbol başarı varken,

Acımızı yaşıyoruz.

“Azdık ama her yerdeydik” cümlesi bana çok şey anlatıyor.

Ya size?

İnanın her yere bir adımdık.

Mayıs üstünde buz tutmuş kongreye de

Trenle döndüğümüz Erzurum deplasmanına da

Vay be!

Herhangi bir yerde maç olup da seni alakasız bir yerde gördüler mi,

“Sorarlardı?!”

‘Niye maçta yoksun?’ gibilerinden,

“Ne işin var buralarda?” diye.

Şimdilerde neredeyse, ‘Niye maça gidiyorsun?’ diyecekler.

Kuş uçmaz, kervan geçmez,

Kadın voleybolu, erkek voleybolu, kadın basketbolu saymıyorum bile.

“Arma neredeyse biz oradayız” şiarımızdı.
şutmesafesişutpozisyonu
beşiktaş üzerinden kazandıkları rantı paylaşırken, diğer bir tribün lideri ile birbirlerine silah sıkmış kişi. optik başkanın o unutulmaz sözü geliyor aklıma. birde beşiktaş'ı sömüren alen gibi sülükler. halen bu adama değer veren beşiktaşlıları görmek ise, onun tribünlere dönecek olmasında da üzücü.
artin
50 yaşında tribüne dönme kararı almışsa çok özlemiştir lakin dönüşü sette değil setin yanında yüzü sahaya dönük olacaktır...

larte
Diğer takım amigolarına bakınca aralarındaki kültür ve duruş farkını anında ortaya çıkartan büyük insan severek destekliyoruz.
artin
elleri önden kelepçelenen , oysa mesele neyse bir telefonla emniyete giderek ifadesini verecek kadar delikanlı abimizdir.severiz sevmeyiz ama kendisine yapılan muamele yanlıştır .
0 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol